Osiad Başkanı Keskin: Kobi'ler, Laboratuara Erişemiyor

OSİAD Başkanı Adnan Keskin, kamunun, üniversitelerin ve özel şahısların ayrı ayrı test ve kalibrasyon laboratuarları kurduğunu belirterek, "Bu, milli servetin heba edilmesidir. Laboratuarlarda kullanılan temel cihaz ve araç gereçler ithal edildiği için Türkiye'nin kaynakları yurtdışına gidiyor. Ne yazık ki, en basit test ve ölçüm cihazlarından birini bile geliştiremedik. KOBİ'ler, hangi testlerin nerede yapıldığını bilemediği için laboratuarlara erişemiyor" dedi.

Üreticilerin daha fazla ve daha kolay ihracat yapabilmelerinin en önemli koşulunun dünya standartlarına uygun üretim yapabilmeleri ve bunu belgelendirebilmeleri olduğunu bildiren Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Adnan Keskin yaptığı yazılı açıklamada, "Bunun koşulu da kullanılan malzemelerin, üretilen ürünlerin ve ürünlerin ölçüm ve testlerinde kullandığımız cihaz ve ekipmanın uluslararası esaslara uygunluğunu gösterebilmektir. Buna kısaca akreditasyon zinciri yaşanıyor. Türkiye'de KOBİ'ler laboratuarlara erişim sorunu yaşadıkları için bu zincir kopuyor" ifadelerine yer verdi.

Kesin açıklamasında, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) için akreditasyon dünyasının en önemli aracının test ve kalibrasyon laboratuarları olduğunu, Cumhuriyet'in kamu öncülüğündeki sanayileşme sürecini başlatmasıyla birlikte önce büyük kamu kuruluşlarında laboratuarlar kurulduğunu, ardından üniversitelerin bünyesinde araştırma, test ve deney laboratuarları oluşturulduğunu, sonraki süreçte de TSE, KOSGEB, TÜBİTAK gibi kuruluşların laboratuar açtıklarını, Avrupa Birliği teknik mevzuatı ile uyum sürecinin başladığı 1990'lı yıllarla birlikte de özel laboratuarların faaliyete geçtiğini anlattı.

-"DEVLET DESTEKLİ PROJELER BAŞLATILMALI"-

Türkiye'nin laboratuar envanterinin çıkarılması gerektiğini vurgulayan Keskin şöyle devam etti:

"KOBİ'lerin özellikle kamunun elinde bulunan laboratuarlardan uygun maliyetle ve hızlı hizmet alabilmelerinin yolları bulunmalıdır. Test, deney ve kalibrasyon ekipmanı tasarım ve üretimi için devlet destekli projeler başlatılmalıdır. Ülkemiz mevzuatına da girmiş bulunan, Avrupa Birliği Teknik Mevzuatı ve özellikle de CE işaretlemesi uygulamasındaki gevşekliğe son verilmeli, bu alandaki yasal mevzuat mutlaka uygulanmalıdır. Akreditasyon zincirinin ülkemizdeki tepe kuruluşu Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) ile imalatçı işletmeler arasındaki boşluk uygun laboratuar ve uygunluk değerlendirme kuruluşları ile doldurulmalıdır."

Kaynak: ANKA / Ekonomi