Argıtay'ın 'Azınlık Raporu' Kararı ile İlgili Kurulun Muhalif Üyelerinden Ortak Basın Açıklaması
Hazırlandığı Dönemde Kamuoyunda Tartışmalara Neden Olan ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin Yerel Mahkemenin Verdiği Beraat Kararını Bozmasının Ardından Yeniden Alevlenen Azınlık Raporu ile İlgili Kurulun Muhalif Üyeleri Ortak Basın Açıklaması Yaptı.
Hazırlandığı dönemde kamuoyunda tartışmalara neden olan ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin yerel mahkemenin verdiği beraat kararını bozmasının ardından yeniden alevlenen Azınlık Raporu ile ilgili kurulun muhalif üyeleri ortak basın açıklaması yaptı.
Türkiye Kamu- Sen Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen ortak basın açıklamasına, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeleri olan ve azınlık raporuna sert muhalefette bulunan Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Erdem Akyüz, Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Fethi Bolayır, Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Abdullah Buksur katıldı. Ortak basın açıklamasından önce bir konuşma yapan Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Akyüz,
Türkiye'de azınlık yaratmak isteyenlerin üzüleceğini söyledi. Kamuoyunda tartışmalara neden olan sivil anayasaya da tepki gösteren Akyüz, "Adına sivil anayasa denilen taslakta da benzer söylemlerin yer almasından endişe etmekteyiz" dedi. Akyüz, hazırlanan yeni taslakta anayasanın değişmez denilen maddelerine kelimeler eklenerek virüs sokulmak istendiğini savundu. Milletvekillerinin göreve yeni başladıklarını belirten Akyüz, milletvekilerinin hiçbir tecrübeleri olmadan anayasa değişikliği yapmasının yanlış
olduğunu söyledi.
Akyüz'ün konuşmasının ardından Bolayır ortak basın açıklamasını okudu. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu'nun 'Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Komisyonu Raporu' olarak sunulan rapora karşı çıkış gerekçelerinde haklı olduklarının Yargıtay'ın verdiği kararla sabit olduğunu söyledi. Raporun birkaç kişinin kişisel görüşünü yansıtmaktan öte bir değeri ve anlamı olmadığını kaydeden Bolayır, rapor hakkında usule uygun bir oylama yapılmadığını, raporun son durumunun Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nda
görüşülmediğini belirtti. Rapora karşı itirazlarını yargıya taşıdıklarını hatırlatan Bolayır, Yargıtay'ın verdiği kararla haklı olduklarının ortaya çıktığını kaydetti. Bolayır, "Artık ölçü ve kriter belirlenmiştir. Bunların dışında konuşulmaması gerekir" dedi. Devam eden dava hakkında yorum yapmayacaklarını belirten Bolayır, Azınlık Raporu ile hazırlanan sivil anayasayı irtibatlandırdı. Yeni anayasa taslağını hazırlayan özel komisyon ve resmi üyelerin Azınlık Raporuna benzer söylemlerde bulunmasının
rahatsızlık yaratttığını belirten Bolayır, şöyle konuştu: "Sivil anayasa sözcüğü kavram kargaşası yaratmaktadır. Sivil ve askerlik farkı üzerine giyilen üniformadan değil emir kumanda zincirine kayıtsız şartsız itaatten doğmaktadır. Bütün siyasi partilerde ve sivil Anayasayı hazırlayacak ve kabul edecek olan iktidar partisinde Genel Başkan ve Başbakan'a karşı çıkabilecek kaç kişi vardır? Adeta bir kumandan gibi her sözü kayıtsız şartsız kabul edilen ve kendisine biat edilen bir lider iktidarının hazırladığı
Anayasa hiçbir zaman sivil anayasa olamaz. Kaldı ki yeni anayasa taslağını hazırlayan öğretim üyeleri ve bunu inceleyecek olan parlamenterlerin yakın geçmişte Atatürk ilke ve devrimleri üzerine sarf ettikleri sözlere de kulak vermek gerekir. Bu ilke ve devrileri gözardı eden kişilerin hazırladıkları tasarı ve taslak hiçbir zaman sivil anayasa olarak kabul edilemez."
İnsanların kişisel görüşlerini ve düşüncelerini hiçbir baskı altında olmaksızın en rahat ve özgür bir şekilde ifade edebilmelerinden yana olduklarını belirten Bolayır, "Anayasa'da yer alan düşünce ve ifade özgürlüğünü koruyan maddelerin korunmasından, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde buna ilişkin düzenlemelerin korunmasından yanayız. Ancak korunması gereken ilk ilke Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ve bağımsızlığı ve korunması gereken ilk devrim Atatürk ilke ve
devrimleridir. Bunlardan hiçbir zaman hiçbir şekilde taviz vermeyiz" dedi.
Ortak basın açıklamasının ardından gazecilerin sorularını cevaplandıran Akyüz, bir gazetecinin davanın sanıklarından biri olan Baskın Oran'ın bir gazeteye Yargıtay'ın kararını 12 Temmuz'da vermesine rağmen bunu beklettiği yönündeki açıklamalarını hatırlatmasın üzerine, şunları söyledi: " Yüksek yargı organının bunu yapması mümkün değil. Herkesin bildiği gibi mahkeme bir karar verir bunun gerekçesi 1.5 ay sonra yazılır. Mahkeme kararını 12 Temmuz'da vermiş olabilir. Araya adli tatil girmesi ve bitirmesi
gereken davalar nedeniyle gerekçesini yeni yazarak açıklamıştır. Yoksa Yargıtay kasten bekledi demek vahim bir iddiadır. Yargıtay'ın buna cevap vermesi gerekir" dedi.
(EDA-ÖK-Y)