Haberler

Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul: "Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu İptal Ederek Eğitim Barışını İvedilikle Sağlamalıdır"

Güncelleme:

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin, "Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu iptal ederek eğitim barışını ivedilikle sağlamalıdır" dedi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin, " Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu iptal ederek eğitim barışını ivedilikle sağlamalıdır" dedi.

Nejla Kurul, bugün Eğitim Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülen Öğretmenlik Meslek Kanunu'na (ÖMK) ilişkin değerlendirmelerde bulundu. " Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu iptal ederek eğitim barışını ivedilikle sağlamalıdır" diyen Kurul, şunları söyledi:

"DANIŞTAY NEZDİNDE DAVA AÇTIK, HENÜZ KARARA BAĞLANMADI"

"Uzun zamandır eğitim kamuoyunu meşgul eden 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun, öğretmenlerin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülüklerini düzenlediğinden söz edilemez. ÖMK, kanun yapma tekniğine, Anayasa'da düzenlenen idari' düzenleyici' işlemlerin hukuki mahiyetine, normlar hiyerarşisi ilkesine aykırı şekilde hazırlanmıştır. Böylece kanunla düzenlenmesi gereken alan, Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanacak yönetmeliğe bırakılmıştır. Kanunun amacının, sadece Bakanlığa yetki vermek ve Anayasa'ya uygunluğu şeklen sağlamak olduğu anlaşılmıştır. Anımsanacağı üzere, Öğretmenlik Meslek Kanunu, 3 Şubat 2022'de yasalaştı. Yasadan yaklaşık üç ay sonra, 12 Mayıs 2022 günü Aday Öğretmenlik ve Kariyer Basamakları Yönetmeliği yayınlandı. Gerçekte 12 maddeden oluşan yasanın niyeti, yönetmelikte de açıkça itiraf edilmiş oldu. Ana muhalefet partisi CHP, 130 milletvekilinin imzasıyla kanunun iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Eğitim Sen olarak biz de yönetmeliğin pek çok maddesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmesi talebi ile Danıştay nezdinde dava açtık. Dava, Danıştay tarafından henüz karara bağlanmadı.

"15 EĞİTİM SENDİKASI BİR ARAYA GELDİK"

Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı'nın iptali için, 15 eğitim sendikası olarak 14 Ekim 2022'de bir araya gelerek MEB'i uyardık. 2 Kasım 2022'de ise ortak metni esas alan basın açıklamaları yaparak bir gün iş bıraktık. İlk kez 15 eğitim sendikası, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun ve sınavın iptali için ortak metne imza atarak ve ortak eylem yaparak tarihsel bir değere sahip ciddi bir çalışma yürüttü. Anayasa Mahkemesi'nin, farklı siyasi renklerdeki bu eğitim sendikalarının Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iptali konusunda hemfikir olmamızı dikkate alacağını umut etmekteyiz. Bu gelişmelerle, Anayasa Mahkemesi'nin çağrısı üzerine 5 Temmuz 2023 günü, 7354 sayılı 'yanlış' Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında sözlü görüş sunduk. Eğitim Sen'in 115 yılı aşan emek, demokrasi ve barış mücadelesinden doğan eşitlik, özgürlük ve adalet ilkelerden yola çıkarak, Öğretmenlik Meslek Kanunu adını hak etmeyen 7354 sayılı Yasa hakkında Anayasa Mahkemesi yargıçlarına sunduğumuz görüşlerimizi eğitim kamuoyu ve demokratik kamuoyu ile bir paylaşmak istiyoruz.

"MEB, ÖĞRETMENLERİN STATÜSÜ TAVSİYESİ BELGESİNDEN YARARLANMADI"

Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanırken öğretmenlik mesleği ile ilgili uluslararası sözleşmeler, yol gösterici belgeler, ulusal ve uluslararası deneyimlerden yararlanılmamıştır. Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanırken çağdaş dünyada eğitim çalışanlarının uluslararası yasası olarak değer gören Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi'nden yararlanılmamıştır. ILO-UNESCO ortak belgesi olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi ile mesleğe hazırlama (seçme, yetiştirme programı ve kurumları), yetkinleştirilme, istihdam ve kariyer (giriş, ilerleme ve yükselme, istihdam güvencesi, disiplin usulleri vd.), öğretmenlerin hakları ve ödevleri (mesleksel özgürlükler, tüm öğretim sistemi arasındaki ilişki vd.), öğretimin etkililiği için uygun koşullar (çalışma süresi, yıllık ücretli izinler, eğitim izinleri vd.), aylıklar, sosyal güvenlik (iş kazaları ve meslek hastalıkları, yaşlılık yardımları vd.) hususlarında mesleki standardı korumaya yönelik temel ilkeler ortaya konulmuş, yol gösterici ve genel bir çerçeve çizilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, bu belgeden yararlanmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlik mesleğinin kariyer sistemine uygun olmadığını, mesleğe bir katkı sağlamadığını, alışılageldik uygulamalarda bir fark yaratmadığını 2006'dan bu yana deneyimlemiştir. 2006'da sadece bir kez yapılan sınavla eğitim sistemi içinde yer alan 106 bin 536 öğretmen uzman öğretmen olarak atandıktan sonra sınav tekrarlanmamıştır. Bu deneyimin sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı, yapay bir şekilde uygulanan kariyer hiyerarşisinin öğretmenlerin statülerinin iyileştirilmesine, mesleki ve kişisel gelişimlerinin sağlanmasına katkı sağlayamayacağı, eğitim sistemini çağdaş bir yapıya kavuşturma amacına hizmet etmediği değerlendirmesi ile uygulamaya devam etmemiştir.

