Haberler

İstiklal Marşı ve İstiklal Marşı sözleri

Güncelleme:

Türk Milletinin bağımsızlığının sembolü olan İstiklal Marşı sözleri ve müziği ile hafızalarımıza kazındı. İstiklal marşı 10 kıtasını ezberlemek ve tümünü öğrenmek için İstiklal Marşı sözlerin tamamına bilmeli ve İstiklal marşının manevi atmosferini idrak etmeliyiz. İşte istiklal marşı sözleri…

İstiklal marşının Güftesi, Anadolu'da Milli Mücadele'nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmıştır. Şairin Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getiren İstiklal marşı sözleri ile bir millete umut olmuştur. İşte istiklal maşının sözleri…

İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ

İstiklal marşı, 12 Mart 1921'de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir. Bestesi Osman Zeki Üngör'e aittir. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapılmıştır.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...

Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne nâ-mahrem eli.

Bu ezanlar -ki şehadetleri dînin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,

Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!

İstiklal marşı sözleriTürk bayrağı

İSTİKLAL MARŞI HAKKINDA

Maarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklâl Harbi'nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921'de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. "Çanakkale Şehitleri" ve "Bülbül" gibi şiirlerin sahibi Mehmet Akif'in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir.

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920'den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara'daki Taceddin Dergahı'ndaki odasında, Türk Ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti. Şiirde, şair Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir. Hamdul¬lah Suphi Bey, Akif'in şiirinin önce cephede asker arasında okunma¬sına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklal Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya'da Öğüt gazetesinde yer aldı.

Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921'de Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Akif'in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif'in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.

Güfteye en sert eleştiri Kazım Karabekir'den geldi. Kazım Karabekir, 26 Temmuz 1922'de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey'e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı.

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan "Darülmesai"'ye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı'nın Türk Milleti'nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmemiştir.

Ülke savaş içerisinde olduğu için, Akif'in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923'ün 12 Şubat'ında İstanbul Maarif Müdürlüğü'ne beste yarışması açma görevi verildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne'de Ahmet Yekata Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu.

1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin (örneğin "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" mısrası ezgili okunduğunda "şafaklarda" sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir.

İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ / İSTİKLAL MARŞI İNGİLİZCE SÖZLERİ İNGİLİZCE

Fear not; For the crimson banner that proudly ripples in this glorious dawn, shall not fade,

Before the last fiery hearth that is ablaze within my homeland is extinguished.

For that is the star of my people, and it will forever shine;

It is mine; and solely belongs to my valiant nation.

Frown not, I beseech you, oh thou coy crescent!

Smile upon my heroic nation!3 Why the anger, why the rage?

Our blood which we shed for you shall not be worthy otherwise;

For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation!

I have been free since the beginning and forever shall be so.

What madman shall put me in chains! I defy the very idea!

I'm like the roaring flood; trampling my banks and overcoming my body,

I'll tear apart mountains, exceed the Expanses and still gush out!

The horizons of the West may be bound with walls of steel,

But my borders are guarded by the mighty bosom of a believer.

Let it bellow out8 , do not be afraid! And think: how can this fiery faith ever be extinguished,

By that battered, single-fanged monster you call "civilization"?

My friend! Leave not my homeland to the hands of villainous men!

Render your chest as armour and your body as bulwark! Halt this disgraceful assault!7

For soon shall come the joyous days of divine promise;

Who knows? Perhaps tomorrow? Perhaps even sooner!

View not the soil you tread on as mere earth - recognize it!

And think about the shroudless thousands who lie so nobly beneath you.

You're the glorious son of a martyr - take shame, grieve not your ancestors!

Unhand not, even when you're promised worlds, this heavenly homeland.

Who would not sacrifice their life for this paradise of a country?

Martyrs would burst forth should one simply squeeze the soil! Martyrs!

May God take my life, my loved ones, and all possessions from me if He will,

But let Him not deprive me of my one true homeland in the world.

Oh glorious God, the sole wish of my pain-stricken heart is that,

No heathen's hand should ever touch the bosom of my sacred Temples.

