Haberler

Genelkurmay Çatı Davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları, müştekiler katıldı.

Darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'a, alıkonulması sırasında "Sizi kanaat önderimiz (Fetullah Gülen) ile görüştürebiliriz" dediği belirtilen eski 4. Ana Jet Üs Komutanı Hava Tuğgeneral Hakan Evrim savunma yaptığı duruşmaya, öğle arasından sonra çapraz sorgu yapıldı.

Başbakanlık Vekili Avukatı Süleyman Ayhan'ın, kalkışma esnasında filosunda kullanılan uçak olup olmadığını sorması üzerine Evrim, üsten uçaklar kalktığını ancak kaç tane olduğunu ya da kimin uçtuğuna dair bilgisi olmadığını savundu.

Ayhan'ın başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar olmak üzere derdest edilen rütbelilerin neden Akıncı Üssüne getirildiğini sormasına karşılık da Evrim, nedenini bilmediğini savundu.

Evrim, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile aynı odada bulunurken, kendisinin enterne edildiğini niye söylemediğini sorması üzerine de Genelkurmay Başkanının konumunu, düşüncesini bilmediğini, bu sırada hiçbir şeyden de haberi olmadığı cevabını verdi.

İzmir'de yurtta kalırken Fetullah Gülen tarafından yetiştirildiği iddialarını da kabul etmeyen Evrim'e daha sonra savunma avukatları soru yöneltti.

Akın Öztürk'ün avukatı Hicabi Durmuş'un, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'a, sanık Akın Öztürk'ün, darbecilere katılması şeklinde bir ikna girişimi olup olmadığının sorulmasını karşılık Evrim, "Hayır olmadı." yanıtını verdi.

Sanık avukatlarından Yusuf Şimşek'in, o gün kullanılan uçak ve helikopterlerin silah envanterindeki daha etkili bombalar atılmış olsaydı, hedeflerin şaşıp şaşmayacağı ve bombalanan yerlerde daha fazla hasar olup olmayacağı sorulan Evrim, hedef ve bombanın düşünülmesi gerektiğini ancak o sırada emir verenlerin neyi düşündüğünü bilmediğini anlattı. Evrim, "Ancak hava kuvvetlerimiz, (salondaki havalandırma ızgarasını göstererek) havalandırma deliğinden içeri bomba sokabilecek hassasiyete sahiptir." dedi.

Avukat Ceyhan Mumcu da 15 Temmuz'un kilit isimlerinden Adil Öksüz'ün ilki 27 Aralık 2015'te olmak üzere 12 kez Akıncı Üssünün bulunduğu Kazan'da görüntü verdiğinin söylendiğini belirterek, "Adil Öksüz'ün Akıncı Üssüyle ilişkisi, bağı nedir? Gerçekten 12 kere bu üsse gelmiş midir? Gelmişse üs komutanının haberi olmamış mıdır, olmamışsa komuta ve liderlik zaafiyeti var mıdır?" şeklindeki sorusuna karşılık da Evrim şöyle konuştu:

"İddianamede bildiğim kadarıyla Kazan ilçesine geldiği söyleniyor. Kazanla bizim üssümüzün arası yaklaşık 20 kilometre. Dolayısıyla ilintisi yoktur. Bizim üsse girişin, kimlerin hangi prosedür uygulanarak gireceği bellidir. Üsse girse, kamera kayıtları olurdu. Dolayısıyla böyle bir şey vaki değildir. Üssümüzde bulunmadığını değerlendiriyorum. En azından benim haberim yok."

Partigöç'ün savunması

Genelkurmay çatı davasının altıncı gününde Hakan Evrim'in ardından Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi, eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün savunması alındı.

Emniyet ve savcılıktaki ifadesinde FETÖ ile uzaktan yakından alakasının olmadığını, sadece o gece Karargah'ta çatışma ve kargaşayı engellemeye çalıştığını öne süren Partigöç, hakim karşısında da hakkındaki iddiaları reddetti.

Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) görevli iken kumpas davası mağdurlarından emekli Albay Levent Göktaş, emekli Korgeneral Engin Alan gibi isimlerin, kendisinin sicil amiri olduğunu aktaran Partigöç, "Benimle ilgili bir tespitleri olsa o dönemde kayda geçirmemeleri mümkün mü?" diye sordu. Sanık Partigöç, amiri Levent Göktaş'ın önerisiyle ÖKK'dan karargaha görevlendirildiğini savundu.

Tamamen TSK'nın tayin sistemi içinde, hakkında şaibe olmayan kişilerin içinde bulunduğu süreçte Genelkurmay Karargahında görevlendirildiğini ileri süren Partigöç, kumpas davaları döneminde, CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e ait olduğu ileri sürülen, Ergenekon davasında delil kabul edilen ıslak imzalı belgenin "askeri yazışma kurallarına uygun olmadığı" yönünde bilirkişi raporu verdiğini ileri sürdü. Partigöç, bu nedenle Mehmet Baransu'nun kendisini sahte bilirkişilikle itham ettiğini savundu.