"KADIN ÖĞRETMENLERİN UZMAN ÖĞRETMENLERİN TOPLAMINA ORANININ OLDUKÇA DÜŞÜK OLDUĞU SAPTANMIŞTIR"

Bakanlığın kariyer basamakları uygulamaları akademik araştırmalara da konu edilmiş, kariyer basamaklarının eğitimde olumlu etkiler oluşturmadığına ilişkin sonuçlara ve tespitlere ulaşılmıştır. Öğretmenlerin yeni sisteme yükledikleri anlamlara ilişkin yapılan akademik araştırmada öğretmen ve yöneticilerin çoğunluğunun, sistemin 'adaletsiz, gereksiz, ayırımcı ve yetersiz' olduğu görüşünü benimsedikleri saptanmıştır. Yine araştırmalarda, kadın öğretmenlerin uzman öğretmenlerin toplamına oranının oldukça düşük olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, kadın öğretmenlerin evdeki rol ve işlevlerinin ağırlığının sınava olumsuz yansıması olarak değerlendirilebilir. Milli Eğitim Bakanlığı, yetkili sendika dışında yüz binlerce üyesi olan eğitim sendikalarının bırakınız katılımını sağlamak, görüşme taleplerine bile cevap vermemiştir. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın önünde yapılmak istenen basın açıklamalarına izin verilmemiştir. Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı TBMM komisyonu ve Genel Kurul'a getirilince muhalif siyasal partilerin görüşleri dikkate alınmamıştır. Demokratik bir katılımın olmadığı koşullarda ortaya çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu, başta Anayasa'ya aykırılık olmak üzere çok ciddi sorunlar içermektedir.

"YASANIN KAPSAMADIĞI EĞİTİM EMEKÇİLERİ"

Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun amacı, 'eğitim ve öğretimi yürütmekle görevli öğretmenlerin atamaları ve mesleki gelişimleri ile kariyer basamaklarında ilerlemelerini düzenlemek' olarak ifade edilmiştir. İlerleyen maddelerde bu genel amaç, 'aday öğretmenlik ve kariyer basamakları sistemine' olmak üzere iki, mali yönü ile 4 maddeye indirgenmiş olarak düzenlenmiştir. Öğretmenlik Meslek Kanunu adında ifade edilenden çok daha az bir içerik taşıyan kanundur. Yasanın kapsamadığı, dışarıda bıraktığı eğitim emekçileri şunlardır: Öğretmen yetiştiren fakülte mezunu olup sayıları 500 bini aşan işsiz öğretmenler, öğretmenlerin eğitim hizmeti üretirken eğitim ortamlarını hazır hale getiren idari, teknik ve yardımcı personel, sayıları 100 bine yaklaşan ücretli öğretmenler, güvencesizliği her an hisseden sözleşmeli öğretmenler; özel okullarda, özel rehabilitasyon merkezlerinde, özel eğitim kurumlarında çalışan 200 binin çok üzerinde, çalışma koşulları çok ağırlaşmış olan özel sektör öğretmenleri, engelli öğretmenler, hizmeti 10 yılın altında olan öğretmenler.

"ÖĞRETMENLERİN ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ DE ENGELLEYECİ"

Aday öğretmenler için uygulanan merkezi yazılı sınav, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile kaldırılmış, keyfiliğe açık mülakata benzer bir işleyişle başarılı olan ve olmayan aday öğretmenleri belirleme görevi Adaylık Değerlendirme Komisyonu'na bırakılmıştır. Bu komisyonun alacağı kararlara ilişkin belirsizliklerin ve keyfiliklerin, eğitim barışına vurulan bu darbeyi zaman içinde daha da büyüteceği ortadadır. Bu belirsiz ve keyfi sürecin öğretmenlerin örgütlenme özgürlüğünü de engelleyeceği kolayca öngörülebilir.

"ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ANAYASA'YA AYKIRIDIR"

Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun 5/1. fıkrasında, aday öğretmenliğe atanma şartlarından birisi olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hükme bağlanmıştır. '7/4/2021 tarihli ve 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'na göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma' hükmü yer almaktadır. Kanuna göre yapılacak arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasına göre mesleğe atanma, başta hukuk devleti ilkesi olmak üzere Anayasa'ya aykırıdır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, kamu görevlilerinin özlük hakları bağlamında kanunilik ilkesi bakımından da Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa'nın 128'inci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki görevleri yürüten bütün personelin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülüklerinin kanunla düzenlenmesi gerekir. 7315 sayılı Kanun'a göre güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usulleri (söz gelimi kim tarafından yapılacağı, kapsamının ne olduğu, soruşturma ve araştırmaya hangi bilgi ve belgelerin konu olacağı, elde edilen verilerin muhafaza ve yok edilme usulü) net bir biçimde kanun formunda ortaya konmamış ve bu hususların belirlenmesi idarenin düzenleyici işlemlerine bırakılmıştır. Oysa bir kamu görevlisi olan öğretmen statüsünde olmaya aday kişilere yönelik yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının usul ve esaslarının kanun düzeyinde belirlenmesi ve idarenin keyfi işlem ve eylemlerine terk edilmemesi gerekirdi. İptal istenen ibare, bu nedenle Anayasa'nın 128'inci maddesine aykırıdır. Aday Öğretmen Yetiştirme Programı'nın içeriği bilinmemektedir. Program, 11/3/2022 tarihli ve 31775 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği'ne göre oluşturulan Eğitim Kurulu tarafından oluşturulacaktır. Yetiştirme programının oluşturulmasında kanun bir çerçeve çizmemiş, bu alanda yetkinliği tartışmasız olan üniversiteler program belirlemenin dışında tutulmuştur. Yine kurulda eğitim ve bilim iş kolunda örgütlü sendikaların temsilcilerine yer verilmemiş, sistemin taraflarının kurulda temsil edilmeleri hususu eksik bırakılmıştır. Kanunun 5. maddesi, adaylık değerlendirmesinin çerçevesini çizmemiştir. Değerlendirme, politik saiklerle atanan yöneticilerin takdirine terk edilmiştir.

Değerlendirme komisyonları üyelerinin atama ve görevlendirmeleri davalı Bakanlığın mülakata yönelik siyasi kayırmacı yaklaşımı ile oluşmuşken aday öğretmenliğin sadece bu komisyonun değerlendirmesi esas alınarak kaldırılması, objektif kriterlerin esas alınmadığının göstergesidir. Öğretmenlerin adaylıkları, değerlendirme komisyonu tarafından yapılan değerlendirmelerle değişik gerekçelerle, özellikle de siyasal kayırmacılık gibi kaygılarla kaldırılamayabilecektir. Adaylığın kaldırılmasında komisyonun objektif değerlendirme esasları dışına çıkmasına imkan yaratılmıştır. Ayrıca yetiştirme programı sonrasında komisyon tarafından adayların başarılı bulunacağı ifade edilmesine rağmen, 'başarılı sayılmaya' dair hiçbir ölçüt ve tanımlama da yer almamıştır. Komisyonun hangi esaslara göre değerlendirme yapacağı konusunda da hiçbir objektif belirleme bulunmamaktadır. Kariyer ve liyakat ilkesini hakim kılmaktan uzak nitelikteki düzenlemenin sakatlığı ortadadır. Kanun'un 5. maddesinin 4. fıkrasının c bendinde özetle, adaylık süreci içerisinde aday öğretmenin aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alması halinde görevine son verileceği ve 3 yıl süreyle öğretmenlik mesleğine alınmayacağı ifade edilmektedir. Bu yaklaşım, dengeli ve orantılı olmayan cezacı bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Ayrıca bir fiil nedeniyle birden fazla ceza verilemeyeceği ilkesini de ihlal etmektedir.

"NİTELİKLİ VE NİTELİKLİ OLMAYAN ÖĞRETMEN AYRIMI DOĞMUŞTUR"

