Haberler

CHP'den Baykal'a Suikast İhbarı

CHP'nin 'Mustafa Sarıgül'ün Baykal'a Suikast Düzenlenmesi İçin Talimat Verdi' İddiası Ortalığı Karıştırdı.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün Deniz Baykal'a suikast düzenlenmesi için bir suç örgütü liderine talimat verdiği yönündeki bir isimsiz ihbar mektubunun 15 Nisan'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderildiğini açıkladı. Sav, bu zamana kadar yeterli bir incelemenin yapılmadığını, bu kadar yaşamsal bir olayda daha değişik bir ilgi beklediklerini ifade ederek "Hassas günlerden geçiyor Türkiye. Böyle günlerde böyle önemli bir ihbarı devletin önceden alamayıp CHP Genel Başkanı'nı suikast düzenleyen insanların insafına bırakma hakkı yoktur. Veya o suikastı düzenleyenlerin hangi gerekçeyle, hangi nedenle vazgeçtiklerini bilemediğimiz bir akıbete terk etme hakları yoktur" diye konuştu. Sav, suikast ihbarıyla ilgili bugüne kadar yeterli bilgiye ulaşamadıklarını, bilgilere yeni ulaştıkları için konuyu bugün açıkladıklarını ifade etti.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP Genel Başkan Yardımcıları Onur Öymen, Yılmaz Ateş, Cevdet Selvi, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mesut Değer, CHP Tekirdağ Milletvekili ve MYK üyesi Faik Öztırak, CHP Bartın Milletvekili ve MYK üyesi Rıza Yalçınkaya ve CHP MYK üyesi Savcı Sayan, CHP Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenledi. CHP Genel Sekreteri Sav, diğer MYK üyelerinin Ankara dışında olduğunu ve bu yüzden toplantıya katılamadıklarını, bundan başka bir anlam çıkarılmaması gerektiğini söyledi.

Sav, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Birimi'ne 15 Nisan'da gönderilen e-postada CHP Genel Başkanı Baykal'a yönelik bir suikast ihbarı yapıldığını ifade ederek bu e-postayı okudu.

-İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ'NE GÖNDERİLEN İHBAR-

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilen e-posta şöyle:

"Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı 'vur emri' verdi. Mustafa Sarıgül, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Osman Şevket Aslan aracılığıyla aralarında daha önceden bir husumet bulunan ya da öyle olduğu sanılan organize suç örgütü lideri Mithat Yılmaz'a CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı her iki dizinden vurması için talimat verdi. Belirsiz kaynaklı 300 bin dolar nakit para belediye kasasından alınarak Osman Şevket Aslan tarafından Şişli Kasap Sokak Eser İş Merkezi, A Blok No 16/7 adresinde bulunan 2A Gıda Pazarlama Ltd Şirketinden (Mithat Yılmaz'ın paravan şirketi) bizzat Mithat Yılmaz'a avans olarak verilmiştir. İşin bitiminde 450 bin dolar daha ödenmek üzere 750 bin dolara anlaşma sağlanmıştır. Osman Şevket Aslan ve Mithat Yılmaz yüzyüze olmadığı durumlarda kriptolu telefonlarla bağlantı kurmaktadırlar. Mithat Yılmaz'ın iki adamında daha kriptolu telefonlardan bulunmaktadır. Telefonlar avukat Ayhan Kızılöz tarafından sivil bir istihbarat örgütünden sağlanmıştır. Osman Şevket Aslan, Mithat Yılmaz'a eylem ile ilgili talimatı şu şekilde verdi: Baykal'ın 13 Nisan 2010 saat 18.30'da Avrupa Parlamentosunda genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle ile görüşeceği, bu görüşmeyi engellemelerini ve Baykal'ı her iki dizinden vurmaları talimatını vermiştir. Mithat Yılmaz, adamları Ahmet Akgün, Habip Akgün, Recep Satılmış, Fatih Yurttaş, Cevdet Karamahmutoğlu, Mahmut Hanedar, İbrahim Bozdemir, Bülent Şener, Şenol Çiftçi ve Kanasçı Leyla ile operasyon planını en ince ayrıntısına kadar planladılar. Sonra ne olduysa 13 Nisan 2010 saat 16.15'de Osman Şevket Aslan, suikast planını ertelediğini telefonla bildirdi. Can güvenliğim nedeniyle kimliğimi deşifre etmiyorum ancak bu kişi ya da kişilere yapılacak operasyonlarla birlikte ses ve görüntü kayıtlarını özel bir TV kanalına ya da en çok ücreti ödeyene satacağım. Hayatımı garanti altına almak ve kendi güvenliğimi sağlamak için bu benim hakkımdır. İhbarımı değerlendirip değerlendirmemenizin benim için pek bir önemi yok. Ama canı yanan insanlar olursa bu bilgileri teyit etmediğiniz için sizler de bir nebze sorumlu olacaksınız. Bu yüzden bu ihbar e-mailini yazarken ve gönderirken ekran görüntüsünü kayıt ediyorum. Çalışmalarınızdan dolayı sizleri kutluyor ve başarılarınızın devamını diliyorum."