These adhans and their testimonies are the foundations of my religion,

And may their noble sound prevail thunderously across my eternal homeland.

For only then, shall my fatigued tombstone, if there is one, prostrate a thousand times in ecstasy,

And tears of blood shall, oh Lord, spill out from my every wound,

And my lifeless body shall burst forth from the earth like an eternal spirit,

Perhaps only then, shall I peacefully ascend and at long last reach the heavens.

So ripple and wave like the bright dawning sky, oh thou glorious crescent,

So that our every last dropp of blood may finally be blessed and worthy!

Neither you nor my kin3 shall ever be extinguished!

For freedom is the absolute right of my ever-free flag;

For independence is the absolute right of my God-worshipping5 nation!

İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ / İSTİKLAL MARŞI İSPANYOLCA SÖZLERİ

No tengas miedo, esta bandera roja ondeando en el horizonte no se desvanecerá;

Es el último corazón que está ardiendo por mi nación y estamos seguros que nunca fallará.

Es la estrella de mi nación, que va brillar por siempre;

es la estrella de mi nación y es mía.

Sin fruncir el ceño sobre nosotros, por favor Oh!! Delicada creciente!

Sonríe ahora mi nación heróica, Que es esta ira?

para que no se vierta sangre sin estar bendita,

libertad la consigna de mi nación, libertad para nosotros que adoramos a Dios y buscamos lo correcto.!

He sido libre desde el principio y siempre lo será.

¡Qué loco me encadenará! ¡Ni que se atreva!;

Soy como un torrente embravecido, rompo mi dique y Soy quien va;

A rasgar las montañas, ya no me caben en los campos ilimitados, como río que a desbordarse, va.

Los horizontes de Occidente pueden estar blindados con paredes de acero,

Yo no tengo fronteras, como mi Fe.

¡Fuera, no tengas miedo! Y piensa: ¿cómo puede extinguirse esta ardiente fe?

"Lo que tú llamas 'civilización' no es más que un monstruo con un solo colmillo

¡Mi amigo! ¡No dejes mi patria a manos de hombres malvados!

¡Presenta tu pecho como armadura y tu cuerpo como baluarte! Deten este asalto vergonzoso!.

Porque pronto vendrán los días felices de la promesa divina;

¿Quién sabe? ¿Tal vez mañana? ¡Quizás incluso antes!

No mire la tierra que pisotea como mera tierra, ¡reconozcalas!

Piensa, en los 10 mil sin ataúdes que tan nobles están debajo de usted.

Eres el hijo glorioso de un mártir: ¡No te avergonzarás, no aflijas a tus antepasados!

No lo hagas, incluso cuando te prometan mundos, no entregues esta gloriosa tierra .

Quién no daría su vida por esta hermosa tierra?

¡Los mártires irrumpirían si uno simplemente aprieta la tierra! ¡Mártires!!

Que Dios tome de mí mi vida, mis seres queridos y todas mis posesiones, si Él quiere,

Pero que Él no me prive de mi única y verdadera patria en el mundo.

Oh Dios glorioso, el único deseo de mi alma que sólo espera;

Que tu no dejes que ninguna mano pagana tocase mi Santuario!

Esta oración es la base del martirio religioso,

Deberían hacerse eco para siempre en mi país

Luego con mucho gusto alabar a Dios, mi fatigada tumba, si hay una, se postrará mil veces con devoción;

Y lágrimas de sangre, oh Señor, fluirán de todas mis heridas,

Y mi cuerpo sin vida brotará de la tierra como un alma eterno;

Quizás solo entonces, ascenderé pacíficamente y al fin alcanzaré los cielos!

Así que ondea como el brillante cielo del amanecer, oh gloriosa media luna;

¡Para que nuestra última gota de sangre finalmente sea bendecida y digna!

¡Ni tú ni mi familia se extinguirán jamás!

Porque la libertad es el derecho absoluto de mi bandera siempre libre;

¡Porque la libertad es el derecho absoluto de mi nación adoradora de Dios!!

Osman Demir
Haberler.com - Gündem

Como Haberler

title