Hz. Mevlana'nın 740. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri

Hz. Mevlana'nın 740. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri'ne katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, salonda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile tokalaştı.

Hazreti Mevlana'nın 740. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri'ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak Meclis Başkanı Usame Nuceyfi, Lübnan Başbakanı Necip Mikati, IKYB Başbakanı Neçirvan Barzani, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, milletvekilleri, yerli ve yabancı misafirler katıldı. Konya'da Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi'nde 7 Aralık'ta başlayan Hz. Mevlana'nın 740. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenlerinin son gününde düğün gecesi anlamına gelen Şeb-i Arus'u izlemeye gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha önce salona gelen ve kendisine ayrılan yerde töreni bekleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile tokalaştıktan sonra yerine geçti.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, selamlama konuşmasında, "Size 740 yıl önceki bir gecenin içinden sesleniyorum. Bir Allah dostunun, bir peygamber aşığının, bir aşk ve gönül erinin ocağından. Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in yolunun tozu ve onun kölesi olduğunu söyleyen ve bunu Konya'daki yaşamıyla, sözleriyle, eserleriyle bir sevgi ve merhamet pirinin dergahından sesleniyorum. Velhasıl Konya'dan sesleniyorum. Zamanın küçük bir kısmında, gerçeğin küçük bir kısmıyla, hakikatin küçük bir kısmında gerçeğin küçük bir kısmıyla hakikatin küçük bir kısmını anlamaya çalışırken geçip giden ömürlerimiz insanların modern hayatın çemberleri içerisinde atomize birer otomat olması yetmezmiş gibi her yerden yükselen krizler savaşlar mülteciler açlık ve ölüm insanı kim savunacak insana karşı. Evet esasında yalnızız, çok yalnız. Ama biz insanız çabuk unutup çabuk hata yapan varlıklarız: Bozgun dönümünde bir diriliş ve direniş eri olan Hazreti Mevlana ezeli ve ebedi Efendimizden Sevgili Peygamberimizden aldığı sevinç, ilham ve feyizle bu topraklarda 13. yüzyılda bir şeyler söyledi. Söylediklerini aşkla söyledi, şiirle söyledi. Onun sözleri dilencinin kalbine de ulaştı, padişahın kalbine de. Onun sözleri 13. yüzyılın canlarına da ulaştı, 21. yüzyılın anlam arayan canlarına da. Yalnızlar da ona kulak kesildi, kalabalıklar da. Zamanın çok öncesindeki rahmet ve merhamet peygamberine ulaşıp bağlanmıştı. O 740 yıl önce adeta güle oynaya rahmet yurduna gitti. Biz ise dünyanın binlerce hay huyu içinde şimdi burada hepimizi sarıp sarmalayacak bir şeyler aramayı sürdürüyoruz. Arıyoruz çünkü ancak arayanların bulacağını biliyoruz. Arıyoruz çünkü kaybettik, bulacağız. Acımız var ama umudumuz daha çok. Biz de şehrimizin kalbinde yaşayıp kendi ifadesiyle, bir düğün gecesi o büyük buluşmaya giden hüdavendigarın bir hizmetkarı olarak, onun kalbini açan ve onu kanatlandıran uçuran imanın, İslam'ın ve o büyük değerler manzumesinin bir ferdi olarak şimdi buradayız. Bu sürekli yapılış ve yıkılış yurdunda, bu kavimler kapısında, bu büyük altüst oluşlar coğrafyasında bin yıldır ayaktayız. Bunu anlamayanlar var. Bunun anlaşılmayacak bir yanı yok. Toprağın üstünde nasıl göklere yükselen kubbelerimizin, minarelerimizin Mimar Sinan'ları varsa, toprağın altında da kalplerimizi ruhlarımızı onarak Mevlana gibi gönül mimarlarımız var. Biz ki yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü sözünü kendimize şiar etmiş bir anlayışın mensuplarıyız. O halde bu aleme nasıl bakmalıyız. Biz ki gelin canlar bir olalım diyerek geçmiş asırların içinden nasıl olur da ayrılık bahçelerinin içinde dolaşırız. Biz ki, 'Kim olursan ol gel, bu kapı umutsuzluk kapısı değil' diyen bir cana yüzyıllardır kulak vermiş bir milletiz. Nasıl olur da kapılarımızı aşkla açmak yerine hırsla kapatıp kendimizi de hapsederiz. Hayır biz derinlerden geliyoruz. Yüzeysel bakış ve duruşlar bu milletin duruşu ile kimliği ile asla bağdaşmaz. Bir ülkenin siyasal ve kültürel hinterlandı yanında derinlerde yükselen bir manevi hinterlandının da olduğuna inanıyoruz. Derin değerlerimizin farkında olarak tarihsel bir bilinçle küresel adımlar atan Sayın Başbakanımızın açtığı ve baktığı ufuklar kuşku yok ki Horasan erenlerinin bağlı olduğu ruh kökünden tevarüs edilmiş bir bakıştır. Aziz milletimiz bu ufka doğru kökleriyle birlikte yürümektedir. Bu uzun soluklu evrensel yürüyüşün özü aşktan, hoşgörüden, iyilikten ibarettir. Modern dünyadaki gelişmiş silahların menzili, bu temel değerlerin menzili yanında çok kısa kalır. O çok güçlü silahların şimdiye kadar bir kalbe ulaştığı görülmemiştir. Durmadan dönen bu dünyada uzun bir yolculuğun içindeyiz. 572'den bu yana yeni bir dünyada olduğumuzu biliyoruz. 1071'den beri buradayız, 740 yıldır bu büyük düğün gecesinde Şeb-i Arus'ta bir araya geliyor ve evrendeki büyük sessizliğin içindeki ilahi anlamın etrafında buluşuyoruz. Hayatı, zamanı ve yaratılan her şeyin sahibi Yüce Allah hepimize merhamet etsin. Bizi bütün insanlar için iyilik ve adaletten ayırmasın, O'ndan ve yalnızca O'ndan bütün kardeşlerimiz ve bütün dünya için inşirah diliyoruz" dedi.

Konuşmanın ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu eşliğinde Ahmet Özhan konser verdi ve ardından Araştırmacı-Yazar Ömer Tuğrul İnançer'in Mesnevi sohbeti dinlendi. Program, Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun sema gösterisiyle devam ediyor. - KONYA