-"YETERLİ İNCELEME YAPILMADI"-

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün, ihbardan bir gün sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'nü haberdar ettiğini, Ankara Emniyeti'nin de bu bilgileri kendisinin ilgili alt birimlerine aktardığını, Emniyet'in CHP'yi de durumdan haberdar ettiğini kaydeden Sav, kendisinin Emniyet Genel Müdürü'yle telefonda konuştuğunu, daha sonra Ankara Emniyet Müdürü'nün kendisini aradığını ancak kendilerine yeterli bilgi verilmediğini saptadıklarını ifade etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş'in İstanbul'a giderek yetkililerle temasa geçtiğini ve bilgi aldığını anlatan Sav, Ateş'in aldığı bilgilere göre İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün ihbarın yapılan yerin bir internet kafe olduğunu belirlediğini, ancak kafenin kamerasının çalışmadığının anlaşıldığını belirtti. Daha sonra Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın konuyu İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na yönlendirdiğini, ancak Özel Yetkili Savcılığın konuyu tekrar Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na yönlendirdiğini ve incelemenin burada sürdüğünü anlatan Sav, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu zamana kadar bize göre yeterli bir incelemenin yapılmış olduğunu gözlediğimizi söyleyemem. Bu kadar yaşamsal bir olayda daha değişik bir ilgi, daha değişik bir çabukluk beklenebilirdi. Hukukun gereği de budur. Bu tür olaylarda acelenin gereği de budur. Bunların yapılmadığı gözleniyor."

13 Nisan'da Baykal'ın Stefan Fühle ile görüştüğünü ancak ihbarın 15 Nisan'da geldiğini belirten Sav, "Allah aşkına, devletin istihbarat örgütleri ne güne var?" diye sordu. Sav, devletin bu istihbaratı çok önceden alıp Baykal'ı koruma ve uyarma görevinin olduğunu vurguladı. Baykal'ın bir koruması olduğunu, Baykal'ın ziyaretleri öncesi kendisinin ilgili valiliği arayarak bilgilendirdiğini anlatan Sav, şöyle konuştu:

"Hassas günlerden geçiyor Türkiye. Böyle günlerde böyle önemli bir ihbarı devletin önceden alamayıp CHP Genel Başkanı'nı suikast düzenleyen insanların insafına bırakma hakkı yoktur. Veya o suikastı düzenleyenlerin hangi gerekçeyle, hangi nedenle vazgeçtiklerini bilemediğimiz bir akıbete terk etme hakları yoktur. Maalesef bunlar Türkiye gibi demokratik hukuk devleti kurallarının işlediği varsayılan, günlerdir parlamentoda bunun edebiyatının yapıldığı bir ortamda anamuhalefet partisinin liderine yönelik bir hareket olarak gelişiyor ve bizim sonradan haberimiz oluyor. Emniyetin sonradan haberi olduğu anlaşılıyor, eğer bu ihbar sonradan gelmişe, eğer bir kamuflaj değilse. Onu da bilemiyorum, teknoloji kamuflajlara fevkalade müsait bir ortamdadır. Böyle bir kamuflajla 13'ünden evvel bir ihbar gelmiş de, 15'inden sonra gelmiş gibi yapıyorlarsa o daha vahim bir olay. Onu düşünmek bile istemiyoruz CHP olarak."

