FETÖ'nün Hedefi, Sistemin Tüm Kılcal Damarlarına Kendi Örgüt Mensuplarını Yerleştirmekmiş

Bursa'da FETÖ/PDY'ye yönelik geçen nisan ayında yapılan operasyon kapsamında açılan 93 sanıklı davanın görülmesine başlandı. Cumhuriyet Savcısı İbrahim Karakaş tarafından hazırlanan 162 sayfalık iddianamede, terör örgütünün yapılanmasından faaliyetlerine kadar tüm çalışmaları detaylı olarak anlatıldı. Örgütün 'kompartıman sistemi' ile çalıştığı ve hedefinin devletin kılcal damarlarına sızmak olduğu vurgulandı. İddianameye göre, örgüt üyelerince Gülen 'kainat imamı ve Mehdi' olarak görülüyor.

93 SANIĞIN YARGILANMASINA BAŞLANDI

Bursa'da adliye personelinin de aralarında bulunduğu Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı olduğu tespit edilen 9'u tutuklu 93 sanığın yargılanmasına başlandı. Cumhuriyet savcısının 15 Temmuz darbe girişiminden önce hazırladığı iddianamede, FETÖ ele başı Fethullah Gülen'in, "Gerekirse avukat da kiralayacaksınız, hakim de kiralayacaksınız" diye talimat verdiğine dikkat çekildi.

AVUKATLARDAN REDDİ HAKİM TALEBİ

Haklarında 'FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak', 'resmi belgede sahtecilik', 'kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık' suçlarından aralarında 14 zabıt katibi, 3 mübaşir ve 7 infaz koruma memurunun bulunduğu 93 sanığın yargılanmasına Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar katıldı. Sanıkların savunmaları alınmadan avukatları reddi hakim talebinde bulundu. Bunun üzerine duruşmaya yaklaşık 30 dakika ara veren mahkeme heyeti, ardından sanık avukatlarının değerlendirilmesi için mahkemeyi ileri bir tarihe erteledi. Kod adı Semih olan örgüt lideri Necati U. ise aranıyor.

"ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİYLE SEMİH KOD ADLI ŞAHIS İLGİLENİYOR"

Söz konusu soruşturma, Uludağ Üniversitesi son sınıf öğrencisi olan ve örgüt içinde yer aldığı öğrenilen bir kişinin ihbarı sonucunda başladı. Öğrencinin ihbarında şu ifadelere yer verildi:

"Benim gibi son sınıf öğrencileriyle cemaatin öğrenci ağabeyi olan Semih kod adını kullanan şahıs ilgilenir. Bu şahıs, benim gibi son sınıf öğrencileriyle mülakat yaparak devlet dairelerine yerleştirmeye uygun olup olmadığımıza karar verir. Bu şahsın eşi olan Esra isimli şahıs da cemaatin evlilik işlerine bakar. Yani cemaat mensubu bekar erkek ve kızları birbiriyle tanıştırıp evlenmelerini sağlar. Hatta bu kadında cemaat mensubu kadın ve erkeklere ait albüm bile var. Semih ismini kullanan kişi, devlet dairesine yerleştirdiği cemaat mensubu şahısların bilgilerini kendinde bulunan diz üstü bilgisayarda tutar. Bu bilgisayarı da evinde ya da evinin bodrumunda sakladığını öğrendim. Vatandaşlık namına bu bilgileri sizlerle paylaşıyorum."

"AVUKAT VE HAKİM KİRALAYACAKSINIZ"

Gülen'in, 1999'da yayınlanan, ancak daha önceki yıllarda hazırlanan video konuşmasında, "Belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri zamana kadar bu şekilde hizmet etmeleri şart ve zaruri. Böyle bir dönemde tam özünüzü bulacağınız, kıvama geleceğiniz ana kadar, dünyayı sırtınıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacağınız ana kadar, o kuvveti temsil edeceğiniz şeyler elinizde olacak ana kadar, Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar, her adım erken sayılır. Avukat da kiralayacaksınız, hakim de kiralayacaksınız. Hayati bütün birimlere çocuklarınızı yönlendirin, mülkiyede olun, adliyede olun, emniyette olun, askeriyede olun, göklerde, denizin dibinde olun, bu sızma olmaz. Bunlarla insan karalanmamalı" dediği öğrenildi.

