Haberler

Dizelerde Yaşayan Destan: Çanakkale

Güncelleme:

Çanakkale Deniz Zaferi, Mehmet Akif Ersoy'un ölümsüz şiirleriyle duygulandırmaya devam ediyor.

Şenay Ünal - "...Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor/Ey bu toprak için toprağa düşmüş asker/Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer/Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi/Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi..."

Kimi lise talebesi kimi gençliğinin baharında... Ana kucağından asker ocağına dünya harbine, gözlerin gördüğü en çetin harbe giden kınalı kuzuların cesaretinin destanlaştığı savaş oldu Çanakkale Savaşı.

Bundan 98 yıl önce bir milletin kahramanlık destanının yazıldığı Çanakkale Deniz Zaferi, nesilden nesile Mehmet Akif Ersoy'un ölümsüz dizelerinde okuyanları sanki harbin ortasındaymış gibi duygulandırmaya devam ediyor.

-"Şu boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada eşi-"-

Çıktıkları yoldan dönmeyi asla düşünmeyen bedenlerdi Akif'in şiirlerindeki Çanakkale Kahramanları.

Kanın, feryadın, açlığın, soğuğun içinde her şeye, büyüdüğü bereketli topraklarını, mavinin, yeşilin her tonunun el ele dans ettiği topraklarını zorbalıkla, vahşice almaya gelen tanımadığı renklere, bilmediği dillere karşı silahında mermisi, bohçasında azığı olmadan dimdik korumak için ölüme giden canlardı.

"Şu boğaz harbi nedir/Var mı ki dünyada eşi-/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi/Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya/Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya/Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı/Nerde gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi/Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahud kafesi/Eski Dünya, yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer/Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer/Yedi iklimi cihanın duruyor karşında/Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!/Çehreler başka lisanlar, deriler rengarenk/ Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk."

Şiir yazmaya Baytar Mektebi'nde öğrenci olduğu yıllarda başlayan Akif'in ilk büyük destanı, "Çanakkale Şehitleri'ne" başlıklı şiiri oldu.

"Bu taşındır' diyerek Kabe'yi diksem başına/Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına/Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle/Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle/Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tava/Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam orada/Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına/Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına/Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem/Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem/Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana/Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana."

-"Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın"

Milli şair Akif, Birinci Dünya Savaşı'nda cepheden cepheye koşup, vatanın kurtuluşu için elinden geleni yapmaya çalıştı.

Çanakkale Savaşı başladığında, vazife için bulunduğu soğuk çöl gecelerinde cephedeki Mehmetçikler için yüreği yanıp duran Akif, Arap çöllerinde İngiliz casus Lawrence'in peşine takılan Arapları uyandırmak için çabaladı.

Akif, Çanakkale Savaşı'nın kanın oluk oluk aktığı sahnelerini görmeden, Mehmetçik ve vatan sevdasıyla birleştirdiği gönül gözünün gördüğü destanı, yiğitliği, vatanperverliği ve imanı kaleme aldı.

Sanki "kanıyla toprağı ala boyayan" Mehmetçiğin kahramanca çarpışması gözünün önünde cereyan etmiş gibi Çanakkale'yi gözyaşı ve ruh ekseninde hisseden Akif, Çanakkale'nin destanını Gelibolu topraklarından uzakta, görevli gönderildiği Arabistan'daki El-Muazzama adlı küçük bir tren istasyonun arkasındaki hurmalıkta yazdı.

Çanakkale'de Türk ordusunun muzaffer olduğu, Çanakkale Savaşı'nın Çanakkale Zaferi'ne dönüştüğü haberini aldığında hıçkırıklara boğularak "Çanakkale Şehitleri"ne isimli şiirini mısralara döken Mehmet Akif Ersoy, direnişin sesi Çanakkale'yi "dirilişin sesine" şöyle çevirdi:

"Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek/İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek/Şüheda gövdesi bir baksana dağlar, taşlar/ O rüku olmasa dünyada eğilmez başlar/Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna, ya Rab ne güneşler batıyor/Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker/Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer/Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i/Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi/Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın- 'Gömelim gel seni tarihe' desem sığmazsın."

Kaynak: AA / Güncel

Mehmet Akif Ersoy Politika Güncel Haberler

title