Mehmet Partigöç, Daire başkanlığı görevinin üçüncü yıla uzatılması nedeniyle 15 Temmuz darbe girişiminden 6-7 ay önce hakkındaki iddiaların ortaya atıldığını, "FETÖSAVAR" adlı internet sitesinde FETÖ'cü olduğu yönünde iddiaların yer aldığını söyledi. Hakkındaki iddialar çıkınca, sicil amirlerine istifa etmek istediğini söylediğini, ancak göreve devam etmesinin istendiğini iddia eden Partigöç, "İsmimin sürekli kullanıldığının, sıkışan herkesin 'Partigöç'ten emir aldık' dediğinin farkındayım. Mahkemeniz benden bir darbeci çıkarıcak mı bilmiyorum, ama benden bir FETÖ'cü türetemeyeceklerini bilmiyorum" savunmasını yaptı.

"Tatbikat dediler"

Darbe girişimi günü normal mesaisine başladığını, Yüksek Askeri Şura toplantısı nedeniyle çalışmaların yoğun olduğunu anlatan Partigöç, karargahta saat 21.00'den itibaren bir hareketliliğin başladığını, elinde silahla mevzi alan askerleri gördüğünü, bazı askerlerin de plastik kelepçeyle ellerinin bağlı olduğunu ifade etti.

Ne olduğunu sorduğunda tatbikat yapıldığı bilgisini aldığını iddia eden Mehmet Partigöç, o gece komuta katına 4 kez giriş yaptığını, bu sırada Yaşar Güler'in emir subayının kendisine "bir mesaj geldiğini hemen yayınlanması gerektiğini söylediğini" ileri sürdü. Yaşar Güler'in makamına ilk gittiğinde müsait olmadığının söylendiğini, ikinci kez gittiğinde ise Akıncı Üssü'ne gittiğinin belirtildiğini aktaran Partigöç, Personel Başkanı İlhan Talu'nun odasına geçtiğini, ışıkların sönük, kapısının kapalı olduğunu gördüğünü belirtti. Partigöç, mesajıyla ilgili "Bana emir veren kimse yok, Yaşar Paşa emir gönderdiyse gereğini yapın" dediğini ileri sürerek, kamera kayıtlarını izleyerek olayların ne olduğunu anlamaya çalıştığını ileri sürdü.

Gece boyunca amirlerinden kimsenin kendisini aramadığını, 16 Temmuz sabah saat 10.00 sıralarında, İlhan Talu'nun kendisini arayarak, karargahtaki personelin savcılara teslim olması emrini verdiğini, bu emri personele ilettiğini anlatan Partigöç, ardından kendisinin de tutuklandığını ifade etti.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mesaj sisteminden gönderilen sıkıyönetim belgesinde imzası bulunduğunu kabul etmeyen Partigöç, "Mesajları hala görmedim, şu ana kadar daha görmüş değilim. Mesajları alanların hiçbirisi beni arayıp 'bu nedir' diye sormuyor, herkes kendini aklamaya çalışıyor. O saate bunun emir komuta zinciri içinde olduğuna inananlar vardı, ki ben de ona inandım, sonra iş bu noktaya gelince FETÖ'cü darbeydi... Algı oluşturmak kolay, herkes suçluyor, darbe girişimin arkasındaki hangi üst akılsa başarısız olacağı belli. Bunun için özel tedbirler alınmış, önce bir kısım personelin inanması sağlanmış, sonra bunların FETÖ'cü ilan edilmeleri sağlanmıştır." iddiasında bulundu.

"Suratım hep kırmızıdır"

Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın, ifadesinde, Genelkurmay Karargahı'nda kendisiyle karşılaştığını, "Yüzü de adeta kızamık şekeri gibi kıpkırmızı idi" dediğini hatırlatan Partigöç, "Herkes bilir, benim suratım hep kırmızıdır." dedi.

Partigöç, İlhan Talu'nun kendisinin FETÖ'cü olduğunu söylediğini de hatırlatarak, "O beni zannetmiş olabilir ama ben şuna inanıyorum, İlhan Talu FETÖ'cü değil" iddiasında bulundu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, karargahtan götürülüşü sırasında orada bulunduğunun da iddia edildiğini belirten Partigöç, "Benim Genelkurmay Başkanı ile bırakın 15 Temmuz gününü, o hafta yan yana geldiğimi gören varsa hakkımdaki bütün ithamları kabul edeceğim. Eğer ben o gece Akar ile yan yana gelmişsem bütün iddiaları kabul edeceğim." savunmasını yaptı.

Evinde 1 dolar bulunduğu iddiasına da yanıt veren Partigöç, eşinin yurt dışı gezisinden kalan 1 dolarların, ilkokul birinci sınıfa giden kızı tarafından annesinden istendiğini savundu. Partigöç, okuldaki derste paraları yeni öğrenen kızının, annesinden aldığı bu parayı çantasına koyduğunu iddia etti.

Kaynak: AA / Güncel

Hulusi Akar Sincan İzmir Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title