Haberler

Ekonomide Paradigmatik Değişim Sempozyumu Sona Erdi

Güncelleme:

İstanbul Üniversitesi Maliye Kulübü tarafından bu yıl 6.sı düzenlenen Ekonomide Paradigmatik Değişim Sempozyumu sona erdi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Maliye Kulübü tarafından bu yıl 6.'sı düzenlenen "Ekonomide Paradigmatik Değişim Sempozyumu" sona erdi.

Üniversitenin Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki sempozyumun ikinci bölümünde " Türkiye'nin Küresel Vizyonu Sektörel Büyüme Dinamikleri", "Orta Doğu'da Mezhep Çatışmaları" başlıkları ele alındı.

"Orta Doğu'da Mezhep Çatışmaları" başlıklı panelde konuşan Anadolu Ajansı Ortadoğu ve Afrika Haberleri Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı, Ortadoğu'yu anlamak için Araplar'ı iyi tanımak gerektiğini söyledi.

Türkiye'de "Arap" denince Kemal Sunal filmlerindeki esmer, arkasında 4 karısı yürüyen tiplemelerin akla geldiğini kaydeden Kışlakçı, "Araplar denince akla petrol geliyor ama tüm Arap ülkeleri petrol sahibi değil. Araplar hep siyahi değil. Bereketli hilal dediğimiz bölgede insanlar beyaz. Araplar'ın tamamının kültürü aynı değil. Mağrip'teki ve Maşrık'teki Araplar'ın kültür ve düşünce yapıları birbirinden ayrı" diye konuştu

"İdeoloji ve mezhepçilik insanı insanlığından çıkarır"

Kışlakçı, Ortadoğu coğrafyasını bilmek için medeniyet ve dinler tarihini, felsefeyi, coğrafyayı çok iyi bilmek gerektiğine dikkati çekerek, "Somali neden geri? Afganistan neden geri? Eğer bir ülke geçiş noktasında ise her zaman işgal edilmeli gözüyle bakıyorlar. 'Gericiler, yobazlar' demek yerine bunlar buraları neden burayı işgal etmek istiyorlar? İslam'da mezhep savaş 200 yıl öncesine kadar yok. En kötü mezhep savaşları Avrupa'da yaşandı. İdeoloji ve mezhepçilik insanı insanlığından çıkarır. Fransız devriminden sonra bir tsunamiye kapıldık ve bu tsunami bizi aldı götürdü. Irklar, mezhepler bu dönemde ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.

Bu durumdan çıkmak için yeni bir düşünceye ihtiyaç duyulduğunu belirten Kışlakçı, Müslümanlar arasında mezhep kavgası bulunmadığına, ancak bazı devletlerin bunu kullanmak istediğine dikkati çekti.

Gazeteci-Yazar Alptekin Dursunoğlu da İslam dünyasında bir mezhep çatışması bulunmadığını, sorunların iktidar mücadelesinden kaynaklandığını söyledi. Libya ve Mısır'da bir kaos olduğunu anlatan Dursunoğlu, bu sorunların kökeninde de mezheplerin değil, farklı siyasi nedenlerin olduğunu bildirdi.

"İslam alimlerine büyük görevler düşüyor"

TRT Haber İstanbul Haber ve Program Müdürü, Mehmet Akif Ersoy, Ortadoğu'da iyi tablonun bulunmadığını ve kısa zamanda bunun düzelmeyeceğini kaydetti.

Ersoy mezhep çatışmalarının tarih boyunca kullanıldığına dikkati çekerek, bu çatışmaların üstesinden gelmek için İslam alimlerine önemli görevler düştüğünü belirtti. "Arap Baharı" sonrası bazı ülkelerde yöneticilerin değiştiğini anlatan Ersoy, ancak rejimlerin tüm kurum ve kuruluşlarıyla ayakta durduğunu söyledi.

Medyanın bu süreçteki tutumuna dikkati çeken Ersoy, "Bölgede bir şeyler değişiyor. Irak, Suriye, Lübnan'da mezhep çatışmaları sürüyor ama problem siyasal İslam noktasında yaşanıyor. Mısır'da Müslüman Kardeşler'in temizleme operasyonu yaşanması. Mısır'da İhvan'a yapılan darbenin en önemli destekçileri Körfez ülkeleri. Darbeye en çok sevinen belki Esad'tı. Mısır gibi bir ülke için gözden çıkarılamaz. Batının ve ABD'nin çıkarı var. Onlar için önemli olan sizin şeriatla yönetilmeniz değil, onların çıkarlarıyla ne kadar çatıştığınız. Suudi Arabistan'da çok katı bir şeriat uygulanıyor ama ABD ile bir sorunu yok" değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye burada çok doğru bir model"

Gazeteci-Yazar Nur Batur, gazeteci olarak bir çok ülkede bulunduğunu ve çeşitli olaylar gördüğünü belirterek, çatışmaların kaynağının din olduğunu iddia etti.

Toplumları yönetebilmenin en güçlü aracının din olduğunu ileri süren Nur, "Yorumlamadan kaynaklı bölünmüş durumda. İsa'dan sonra birbini girmiş bir Hristiyan dünyası var. Yüzlerce binlerce mezhep ve tarikat var. Katoliklerle ve Protestanlar arasında öyle kanlı kavgalar yaşandı ki; Hristiyan dünyası mezhep kavgasını bir yerde durduruyor ve bunu laiklikle yaptılar.  2. Dünya Savaşından sonra yeni bir dönem kuruldu. Bu da din temelli değildi. Ortak çıkarla birleştirilerek din çatışmaları bir kenara bırakılmaya çalışıldı. Sonuçta bir barış ve istikrar görüyorsunuz" diye konuştu.

İslam dünyasında da mezhep kavgası yaşandığını aktaran Batur, Batı dünyasının da  bu kavgayı çok iyi kullandığını vurguladı. Batur, İslam ülkelerinin ne yazık ki bir iktidar kavgasının tam ortasında bulunduğu dile getirerek, "Mezhep kavgası olduğu sürece, büyük güçler kendilerine yakın iktidarları yönetime geçirmek isteyecekler. Eğer İslam dünyası bu kavgayı uzlaşmadan bitiremezse daha çok kan dökülecek. Nasıl Avrupa ortak çıkarlarda buluştuysa, İslam dünyasının da bunda buluşması gerekiyor. Türkiye burada çok doğru bir model. Bütün bu coğrafyada bir vaha Türkiye var. Bu da Türkiye'nin devlet ve din işlerinin birbirinden ayrılmasından kaynaklanıyor. Bu vahayı korumak lazım" şeklinde konuştu.

" İran'nın etkisini küçümsemeyelim ama abartmaya gerek yok"

Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal tanık, "İran tehlikesine" dikkati çekerek, " İran'da herşey değişti ama İran milliyetçiliği hiç değişmedi" dedi.

Tanık, sözlerini şöye sürdürdü:

"Şiilik sadece İran'da değil Arap dünyasında da çok yaygın. Biz İran ile İsrail'i düşman zanediyoruz. İran burada olduğu için İsrail rahat. 'İran aslında Amerika'dır' dediğim yazıda çok tepki geldi. Ruhani'den sonra Türkiye devre dışı kaldı. Başbakan Erdoğan'ın 'bir daha gitmem' dediği yerde herkes Ruhani'yle röportaj yapmak istedi. Batı dünyası Ruhani'nin peşinde koştu. Türkiye hükümeti ciddi manada İran'ın etkisine giriyor. Gençliğimizde İran sevdası vardı ancak zamanla azaldı. Fakat 2010 da tekrar arttı. İran'da mezhep hep İran milliyetçiliğinin arkasından gelir."

Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye'nin İran'ın etkisine girmesi yönündeki iddiayı çok abartılı bulduğunu söyledi. Akgün, "Bu kadar devlet ve toplum bilincimiz varken, İran'ın Türkiye'nin beynini kontrol ettiğini söylemek tam bir kompla. Bu kompla Batı tarafından kurgulanıyor. İran'nın etkisini küçümsemeyelim ama abartmaya gerek yok" dedi.

Konuşmaların ardından Maliye Kulübü üyesi öğrenciler, panelistlere teşekkür plaketi ve Tema Vakfı'nın yardımıyla katılımcıların adına dikilen fidan belgesi verildi. Sempozyum İstanbul Ünivetsite Konservatuarı Bölümü öğrencilerinin verdiği resitalle sona erdi. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

İstanbul Üniversitesi Türkiye İran Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title