Haberler

Rize- Cumhurbaşkanı Erdoğan Başika Üssü Orada Duracak

14 yıllık iktidarları döneminde alt ve üst yapıda önemli değişiklikler yaptıklarını hatırlatan Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz'daki darbenin kafaları değiştirememenin nedeni olduğunu söyledi.

14 yıllık iktidarları döneminde alt ve üst yapıda önemli değişiklikler yaptıklarını hatırlatan Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz'daki darbenin kafaları değiştirememenin nedeni olduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Fiziki imkanlar olmuş. Savunma sanayisinde her şeyi yapmışız. Uçaklar, helikopterler. Ama yaptığımız bu helikopterler bize bomba yağdırmaya başlamış. Onlar bizi öldürmeye gelmiş. Mesele ne? Fiziki mekanların olmasından öte gönülleri, kafa yapısını, zihinleri halletmek. Onun için kültür inkılabına ihtiyacımız var. Asıl reformu kültürde yapmamız lazım. Kültür ihtilaline,, devrimine şiddetle ihtiyacımız var. Onu hallettik mi gerisi kolay. Bir mesele de üniversitemizi bilimsel çalışmaları ile, geliştirme faaliyetleri ile, akademik projeleri ile, tarım, sanayi ve ticaretle olan işbirliği ile verimli bir şekilde çalıştırmak suretiyle dünya genelinde sıralamaya girecek şekilde ortaya koymaktır. Yoksa bina dediğin dört duvar. Personel sabah 9 akşam 6 mesai yapan kişi ise bundan bir şey olmaz. Ama mesaiye başlayıp ta ucu açık çalışıyor, 'Ben işim bitene kadar buradayım' diyorsa ondan çok şey elde edersiniz."

"HADİ SİZ DE BİR EL VERUN DA"

Rize ve üniversiteyi en iyi yerlerde görmek istediğini vurgulayan Erdoğan, yöre şivesiyle "Ne diyor Rizeli? Hadi siz de bir el verun da. Rize'yi hedeflerine ancak bu şekilde ulaştırabiliriz" ifadeleri salonda gülüşmelere neden oldu. Türkiye'nin mazlumlara kucak açmış bir ülke olduğunu hatırlatan Erdoğan, fiziki sınırlara saygı gösterdiklerini ancak gönüllere sınır çizmediklerini, çizilmesine de müsaade etmeyeceklerini belirtirken de şunları söyledi: "Birileri bize 'Irak, Suriye, Gürcistan, Kırım, Karabağ, Azerbaycan, Balkanlarla, Kuzey Afrika ile niye ilgileniyorsunuz?' diye soruyor. Kimse binlerce kilometre uzaktan gelip burnumuzun dibinde faaliyet gösteren ülkelere aynı cesaret ve yüksek sesle, 'Siz burada ne arıyorsunuz?' demiyor. Bize ne aradığımız sorulan yerlerin hiçbiri bize yabancı değil. Rize'yi Batum'dan ayırmak mümkün mü? Edirne'yi Selanik'ten nasıl ayrı düşünebiliriz? Gaziantep'le Halep'i, Mardin'le Haseki'yi, Siirt'le Musul'u nasıl birbirleri ile ilgili olmayan yerler olarak kabul edebiliriz? Hatay'dan çıkın, Fas'a kadar uğradığınız her Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinde bizden bir şeyler mutlaka görebilirsiniz. Trakya'dan Doğu Avrupa'ya kadar olan coğrafyada attığınız her adımda ecdadın izlerinden birine mutlaka rastlarsınız. Tarih kitaplarında Misak-ı Milli'yi okuyoruz. Eğer Misak-ı Milli diye bir derdimiz varsa kusura bakmayın. O zaman bu soruyu kendi içimizde birbirimize soramayız. Tam aksine, 'burada üzerimize düşen görevler var' demek durumundayız. İşin gerçeği bu. Aynı dili konuştuğumuz, aynı kültürü paylaştığımız Gazze'yi Sibirya'ya kadar kendimizden ayrı düşünebilmemiz için aslımızı inkar etmemiz lazım. Bizim kültürümüzde aslını inkar eden haramzadedir. Onun için Irak, Suriye, Libya, Kırım, Karabağ, Bosna ve diğer kardeş ülkelerle ilgilenmek bizim görevimiz ve hakkımızdır. Bunlardan vazgeçtiğimiz gün istiklalimizden ve istikbalimizden vazgeçtiğimiz gündür. Bizim buna hakkımız olmadığı gibi milletimizde böyle bir duruma asla rıza göstermez."