Kanunun 3. maddesinin 4. fıkrası, öğretmenliği üç basamağa ayırmaktadır. Böylece 'ihtisas mesleği' olarak tanımladığı öğretmeni, çelişkili biçimde üç ayrı uzmanlık düzeyine daha ayırmaktadır. Artık okullarda 'öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen' vardır. Bakanlık, nitelikleri itibarıyla birbirinden farklı olduğunu varsaydığı üç unvan oluşturmuştur. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun mali hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana kariyer basamaklarının olumsuz sonuçları açık biçimde ortaya çıkmıştır: Kanun, eğitim barışını tehdit etmektedir, eşitsizlik yaratmaktadır ve 'eşit işe eşit ücret' ilkesini ihlal etmektedir. Aynı okulun içinde, yasada açıkça tanımlanmış görev, yetki ve sorumlulukları olmamasına karşın uzman ve başöğretmenlerin aldıkları maaş farkı, bu unvanlara sahip olmayan 400 bine yakın, hizmet yılı 10 yıldan daha az olan öğretmenin kamu yönetiminde adalete ve hukuka olan güvenini sarsmıştır. Ortaya çıkan adaletsizlik, eğitim barışını olumsuz etkilemiştir. Kanun, eğitim barışını, yeni ayrımlar yaratarak tehdit etmektedir. Kanun tartışmaları boyunca 'öğretmenlerin niteliğini artıracağız' söylemi, unvanı olan öğretmenin diğer öğretmenlerden daha nitelikli olduğu algısına yol açmıştır. Böylece 'nitelikli ve nitelikli olmayan öğretmen' ayrımı doğmuştur.

"ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU, EŞİTSİZLİĞE YOL AÇARAK EĞİTİM BARIŞINI TEHDİT ETMEKTEDİR"

Öğretmenlik Meslek Kanunu, veliler ve öğrenciler arasında eşitsizliğe yol açarak eğitim barışını tehdit etmektedir. Kanunun ortaya çıkardığı sonuçlar açısından şunu açıkça söyleyebiliriz; tatil sonrasında 2023-2024 eğitim ve öğretim yılı başlarken sınav odaklı, yüksek başarı odaklı bir sistemde veliler, okula geldiğinde beş ayrı öğretmenle karşı karşıya kalmaktadır: Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen. Bir veli, kayıt için ilkokula gittiğinde, MEB'in kariyer sistemi ile yarattığı algıya bakarak çocuğunu, öğrencisini hangi öğretmenin olduğu sınıfa kaydettirmek ister? Ücretli öğretmenin mi, öğretmenin mi, uzman öğretmenin mi, yoksa başöğretmenin mi? Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun yol açtığı algıya bakarak, farklı statü ve unvanlara sahip öğretmenlerin çocukları başarıya götürme konusunda eşit bir eğitim vereceği düşünülebilir mi? Bu durumda Öğretmenlik Meslek Kanunu oluşturduğu kariyer basamakları ile Anayasa'nın 'Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz' diyen 42. maddesinde geçen eğitim hakkının yurttaşlar nezdinde farklı sonuçlar ortaya koymasına seyirci kalmaktadır. Yurttaşların eşitlik ve adalet fikri zedelenmektedir, ayrıca okul içinde velilerin okul idaresi ile öğretmen seçiminde çatışma ve gerilim yaşanacaktır. Ayrıca Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun okullarda yol açtığı gergin ve rekabetçi ortam, öğretmenlerin bilgilerini, becerilerini, şefkatlerini öğrencilerden uzaklaştırmalarına neden olmaktadır. Öğretmenler içinde sınav odaklı bir sistem yerleştirilmek istenmektedir. Bu da öğrenciler açısından eğitim hakkının yeterince karşılanamaması anlamına gelmektedir. Anayasa'ya aykırı biçimde Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı'nın (180 saat) ve Başöğretmenlik Eğitim Programı'nın (240 saat) genel çerçevesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda ortaya konmamıştır. Bu programlar için öğretmenlerin günde 6 saat ayırdığı varsayılırsa yaklaşık 30-40 iş gününü kapsayan bir eğitim programına katılım ve bir sınavla uzman ve başöğretmenlik unvanlarının verilerek bunun ciddi maaş farkı ile sonuçlanması, adalet duygusunu sarsmakta ve aklın sınırlarını zorlamaktadır.

"YENİ BİR YASA, EĞİTİM SENDİKALARININ DEMOKRATİK KATILIMI İLE HAZIRLANMALIDIR"

Öğretmenlik Meslek Kanunu'na göre kademe ilerlemesi cezası almış bir öğretmen, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik yazılı sınava başvuramamaktadır. Geçmişe yönelik bir cezai yaptırım içeren ve aynı zamanda 'aynı fiilden dolayı kişiye birden fazla ceza tesis edilemez' ilkesine aykırı olan bu hüküm, sadece sendikal eylemlerinden dolayı haksız biçimde ceza almış öğretmenlerin yeniden ve yeniden cezalandırılması anlamına gelmektedir. Eğitim Sen olarak talebimiz, telafisi imkansız sonuçlar doğuracak olan ve Anayasa'ya aykırı hükümler içeren Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iptali ve eşit işe en yüksekte eşit ücret ilkesini ve Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi'ni dikkate alan yeni bir yasanın eğitim sendikalarının demokratik katılımı ile hazırlanmasıdır."

Kaynak: ANKA / Güncel

Öğretmenlik Meslek Kanunu Anayasa Mahkemesi Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title