Demirtaş: IŞİD'e Karşı Kürt Ordusu Kurulmalı

Hdp Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, IŞİD'in saldırılarını değerlendirirken, "Ulusal birlik sadece siyasi birlik olarak ifade edilmemeli ortak savunma kurumları oluşturulmalı, ortak savunma mekanizmaları kurulmalı. Gerekirse bu tür barbarlar ve vahşete karşı ortak ordulaşmaya kadar gidilmesi tartışılmalıdır. Çünkü ortaya çıkmıştır ki böylesine bir vahşeti durdurabilmenin, bu tür barbarlıkları ve saldırıları durdurabilmenin yolu uluslararası güçlerden medet ummak değildir. Kendi özgücüne dayanarak bulunduğu her yerde kendi savunmasını geliştirmek gerçekleştirmektir" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), IŞİD'in saldırılarının ardından Kuzey Irak'ta Sengal (Sincar), Marmur ile Suriye'de Kürtlerine yaşadığı Rojava'ya gönderdiği aralarında milletvekillerinin de bulunduğu heyetin, gözlem ve inceleme raporunu açıkladı. Açıklamaya HDP Eşgenel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı ve DTK Genel Başkanı Ahmet Türk ile milletvekilleri katıldı.

TÜRK: VAROLUŞ VE DİRİLİŞ GÜNÜ

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Kürt halkının geleceği açısından çok önemli bir dönemeçten geçildiğini belirterek, IŞİD çeteleri ve emperyalist güçler tarafından Kürt halkına yönelik halkın kazanılmaların kaybettirilmesine yönelik bir saldırıyla karşı karşıya olduklarını söyledi. Türk, "Kürdistan'ın dört parçasına buradan sesleniyoruz. Bugün var oluş ve diriliş günüdür. Bugün Kürt halkının kazanımlarını korumaya yönelik bir gündür. Bütün halkımız bu mantıkla, bu anlayışla sürece bakmalıdır ve gerçekten buradaki çabaları güçlü bir şekilde yansıtmalı ve kazanılmalarını korumaya yönelik çabalarını geliştirmelidir" dedi.

HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt halkının belkide en sıkıntılı, en zorlu sınavları bugünlerde verdiğini belirterek, Şengal ve Mahmur saldırıları sonrasında ortaya çıkan durumun bölge siyasi dengeleri açısında da yeni bir durum teşkil ettiğini söyledi. Demirtaş, "Sadece IŞİD vahşetini insanlığın başına bela edilmesi belki tek başına büyük bir siyasi olaydır ama artık İŞİD gibi bir barbarlığı da aşan onun ortaya koyduğu vahşeti de aşan başka bir insanlık trajedisiyle karşı karşıyayız. Ortadoğu kan gölüne dönmüş durumda ve insanlığın vicdanını sızlatan bu tablo karşısında insanlık sessiz kalmış durumda. Bütün bu tablonun en vahim yönü budur. Şengal'e, Mahmur'a yapılan vahşet karşısında uluslararası toplumun, uluslararası kurumların sessizliği son derece çirkindir. Son derece işgalci bir yaklaşımdır. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki eğer uluslararası güçlerin Şengal üzerinden büyük hesapları olsaydı, Şengal petrol kuyularıyla dolu bir bölge olsaydı, bütün dünya kıyameti koparırdı. Ama maalesef görüyoruz Şengal, Ezidi toplumunun inanç merkezi olarak sadece bu coğrafyanın onlarca inanç merkezinden biri olarak bizler için, bu topraklar için, bizim için değerlidir. Paraya, petrole tapanlar için bir kıymeti yoktur. O nedenle çağrımızı petrole tapanlara değil. Çağrımızı insani kendi ahlaki değerinin merkezine koyanlaradır. Çağrımızı insanlığa değer verenlere, vicdani ahlakını yitirmeyenleredir. Bizler halkımızın, halklarımızın sahip olmadığı, olmayacağını bir kez daha hatırlatmak için buradayız" dedi.