MAAŞLARINI DEVLET KURUMLARINDAN, TALİMATLARI GÜLEN'DEN ALAN DEVLET GÖRÜNÜMLÜ ÖRGÜT

İddianamede, "Ülkemizde kurulu bulunan tüm anayasal müesseselere, örgütsel amaçlarını ve anayasal düzeni değiştirebileceklerine kanaat getirdikleri, en doğru zamana kadar örgütsel aidiyetlerini gizlemek suretiyle nüfuz etmenin en temel strateji ve en doğru zaman geldiğinde de mevcut düzeni değiştirmek için harekete geçme amacında oldukları ve bu amaca ulaşmak için de her yol ve yöntemin mubah olarak ilan edildiği açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Maaşlarını devlet kurumlarından, talimatlarını Fethullah Gülen'den alan ve anayasal kurumlar içinde devlet görünümlü paralel bir terör örgütü oluşturulmuştur" ifadelerine yer verildi.

FETÖ, SİSTEMİN TÜM KILCAL DAMARLARINA KENDİ ÖRGÜT MENSUPLARINI YERLEŞTİRMEYİ HEDEFLEMİŞ

162 sayfalık iddianamede, 'örgütün stratejisi' başlığı altında, terör örgütü FETÖ/PDY kurucusu Gülen'in ülkede faaliyet gösteren diğer terör örgütlerinden farklı olarak ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını tespit ettiği belirtildi. Gülen örgütünün, mevcut sistemi yıkmak yerine, sistemin tüm kılcal damarlarına kendi örgüt mensuplarını yerleştirip devlet içinde devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflediğine işaret edildi.

İŞE YERLEŞTİRİLEN YA DA SIRADA BEKLEYEN ÖRGÜT ÜYELERİNİN İSİMLERİ VE TC NUMARALARI ŞİFRELİ

Örgütün, başta adliye olmak üzere devlet kurumlarına yerleştirdiği binlerce kişinin her birinin adı ve TC numaralarını içeren bilgilerinin değişik şifreleme yöntemiyle saklandığı vurgulanan iddianamede, örgüt liderlerinin 'kod' isimler kullanarak yapının deşifre ve tespitinin engellenmeye çalışıldığına dikkati çekildi. İşe yerleştirilen ya da sırada bekleyen örgüt üyelerinin isimleri ve TC numaralarını şifrelendirirken oluşturulan tabloda her bir numaraya, 'tamsayılar, ışın ve açı, çokgenler, bölünebilme, çarpanlara ayırma, eşitlik ve denklem, kesirler, oran orantı, ölçme, olasılık' ismi verildiği belirlendi.

GÜLEN, KAİNAT İMAMİ VE MEHDİ OLARAK GÖRÜLÜYOR

İddianameye göre, örgüt üyelerince Gülen 'kainat imamı ve Mehdi' olarak görülüyor. Doğrudan Gülen'e bağlı olan 'tayin heyeti, istişare kurulu, mollalar grubu ve meclis' organlarının, örgütün üst grubunu oluşturduğu ve örgütün bu gruplarca yönetildiği bildirildi. İddianamede, mecliste alınan kararların silsile yoluyla en alt birimlere iletildiği, örgütün 'istişare grubu, dünya, coğrafi bölge (kıta), ülke, bölge, il, ilçe, semt, mahalle ve ev imamları ile ser rehberler, belletmenler ve öğrenciler ile örgüt mensuplarından' oluştuğu aktarıldı. Ayrıca kamu kurumları ile özel sektörde faaliyet gösteren firmalara, bu kuruluşların dışından bir 'imam' atanarak hiyerarşik yapıya dahil edildiği, mülkiye, emniyet, TSK, MİT ve yargı içinde faaliyet gösteren imamların ayrı bir yapılanma içinde yer aldığı, bu yapıdakilerin devletin hassas kurumlarında görev yapmaları sebebiyle takip edilmemek için diğer örgüt üyelerine nazaran daha fazla tedbir aldıkları ve teknolojinin iletişim konusunda sağladığı imkanlardan kontrollü şekilde istifade ettiği öğrenildi.