Dünya Astım Günü

Kronik Solunum Hastalıklarına Karşı Küresel İşbirliği (GARD) Türkiye Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu, Türkiye'de yaklaşık 4 milyon astım hastası olduğunu belirterek, "Hastalık her yaş ve her cinsten kişileri etkilemektedir. Türkiye'de her 12-13 yetişkinden ve her 7-8 çocuktan birinin astım olduğu görülmektedir" dedi.

Dünya Sağlık Örgütü'nce kurulan GARD, "5 Mayıs Dünya Astım Günü" dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği'nin desteğiyle, astıma dikkat çekmek amacıyla İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Prof. Dr. Cemi Demiroğlu Oditoryumu'nda basın toplantısı düzenledi.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve GARD Türkiye Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Gemicioğlu, toplantıda, 1999'dan itibaren mayıs ayının ilk salı gününün "Astım Farkındalık Günü" olarak kabul edildiğini ve bu kapsamda çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.

Dünyada yaklaşık 300 milyon astımlı olduğuna dikkati çeken Gemicioğlu, "Türkiye'de 3,5-4 milyon astım hastası bulunmaktadır. Hastalık her yaş ve her cinsten kişileri etkilemektedir. Türkiye'de her 12-13 yetişkinden ve her 7-8 çocuktan birinin astım olduğu görülmektedir" dedi.

Gemicioğlu, astımın risk faktörleri arasında genetik yatkınlığın son derece önemli olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Tabii sadece genetik değil, genetik yapıya bazı etkenlerin de eklenmesi gerekiyor. Alerjenler olabiliyor, hava kirliliği olabiliyor. İlaçlar, sigara dumanına maruziyet ve pek çok etken hastalığa neden olabiliyor. Öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi gibi belirtiler astım tanısı için önemli ancak bu belirtiler zaman içinde değişebiliyor. Hastaya bakıyorsunuz, tamamen normal oluyor. Fakat beklenmedik bir anda çok ağır bir atak da geçirebiliyor. Hasta ilaçlarla veya kendiliğinden düzeliyor."

"Astımda en çok görülen şikayet nefes darlığı"

Prof. Dr. Gemicioğlu, Türkiye genelinde yapılan bir araştırmaya göre, astımlılarda en çok görülen şikayetin yüzde 90 oranında nefes darlığı olduğunu, bunun hemen ardından ise yüzde 83'le öksürüğün geldiğini söyledi.

Göğüsteki hırıltılı, hışıltılı şikayetlerinin ise yüzde 80 oranında görüldüğünü vurgulayan Gemicioğlu, vakalarda göğüsteki baskı hissinin yüzde 70 oranında olduğunu aktardı.

Gemicioğlu, "Bizim objektif bir tanı koymamız için nefes ölçümlerine ihtiyacımız var. Nefes ölçüm değişkenliğine bakıp buna göre bir tanı koyuyoruz" diyerek, kapalı ortamlarda sigara içilmemesi kuralına mutlaka uyulması gerektiğine dikkati çekti.

Kendilerine başvuran hastaların yüzde 44'ünün hiç sigara kullanmadığını anlatan Gemicioğlu, "Bize başvuranların yüzde 28'lik bir kısmı da sigara kullanıyor. Tabii bunlara mutlaka sigarayı bıraktırıyoruz. Sigarayı bırakmış astım hastalarının oranı yüzde 15 civarındayken, yüzde 13'lük bir kısmı ise pasif içiciliğe maruz kalıyor" diye konuştu.

Gemicioğlu, ayrıca, hastaları yüzde 35'inin normal kilolarda olduğunu belirterek, yüzde 33'lük bir bölümünün kilolu, yüzde 32'lik kesimin ise aşırı kilolu olduğunu kaydetti.

"Astımın en önemli unsuru, tedavinin düzenli olması"

Gemicioğlu, astımda en önemli unsurun tedavinin düzenli olarak sürdürülmesi olduğunu dile getirerek, "Bu ilaçların mutlaka düzgün, doğru şekilde kullanılması gereklidir. Kontrol edici ve rahatlatıcı ilaç olmak üzere iki grup ilacımız var. Kontrol edicileri sürekli, düzgün kullanmaları ama rahatlatıcıları da gerekli olduğu zaman nefes darlığı olduğunda kullanmaları gerekiyor. Hastalar tedavide, doğru ilaçları şikayetleri olmasa da sürekli kullanırlarsa ömür boyu hiç yakınmasız bir yaşama kavuşabilirler" değerlendirmesinde bulundu.

Toplantıya İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sema Umut, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkan Çakır, Türk Toraks Derneği İstanbul Şubesi Yürütme Kurulu Sekreteri Doç. Dr. Gülcihan zehra Özkan da katıldı.

Kaynak: AA / Güncel