-"KASET KONUSUNA GİRMEYECEĞİM"-

"Böyle bir olay gerçekleşmiş olsaydı ne noktaya gelinebilirdi" diye soran Sav, "Böyle bir olay gerçekleşmedi, bizim bu olayı hassasiyetle izlediğimiz günlerde başka bir olay gerçekleşti. O da dikkate değer ayrı bir konudur. O konunun detayına girmeyeceğim. O konu ayrı boyutta, ayrı kulvarda, kendisinin özel gizlilik kuralları içinde yargıyla CHP arasında işliyor, işletiliyor" diye konuştu. Sav, CHP'nin bu tür saldırılara ilk kez maruz kalmadığını, daha önce Baykal'ın Avrupa'da bir bankaya para aktardığı iddiasının "ABD'nin gizli çok gizli servisi" başlıklı kağıtlarıyla Türkiye'de yine önemli bir CHP kurultayı öncesi dolaştırıldığını ve bu iddianın yalan olduğunun CHP tarafından kanıtlandığını, ardından yurtdışındaki bir vakıftan CHP'ye para aktarıldığının iddia edildiğini ve yalanlandığını anımsattı. Sav, suikast ihbarının da bu tür konuların bir değişik uzantısı gibi göründüğünü, bir siyasi parti liderinin yaşamını ilgilendiren bir konu olduğu için ele alınması gerektiğini belirerek "İki ayağından vurun' diyor. Burada 10 kişinin adı geçiyor. Birisi, tetikçi galeyana gelip iki ayağını bırakıp başka yere ateş etse ne olur? O zaman hesap verilemeyecek boyuta gelir iş" diye konuştu.

Sav, konuşmasının ardından sadece bu konuyla ilgili soru alacağını belirtti. Sav, kaset olayının da ihbar mektubunda adı geçen kişilerle bir ilgisi olup olmadığının sorulması üzerine "Onu şu anda söyleyecek durumda değiliz. İş başka bir boyutta. O olayın incelemesi yapıldığı için, gizliliğini de taşıdığı için, mahkeme o konuda gizlilik kararı, yasak kararı verdiği için o konuya girmiyorum" dedi.

-"BİLGİLERE YENİ ULAŞTIK, O YÜZDEN BUGÜN AÇIKLADIK"-

Sav, konuyu bugüne kadar açıklamamalarının nedenini sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Açıklamama nedenimiz, yeterli veriye ulaşamadık. Emniyet Genel Müdürü ile, Ankara Emniyet Müdürü ile görüştüğümü söylüyorum. Daha dün Genel Başkan Yardımcımız bu size söylediğim ek bilgileri bize getirdi. Ayağının tozuyla, geleli 15 dakika oldu. Toplantıyı da biraz o nedenle geç tuttuk uçaktaki bir gecikme nedeniyle. O bilgilere ulaşmadan bunları tam olarak sizlerle bölüşmenin uygun olmadığını düşündük."

Sav, baştan beri Baykal'ın konuyla ilgili bilgilendirildiğini belirtirken ihbardan sonra Baykal'ın korunmasına yönelik tedbirlerin artırıldığını hissettiklerini, Baykal'ın İstanbul'a gidiş-dönüşlerinde daha sıkı korunduğunu fark ettiklerini açıkladı.

-SİSTEMLİ KARALAMA-

Sav, internette yayımlanan ve Baykal'a ait olduğu iddia edilen özel görüntülerle ilgili soruları yanıtlamadı. Sav, CHP'ye yönelik çok sistemli bir karalama ve sindirme kampanyasının sürdüğünü dile getirerek "Biz, cumhuriyet tarihiyle özdeş bir partiyiz. Hiçbir siyasal iktidar bugüne kadar bizi sindirememiştir, yıldıramamıştır. Bundan sonra da bu siyasal iktidarın her türlü tertibine hazırlıklıyız. Hiçbir şekilde gerilemeden CHP olarak yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu.

Sav, ihbarda adı geçen Mustafa Sarıgül ile görüşüp görüşmediklerinin sorulması üzerine "Ben sadece devletin resmi belgesini aktardım. Hiçbir kişiyi itham etmedim. Hiçbir kişiyle ilgili bireysel sorunumuzu masaya getirmedim. Lütfen siz de aynı hassasiyet içinde kalın" dedi.(ANKA/SON)

(HH/ÖMR)

Kaynak: ANKA / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title