Türkiye'de 25 bin Ezidi'nin göç emek zorunda kaldığını anlatan Demirtaş, "İlk çağrımızda bütün Kürdistan halklarınadır. Ulusal birlik açısından tarihi bir fırsat ve tarihi bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bugün sadece kendi partisini düşünen, kendi koltuğunu, ikbalini düşünen herkes sadece halkına ihanet etmiş sayılır. Halkın ortak çıkarları dışında hiçbir şeyi düşünmemenin tam zamanıdır. Ulusal birlik sadece siyasi birlik olarak ifade edilmemeli ortak savunma kurumları oluşturulmalı, ortak savunma mekanizmaları kurulmalı. Gerekirse bu tür barbarlar ve vahşete karşı ortak ordulaşmaya kadar gidilmesi tartışılmalıdır. Çünkü ortaya çıkmıştır ki böylesine bir vahşeti durdurabilmenin, bu tür barbarlıkları ve saldırıları durdurabilmenin yolu uluslararası güçlerden medet ummak değildir. Kendi özgücüne dayanarak bulunduğu her yerde kendi savunmasını geliştirmek gerçekleştirmektir. O nedenle halkımıza bütün siyasi kurum, partilere ve Kürdistan'i örgütlere çağrı yapıyoruz. Artık bu işi geciktirmek hepimizi vebal altına sokar. Bütün hareketlerin bir araya gelip ulusal birlik, kongre, konferans savunma konusunda adım atması konusunda çağrımızı yenilemek istiyoruz" dedi

Göç edenlere yardım kampanları düzenlediklerini belirten Demirtaş, herkesi bu kampanyaya destek olmaya çağırdı. Bu konuda devlete düşen görevlerde olduğunu söyleyen Demirtaş, şöyle dedi: "Hükümetin yapması gerekenlerde var. Eğer bütün yerel vergiyi hükümet belediyelere bırakmış olsaydı, bunların hepsini yapabilecek gücümüz rahatlıkla olurdu. Ama verginin yüzde 99'unu merkezi hükümet alıyorsa bu tür durumlarda merkezi hükümetin çok ciddi bütçe ayırması da gerekiyor. Kampların oluşması, kampların desteklenmesi konusunda bir kez daha bakanlığa çağrı yapıyoruz. Duhok'ta, Zaho'da oluşturulacak kamplara Türkiye'nin destek vereceği sözü vardır. Halen tek bir adım atılmış değil. Orada on binlerce insan maalesef ki parklarda, bahçelerde yatmak zorunda kalıyorlar. Biz Duhok ve Zaho'daki kamplarada destek olmaya çalışacağız ama bu görev asıl Dışişleri Bakanlığı'nındır. Yine Türkiye içinde kurulacak kamplarında önemli bir şekilde hükümetin sorumluluğunda Birleşmiş Milletler'in desteğiyle gerçekleşmesi gerektiğini burada bir kez daha belirtmek istiyoruz. Rojava'ya göç etmek zorunda kalan Güney Kürdistan halkı içinde kolaylıklar sağlanması gerekir. Semalka sınır kapısı kapalı olduğu için maalesef ki oradan Rojava'ya geçişlerde zorluklarla gerçekleşe biliyor. Türkiye'de de pasaportu olmadığı için Silopi'de Habur Sınır Kapısı'ndan alınmadığı için dağlardan özellikle Uludere, Roboski bölgesinden Türkiye sınırlarından geçiş yapmak zorunda kalıyor bu insanlar. O nedenle Türkiye hükümetinin de mülteci meselesine uluslararası hukuk çerçevesinde kesinlikle yaklaşması gerekiyor. Bugüne kadar verdiği bütün sözleri yerine getirmesi konusunda buradan Sayın Davutoğlu'na bir kez daha çağrı yapıyoruz, hatırlatmada bulunuyoruz. "

