Haberler

Dha Yurt Bülteni-5

1)KILIÇDAROĞLU: BİR KİŞİNİN ARZUSU İLE ÜLKENİN REJİMİ DEĞİŞEMEZCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon'da düzenlenen CHP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.

1)KILIÇDAROĞLU: BİR KİŞİNİN ARZUSU İLE ÜLKENİN REJİMİ DEĞİŞEMEZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzon'da düzenlenen CHP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu. Partili Cumhurbaşkanı tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, ülkede rejimin değiştirilmeye çalışıldığını belirterek, "Bir kişinin arzusu, bir kişinin beklentisi üzerine bir ülkenin rejimi değişemez. Bunu yapanlar bu ülkeye ihanet içerisindedir" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Trabzon'da bir otelde sabah kahvaltısında bir araya geldiği sivil toplum kuruluşu temsilcilerini dinledi, soruları not aldı. CHP Tonya Kadın Kolları üyesi yöresel kıyafetli kadınların yanına oturduğu Kılıçdaroğlu'na Genel Başkan Yardımcıları Çetin Osman Budak, Kamil Oktay Sındır, Seyit Torun, Tekin Bingöl ile Genel Başkan Başdanışmanları Mehmet Bekaroğlu ve Veli Özdemir eşlik etti. Kılıçdaroğlu, kahvaltının ardından partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katıldı.

MADEN KAZASINI HATIRLATTI

İl başkanlarına seslenen Kılıçdaroğlu, konuşmasına Siirt Şirvan'daki maden kazasını hatırlatarak başladı. Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa'nın birinci ülkesi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "İş kazasında en çok ölümler Türkiye'de oluyor. Avrupa birincisiyiz, dünyada üçüncüyüz. Neden şu? Aklı başında olan yöneticiler, ülkeyi yönetenler geleceği düşünerek karar alırlar. Bir olay var mı, var. Nedir; iş kazası. İşçi nereye gidecek; yer altına veya 15'inci 16'ıncı katlarda çalışacak. Önlemini alırsınız. Biz kaza olduktan sonra önlem alıyoruz. Aklı başında olan hükümetler kaza gerçekleşemeden önlemleri alıyor. Aramızdaki temel farklılık bu. Bu farklılığı bugüne kadar bu hükümete anlatamadık. Önceden önlem alın. Avrupa, Japonya, ABD nasıl önlem alıyorsa sizde alın. Yasa ve yönetmenlikler belli. Niye biz yapmıyoruz ve hangi gerekçe ile yapmıyoruz? Kaza oluyor, işçi hayatını kaybediyor. Hep beraber ağlıyoruz. Avrupalı böyle yapmıyor. Önleminizi alırsınız, ondan sonra, 'Ne yapalım, Allah'tan geldi' dersiniz. Şimdi biz her şeyi Allah'a havale ediyoruz. Kendi kusurlarımızı bile Allah'a havale ediyoruz. Bu doğru değil" dedi.

FINDIK VE ÇAYIN SORUNLARINI

Doğu Karadeniz'in kilit illerinden Trabzon'un ülkenin bereketli illerinden olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bölgede yetişen fındık ve çayın stratejik ürün olarak kabul edilmesi gerektiğini kaydetti, yapılmaması durumunda bölge halkının beklenen geliri alamayacağını belirterek şunları söyledi: "Hep kaybeden Karadeniz oluyor. Kaybettirene oylarımızı yine verdik. Şimdi şikayet ediyoruz. Başkasından şikayet edeceğimize önce kendimizi sorgulamalıyız. Ülkenin bazı bölgelerinde kaçak çay tüketiliyor. Sonra gelip size burada nutuk atıyorlar. Biz ne diyoruz? CHP iktidarında nerede kaçak çay görürsek imha edeceğiz. ya kendi çayımızı tüketeceğiz, ya da tüketmeyeceğiz. Bize göre milliyetçilik budur. Lafla milliyetçilik olmuyor. Fındıktan beklenen gelir elde edilemiyor. Dünyada birinciyiz. Fındık fiyatını Türkiye'nin belirlemesi lazım. Neden dünya fındık borsası Türkiye'de olmasın? Bir Allah'ın kulu bunu bana izah etsin. Bir yıl durum iyi, ertesi yıl durum felaket. Niye böyle oluyor? Devleti yönetenler, hükümet olanlar neden bu soruna kalıcı çözüm üretemiyorlar? Neden? Çünkü fındık üreticisinin alın terini başkalarına peşkeş çekiyorlar? Bunun üzerine önce fındık üreticisinin düşünmesi lazım. Allah akıl vermiş, aklımızı kullanmamız lazım. 'Benim aleyhime çalışana, benim alın terimi batılılara peşkeş çekenlere ben oy vermeyeceğim' dememiz lazım. Ön yargılardan kurtulmamız lazım."

