Haberler

DİSİAD: Gelişmiş Diyarbakır Türkiye'ye Hizmet Eder

Güncelleme:

DİSİAD Başkanı Burç Baysal, gelişmiş bir Diyarbakır'ın Türkiye'deki güven ortamının tesisine hizmet edeceğini söyledi.

Diyarbakır Sanayici İş adamları Derneği (DİSİAD) Başkanı Burç Baysal, Diyarbakır'ın, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yönden gelişmesinin yalnızca Diyarbakır'a ve bölgeye değil, Türkiye'nin kalkınmasına, huzur ve güven ortamının tesisine hizmet edeceğin söyledi.

ÇÖZÜM SÜRECİ BÖLGEYE YATIRIM YAPMA ARAYIŞINI ARTTIRDI

Diyarbakır Sanayici İş adamları Derneği (DİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal, 2013 yılını değerlendirmesi ve 2014 yılından beklentilerini de dile getirdi.

2013 yılı nevruzu ile başlayan barış sürecine karşılık ekonomik, siyasal ve kültürel anlamda henüz somut adımların atılmamış olması nedeniyle barış trenini bir kez daha kaçırma endişesini yaşadıklarını dile getiren Burç Baysal, buna rağmen olumlu giden havanın vermiş olduğu güven ile bölge dışından Diyarbakır'a ve bölgeye yatırım yapma arayışlarının artmış olmasını yarınlar için bir kazanım olduğunun altını çizdi.

"BÖLGENİN GELİŞMESİ GÜVEN ORTAMINA KATKI YAPACAKTIR"

Diyarbakır'ın kalkınma hamlesini yapabilmesi için gerekli olan fiziki alt ve üst yapıların tamamlanması çalışmalarının iş çevrelerinin öncelikli gündem maddelerinin başında yer aldığını ifade eden Baysal, "Kürt nüfusunun yaşadığı illerin başında yer alan Diyarbakır kentinin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yönden gelişmesi, sadece ilimiz veya bölgemiz kalkınması ile sınırlı kalmayacağı, tüm ülkenin kalkınmasına, huzur ve güven ortamının tesisine hizmet edeceği bir gerçekliktir. Özellikle genç nüfusu ortak ve doğru bir yaşam alanında buluşturmak, yarınlara daha refah içerisinde kavuşmalarını sağlamak herkesin öncelikli sorumluluğu olmalıdır" dedi.

"TAM DEMOKRATİK YENİ BİR ANAYASA EKONOMİK KALKINMANIN DA SÜREKLİYİCİSİ OLACAKTIR"

2013 yılında tüm Türkiye'nin refah seviyesinin artacağı, bölgeler arası gelişmişlik farkının asgariye ineceği bir yıl olması arzusu taşıdıklarını kaydeden Baysal, "Hükümetin ve meclisin gerekli yasal adımları atmakta isteksiz davranmasını büyük bir kaygı ile izlemekteyiz. Özellikle demokratikleşme yönünde en önemli unsur olan tam demokratik yeni bir anayasa inanın ki ekonomik kalkınmanın da sürekliyicisi olacaktır. Tüm ülke dinamiklerinin dikkatlerinin bu yöne çekilmesi lazım. Seçilmiş insanlarımızın meclisteki görevlerini doğru paralelde yapmamaları gerçek anlamda anlaşılmaz bir tutum olduğunu görmekteyim. Bizler bu insanları hayatımızın içindeki sorunları ve bu sorunları çözme adına gönderdiğimiz meclis çatısı altında ortaya çıkan sorunları çözmeyerek yarınları tehlike içine soktuklarını görmeleri gerektiği inancındayım.Tam demokratik bir yaşamın sürdüğü güçlü bir Türkiye içinde yaşayan tüm farklılıkların ve tüm halkı ile kalkınacak bir ülke gerçekliliği ile Diyarbakır şehri bu ülkenin yaşamında hayatın içine sirayet edecek hürriyet ve kalkınma adına dünde olduğu gibi bu günde cömertçe görev almaya hazır olduğunu belirtir, refah ve huzurun hakim olduğu bir Diyarbakır arzusu ile Diyarbakır'ı sahiplenir bir görev bilinci ile çalışmalarımızı sürdürüp, sanayinin olmazsa olmaz bilinci ile bütün yatırımcıları ve insanlığı düşünen iş çevrelerini Diyarbakır'a davet ediyoruz" diye konuştu.

"PARALEL YAPILANMALARIN HÜKMETME İŞTAHI ÜLKEYİ DOĞRU YERE GÖTÜRMÜYOR"

Basın açıklaması ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan DİSİAD Başkanı Burç Baysal, 17 Aralık günü düzenlenen rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla çözüm sürecinin sekteye uğratılmaması gerektiğini anlattı.

Paralel yapılanmaya da vurgu yapan DİSİAD Başkanı Burç Baysal, "17 Aralık günü başlatılan yolsuzluk operasyonu ve sonrasındaki gelişmelerle bağlantılı olarak piyasalarda çalan tehlike çanları, ülke kalkınmasına ara verilecekmiş gibi gözüküyor. Geldiğimiz noktada devlete paralel yapılanmalar ve hükmetme iştahı ülkeyi doğru bir yere götürmüyor" dedi.

"YENİ ANAYASANIN YAPILMASINI ENGELLEYENLERİ TARİH YARGILAYACAK"

Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun dağılmasına tepki gösteren Baysal, yeni anayasanın yapılmasını engelleyenleri tarihin yargılayacağını ifade ederek, "Evet, hukuk herkese lazım. Bunun içindir ki 2011 Temmuz ayından beri, sivil ve her kesimi kapsayacak demokratik bir anayasa yapılmasını ısrarla savunduk. Yeni anayasa yapımını engelleyenler er ya da geç tarih yargılayacaktır. İnsanlar niçin sizi seçti sayın milletvekilleri, niçin size bu temsiliyet verildi, bunu kendinize sorar mısınız?" diye konuştu.

"ÇÖZÜM SÜRECİ SEKTEYE UĞRATILMAMALI"

Çözüm sürecine de değinen Baysal, bu süreçte cesur adımların atılması gerektiğini belirterek, açıklamasına şöyle devam etti:

"Ülke yönetimine dini istismar ederek, yıllardan beridir yapılanmasına müsaade edilen ve bunun sonucuyla ortaya çıkan paralel devlet yapılanmasını kim yaptı ve bunu kim destekledi? Geldiğimiz noktaya bakın. KCK tutuklamalarını adilane bir yöntemle yargılandığını söyleyebilir miyiz? İşte bunun için adilane bir hukuk herkese lazım. Kürt sorunu için başlatılan barış süreci, sekteye uğratılmamalı. Son günlerde yaşanan gelişmelerle birlikte barışı gölgelemeye niyetlenenlerin olabileceği endişesini taşımaktayız. Bu nedenle sürecin devam ettirilmesi konusunda kararlı ve cesur adımlar atılmalı. Bölgemizde barış için beklenen Umutlu bekleyişi siyasi çıkar çatışmalarına meze etmekten kaçınılmalıdır"

DİSİAD'IN DİYARBAKIR VE BÖLGE SORUNLARINA İLİŞKİN HAZIRLADIĞI RAPOR

Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (DİSİAD) Diyarbakır ve bölge sorunlarına ilişkin hazırladığı raporda şu şekilde;

TEŞVİK PAKETLERİ

Bölgemiz genelinde fiziki alt ve üstyapı eksiklikleri nedeniyle sanayileşeme gelişememiş, sanayinin gelişmesine bağlı olarak da sosyo-kültürel yaşam standartları yükseltilememiştir. Oysaki gerek mevcut kaynaklar, gerek GAP'la birlikte ortaya çıkacak sektörler itibariyle bölgemiz sanayileşmeye oldukça müsaittir. Ancak, sanayileşmenin önünü açacak teşvikler devreye sokulamadığından, dış kaynaklı yatırımcıları bölgeye çekmek mümkün olmadığı gibi, yerel sermayenin bölgede yatırım yapma imkânları da yaratılamamıştır. En son uygulamaya konulan 5520 sayılı teşvik yasası ise içerik olarak oldukça önemli destekleri içeriyor olmasına karşın bölge açısından ne yazık ki beklenen etkiyi yaratamamıştır. Özellikle Organize Sanayi Bölgesi ve/veya hazine arazisinin yetersiz olduğu bölge illerinde yatırımcılara arsa tahsisinin yapılamaması en önemli sorunu teşkil etmektedir.

Nihayetinde; ilgili yasada (Yatırım yeri tahsisi konusu MADDE 16 - (1) Bakanlıkça teşvik belgesi düzenlenmiş büyük ölçekli yatırımlar, stratejik yatırımlar ve bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar için, 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi çerçevesinde Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre yatırım yeri tahsis edilebilir.) yatırım yeri tahsisini Maliye Bakanlığınca belirtilen usul ve esaslarına gore yapılacağını belirtmektedir. Buna göre; gerek OSB alanlarında, gerekse de hazine arazilerine yapılacak yatırımlar için hangi yol ve yöntemlerin uygulanacağına dair bir yönetmeliğin ilgili bakanlık tarafından henüz açıklanmamıştır.
Gerek mevcut teşviklerden azami yararlanabilmek, gerekse de bölgede işsizlik problemi asgariye indirerek refah seviyesini yükseltmek için yatırım potansiyelinin ortamının yaratılması gerekmektedir.