"3-5 PKK'LI ZİBİDİYE TÜRKİYE'Yİ BÖLDÜRTMEYİZ"

Türkiye'nin 79 milyon vatandaşı ile birlikte köklü, tarihi, kültürel ve insanı bağlarla iç içe olduğu geniş bir coğrafyadaki yüz milyonlarca kardeşine karşı sorumlu olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önce kendimize güveneceğiz, inanacağız. 80 milyonluk Türkiye olarak biz kimiz, neyiz? Şair ne diyor? 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. O millet olma şuuru var ya o bizim için çok önemli. Kendimize güveneceğiz. 3-5 PKK'lı zibidiye Türkiye'yi böldürtmeyiz. 3-5 DAEŞ'liye burayı böldürtmeyiz. Bunların İslam'la alakası yok. Bunlar Müslüman değil. Sadece bunlar bizim güzel dinimizi kirletiyor. Bunlar pislik. Bir de PKK'nın atığı PYD, YPG. Bunlar atık. Birileri bunlara sahip çıkıyor. Bunlara silah indiriyorlar. Kobani'nin güneyinde pistler inşa ediliyor. Bunu bizimle görüşüp, dertleşip, varsa atılacak bir adım öyle yapman lazım. PYD gibi bir terör örgütü ile değil. O PKK'nın atığıdır. Bunu böyle kabul etmek zorundasın. Bizimle NATO'da berabersin, müttefiksin. NATO'da beraber olduğun Türkiye'yi bir kenara koyacaksın, bir terör örgütü ile beraber olacaksın. Neymiş; DAEŞ'e karşı savaşıyor. Böyle saçmalık olur mu? Sen kendine güvenmiyorsun. 63 ülke beraber. 63 ülke, 10-15 bin DAEŞ teröristi ile Suriye'de karşı karşıya gelmeye gücü yetmiyor öyle mi? Bu olabilecek bir şey mi? Nerede NATO? Biz NATO'da beraberiz. PYD-YPG sizin NATO'da ortağınız değil ki. Biz seninle ortağız. Orada müttefikiz. Biz bunların canına okuruz. Onlarla ne işiniz var? Eğer dost olmak için DAEŞ'e karşı olmak ölçü ise o zaman El Nursa ile dost olun. El Nusra da DAEŞ ile savaşıyor. Bunun ne akılla, ne bilimle, ne de tecrübe ile izahı mümkün değil. Fakat tezgah farklı dönüyor. Tuzak farklı. Dert anlatılır gibi değil. Ne olursa olsun biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız. Hesap başka. Bu işin üzerine üzerine gideceğiz. Musul'la halkını kendi kaderine terk edebilir miyiz? Musul'un tarihinde kim var? Biz varız. Şimdi ne yapıyorlar? Musul'u Musulludan alıp birilerine vermenin hesapları var. Biz de 'hayır' diyoruz. Musul'da Musullu yaşamalı. Orada Arapların yanında Türkmenler ile çok az sayıda Kürtler var. Oraya bir DAEŞ sızmış. Şimdi DAEŞ ile orada bu mücadele veriliyor. Bu mücadelede koalisyon güçleri ne yazık ki diyorlar ki, 'Türkiye merkezi yönetimden izin almalı.' Ben de koalisyon güçlerine, 'kusura bakma' diyorum. Biz Başika üssünü kurarken o merkezi yönetim şahsıma geldi, 'Başika'da üs kurmanız bizim için isabetli olacaktır' dedi. O zamanki Başbakanımız Davutoğlu ile de görüştüler. Biz Başika'da üs kurduk. Şimdi 'Başika'dan Türkiye'nin çıkması lazım' diyor. Bizim Başika'dan çıkmaya niyetimiz yok. Musul sorunu hallolana kadar oradayız. Telafer aynı şekilde. 400 bin nüfus var. Hepsi Türkmen, yarısı Şii, yarısı Sünni. Orada yine sükun olana kadar elimizi çekmeyeceğiz. Bunu herkes bilsin. Biz diplomatik yollarla her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Biz gönül sınırlarımız içindeki her yerde her kardeşimizin derdi ile dertlenecek, sevinci ile sevineceğiz. Bu ilgimizi, kendi emperyalist sömürgeci tarihleri ile veya mezhebi etnik saplantıları ile karıştıranlar bize akıl vermek yerine dönüp kendilerine baksınlar. Bu milletin Yunus'un engin gönüllülüğü kadar, Yavuz'un cengaverliğine ve Abdülhamit'in diplomatik dehasına sahip olduğu unutulmamalı."

Konuşmasının sonunda RTEÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Erdoğan'a tablo hediye etti.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Musul Politika Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title