PKK'nın Kaçırdığı Polis ve Asker Ailelerinin Çifte Bayram Umudu

Bölücü terör örgütü mensuplarınca yol kesilerek kimlik kontrolü yapıldığı sırada kaçırılan polis memurları ve askerin aileleri, Ankara'da bir araya gelerek, "yakınlarının serbest bırakılmasını" istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) tarafından düzenlenen basın açıklamasına 24 Temmuz ve 28 Temmuz'da Diyarbakır Bingöl karayolunda kaçırılan polis memurları Vedat Kaya ve Sedat Yabalak, 13 Ağustos'ta Diyarbakır Lice karayolunda alıkonulan Er Sedat Sorgun ile 18 Eylül'de Tunceli- Erzincan karayolunda kaçırılan Astsubay Semih Özbey'in yakınları katıldı.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Genel Merkezi'ndeki toplantıda yaptığı konuşmada, geçmiş dönemde insan hakları örgütlerinin çabaları sonucu, alıkonulan kişilerin tamamının sağ salim teslim alınarak ailelerine kavuşturulduğunu söyledi.

Türkdoğan, İHD olarak, yakın dönemde alıkonulan 20 gümrük memurunu da 8 Eylül'de Irak'ta PKK/HPG'den, alarak Türkiye'ye getirdiklerini belirtti.

Alıkonulan kişilerin ailelerin İHD ve MAZLUMDER'e başvuruda bulunduğunu belirten Türkdoğan, " Türkiye'nin tekrar bir kalıcı çatışmasızlığa ihtiyacı var. Ancak böylece yaşam hakkı ihlalleri bir daha yaşanmaz, hem de bu tip olaylara bir daha tanık olmayız. Türkiye'nin 28 Şubat 2015 tarihli deklarasyon sürecine geri dönmesi gerekir, o deklarasyona bağlı olarak bu sürecin yeniden canlandırılması, ilerletilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Terör örgütüne seslenen Türkdoğan, "PKK/HPG'nın, elinde tutuğu asker ve polislerin can güvenliğinden sorumlu olduğunu ailelerin ve demokratik kamuoyunun alıkonulan kişilerin serbest bırakılması isteğini dikkate alması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor ve bu kişileri teslim alabileceğimizi belirtiyoruz" ifadelerini kullandı.

Türkdoğan, "Hükümetin de kendi vatandaşlarının özgürlüğü ve güvenliğinden sorumlu olduğunu, bu kişilerin serbest bırakılması için elinden geleni yapması gerektiğini, insan hakları örgütlerinin girişimlerini desteklemesi ve bu konuda kolaylaştırıcı bir rol oynaması gerektiğini kamuoyu önünde önemle belirtiriz" ifadesini kullandı.

MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal da iki buçuk yıl Türkiye'de çatışmasızlığın yaşandığına dikkati çekerek, "Barışın ne kadar güzel bir şey olduğunu, hayat kaybının olmadığını, insanların özgürlüklerine bir şekilde tadını çıkardıkları iki buçuk yıllık bir çatışmasızlık süreci, maalesef nedenini anlayamadığımız bir şekilde ortadan kayboldu ve bir çatışma dönemi yaşıyoruz" diye konuştu.

Ünsal, "Çözüm Süreci'ne geri dönülmesi, PKK'nın da elinde alıkoyduğu kişileri bırakarak, ateşkes ilan etmesini, hükümete de ilan edilen ateşkese uyması" çağrısında bulundu.

"Eşimi geri istiyorum"

Polis Memuru Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak eşinin teröristlerce götürüldüğünü söyledi. İki aydır ağladığını anlatan Yabalak, "Ayakta eridim, ayaklarımın gücü yok. Çalmadığım hiçbir kapı kalmadı. Üç çocuğumu Urfa'da bıraktım buraya geldim. Lütfen ne olur benimle gözyaşı döken insanların sesine kulak verin. Benim için dil, din, ırk hiçbir şey fark etmiyor. Ben anneyim ve eşim. Üç dört gün sonra bayram var. Bayram demek, yeni kıyafet demek, şeker, çikolata demek, ben çocuklarıma bunların hiçbirini alamadım. Bizim evde bayram yok. Buradan herkese sesleniyorum. Beni anlayın, yalvarıyorum, beni duyun. Ben eşimi geri istiyorum. Bizim hiçbir suçumuz yok, günahımız yok. Ölümü hiç kimse hak etmiyor. Herkes yaşamayı hak ediyor" şeklinde konuştu.

Evinin kapısını, camlarını kapattığını, çocuklarını parka bile götüremediğini dile getiren Yabalak, şöyle konuştu:

"Bu çocukların günahı ne, bizim günahımız ne? Benim gözyaşlarım kurudu. Ben savaş istemiyorum. Ben sadece kendi ülkem için değil, savaş hiçbir ülkeye yakışmıyor. Ben eşimin ve diğer insanların geri bırakılmasını istiyorum. Bunun için dua ediyorum."

Bir yaşında kızı olduğunu ve eşinin kendisine, "Beni unutmasın, videolarımı izletsin" mesajı ilettiğini anlatan Yabalak, "Babası, seni hiç unutmadı. Duvardaki fotoğrafları elinden düşmüyor" dedi.

Er Sedat Sorgun'un dayısı Muhammet Yaprak da "Hiç kimsenin ne ailesi ne babası ağlasın. Bunları serbest bıraksınlar" diye konuştu.

"Çocuğumun güvenliğinden korkuyorum"

Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey ise oğlunun 22 yaşında ve görevine başlayalı 3 ay olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Onu alıkoyanlara şunu söylüyorum. Ne dağdakinin ne şehirdekinin hiçbir kimsenin ölüsünden kimse bir menfaat sağlayamaz. Lütfen Allah rızası için barış, barış, barış. Barışın olmadığı, huzurun olmadığı hiçbir yerde bir başarı elde edemezsiniz. Ben rica ediyorum, çocuğumun güvenliğinden korkuyorum, canından korkuyorum. Benim eşim kanser hastası. Lütfen sesimizi duyun, çocuklarımızı serbest bırakın, iki bayramı bir arada yaşatın bize. Bayramda anne, baba çocuğunu bekler ama biz kimi bekleyeceğimizi bilmiyoruz."

Öztürk Türkdoğan Gürsel Özbey Türkiye Politika Güncel Haberler