ŞENGAL'E ÖZEL STATÜ

Demirtaş, IŞİD'in saldırdığı Şengül ve Mahmur'a değinerek, "Bizler Şengal'in ve Mahmur'un bundan sonraki kalıcı savunmalarının ve oradaki binlerce yıldır devam eden inanç merkezi olarak sürdürdüğü yaşamın devam edebilmesi acısından da kalıcı çözümün Şengal'e özel statü sağlanmasından geçtiğini belirtiyoruz. Yani Şengal, Güney Kürdistan içerisinde ayrı bir yönetimi, özerk bir yönetimi olan, ayrı bir savunma gücü olan özerk bir bütçesi olan bir bölgeye dönüştürülmelidir. Güney Kürdistan hükümeti de bu konuda tartışmalarını yapmalı ve Güney Kürdistan parlamentosu Şengal'e özel statü tanımalıdır. Orada oluşacak savunma gücüde ortak savunma gücü olarak bundan sonra Şengal'in sonsuza kadar barış içerisinde korunaklı bir şekilde yaşamasının güvencesi olmalıdır. Birleşmiş Milletlerde Şengal'in inanç merkezi olması statüsünü kesinlikle göz önünde bulundurmalı ve Şengal'deki Ezidi soykırımına sırada yaklaşmaktan vazgeçmelidir" dedi.

"ORTADOĞU'DAKİ TOPLUMLAR KENDİ ÖZ SAVUNMA GÜCÜNÜ OLUŞTURMALI"

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, öz savunma gücü konusunda neyi kast ettiği yönündeki soru üzerine şunları söyledi: "IŞİD 'in Ortadoğu'da yarattığı tehlike artık çok daha iyi anlaşılıyor. Dolasyıla Ortadoğu'daki bütün toplumların kendi öz savunma güçlerinin oluşturmaları tarihi bir zorunluluktur. Bu Kürtler acısından da geçerlidir. IŞİD Kürtlerin kentlerine, kasabalarına saldırıp oralarda Kürt'üyle, Türkmen'iyle, Ezidisiyle, Arabıyla, Şiisiyle insanları katlederken herhalde oradaki insanlar ellerini, kollarını bağlayıp oturmayacaklar. Kurbanlık koyun değiller. O nedenle ellerindeki bütün imkanları, gücü bir araya getirip gerekirse ortak ordu oluşturmalıdırlar. Bunun bileşenlerine katkı sunmak isteyen kim olursa olsun, hangi örgüt olursa olsun hatta bu oluşturulacak ortak orduya hangi devlet silah yardımı yaparsa yapsın hiç fark etmez. Böylesine bir orduya ortak savunma gücünü ihtiyaç olduğunu biz düşünüyoruz. ve biz böylesine meşru müdafaa gücünü biz kesinlikle doğru buluyoruz. Oluşacak güç kimseye saldırmak için değil, başka güçleri tehdit etmek için değil. Kendi toprağını kendi halkını, onurunu korumak için bir meşru savunma gücü olmalıdır. Bu son derece doğal bir gelişme olur. Umut ediyorum ki Ortadoğu'daki toplumlar kendi öz güçleri oluşturma konusunda bu çağrıları dikkate alırlar."

Demirtaş, Eylül ayı sonunda bir ABD gezileri olabileceğini belirterek, "Orada bütün bu konuları Amerika'daki ziyaretimizde bir konferans düzenlecek ve oradaki uluslararası toplumlarla da paylaşacağız. Belki Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlerimiz olabilir. Bu tür gezilerimiz devam ediyor. Yakın zamanda Güney Kürdistan gezisi de planlamaya çalışıyoruz. Bütün eşbaşkanlar olarak Hewler'de, Sülemaniye'de hatta Kandil'de KCK yöneticileriyle temaslarımız olabilir" dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel