Haberler

Bddk: Kredi Büyümesi Makul Düzeyde

Finansal Piyasalar Raporu'na göre 2011 yılının ikinci yarısından itibaren kredi artışının yavaşladığı ve kredi büyümesinin makul düzeyde seyrettiği görüldü Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 3 aylık "Finansal Piyasalar Raporu"na...

Finansal Piyasalar Raporu'na göre 2011 yılının ikinci yarısından itibaren kredi artışının yavaşladığı ve kredi büyümesinin makul düzeyde seyrettiği görüldü Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 3 aylık "Finansal Piyasalar Raporu"na göre küresel büyüme performansı, 2012 yılının ikinci yarısında güç kaybederken, gelişmiş ekonomilerin orta vadeli politika perspektiflerine yönelik güven kaybı bu gelişmenin ana nedeni olarak görüldü. Küresel belirsizliklerin devam ettiği bir ortamda Türkiye'nin, büyüme stratejisini sürdürülebilir kılmak için, makro finansal riskleri asgari düzeye indiren teşvik sistemleri ile para politikalarını eşanlı olarak yürüttüğü vurgulandı.

BDDK, 3 aylık Finansal Piyasalar Raporu'nun 27. Sayısını yayımladı. Küresel büyüme performansının, 2012 yılının ikinci yarısında güç kaybettiğine dikkat çekilen Rapor'da, gelişmiş ekonomilerin orta vadeli politika perspektiflerine yönelik güven kaybının bu gelişmenin ana nedeni olarak görüldüğü vurgulandı. Gelişmiş ekonomilerin kamu kesimi dengelerinde kısa vadede gözlenen iyileşmelerin, borç stokunda belirgin düzeltmeler sağlayabilecek uygulamalarla desteklenemediğinin belirtildiği Rapor'da, bu durumun, önümüzdeki dönemde büyüme politikaları ile kamu borç sürdürülebilirliği için gerekli önlemlerin; hassas bir dengede yürütülmesi ihtiyacına işaret ettiği kaydedildi. Küresel krizin merkezinde yer alan ülkelerde, büyümeyi destekleyici para politikasının devam ettiği izlenirken, kamu borçlanma sorunlarının beraberinde getirdiği belirsizliklerin yansımaları devam ettiğine dikkat çekilen Rapor'da, halen görece güçlü yurtiçi talebe sahip olan ve sağlam kamu maliyesini sürdüren gelişmekte olan ülkelerin, dış ticaret ve sermaye kanalıyla oluşan ters etkileri asgariye indirmek ve küresel büyümeyi desteklemek amacıyla yeni politika stratejileri uygulandığına dikkat çekildi.

-FİNANSAL PİYASALAR ARTAN MAKROEKONOMİK RİSKLERNDEN OLUMSUZ ETKİLENDİ-

IMF'nin 2012 yılında büyüme hızını, gelişmekte olan ekonomiler için yüzde 5.6, gelişmiş ekonomiler için yüzde 1.5 ve dünya için yüzde 3.3 olarak aşağı yönlü güncellendiğine işaret edilen Rapor'da, "Finansal piyasaların, artan makroekonomik risklerden ve bozulan beklentilerden olumsuz etkilendiği gözlendi. Küresel belirsizliklerin devam ettiği bir ortamda Türkiye, büyüme stratejisini sürdürülebilir kılmak için, makro finansal riskleri asgari düzeye indiren teşvik sistemleri ile para politikalarını eşanlı olarak yürüttüğünü belirten Rapor'da, "Rekabet gücünün artırılması, mali disiplinin korunması, cari açığın azaltılması, yurtiçi tasarrufların artırılması, kayıtdışılıkla mücadele, şirketler kesiminde borçlanma yerine özkaynak kullanımının özendirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve İstanbul Uluslararası Finans Projesi'nin desteklenmesi hususları, söz konusu politika bileşimlerinin özünü oluşturdu. Uygulanan makro politikaların güvenilirliği ve Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığı, gecikmeli de olsa bir uluslararası derecelendirme kuruluşu tarafından ülke notunun yükseltilmesiyle teyit edildi. 2012 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla, dış ticaret dengesindeki düzelme eğilimi devam etmekte, cari açık hız kesmekte, mali disiplinden sapma olmaması için önlemler alınmakta ve not artırımı ile olası parasal genişlemeye bağlı hızlı sermaye girişlerine karşı esnek para politikası duruşu korundu" ifadelerine yer verildi.

-BANKACILIK SEKTÖRÜ FİNANSAL SAĞLAMLIK GÖSTERGELERİ, GÜÇLÜ BİR YAPIYA İŞARET ETTİ-

Rapora göre bankacılık sektörü finansal sağlamlık göstergeleri, güçlü bir yapıya işaret etti. Sektör aktiflerinin yüzde 57.7'si temel aracılık fonksiyonunu ifade eden kredilerden oluşurken, sektör yüksek likiditeye sahip bir varlık yapısıyla çalıştı. Bir ay vadeli likidite yeterlik rasyosu, yüzde 100'ün üzerinde ve yüzde 124.1 düzeyinde gerçekleşti. Sektörde yabancı kaynak kullanımı yönetilebilir bir kaldıraç oranına işaret ederken, varlıkların yüzde 87.1'i yabancı kaynakla finanse edildi. Aktif kalitesine ilişkin en temel gösterge olan takibe dönüşüm oranı, 2009 yılından itibaren azalma eğilimi göstermekle beraber, yılın üçüncü çeyreğinde 0.32 puanlık kısmi bir artış gösterdi ve yüzde 2.95 olarak gerçekleşti. Gelir-gider ve karlılık rasyoları incelendiğinde, varlıkların gelir yaratma ve karlılık oranlarında, bu yılın ilk çeyreğinden başlamak üzere artış yaşandığı gözlendi. Sektörün faiz dışı gelirler, faiz dışı giderler rasyosundaki azalma, üçüncü çeyrekte de devam etti. Faiz dışı gelir-faiz dışı gider pozisyonunda dengeye yakınsama, karlılık açısından olumlu olması öngörüldü.

-KREDİ BÜYÜMESİ MAKUL DÜZEYDE-

2011 yılının ikinci yarısından itibaren kredi artışının yavaşladığı ve kredi büyümesinin makul düzeyde seyrettiği görüldü. 2012 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla, kredilerdeki yıllık artış yüzde 14.3 olarak gerçekleşti. Mevcut büyüme oranı, 2010 ve 2011 yıllarındaki kredi büyüme hızına kıyasla daha düşük seviyede belirlendi. Eylül 2012 itibarıyla, TÜFE'ye göre yıllık reel büyüme yüzde 4.7, dolar bazlı büyüme ise yüzde 18.1 oldu. Kredi genişlemesi analizine göre, kredi kartları haricindeki kredi türlerinin tamamının kredi genişlemesini ifade eden eşik değerlerin altında kaldığı görüldü. BDDK, kuruluşundan bu yana birleşme, satın alma, devir dışında ilk defa bir bankaya kuruluş ve faaliyet izni verdi. Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yayımlanan raporlarda, Türk Bankacılık Sektörünün güçlü bir yapıya sahip olduğuna vurgu yapılması, özellikle yabancı sermayenin bankacılık sektörüne olan ilgisini artırmaya devam etti.

-ŞUBELEŞME AĞI, YURTİÇİ ŞUBELEŞMEYLE BÜYÜMEYE DEVAM ETTİ-

Türk finans sektörü, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında az sayıda bankaya sahip olmasına rağmen, şubeleşme ağını yurtiçi şubeleşmeye ağırlık vererek büyütmeye devam etti. Teknolojik gelişmelere uyumlu olarak finansal hizmetlerin elektronik olarak yatırımcılara sunulması, elektronik bankacılık şube sayısının artışını destekledi. Bankacılık sektöründe yeni açılan 173 yurtiçi şubenin, personel sayısını bin 238 kişi artırdığı görüldü.

-YURTDIŞI ŞUBE SAYISININ 1 ADET ARTMASI, PERSONEL SAYISINI 16 KİŞİ ARTIRDI-

Yurtdışı şube sayısının 1 adet artışıyla birlikte, personel sayısı 16 kişi arttı. Bankacılık dışı finansal kurumlar, yılın üçüncü çeyreğinde personel sayısını 211 kişi artırdı. Müşterilerin, para çekme ve bakiye sorma gibi temel fonksiyonlarıyla birlikte döviz alımsatım, mobil telefonlara TL yükleme, fatura ödemesi, vergi ödemesi gibi şubede yapılabilecek birçok işlemi ATM'lerden yapabilmeleri, ATM kullanımını artırdı. Alternatif dağıtım kanalları arasında genel kabul görmüş ATM'lerin sayısı, 2012 Eylül döneminde geçen yıla göre yüzde 2.3 oranında artış gösterdi. Finansal sektörün aktif büyümesi 2012 üçüncü çeyrekte de devam etmiş, büyüme yüzde 2.7 düzeyinde gerçekleşti.

-2012 YILI TAHVİL İHRAÇLARININ VADESİ 367-376 GÜN ARALIĞINDA SEYRETTİ-

Bankacılık sektörünün 2012 yılı tahvil ihraçlarının vadesinin ağırlıklı olarak 367-376 gün aralığında seyrettiği görüldü. Reel sektör ve finansal hizmetler alanında hizmet veren diğer kuruluşların ihraç ettiği tahvillerin vade yapısının 2-7 yıl aralığında gerçekleşmesi vade yapısının uzaması anlamında olumlu olarak değerlendirildi. Yeni finansal araçların ihraç edilmesi ve yatırımcı tarafından ilgi görmesi piyasaların derinlik kazanmasında önem arz etti. Bu nedenle, yeni finansal ürünlerin ihraçlarını özendiren politikaların oluşturulmasının ve bu amaca yönelik olarak hukuki alt yapının iyileştirilmesinin önemli olduğu düşünüldü. Hisse senedi piyasası küresel gelişmelere paralel olarak olumlu performans sergiledi. Yılın ikinci çeyreğine göre hisse senedine olan talep yurtiçi tarafında yüzde 1.3 oranında artış gösterirken, yurtdışı yatımcılar tarafında bu oran yüzde 8.4 oranında gerçekleşti. Hisse senetleri ile yatırım fonlarını fiziken elinde bulunduran yatırımcıların, 31 Aralık 2012 tarihine kadar aracı kurumlara, bankalara veya ihraççı şirketlere başvurarak hisse senetlerini kaydileştirme işlemi tamamlamaları gerekti. Hisse senedi piyasasının kurumsallaşmasına ilişkin önemli bir gelişme olarak değerlendirilen bu değişiklik ile piyasa katılımcılarının her birinin maliyet avantajı sağlayacağı, ihraççının basım ve ihraç maliyetlerinden tasarruf elde edeceği, yatırımcı açısından riskleri minimize edeceği, takas sürecinin daha etkin işleyeceği düşünüldü.

-FİNANSAL KESİMİN TOPLAM AKTİFLERİ BÜYÜMEYE DEVAM ETTİ-

Bankacılık dışı finansal kesimin toplam aktifleri, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde de büyümeye devam etti. Finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, tüketici finansman şirketleri ve varlık yönetimi şirketlerinin toplam aktifleri, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 8, yüzde 7,1, yüzde 32.1 ve yüzde 29.7 oranında arttı. Bankacılık dışı finansal kesim içindeki paya bakıldığında, finansal kiralama şirketlerinin ve faktoring şirketlerinin bankacılık dışı finansal kesim içindeki payının 2012 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre azaldığı, tüketici finansman şirketlerinin ve varlık yönetimi şirketlerinin payının ise arttığı görüldü. Tüketici finansman şirketlerinin toplam aktiflerinin hızlı büyümesinde, yüzde 93 civarında bilanço payına sahip alacaklar hesabının, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren genişleme eğiliminde olmasının etkili olduğu gözlemlenmektedir. Bankacılık dışı finansal kesimin karlılığı, finansal kiralama sektörü hariç tüm alt sektörler için 2012 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre arttı. Özkaynaklardaki artış trendi devam etmektedir. Özkaynakların toplam aktiflere oranı değerlendirildiğinde finansal kiralama sektöründe bu oranın yüzde 22.5, faktoring sektöründe yüzde 22.4, tüketici finansman şirketlerinde yüzde 6.8 ve varlık yönetimi şirketlerinde yüzde 32 olduğu görüldü.

-BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN MARUZ KALDIĞI KREDİ RİSKİ ILIMLI ŞEKİLDE ARTTI-

Bankacılık sektörünün maruz kaldığı kredi riski, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde ılımlı şekilde arttı. Sektörün kredi riskine esas tutarı, bir önceki çeyreğe göre yüzde 6.9 oranında artarak Eylül 2012 itibarıyla 964 milyar TL'ye ulaştı. Kredi riskine esas tutar içinde en yüksek pay, yüzde 100 risk ağırlıklı varlıklara ait. Basel-II düzenlemelerinin Temmuz 2012'den itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte, risk ağırlıkları ve risk ağırlıklı varlıkların kompozisyonu değişti. Bu bağlamda yüzde 75 risk ağırlığı ilk defa tanımlandı, bunun sonucunda yüzde 20, yüzde 50 ve yüzde 100 risk ağırlıklı varlıklarda azalış meydana geldi. Sektörde son bir yıldır yatay seyir izleyen ve Haziran 2012 itibarıyla yüzde 2.66 olan takibe dönüşüm oranı (TDO), Eylül döneminde yüzde 2.95'e yükseldi. Temmuz-Eylül döneminde, takipteki alacaklardaki yüzde 14'lük artışa karşılık kredilerdeki artışın yüzde 2.5 ile yavaş kalması, TDO'nun

artmasında etkili oldu. Kredi türleri itibarıyla TDO'lar, KOBİ kredilerinde yüzde 3.4, bireysel

kredilerde yüzde 3.1, ticari kredilerde yüzde 2.6 olarak gerçekleşti. Takipteki alacaklardaki en hızlı artış, yüzde 19.3 ile ticari krediler grubunda yaşandı. KOBİ kredileri ve bireysel kredilere ilişkin takipteki alacaklar ise, yılın üçüncü çeyreğinde sırasıyla yüzde 10.8 ve yüzde 11 oranında arttı. Takipteki alacakların sektörel dağılımı incelendiğinde, hizmetler sektörüne kullandırılan kredilere ilişkin takipteki alacakların son çeyrekte yüzde 23.7 oranında arttığı görüldü. Bankacılık sektörünün piyasa riskine maruz pozisyonları incelendiğinde, 2012 yılının üçüncü çeyreğinde eurobond tutarının toplam ticari portföy içindeki payının arttığı ve DİBS tutarının ticari portföy içindeki payının azaldığı görülmektedir. Toplam ticari portföyün yaklaşık yüzde 49.8'i sabit faizli pozisyonlardan oluşmakta ve sektörü faiz riskine maruz bıraktı. Bununla birlikte, bankacılık sektörünün 1 aya kadar vadeli TL ve yabancı para (YP) açık pozisyonlarında görülen gerileme, sektörün faiz oranlarının yükselmesine yönelik kırılganlığının şiddetinin azalması bakımından olumlu karşılandı. 2012 yılı üçüncü çeyreğinde sektörün bilanço içi yabancı para açık pozisyonu azalmaya devam etmekle birlikte yabancı para net pozisyonu yükseldi. Dövize bağlı türev işlemlerin artış hızının 2012 yılında yavaşladığı ve 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren dövize bağlı işlemlerin büyüklüğünün azaldığı görülmektedir. Bunda Merkez Bankası tarafından alınan zorunlu karşılıklara ilişkin TL yükümlülüklerin döviz olarak tutulabileceğine yönelik kararın etkili olduğu düşünüldü.

-LİKİDİTE YETERLİLİK ORANLARI ARTTI-

Bankacılık sektörünün likidite yeterlilik oranları, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre arttı. TL cinsi yükümlülüklere ilişkin zorunlu karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesis edilmesine ilişkin üst sınırın artırılması ve rezerv opsiyon katsayılarındaki değişiklikler, hem yabancı para hem de toplam likidite yeterlilik oranlarını artırdı. Bankaların menkul kıymet ihracını artırmaları ve sendikasyon-seküritizasyon kredilerinin yenilenmesinde sorun yaşanmaması, yükümlülüklerin vadesinin uzamasına katkı sağladı. Sektörün en önemli fon kaynağı olan mevduatın vadesinin uzatılmasının, ilave tedbirlerle mümkün olabileceği değerlendirildi.

-SERMAYE YETERLİLİK RASYOSU YÜZDE 16.5-

Bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) 2012 yılının üçüncü çeyreğinde, önceki çeyreklere paralel bir seyir izleyerek yüzde 16.5 düzeyinde gerçekleşti. Yılın üçüncü çeyreğinde risk ağırlıklı varlıklar, yüzde 4.7; özkaynaklar ise yüzde 4.9 oranında artış gösterdi. 2010 yılından başlayarak 2011 yılı son çeyreğine kadar olan süreçte, risk ağırlıklı varlıklar özkaynaklara görece yüksek oranda artış gösterdi. 2012 yılı ilk çeyreğinden itibaren risk ağırlıklı varlıklardaki artış oranının özkaynak artış oranına paralel bir düzeye gerilemesi sebebiyle SYR paralel bir seyir izledi. Basel-II Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartları, 1 Temmuz 2012 tarihinde kesin uygulanmaya başlandı. Bu geçiş neticesinde, sektörün SYR'sinin değişmemiş olması olumlu karşılandı.

-SERMAYE YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YÜZDE 88.5'İ KREDİ RİSKİNDEN

Eylül 2012 itibarıyla bankacılık sektörü sermaye yükümlülüğünün yüzde 88.5'i kredi riskinden, yüzde 9.2'si operasyonel riskten, yüzde 2.4'ü ise piyasa riskinden kaynaklandı. Basel-II standartlarının uygulanmasıyla beraber, risk ağırlıklı varlıklar dağılımında, kredi riskine esas tutarın payının 1.8 puan arttığı, piyasa riskine esas tutarın payının ise 1.2 puan azaldığı görüldü.

-DÖNEM NET KARI 17.1 MİLYAR TL-

Özkaynak kompozisyonu, sektörün sermaye kalitesini muhafaza ettiğine işaret etmekle beraber; bir önceki çeyrekte yüzde 89 olarak gözlenen özkaynak veya ana sermaye oranının, üçüncü çeyrekte kısmen azalarak yüzde 88.2 olarak gerçekleştiği görüldü. Bankacılık sektörünün dönem net karı, Eylül 2012 itibarıyla 17.1 milyar TL düzeyinde belirlendi. Dönem

net karında, önceki yılın aynı dönemine göre 2,5 milyar TL'lik yüksek bir artış meydana geldi. Sektörün karlılığındaki artış temel olarak, faiz marjındaki artışla açıklandı. Sektörün net faiz geliri, Eylül 2012'de geçen yılın aynı dönemine göre 9.7 milyar TL artış gösterdi. Faiz dışı gelir-gider pozisyonunda ise, faiz dışı gelirler aleyhine meydana gelen değişim, yılın üçüncü çeyreğinde de karlılığı olumsuz etkiledi. Sektörün sermaye piyasası işlemlerinden 3.5 milyar TL düzeyinde zarar etmesi, faiz dışı gelir-gider pozisyonundaki bu değişimi güçlendirdi. Sektör gelirlerinin yüzde 56.9'u kredilerden alınan faizlerden, yüzde 20.2'si ise menkul değerlerden alınan faizlerden oluştu.

Kredilerden alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirleri, sektörün toplam gelirlerinin yüzde 13.8'ini oluşturdu. Sektörün karlılık oranları, vergi sonrası aktif ve özkaynak getiri oranları, bu yılın ilk çeyreğinden itibaren yukarı yönlü değişti.

-EN OLUMSUZ OLASI ŞOKLARDA BİLE SEKTÖRÜN SERMAYE YETERLİLİĞİ GÜÇLÜ KALACAK-

Stres testi çalışması kapsamında uygulanan duyarlılık ve senaryo analizleri sonuçları çerçevesinde risk faktörlerine uygulanan en olumsuz olası şoklarda bile sektörün sermaye yeterliliğinin güçlü kalacağı ve hedef rasyo üzerinde gerçekleşeceği tahmin edildi. - Ankara

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu Türkiye Basel Eylül Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title