Haberler

Bahçeli: BDP ve PKK, AKP'yi Topaç Gibi Çeviriyor

Güncelleme:

MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada hükümeti sert bir dille eleştirdi.

MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul'da yaşanan trafik yoğunluğuyla ilgili hükümete açık çek veren Bahçeli "Trafik terörüne insanlarımızı kurban vermek ve önleyici tedbirleri alamamak ciddi zaaf ve eksikliktir. Ölümlü kazaları azaltacak, trafikteki çileyi bitirecek her teklife açık olduğumuzu ifade etmeyi zaruri addediyorum. İnsan hayatı bizim için vazgeçilmezdir" dedi.

Son dönemlerde basında yer alan PKK şehitliklerinin açılması konusuna da değinen MHP lideri şu ifadelere yer verdi: "Erdoğan'ın korkakça verdiği tavizler yetmemiş, demokratik özerkliğin yaygınlaştırılması PKK'nın son dayatmaları haline gelmiştir. Kandil, BDP ve İmralı AKP'yi ortasına almış, topaç gibi bizim oraların deyimiyle Kiriştek gibi çevirmeye başlamıştır. Türk milletinin oylarıyla iktidar olan bir parti için bu olanlar utanç vericidir. Bugünlere silahlarla geldik, söz biterse silahlar konuşur, dört parçayı birleştireceğiz şeklindeki açıklamaları barış ve çözüm diyerek haykıran, meclisteki PKK'lılar tarafından ifade bulmuştur."

Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları;

Geçtiğimiz hafta mübarek Kurban Bayramının coşkusunu ve ibadetini yerine getirdik. Kestiğimiz kurbanlarla Cenabı Allah'a yakın olmanın çabası içinde olduk. Kurban aşırı mal hırsını frenlemek için hepimize manevi imkanlar sunmaktadır.

TRAFİK ÇİLESİNİ BİTİRECEK HER TEKLİFE AÇIĞIZ

Şurası tartışmasızdır ki yoksulların düşkünlerin ve biçarelerin hatırlanması onlara gerekli ilgi ve özenin gösterilmesi bayramın ruhuyla mütenasiptir. Bayramda dostluk yakınlık ve kardeşlik bağları pekişirken insanlar arasındaki küslükler gerilemektedir. Ne yazık ki Kurban bayramı süresince Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da olaylar durmamıştır. Başta Suriye ve Irak olmak üzere komşu coğrafyalarda 622 kişi katledilmiştir. Her bayramda aynı kabus manzaralarını izlemek aynı feryatları işitmek örtbas edilecek konu değildir. Trafik kazalarında kaybettiğimiz insanlar da müşterek sızımızdır. Trafik terörüne insanlarımızı kurban vermek ve önleyici tedbirleri alamamak ciddi zaaf ve eksikliktir. Ölümlü kazaları azaltacak, trafikteki çileyi bitirecek her teklife açık olduğumuzu ifade etmeyi zaruri addediyorum. İnsan hayatı bizim için vazgeçilmezdir.

BAYATLAMIŞ SÖZLERDEN VAZGEÇ

11 yılda 17 bin km bölünmüş yol yapmakla övünen Başbakan bu bayatlamış sözlerden vazgeçmeli ve bu kanayan yaraya bir an önce çözüm bulmalıdır. Beklentimiz odur ki, trafik terörünün belini kıracak tutarlı adımlar ve politikalar çocuklarımızın yetim kalmasının önüne geçecek facialara engel olacaktır. Sizlerin ve aziz milletimin geçmiş mübarek kurban bayramını bir kez daha kutluyor, her gününüzün bayram tadında geçmesini Rabbimden niyaz ediyorum.

GERÇEK ŞİKAYETLERİN ÜSTÜ KAPATILIYOR

Sözde demokratikleşme paketini ekonomiyle ilişkilendiren ve ihanetin Türk ekonomosini büyüteceğini söyleyen Başbakan aldatmayı kendine meslek seçmiştir. Doğaldır ki ekonomik büyüme ve gelişmenin demokrasiyle, yakından ilişkisi vardır. Ancak ortada demokrasi adına umutlanacak bir şey olmadığından ekonomi anlamında sevinecek bir husus da yoktur. Oturduğu yerden şöhret avına çıkanlar AKP ile büyümüş ve bütünleşmiştir. İşin püf noktası bugünkü şartlarda adaletsizliğin durmadan artıyor olmasıdır. Hakka ve halka hizmet vaat eden AKP sadece çıkar gruplarına şirin görünerek aslan payını bunlara peşkeş çekerek bugünlere gelmiştir. Temelsiz önermeler, ülkemizin asıl meselelerini geri plana düşürmekte ve gerçek şikayetlerin üstünü kapatmaktadır. Toplum artan problemlere çözüm beklerken, hükümet gizli gündemlerini aşama aşama hayata geçirmektedir.

VATANDAŞLAR YARINSIZDIR

Milyonlarca vatandaş işsiz ve yarınsızdır. Fakir fukara umutsuzluk kapanındadır. Yalancı bahar havaları karın doyurmamaktadır. AKP milleti borçlandırmış kanını emmiştir. Vatandaşlarımız yaşamak zorunlu ihtiyaçlarını gidermek maksadıyla kredi kartlarına yüklenmiştir. Pahalılık herkesi kuşatmıştır. Vatandaşın kredi kartı borçları 81 milyar TL'ye dayanmıştır. Taksitli alışverişler 46 Milyar TL'yi bulmuştur. Felaket her evdedir, yangın her yerdedir. Tasviye olacak kredi kartının sayısı 2 milyona yaklaşmıştır. Bireysel kredi kartları ve krediler can yakmaktadır. Borçlu kardeşlerimizin yüzde 38'i aylık 1000 liranın altında bir gelirle yaşamaktadır. Dar gelirli vatandaşlar perişanlık içinde kıvranmaktadır. Türkiye uzun süredir itiraf edilmemiş adı konulmamış ekonomik krizle boğuşmaktadır.

AVM AÇMA ÇILGINLIĞI SONA ERMELİDİR

IMF'ye borcu bitirdiklerini söylerken iç ve dış borçu kat kat arttırmışlardır. Çiftçi yorgun ve dertlidir. Emekli unutulmuş, memur ve işçi kayıplara uğramıştır. Esnafımız ve küçük ve orta ölçekli işetlemelerimiz sıkıntı içerisindedir. Esnafımız borçlarını ödeyememek ile cebelleşirken, hükümetin banka faizlerlerinde komik indirimlere gitmesi pişkinliğin ilanıdır. Erdoğan'ın AVM tutkusu esnafa darbe indirmektedir. Sosyal ve ekonomik cepheleşmeyi keskinleştirmektedir. 2008'de hazırladığımız ve 2011'de yenilediğimiz AVM kanun teklifinin hükümet tarafından dikkate alınmaması dikkat çekicidir. Bir başbakan yardımcısının AVM'ler konusundaki açıklamaları bir bakıma itirafname gibidir. Siyasi sorumluluk mevkiinde bulunanların böylesine acziyetleri kabul edilebilir değildir. Bu başbakan yardımcısı yıllardır ne yapmaktadır? Madem AVM yasası gerekliydi o halde AKP bizim teklifimizi niçin görmezden gelmiş ve sümen altı etmiştir? AVM açmakla meşgul olan hükümet kimi kandırmaktadır. Hükümet AVM'cidir ve esnafla gönül rabıtasını çoktan kaybetmiştir. Partimizin hazırladığı AVM yasası hemen gündeme alınmalıdır. AVM açma çılgınlığı sona erdirilmelidir. Esnaflarımızın AVM'lerin doymaz iştahlarına terkedilmesine direneceğiz.

TÜRKİYE'NİN İHBAR VE SAYGINLIĞI DÜŞÜŞTE

Ortadoğu'daki tansiyon ve tufan farklı kanallarla ve dozlarla Türkiye'ye de sirayet etmektedir. Hükümet ülkemizi sıkıntılı bir sürece, ite kaka sokmuş haldedir. Komşularımızdaki belirsizlikler ve kargaşalar milli güvenliğimizi etkilemek şöyle dursun, doğrudan doğruya varlığımıza kastetmeye başlamıştır. Husumetlerin bir bir üzerimize sıçramasına zemin ve kaynak olmuştur. Türkiye itibar ve saygınlığı düşüşte olan bir ülke görünümüne gerilemiştir. Başbakan Erdoğan'ın kontrolsüz ve başına buyruk açıklamaları milli menfaatleri dikkate almayan ilişki ve irtibatları devamlı suretle sorun yaratmaktadır. 9 Ağustos'ta Lübnan'da kaçırılan iki pilotumuzun muhatap kaldığı olayları hükümetin dış politikasından soyutlamak mümkün değildir.

SERBEST KALAN TÜRK PİLOTLAR

19 Ekim günü pilotlarımızın kurtulmaları hepimizi sevindirmiştir. 71 günlük esaretin bitişi, geride kalışı mutluluk vericidir. Pilotlarımız ve aileleri iki bayramı birden yaşamışlardır. Buradan pilotlarımız Sayın Murat Akpınar ve Murat Ağca'ya geçmiş olsun dileklerimi gönderiyor ve hoşgeldiniz diyoruz. Pilotlarımızın sevincini elbette paylaşıyor bir daha benzeri bir muamele ile karşılaşmamalarını temenni ediyorum. Pilotlarımızın neden kaçırıldığı da enine boyuna değerlendirilmelidir. Bu meseleye duyarsız kalacağımız zannedilmesin. Olan oldu, konuyu deşmenin manası yok dememizi de kimse beklemesin. İnsan kaçakçılarına minnet duymamız da sözkonusu değildir. Komşu coğrafyalar vatandaşlarımızın için tehlikelerle dolu hale gelmiştir.

PİLOTLARIMIZ ALÇAKÇA KAÇIRILMIŞTIR

İmam Rıza'nın ziyaretçileri isimli bir grup tarafından Suriye'de elde tutulan 9 Lübnanlıya karşı pilotlarımız alçakça kaçırılmıştır. Suriye'de faaliyet gösteren bir muhalif grubun kaçırma eylemine hiçbir suçu ve günahı olmayan iki pilotumuzun kaçırılmasıyla misilleme yapılması ahlaksızlıktır. Bu suç Türkiye'ye ihale edilmiş ve pilotlarımız pazarlık malzemesi yapılmıştır. Bu kaçırma eylemlerinin gerisinde mezhep temelli husumet, bölgesel kutuplaşma, egemenlik mücadeleleri bir hayli belirleyici olmuştur. Türkiye ortadoğudaki yangının içine çekilmekte ve istikrarsızlığın bir parçası olarak ortaya çıkmaktadır. Sınırlarımızın hemen öbür yakasındaki illegal örgütlerle işbirliği yapan hükümet bundan sorumludur. EL Kaide'den PYD'ye kadar hükümetin görüşmediği hiçbir kanlı örgüt kalmamıştır. Hükümetin bu örgütlerle aynı hizaya düşmesi, Türk milletinin saygınlığına nankörlüktür. Şu garabete bakınız ki teröristlere ulaşmak veya ellerindeki rehinelerle ilgili talep ve beklentiler AKP'ye bağlı hale gelmiştir. Hükümet öylesi bir gafletin içine gömülmüştür ki, Türkiye terörden medet uman bir ülke haline gelmiştir.

TÜRK VATANDAŞLARININ KAÇIRILMASI KİMSEYİ ŞAŞIRTMAMALIDIR

Bundan sonra Suriyeli muhaliflerin pis eylemlerine binaen Türk vatandaşların kaçırılması kimseyi şaşırtmamalıdır. Birileri masum pilotlarımızın özgürlükten mahrum geçirdikleri her günün hesabını vermelidir. Suriyeli muhaliflerle Esad yönetimi arasındaki vahşi restleşmenin insanımıza kadar uzanmasının bedelini ödemelidir. Erdoğan bizzat neden olduğu provokasyonların izahını yapmalı vicdanı varsa af dilemelidir. Sonuç itibariyle iki pilotun kurtarılması zafer değildir. Ortada muhteşem bir kurtarma operasyonu da yoktur. Havalimanlarına giderek pilotları karşılayan sanki büyük bir iş başarmış gibi algı oluşturmaya kalkışan Erdoğan pilotların kaçırılmasına ortam hazırlayan yegane kişidir. AKP izlemiş Katar aldığı görevle rehine değiştirmenin merkezi olmuştur. Nitekim Pilotlar Katar havayolları ile gelmiştir. Esad elindeki tutukluları bırakarak kendince jest yapmış ve pilotlarımız da böylece serbest kalmıştır. Bu takas sürecine mahkum hale gelmiş ve sorumsuz politikaları sonucunda milletimizi 71 gün süren tedirginliğe mahkum etmiştir. Bize göre iki pilotumuzun dik duruşları, metanet ve sabırları takdire şayandır. Hiçbir zaman da hafızalardan çıkmayacaktır.

EN BÜYÜK SORUNUMUZ DEMOKRASİ AÇIĞI

İktidarın düzenli yapılan seçimlerle el değiştirmesi demokrasinin ana fikridir. İktidarın sınırlandırılması demokratik erdemin en önemli ayaklarından biridir. Bir iktidar kendisinden sonra tufan olacağını iddia ediyor ve şiddet dahil her yöntemi kullanarak muhalefeti eziyorsa demokrasi rafa kalkmıştır. Demokrasilerde hiçbir siyasi yönetim baki değildir. Aynı şekilde hiçbir fani de ilelebet iktidar koltuğunda oturamayackatır. Erdoğan'ın ileri demokrasi iddiaları taş devri ilkelliklerini aratmayacak özelliklere sahiptir. Yüksek standartlı bir demokrasi bölünmeye değil birleşmeye hizmet edecektir. Katılımı esas alan ölçülü toplumsal talepleri sahiplenen anlayış bölücülüğe prim veremez. En büyük sorunumuz gittikçe büyüyen demokrasi açığıdır.

CİNAYETTİR, KÜFÜRDÜR, HEPİMİZE HAKARETTİR

Henüz bölünerek demokratikleşen bir ülkeye tesadüf edilmemiştir. Etnik kökenlere ayrılarak büyümüş ve kalkınmış bir ülkeye rastlanmamıştır. Başbakan'ın demokrasiden anladığı PKK'ya teslimiyettir. Özgürlük kriteri teröristlerin hain niyetleriyle paraleldir. Türklük silinirse, şehitlerin kanlıları kazanırsa bunun adı ileri demokrasi olacaktır, AKP'nin mantığı budur. Anadilde eğitim için kolları sıvayan, andımızı kaldıran, terör örgütüne taviz veren AKP yönetimi Türk milletine tarihi bir ihanet içindedir. Herkesin gözü önünde İmralı canisiyle pazarlık sürmektedir. Başbakan'ın süreç yoldaşları olan BDP'liler aba altından sopa göstermektedir. Sayın Başbakan sessiz sedasız bir şekilde yoluna devam etmektedir. Şu ana kadar aziz ecdadımızın kanıyla suladığı vatan topraklarında teröristlerin sözde şehit olarak takdimi AKP'de bir kızgınlık yaratmamaktadır. Millet için kefensiz yatan kahramanlarımızın dışında bölücülere şehitlik payesi vermek cinayettir, küfürdür ve hepimize hakarettir.

Kato Dağı'nda din diyanet ve millet düşmanlarına sözde şehitllikler yapmak kahraman şehitlerimizi bir kez daha vurmakla eşdeğerdir. Sayın Erdoğan bir vatanda iki ayrı şehitlik olamayacağının farkında mısın? Maktul ile hainin, şehit ile cesetin birbirine karışması halinde felaket olacağını biliyor musun? PKK vatanımızın bir bölümünde paralel devlet yapılanmasının çivilerini çakmaktadır. Erdoğan'ın korkakça verdiği tavizler yetmemiş, demokratik özerkliğin yaygınlaştırılması PKK'nın son dayatmaları haline gelmiştir. Kandil, BDP ve İmralı AKP'yi ortasına almış, topaç gibi bizim oraların deyimiyle Kiriştek gibi çevirmeye başlamıştır. Türk milletinin oylarıyla iktidar olan bir parti için bu olanlar utanç vericidir. Bugünlere silahlarla geldik, söz biterse silahlar konuşur, dört parçayı birleştireceğiz şeklindeki açıklamaları barış ve çözüm diyerek haykıran, meclisteki PKK'lılar tarafından ifade bulmuştur. Erdoğan selin akışına kendisini bırakmıştır. PKK'nın tüm talepleri parça parça paket paket karşılanmaktadır. AKP için geri dönüş yolları tamamen kapanmıştır. Yer isimlerini değiştiren Başbakan ve etrafındaki bazı zevat acaba kendi isimlerini de değiştirerek asıllarına rücu edecekler midir? AKP'nin kapı gıcırtıcısı ve akortu bozuk sözcüsü acaba ismini değiştirmek için neyi beklemektedir? Türk milletine şükran duyması gerekirken, Ali Suavi'den hiçbir şey anlamadığı net olarak bilinen bu zat Hazo ismini almayı düşünmekte midir? Şayet ayrımcılık olsaydı bu kişi milli eğitim bakanlığına kadar yükselebilir miydi? Erdoğan'ın gündeminde kendi ilçesi olan Güneysu'yu Potemya olarak değiştirmek var mıdır?

BAŞBAKAN KENDİNİ NASIL KAYDETTİRECEK?

Artık herkes tarafını belirlemelidir. Kimse belirsizlikten nemalanmaya çalışmamalıdır. AKP'nin politikaları bu gidişle yeni nüfus cüzdanlarının hazırlanmasına kapı aralayacaktır. Madem demokratikleşme adım adım ilerlemekteidr, o halde Başbakan'ın nüfus cüzdanlarında etnik menşe tanımı yapması imkansız olmayacaktır. Böylece kimin ne olduğu açıkça görülecek ve netleşecektir. Eğer olursa, bizim nüfus cüzdanlarımızda yazacak aidiyetimiz ve kökümüz hamdolsun bilinmekte ve bellidir. Karanlıktan aydınlığa kafa tutan, namertler, sanal korkuluklara kafa tutan ahmaklar, siz kendinizi ne olarak sunacaksınız? Acaba Başbakan muhtemel yeni nüfus cüzdanlarına kimlik ve kökenini ne olarak kaydettirecektir?

ANDIMIZI GERİ GETİRECEĞİZ

Başbakan bugünkü meclisteki sayısal çoğunluğa güvenerek ve her vasıtayı kullanarak Türk milleti aleyhine herşeyi hayata geçirmektedir. Ancak ihanet dün kazanamadı bugün de kazanamaycaktır. Türk milleti dualıdır. Kendisini feda etmeye hazır sevdalıları sayesinde de talihlidir. Parçalanma rüyası görenlerden bir bir hesap sorulacak, Başbakan ve hükümeti anında yüce divanı boylayacaktır. Ne yaptıysan çekeceksin, ne ektiysen onu biçeceksin. İktidarımızın ilk aylarında andımız geri getirilecek, milli bayramlarımızın hakkıyla kutlanması sağlanacaktır. Bu milleyetçi hareketin yemini ve sözüdür.

HAKAN FİDAN'IN MHP'Yİ DİNLETTİĞİNİ ELBET BİLİYORUZ AMA...

Mit Müsteşarı son günlerde gündemin üst sıralarına yerleşmiştir. ABD'de yayınlanan iki gazete bu bürokratı ister istemez öne çıkarmıştır. Türkiye'nin Suriyeli muhaliflere verdiği desteğin ABD'nin çıkarlarına ters düştüğü ve bunun mimarının MİT Müsteşarı olduğu ve bir istihbarat bilgisinin İran'a sızdırıldığı belirtilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milli kuruluşunu dış basında çıkan bir haber üzerine eleştirmeyiz. Bizim milliyetçilik anlayışımızda bu yoktur. Diktikleri Fidan'ı söktürmeyeceklerini açıklayan bakanlar savunmaya geçmiştir. Biz Oslo'da PKK'lı miltanlarla Başbakan'ın özel temsilcisi olarak kimin pazarlık yaptığını elbette biliyoruz. Biz Başbakan'ın İmralı canisinin ayağına kimi gönderdiğini biliyoruz. Biz MHP'yi dinleyenlerin, gözetleyenlerin, Başbakan'a Balgat Haberleri olarak sunanların kimler olduğunu elbette biliyoruz. Herşeye rağmen biz yabancı basında çıkan haberlere bakarak üzerimizde hesaplar yapmış bir devlet memuru hakkında yorum yapmayacak kadar ilkeli bir hareketiz.

MUHTEŞEM ARKADAŞLARIM

Bahçeli konuşmasının bu bölümünde partililere seslenirken "Muhterem arkadaşlarım" yerine "Muhteşem Arkadaşlarım" deyince bir an için duraksayıp tekrar konuşmasına devam etti.

AK PARTİ BİZE GELMESİN

MHP lideri Bahçeli grup toplantısında yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada "AK Parti'nin Anayasa görüşmeleri konusunda bize gelmemesi doğru olur, tavrımız belli" dedi.

Kaynak: Haberler.Com / Güncel

Orta Doğu Ak Parti Suriye İmralı Güncel Haberler

title