Türkiye'de 15-24 yaş aralığında 5.5 milyon çocuğun çalışmadığını ve okula gitmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, o çocuklara iş bulma görevinin hükümette olduğunu belirterek Başbakan Binali Yıldırım'a İş-kur üzerinden işçi alımlarında adaletli davranılması çağrısında bulundu.

"TERBİYESİZ LAFI ASLA KULLANILAMAZ"

Ülkenin tarihin en büyük dış politika yenilgisinin bu dönemde yaşadığını ifade ederek konuşmasını sürdüren CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin tüm komşuları ile kavgalı olduğunu belirterek, "Bir ülkenin Cumhurbaşkanı bir başka ülkelerin topluluğunun parlamento başkanı için, 'Terbiyesiz' sözcüğünü kullanırsa çok şey kaybedersiniz. Böyle bir laf asla kullanılamaz. Diplomaside bir dil vardır. Cumhurbaşkanlığı makamının zorunlu kıldığı bir ağırlık vardır. Kahvehanede konuşur gibi konuşamaz. Kahvede oturduğunuz gibi konuşursanız Cumhurbaşkanlığı makamına hak ettiği değeri veremezsiniz. O ağırlığı kayba ve zaafa uğratırsınız" dedi.

"DARBE İLE MÜCADELEYE EVET, KARŞI DARBEYE HAYIR"

15 Temmuz darbe kalkışması sonrası darbeye karşı ilk kez bu kadar büyük bir ortak payda oluştuğunu ve herkesin demokrasiyi savunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yapılması gereken, darbe girişiminde bulunanların alınıp yargıya teslim edilmesidir. Asıl failler bir tarafta duruyor. Öğretmen, esnaf, memur, işveren, hakim, savcı tamamını aldık, 'sizi cezalandıracağız' dedik. OHAL ilan edildi. OHAL'in yasal sınırlar içerisinde kullanılması lazım. Ne yaptık? Tam tersi oldu. Merak ediyorum. Maarif Vakfı'nın üyelerine verilecek olan aidat neden OHAL kararnamesi ile belirlenir. Rektör seçiminin kaldırılması tekrar 12 Eylül darbe hukukuna dönülmesi nedir? Darbe ile ne ilgisi var? Neden böyle bir fırsatçılık yapılıyor ve parlamento devre dışı bırakılıyor? Biz bunları eleştiriyoruz. Bunları eleştirdiğimiz için hükümet tarafından suçlanıyoruz. Biz haklıyız. Hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. 1 milyonu aşkın mağdur var. Babayı atıyorsunuz hapse, çocuğa da iş vermiyorsunuz. 'Bunlar ağacın kökünü yesin' diyorsunuz. Bu olmaz. İnsana, inanca, imana aykırıdır. Yoktur böyle bir şey. Neden bunu yaratıyorsunuz. Git darbeciyi yakala. Sana itiraz eden oldu mu? Çıkar mahkeme önüne. 15 Temmuz darbe girişiminden hükümetin önceden haberi var mıydı, yok muydu? Biz biliyoruz ki önceden haberleri vardı. Gerçeklerin ortaya çıkması için hep birlikte mücadele edeceğiz. Baskı dolayısıyla çok kurumun sesi çıkmıyor. Biz bunu sonuna kadar götüreceğiz ve araştıracağız. Darbeden bu millet çok çekti. Darbe ile mücadeleye evet, karşı darbeye hayır."

"YETKİ VERİN, 4 YILDA TERÖRÜ BİTİREMEZSEM SİYASETİ BIRAKIRIM"

Terör olaylarına değinen ve hükümetin niyeti varsa terörü önleyebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ben söz veriyorum. Öyle 14-15-20 yıl değil. 4 yıllık bu milletten yetki istiyorum. 4 yılın sonunda PKK terörü dahil terörü bitirmezsem siyaseti bırakırım. Bu kadar kararlı, inançlı ve kendime güveniyorum. Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü içerisinde, ülkenin bekasını koruyarak, Türkiye'nin aydınlığı güçlendirerek, Türkiye'yi dünyada bir marka yaparak bunların tamamını bitiririz. Nasıl? Aklımızı kullanarak. Başkalarının oyuncağı olmayarak. Eğer hükümet kalkıp, 'Bunlar bizi kandırdı' diyorsa yarın bu hükümeti başkalarının kandırmayacağının garantisi ne? PKK, IŞID, FETÖ kandırdı. Bu devleti siz yönetmiyordunuz o zaman. Şimdi, 'Biz bunları bilmiyorduk, saftık. Kılıçdaroğlu biliyordu o yargılansın' diyorlar. Pes ya. Ama söz veriyorum. Siz dahil gelin, yüreğiniz varsa ben yargılanmaya hazırım. Gelin birlikte yargılanalım. Ben bütün belgeleri ortaya koyarım" dedi.

"ŞEHİTLER ARASINDA AYRIM YAPIYORLAR"

35 yıldır ülkede terörün bitmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası şehitler arasında ayrım yapıldığını belirterek "İnsanda biraz vicdan olur, insanlık olur. Şehitler arasında ayrım yapılır mı?. Dağda PKK ile mücadele ederken şehit düşenle Ankara'da demokrasi konusunda mücadele düşen arasında ayrım yapıyorsunuz. Şehit bizim şehidimizdir. Şehitler arasında ayrım olur mu?. Adaletten, ahlaktan, erdemden söz ediyorlar. Olmaz. Terör şehidine 87 bin 850 lira, 15 Temmuz şehidine 101 bin 28 lira. Niçin? Niye bu fark? Şehitse bizim şehidimizdir. O şehit yakınlarına söz verdim. Bu kanun hükmünde kararname parlamentoya geldiğinde bu farklılığı gidermek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz ve mutlaka bunu düzelteceğiz" dedi ve bütün şehitlerin başlarının üzerinde yeri olduğunu ifade etti.

16 ADA KONUSU

Ege'de egemenliği tanımlanmamış ve Yunanistan'a bırakılmamış 16 ada olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'a seslenerek şunları söyledi:

"Siz milliyetçiyseniz, bu ülkenin her karış toprağını savunuyorsanız ve 'ben düşmana bir çakıl taşı vermem' diyorsanız bu 16 adayı Yunanistan'a hangi gerekçe ile teslim ettiniz. Bu adalarda bizim değil de Yunanistan'ın bayrağı dalgalanıyor. Bir Allah'ın kulu çıkıp bana bunu anlatsın. Milliyetçilik diyorlar. Dünyaya meydan okuyoruz diyorlar. Bıraktım dünyayı burnumuzun dibinde horoz öttüğünde biz duyuyoruz. Burnumuzun dibindeki adalara gelip bayraklarını diktiler. Komisyonda arkadaşlarımız soruyor, Bakan 'bu adalar bizim' diyor. Yunanistan işgal etti. Efendim biz onlarla görüşmeler yapıyoruz. Benim toprağım işgal edilmiş. Türkiye Cumhuriyeti işgal edildiğinde Atatürk oturup onlarla görüşüyor muydu? Yoksa, 'ben seni denize dökerim, hakkımı ararım. Ondan sonra gel masaya' diyordu. Böyle giderse Kıbrıs'ı da verecekler. Binali Yıldırım'ın dikkatini çekiyorum. Kıbrıs'taki gelişmeleri yakından izliyoruz. Kıbrıs'ı aldık, Beşparmak dağlarına CHP'nin milliyetçiliğini yazdık. Orada şehitlerimiz var. Kan döktük orada. Bu ülkenin bağımsızlığı için. Sen kalkacaksın, Kıbrıs'ın büyük bir kısmını onlara teslim edeceksin. Buna izin veremeyiz."

CİNSEL İSTİSMAR DÜZENLEMESİNE TEPKİ

Parlamentoda görüşülen ve tartışmalara neden olan cinsel istismar ile ilgili düzenlemeye değinen Kılıçdaroğlu, kız çocuklarına tecavüz edenlere af getirildiğini belirterek, "Siz de vicdan, ahlak yok mu? Bunu sormak zorundayım. 5-10 yaşında kız çocuğuna tecavüz edilecek, tecavüzcüsü ile evlenirse af getiriyorlar. 5 kişi tecavüz etse, bir kişi 'ben evleniyorum' derse herkes beraat edecek. Ahlaka bakın. Böyle bir ahlak olabilir mi? Bu insanlığa sığmaz. 83 kadın kuruluşu ortak bildiri yayınladı. Bütün kadın kardeşlerimi bu yüreklilikten dolayı kutluyorum. İyi ki varsınız ve çocuklarımıza sahip çıkıyorsunuz" dedi.

"BİR KİŞİNİN ARZUSU İLE ÜLKENİN REJİMİ DEĞİŞMEZ"

Ülkenin birçok sorunu varken bir kişiye nasıl bir koltuk bulunabilir diye arayış içerisine girildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, gösterdiği anayasa kitapçığındaki 104'üncü maddeyi okuyarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu madde değiştiriliyor, 'partili Cumhurbaşkanımız' diyorlar. Başkan demeyelim, başkan dersek kötü anlaşılıyor. Çok madde değişecek. Her yerde Cumhurbaşkanı yazılı. 'Biz buna partili Cumhurbaşkanlığı diyelim' deniyor. Niçin? O zaman devletin bütününü temsil eder mi? Hayır. CHP olarak bizi temsil etmez. Abdullah Gül, Ahmet Necdet Sezer, Süleyman Demirel, Turgut Özal bizi temsil ediyordu. Hiçbirisi partili değildi. Ama bir partiyi temsil ederseniz devletin uyumunu sağlayamazsınız. Bununla siz 'rejimi değiştirmek istiyorsunuz' diyorum. 'Hayır, rejim 1923'de kuruldu, rejim değişikliği söz konusu değil' diyorlar. Bir devletin yönetim biçimine rejim denir. Tarafsız Cumhurbaşkanının olduğu bir yerden kalkıp ta başkanlık sistemine geçerseniz rejimi değiştirmiş olursunuz. Bu kadar basit. Milleti aptal yerine koymaya kimsenin hakkı yok. Rejimi değiştiriyorsunuz. Üstelik gelecek olan başkan hakimleri, valileri, büyükelçileri, milletvekillerini de tayin edecek. Güçler ayrılığı değil güçlerin birliği olacak. Bir kişi bütün yetkilere sahip olacak. Dünyada böyle bir örnek eskiden Hitler'de vardı. Biz 21'inci yüzyıldayız. Bütün yetkiler bir kişiye verilecek. 'Bu partili Cumhurbaşkanıdır' deniyor. Sağa sola sapmadan getirilen tam başkanlıktır. Tam başkanlık getiriyorsun. ABD modeli mi, hayır onunla ilgisi yok. Bütün yetkiler bir kişiye verilmiş. ABD Başkanı büyükelçi tayin edemez. Onların senatosu, kongresi tayin eder. Başkanlık farklı bir şeydir. Bir ülkenin rejimini o ülkede bir kişi veya bir parti belirleyemez. O ülkenin rejimini tarihi, sosyolojik ve kültürel koşulları belirler. Osmanlı döneminden beri parlamenter sistem deneyimimiz var. 140 yıllık tecrübeyi atıyoruz, yerine yeni bir modeli bir kişinin arzusu ile getiriyoruz. Bu olmaz. Bu ülkeye yazık günahtır. Bu ülke deneme tahtası değildir. Deneme tahtası haline getirirseniz ülkede kan akar, gözyaşı olur. Buna izin vermemeliyiz. Bu doğru değildir. Herkesin aklını başına alması lazım. Herklesin sağduyu ile düşünmesi lazım. Bir kişinin arzusu, bir kişinin beklentisi üzerine bir ülkenin rejimi değişemez. Bunu yapanlar bu ülkeye ihanet içerisindedirler."

"BİZ DİKTA YÖNETİMLERE KARŞIYIZ"

Ülkede başkanlık sistemini içeride ve dışarıda iki kişinin istediğini öne süren Kılıçdaroğlu, dışarıdaki kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan, içerideki kişinin ise Abdullah Öcalan olduğunu belirterek, geçmişte yapılan bazı konuşmaları hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Sağduyu ile düşünen hangi partiden olursa olsun, eğer bu ülkenin bekasını, geleceğini, birliğini, dirliğini düşünüyorsa maceralardan uzak durmak zorundayız. Cumhuriyetin kuruluşu demokrasi ile taçlandırıldığı zaman bir anlam ifade eder. Bize dünyada saygınlık kazandıracak olan da budur. Biz dikta yönetimlerine karşıyız. Erdoğan'ın Gaziantep'te yaptığı bir konuşma var. Terör olayları tartışılırken, 'verin 400 milletvekili, bu iş bitsin' dedi. Ne demek bu? 'Verin 400 milletvekili ben bu işi bitireyim, istediğimi yapayım. İstediğim anayasa değişikliğini yapayım. CHP hep bana engel oluyor. Ben bütün bu işleri halledeceğim' diyor. 'Eyaletler sistemini getireceğim' diyor. Hepimiz bunun arkasındaki olayı bilmeliyiz. Eminim Türkiye'nin bekasını, geleceğini, birliği ve bütünlüğünü ben nasıl düşünüyorsam sokaktaki esnaf, ayakkabı boyacısı nasıl düşünüyorsa Bahçeli'de aynı duyarlılıkla düşünmek zorundadır. Bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, bekasını hepimiz savunmak zorundayız. Bu ülke altın tepsi içerisinde bize sunulan bir ülke değildir. Acı, kan, gözyaşı, şehitler vardır. Doğuda, batıda, Antep'te, Urfa'da, İzmir'de, İstanbul'u düşünün. Bu mücadelelerin sonunda Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. Dolayısıyla, 'Türkiye Cumhuriyeti devletini ben geleceğim, istediğim gibi yöneteceğim.' Ne demek 'oya bakarım'. Her şey oyla olmaz. 'Oyum var istediğimi yaparım, ülkeyi parçalarım.' Buna da kimsenin gücü yetmez. Niye yetmez? Bir tek CHP'li varsa parlamentoda kimsenin buna gücü yetmez" diyerek konuşmasını noktaladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra basına kapatılan toplantıda il başkanları ile biraraya geldi.

Görüntü Dökümü

----------------------

Kahvaltıdan görüntüler

Tonyalı kadınlarla görüntüleri

Konuşması

Detaylar

Haber: Muhammet KAÇAR Kamera: Fatih TURAN-RİZE/DHA

============================================================

2)AYNI MADEN SAHASINDA 3 AY ÖNCE MEYDANA GELEN HEYELAN BÖYLE GÖRÜNTÜLENMİŞ

SİİRT'in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünde bulunan Bakır madeni sahasında önceki gün meydana gelen ve 5 işçinin ölümüne 11 işçinin de halen toprak altında kalmasına neden olan heyelanın, 3 ay öncede meydana geldiği ve bir işçi tarafından cep telefonu ile kaydedilen görüntüleri ortaya çıktı. Sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılan görüntülerde, heyelanın başlangıcında işçilerin bir birini uyardığı ve bazı iş makinaları ile kamyonların hızla geri geri gelmeye çalıştığı görüldü. Görüntülerde, tepeden kopan kaya ve toprak kütlesinin hızla aşağı doğru indiği ve önüne aldığı her şeyi sahanın altına kadar götürdüğü görüldü. 3 ay önce meydana gelen ve cep telefonu ile kayıt altına alınan heyelanın görüntüsünün korku ve paniğe neden olduğu gözlendi.

Görüntü DÖkümü

------------

-Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen heyelanın Cep telefonu kamerasılla çekilen görüntüleri

SİİRT /DHA

DHA-Gündem Siirt tr 2016-11-19 13: 24: 53

=========================================================

3)KAYYUM BAŞKAN 60 GÜNDE 60 BİN TON ASFALT SERİMİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ

BATMAN'da, DBP'li Belediye Başkanının İçişleri Bakanı tarafından görevden alınmasından sonra yerine kayyum olarak atanan Vali Yardımcısı Şevket Ertuğ Aksoy, 2 aylık görev süresinde kentin dört bir yanında hummalı çalışma başlattıklarını belirterek, 60 günlük görev süresinde yaklaşık 60 bin ton asfalt serimi gerçekleştirdiklerini söyledi. Başkan Vekili Aksoy, "Belediyenin kaynaklarını doğrudan halka yansıtacağız. Biliyoruz ki bu kaynaklar halkımızın bize emanetidir, bu kaynaklara sahip çıkmak en önemli görevimizdir" dedi.

Batman Belediye başkanlığını 2 aydır yürüten Vali Yardımcısı Şevket Ertuğ Aksoy, göreve başlar başlamaz kenti yeşillendirme ve asfaltlama çalışmalarına ağırlık verdiğini söyledi. 60 günlük görev süresince yaklaşık 60 bin ton asfalt serimi gerçekleştirdiklerini söyleyen Başkan vekili Aksoy, sezon sonuna kadar ise, 120 bin ton asfalt seriminin gerçekleştirileceğini söyledi. Batman'ın, yeşil açısından çok da zengin olmayan bir kent olduğunu söyleyen Başkan vekili Aksoy, "Biz arzuluyoruz ki, ülkemizin diğer kentleri tabi belki Avrupa'da insanlar nasıl yeşille kucaklıyorsa Batmanlılar da bu tür projelere sahip olsun. Bunun için ilin genel durumunu değerlendirdikten sonra park çalışmalarına başladık. Şu anda 4 parkımızı tamamladık. Yine kentimizin boş bulunan alanlarında çocuklarımızın, gençlerimizin yararlanacağı semt sahaları yapmak için çalışma başlattık. İlk etapta 10 basketbol ve futbol sahasını tamamlamayı planlıyoruz. Batman çok güzel bir kent ama çok hizmete ihtiyacı var. Ulaşım ve alt yapı alanının dışında sosyal hizmetler anlamında, sanatsal, kültürel alanında yapacağımız çok şey var. Bunun için ekip olarak kaynaklarımızı etkin kullanarak, kaynaklarımızı tasarruflu kullanarak, insan gücümüzü etkin kullanarak elimizden gelen çalışmayı hızla yürütüyoruz" dedi.

"BATI İLLERİNİN SEVİYESİNE ULAŞMALIYIZ"

Hızlı bir tempoda çalışmak zorunda olduklarına da dikkat çeken Başkan vekili Aksoy, "Hizmet yapmak güzel bir şey ama, daha da önemlisi hizmeti çabuk yapmak lazım. Ne yazık ki, kurumumuzda çok hızlı iş yapma önünde bir ağırlık var, bir sinerji eksikliği var, bir dinamizm eksikliği var. İnsan kaynaklarımızı etkin kullanmak için çalışıyoruz. Batmanlılar her şeyin en iyisine layıktır. Ben batı illerine gittiğimde üzülüyorum. Neden Batman'da bu tür hizmetler yok diye hayıflanıyorum, üzülüyorum ama en önemlisi hırslanıyorum. Bizim de o kentlerin seviyesine ulaşmamız gerekiyor. Politikamız bu konuda açık, biz çalışmak zorundayız ve çok çalışacağız, hızlı bir tempoda çalışacağız. Bu tempoya ayak uydurmayanların da içimizde yeri yok. Çünkü, bizim kamu kaynaklarını israf etme lüksümüz yok, bu bizim vatandaşa olan borcumuzdur. Bundan sonraki faaliyetlerimizden biri de öğrencilere sabah kahvaltısı verilmesi, cenaze hizmetlerini geliştirilmesi, mezarlıkların ıslahı ve peyzajı. Hizmetlerimiz bulduğumuz her boş alana spor alanlarının yapılması şeklinde devam edecek" diye konuştu.

"BATMAN'IN İMARI YAMALI BOHÇA GİBİ"

Belediye başkan vekili Şevket Ertuğ Aksoy, Belediyenin kaynaklarını doğrudan halka aktaracaklarını, İluh deresi ve Batman çayının ıslahı önemli olduğunu da ifade ederek, "Yine ciddi bir kentsel dönüşüme ve yeni bir imar düzenine ihtiyaç var. Maalesef yıllar içerisinde imar uygulamaları adeta yamalı bir bohçaya dönmüş, bu konuda çalışmalar yapacağız. Sokak ve cadde iyileştirmesi çalışmaları olacak. Ayrıca Cumhuriyet meydanı ve bulvarının yeniden iyileştirilmesi, Yılmaz Güney sinemasının yeniden rehabilitasyonu ve yanında sokağın yapılması çalışmaları yapılacak. Kaynağı iki türlü yaratacağız, yeni kaynak yaratacağız ama daha da önemlisi elimizdeki kaynağı son derece etkin ve tasarruflu biçimde kullanacağız. Yani harcadığımızın her kuruşun doğrudan halka gidecek şekilde verimli şekilde tasarruflu ve her şeyden önce dürüstçe kullanmayı planlıyoruz. Biliyoruz ki bu kaynaklar halkımızın bize emanetidir, bu kaynaklara sahip çıkmak en önemli görevimizdir" dedi.

Öte yandan, Belediye hizmet binası yanındaki modern park için bazı vatandaşlar memnuniyetlerini dile getirerek, belediye yönetimine teşekkür ettiler.

Görüntü Dökümü

------------

-Başkan Vekili Aksoy ile röportaj

-Yeni parktan görüntü

-Vatandaşların görüşü

Haber-Kamera: Arif ARSLAN-Reşat YİĞİZ/BATMAN,-

=======================================================

4)3 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA ANAOKULUNDA TACİZ İDDİASINA SORUŞTURMA

ZONGULDAK'ta, 43 yaşınaki S.K. ve 47 yaşındaki A.K. çifti, 3 yaşındaki kızları M.K.'nın anaokulunda taciz edildiğini iddia ederek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık, iddiayla ilgili soruşturma başlattı.

S.K., geçen 21 Ekim'de Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı anaokulundan küçük kızını alıp eve döndüklerinde, okulda bir adamın cinsel organına dokunduğunu söylediğini ileri sürdü. S.K. ve M.K. çifti, bunun üzerine savcılığa başvurarak suç duyurusunda bulundu. İddiayla ilgili soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısı, anne ve babasının adliyeye getirdiği M.K.'yı, dün pedagog ve avukat eşliğinde dinledi. Okul müdüresi H.A.K.'nın da Çocuk Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alındı.

ADLİYE ÇIKIŞINDA AÇIKLAMA

Adliye çıkışında açıklama yapan anne S.K., okuldan eve geldikten sonra kıyafetlerini değiştirdiği sırada kızının olayı anlattığını söyledi. S.K., "Pantolonunu çıkarırken bana birden okulda bir adamın cinsel organına dokunduğunu söyledi. Baktığımda kızarıklık vardı orada. Bana tekrar, 'Ben yaramazlık yaptım ondan yaptı' dedi. Okul idaresiyle konuştum, erkek çalışan olup olmadığını sordum. 60-65 yaşlarında bir kaloriferci olduğunu öğrendim. Kalorifer kazanının kapısının, kızımın sınıfının bulunduğu koridora açıldığını öğrendim. Sonra okulda güvenlik kamerası görüntülerini izlemek istediğimi söyledim. Ancak geriye dönük kayıt tutulmadığını söylediler. Bu olayı kimin yaptığını bilmiyorum. Kızım sadece 'Bir adam' diyor. Savcıyla görüştük. Bize sürecin işleyeceğini, sıkıntı yapmamız gerektiğini söyledi" dedi.

Okul idaresinin bu olayı kapatması için kendisini ikna etmeye çalıştığını, bunu yapamayınca da kızını okula getirmemesini istediklerini anlatan anne S.K., "Zaten kızımı o okula asla göndermem. Seneye başka bir anakoluna kızımı vermeyi düşünüyorum" dedi.

S.K.'nın büyük kızı üniversite öğrencisi 21 yaşındaki S.K. da "Gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorum. O gün ne olmuş, dışarıdan birisi mi girmiş, yoksa içerdeki birisi mi yaptı bu olayı? Kardeşim akıllı bir çocuk, ne olduğunu, başından ne geçtiğini ya da mahremiyetini biliyor. Durup dururken böyle bir şey söylemez. Biz bu olayın peşini bırakmayacağız" dedi.

Milli Eğitim Müdürlüğü'nün de konuyla ilgili inceleme yaptığı belirtildi.

Görüntü Dökümü

------------

-Anne S.K. ile röp.

-Mağdur kızın ablası S.K. ile röp.

-Adliye binası

-Anaokulu

-Anaokulundaki güvenlik kamerası

Süre: (06.49) Boyut: (469 MB)

Haber-Kamera: Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK,

========================================================

5)AVUKAT GÖRÜŞÜ: ŞİKAYET DUYGUSU DA, CİNSEL İSTİSMAR DAVALARI DA ARTTI

Kayseri'de Avukat Ercan Avcı, kentte ortalama 1.5 günde bir cinsel istismar olayı görüldüğünü belirtirken, "Toplumda şikayet duygusunun artması, dava sayılarını da artırdı" dedi.

Avukat Avcı, Kayseri'de 3 Ağır Ceza Mahkemesi bulunduğunu ve günlük 15 ağır ceza davasının görüldüğünü belirtirken, çocuk ve yetişkinlere karşı artan cinsel saldırı davaları ile ilgili değerlendirme yaptı. Avukat Ercan Avcı, şöyle dedi:

"Son dönemlerde cinsel suçlarda artış söz konusudur. Cinsel suçların artış nedenlerine sosyolojik ve kültürel yönden bakmak lazım. Türk aile yapısının dejenere olması, bazı dizi ve filmlerin bu yöndeki davranışa teşvik etmesi, cinsel suçların artmasında doğrudan bağlantılıdır. Eskiden de cinsel suçlar fazlaydı, ancak toplumda şikayet duygusu çok gelişmediği için genelde bu suçlar resmi kurumlara yansımıyordu. Aslında cinsel suçların artmasından ziyade, cinsel suçların resmi kayıtlara girmesi sağlandı ve kamuoyunda bilinirliği çok arttı." Yılbaşından bu yana 233 cinsel davasın görüldüğü Kayseri'de kentteki mülki amirlerinin bir araya gelerek toplumun cinsel suçlara karşı bilinçlendirilmesi için çalışma yapılması gerektiğini vurgulayan Avukat Avcı, şöyle dedi:

"Toplumun kültürel açıdan belli noktaya getirilmesi gerekir. Suç işlendikten sonra cezayı uygulamadan ziyade, devletin, suçun işlenmesini önlemeye yönelik çalışma yapması gerekir. Valilik, ilgili bakanlıkların il müdürlükleri, emniyet, medya ve cumhuriyet savcıları, düzenli çalışmalar yaparak toplumun bilinçlendirilmesini sağlamalıdır."

"REHBER ÖĞRETMENLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR"

Okullarda yaşanan cinsel istismar olayları ile ilgili rehber öğretmenlere büyük görevler düştüğünü de kaydeden Avcı, "Çocuklarımız bizim her şeyimiz. Bu nedenle, rehber öğretmenleri, çocukları sıkı bir şekilde takip etmelidir. Ancak bu konu sadece Milli Eğitime bırakılmamalıdır" diye konuştu. Cinsel suçlara verilecek cezanın ağrı olması gerektiğini söyleyen Avcı, şöyle devam etti:

"Her ceza kanununun, bir ceza siyaseti vardır. Kademeli olarak suçları nitelendirmiştir. En önemli suç, hayat bütünlüğüne yönelen suçlardır. Cinsel suçlar da bu anlamda işlenen suçlar olup, cezası ağır olmalıdır. Cezalandırma işleminde sığ bakış kullanmamak gerekir. Uygulamada bazı mağduriyetler yaşanıyor, bunların giderilmesi için çaba sarf edilmelidir."

Görüntü Dökümü

---------------

-Avukat Ercan AVCI'nın artan cinsel istismar olayları ile ilgili görüşü

Haber - Kamera: Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ,DHA)

DV 1 DOSYA, 3 dakika 46 saniye / 120 MB

============================================================

6)CAMİDE 'CANLI BOMBA' PANİĞİ ÇIKARAN SANIĞI 70 YIL HAPİS İSTENDİ

ADANA'da Sabancı Merkez Camii'nde geçen temmuz ayında cuma hutbesi okunduğu sırada beline sardığı el yapımı patlayıcı ile 'canlı bomba' paniğine neden olan ve cemaat tarafından dövülerek etkisiz hale getirilen 33 yaşındaki Mahmut Kılıçarslan hakkında 70 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

İnternet kafe ve bakkal işleten Mahmut Kılıçarslan, toplam 28 bin 500 kişinin namaz kılabileceği Sabancı Merkezi Camii'nde 1 Temmuz günü hutbe okuyan imamdan mikrofonu aldıktan sonra, beline korseyle sardığı evde kendi yaptığı patlayıcıyı göstererek paniğe neden olmuştu. Cemaat tarafından tekme tokat dövülen ve namaza gelen polisler tarafından linçten kurtarılan Kılıçarslan, tedavi edildikten sonra tutuklandı. 3 kez Suriye'ye giderek IŞİD'e katıldığı belirlenen Kılıçarslan hakkında Cumhuriyet Savcısı soruşturmasını tamamladı. Cumhuriyet savcısı, Kılıçarslan hakkında 'İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme', 'Olası kasıtla yaralama, basit yaralama', 'Silahlı terör örgütüne üye olmak', 'Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma' ve 'Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit' suçlarından toplam 70 yıla kadar hapis cezası istedi.

Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilen iddianamede sanığın, canlı bomba yeleği gibi hazırladığı bej renkli korse içinde 17 santimetre uzunluğunda, 1 santimetre çapındaki plastik boru içinde 10 gram av tüfeği fişeği barutu, çok sayıda saçma ve bir maytap fitiliyle el yapımı patlayıcı hazırladığı aktarıldı. Savcı, eylemi ise terör örgütü IŞİD tarafından gerçekleştirilen canlı bomba eylem tarzına benzediğine de dikkat çekti. Şüphelinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.

Görüntü Dökümü

------------------------

(ARŞİV)

Kalabalığın canlı bombaya linç girişiminde bulunması

-----------------------------------

Cemaatin camiden çıkması

Cami bahçesindeki polis ve ambulanslar

Baygınlık geçiren vatandaşların sedye ile camiden çıkarılmaları

Yaşanan kargaşa

Cami bahçesindeki kalabalık

Haber: Yusuf BAŞTUĞ -Kamera: ADANA,

=========================================================

7)POLİSLERE "BEN YORULDUM HAYAT" ŞARKISINI SÖYLEDİLER

SAKARYA Emniyet Müdürlüğü, şehit Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk'ün adını verdiği 700 polisle kent genelinde asayiş uygulaması yaptı. Uygulamada uyuşturucu madde ve silahlar ele geçirilirken, hakkında arama kararı bulunan 20 kişi yakalandı. İki müzisyen polislere sürpriz yaparak "Ben yoruldum hayat" şarkısını söyledi.

Sakarya Emniyet Müdürlüğü kent genelinde "Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk Huzur 54" adıyla geniş çaplı asayiş uygulaması yaptı. Emniyet binasından akşam saatlerinde çıkış yapan 700 polis şehir merkezi ve ilçelere dağıldı. Polis, Adapazarı şehir merkezi ve Serdivan'daki kafelerin bulunduğu caddelerde uygulamalar yaptı. Birçok şubeden polisin yer aldığı uygulamada kafe, alkollü mekan, kahvehane ve restoranların bulunduğu 234 mekana giren ekipler vatandaşların kimliklerini kontrol etti. 5 bin 453 kişi sorgulanırken, çeşitli suçlardan aranan 20 kişi gözaltına alındı. Aramalarda 8 ruhsatsız tabanca, 2 kurusıkı tabanca, 1 adet ruhsatsız av tüfeği, 2 kişi üzerinde bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildi.

Adapazarı 32 Evler Mahallesi'ndeki uygulamaya takılan iki müzisyen polislere ud eşliğinde şarkı söyleyerek sürpriz yaptı. Sapanca'da bir restoranda sahneye çıktıkları öğrenilen iki müzisyen "Ben yoruldum hayat" şarkısını söyledi. Sakarya Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada uygulamaların vatandaşın huzuru için şehir genelinde aralıksız olarak sürdürüleceği belirtildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Uygulamadan görüntüler

Müzisyenlerin şarkı söylemesi

HABER-KAMERA: Aziz GÜVENER- ADAPAZARI(Sakarya), -

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Kemal Kılıçdaroğlu Ercan Avcı Trabzon Batman Politika Güncel Haberler

title