Haberler

"Zenne" Ustaları Yok Oluyor

Güncelleme:

Sokak aralarında küçük dükkanlarda el emeği göz nuru ayakkabılar üreten "zenne" ustaları, bugün parmakla sayılacak kadar azaldı.

Sokak aralarında küçük dükkanlarda el emeği göz nuru ayakkabılar üreten "zenne" ustaları, bugün parmakla sayılacak kadar azaldı.

Fabrikasyon ayakkabılar çıktığından beri insanların hem sağlıklı hem şık ayakkabı arayışı da hep arttı.

Sokak aralarında küçük dükkanlarda el emeği göz nuru ayakkabılar üreten ustaların sayısı da bir elin parmağını geçmeyecek kadar azaldı.

Beyoğlu'nda yetişen ve sayıları azalan zenne ustaları da bu zanaatkarların başında geliyor.

El yapımı kadın ayakkabılarının ortak ismi olan "zenne"yi uzun yıllardır birlikte çalıştığı ustalarla Nişantaşı'nda küçük bir atölyede imal eden ayakkabı tasarımcısı İpek Yılmaz, 4 zenne ustasıyla hiç makine kullanmadan ayda 250 el emeği zenne üretiyor.

Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ayakkabıların "taban" adı verilen alt, "saya" adı verilen üst parçadan oluştuğunu belirterek, "Ayakkabı ustalığı üç gruba ayrılır. Bunlar zenne, merdane ve garson diye adlandırılır. Aralarında en zahmetli iş yapan ise kadın ayakkabısı yapan zenne ustalarıdır" dedi.

-"Sadece zenne üretiyoruz"

Çocukluğundan beri ayakkabılara büyük ilgi duyduğunu ve 3 boyutlu ürün yapma tutkusu olduğunu kaydeden Yılmaz, "Kafamda hep bir ayakkabı markası, markanın butik şeklinde özel ayakkabı yapıyor olması ve kendi yağıyla kavrulması hayali vardı. Aslında ayakkabıcılık fabrikasyona yöneldiği için mesleği bir taraftan yitiriyoruz. Çünkü el yapımı ayakkabı işi ne yazık ki öldü" diye konuştu.

"Sadece zenne diye tabir edilen bayan ayakkabılar üretiyoruz" diyen Yılmaz, zenne ile merdane üreten usta arasında fark olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

"Bir ayakkabıcıya ne yapıyorsunuz diye sorduğunuzda 3 cevap alırsınız. Zenne, merdane veya garson. Merdane daha kabadır. Onu diken ayakkabıyı kaba işler ve makinelere alışkındır. Zenne ise biraz daha ince işçilik ister. Özellikle kalfalıkta bu işin ustası çok önemlidir. Zennede, usta tamamen elle yaptığı için heykeltıraşlık yapıyordur."

-"Ayakkabı, kadını mutlu eder"-

2006'da açtığı atölyesinde ilk zamanlar sipariş usulü çalıştığını dile getiren Yılmaz, film ve diziler için de ayakkabı ürettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Ayakkabı kadını mutlu eder. Daha önceleri sipariş usulü çalışarak bu yola çıkmıştık. O dönemde, Nur Yerlitaş ile çalışmıştık. Daha sonra ısmarlama çok zor olduğu için ve Türkiye'deki müşteri kitlesinde ısmarlama ayakkabıya ayrılan zamanın bedelini verebilecek kişiler çok az olduğu için ısmarlama usulünü bıraktık. Çünkü malzeme ve işçilikte pahalı çalıştığınız zaman çok fazla zaman harcıyorsunuz. Bazen bir ayakkabı için 2 gününüz gidebiliyor. Bazen de daha fazla sürebiliyor. Ajda Pekkan, Sertap Erener için yapılacak özel siparişler geldiğinde ara ara ısmarlama usulü çalışıyoruz."

-"Köseleye de evlenecekler listesi yapıyoruz"-

Yılmaz, atölyede yapılan el emeği günlük ayakkabıların fiyatının 199-299 lira, gelin ayakkabılarının ise 299-499 lira olduğunu söyledi. Makineli üretime asla geçmeyeceklerine vurgulayan Yılmaz, "Makineye geçtiğiniz zaman işin şekli değişiyor. Çünkü çok adetli ayakkabı üretmeniz lazım ki, aldığınız makinelerin değeri kendini bulsun. Bu da sizi piyasadaki diğer bilinir markalarla aynı noktaya getiriyor. Bu yüzden bizim için makineleşme demek başka bir yola girip, başka bir marka kurgulamak demek" ifadesini kullandı.

Gelin ayakkabısı koleksiyonu yaparken de çok heyecanlandıklarını dile getiren Yılmaz, "İnsanlar o gün özel ve masum ayakkabılar istiyor. Gelin ayakkabısının alt tarafındaki köseleye de evlenecekler listesi yapıyoruz. Lazerle çizilen sağ tekinde 5, sol tekinde de 5 çift olmak üzere bekar arkadaşlarının isimlerini yazabilecekleri gelin ayakkabıları üretiyoruz" dedi.

-"Arka bahçe, duvak, ilk dans, yeni kraliçe Ece"-

Ayakkabının tasarım, kesim, dikim, montaj ve finitajdan (makyaj) oluşarak 5 aşamada yapıldığını anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Atölyemizde, 36-40 numara arası üretim yapıyoruz. 35 üretimi için de talep geliyor, ama bir numaraya bile girmek maliyetli bir durum. Ayakkabılarımızı diğer ayakkabılardan ayıran en önemli özellik ise kısa burnu. Aslında bizim alametifarikamız ayakkabılarda çok fazla el yapımı kelebek, gül ve kurdele kullanmamız. Ayrıca tasarladığım her ayakkabının da bir ismi oluyor. Arka bahçe, duvak, ilk dans, yeni kraliçe Ece, madalya gibi. Müşteri bizi ayakkabı ismiyle arıyor. Ayrıca her sezon, ayakkabı kutularımız da farklı bir konseptte çıkıyor."

-"Bir inşaat gibidir ayakkabı"-

Beyoğlu'ndan yetişmiş zenne ustası Cengiz Kupsi de iyi bir ayakkabıcının, ustayı atölyesine işe alırken Beyoğlu ustasını ayrı yere koyduğunu söyledi.

Kupsi, çok eskiden ayakkabı topuklarının balıkçı mantarlarından yapıldığını anımsatarak, "Bayan ayakkabısı ustalık gerektirir. Bir kadının makyajı gibidir ayakkabı yapmak. Zaten İstanbul'da bu işi yapan ustalar da çok azaldı. Ben 30 yıldır makine kullanmadan sadece el emeği zenne üreten bir ustayım" diye konuştu.

Kerim Doğan ise 47 yıldır zenne ustası olduğunu ve ayakkabının tek elden çıkmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu, teferruatı olan bir iştir. Kişinin yıllarını verip yetişmesi gerekir. Eskiden Ermeni ustaların yanında yetişirlerdi ayakkabı ustaları. Ben, ünlü Beyoğlu ustası Vitali'nin yanından gelmeyim. Kunduracılıkta Ermeni ustaların, Rumların kullandığı kelimeler hala kullanılır bu meslekte. Mesela, penseye danalya, pergele kumpas, transfer ücretine polatka, törpüye limake, bıçağa falçata, haftalık alınan paraya samarka terimlerini kunduracılıkta hala kullanırız."

Yayıncı: Ebubekir Gülüm - ANKARA

Kaynak: AA / Güncel

Nişantaşı Beyoğlu Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title