Bu bağlamda;

•5520 sayılı teşvik yasasında netlik kazanmamış olan arsa tahsis yönetmeliği Maliye bakanlığında biran evvel tamamlanmalı, arsa tahsislerinin yatırımcılara bedelli veya bedelsiz sağlanması hususu netleştirilmeli,
•Bölgesel kalkınmayı gerçek anlamda sağlayabilmek açısından çıkarılacak teşviklerde bölgemize çok daha yüksek oranda avantaj sağlayacak destekler verilmeli. Halen uygulanmakta olan teşvik yasası yerli ve yabancı yatırımcılarının görüş ve önerileri alınarak revize edilmelidir. Bölge açısından stratejik öneme sahip madencilik, tekstil ve turizm sektörlerine yönelik özel teşvikler sağlanmalı,
•Bölgede üretilen ve ihracat potansiyeli olan sanayi ürünlerinin yurtiçi ve yurtdışı navlun bedellerini asgariye indirecek devlet destekleri sağlanmalı,
•Bölge genelinde yol, su, elektrik, kanalizasyon, doğalgaz ağı kısa vadede geliştirilmeli,
•Mevcut olanlar modernize edilmeli, enerji kayıplarına neden olan enerji nakil hatları yenilenmeli, Organize Sanayi Bölgelerine kesintisiz ve ucuz enerji imkanları sunulmalı,
•SSK pirimi, vergiler, enerji tüketimi gibi üretim maliyetlerini artıran unsurları asgariye düşürecek teşvik modelleri sağlanmalı,
•Bölge genelinde asgari ücret vergi dışı bırakılmalı,
•Yarım kalan ve düşük kapasiteyle çalışan tesisleri üretime geçirecek destekler verilmeli,
•Mevcut Organize Sanayi Bölgelerinin alt ve üstyapı eksiklikleri giderilmeli, arsalar ücretsiz veya uzun vadeli düşük ücretle sanayicilere verilmeli,
•Yeni Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri yapılmalıdır.
•Kalifiye insanların bölgede kalmaları için ekonomik ve sosyal olanaklara sahip cazibe kentler oluşturulmalı, eğitim alt yapısı geliştirilerek ekonomik katkı sunacak iş gücünün de yetişmesi sağlanmalı.

TURİZM;

Türkiye ekonomisinde oldukça önemli bir paya sahip bir diğer sektör ise turizmdir. Ancak bugüne kadar daha çok deniz turizmine yönelik politikalar ön plana çıkarılmış ve bütün tanıtımlar bu yönde olmuştur. Oysaki ülkenin dört bir yanında doğa, kültür ve din turizmine yönelik potansiyel mevcuttur. Bölgemiz ise daha çok doğa, tarih, kültür ve inanç turizmi yönünden zengindir. Bu zenginliği devreye sokmamız için;

•Yerel ve Mülki İdarelerle işbirliği yapılarak Diyarbakır surları koruma altına alınarak gerekli restorasyonlar için kaynak oluşturularak çalışmalara hız verilmeli,
•Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah GÜL'ün himayelerine alınan Diyarbakır surlarının UNESCO Kültür Mirası kapsamına alınması ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Valiliği ile yerel STÖ'lerin birlikte başlatmış oldukları "2014 yılının Diyarbakır Surlar Yılı" olarak ilan edilmesi kampanyası için ilgili bakanlıklarca da desteklenmeli,
•Bölgenin tarihi ve kültürel değerleri restore edilerek, korunmaları yönünde tedbirler alınmalı,
•Bölgenin kültürel değerlerini ve alternatif turizm alanlarını uluslararası arenada tanıtıcı programlar hazırlanmalı,
•Diyarbakır Suriçi Beldesi SİT alanı ilan edilmeli, tarihi doku korunmalı,
•Diyarbakır-İçkale tarihi mekânında sürdürülen çalışmalar ivedilikle tamamlanmalı,
•Bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik tanıtımında büyük öneme sahip olan Fuar, Kongre ve tanıtım organizasyonlarına Başbakanlık Tanıtma Fonundan kaynak sağlanmalı,
•Tüm siyasi partilerin programlarında tarihi ve kültürel turizmin geliştirilmesine önem verilmelidir. Bu anlamda Diyarbakır ve bölgenin kültür turizmine açılması için de ayrıca çaba gösterilmelidir.

ULAŞIM;

GAP ile birlikte bölge genelinde bir üretim artışının olması beklenmektedir. Ortaya çıkacak ürünün büyük bir bölümünün yurtdışı ve bölge dışı pazarlarda pazarlanacağı bir gerçektir. Özellikle yurt dışı pazarlara ulaşma anlamında bölgenin ulaşım ağının modernizasyonuna gerek duyulacaktır.

Dolayısıyla;

•Bölge illerinin Doğu-Batı, Kuzey-Güney yönlerine açılan kara ve demiryolu ağı geliştirilmeli,
•Demiryolları ile Organize Sanayi Bölgesi arasında bağlantılar sağlanmalı, bölgeler arası demiryolu kargo taşıma kapasitesi arttırılmalı,
•Doğu-Batı güzergahında hızlı tren ağı kurulmalı,
•Şanlıurfa-Habur güzergâhında yapımı planlanan otoban için ekonomik maliyetlerden ziyade çevre il ve ilçelere sağlayacağı sosyal, kültürel ve ekonomik katkılar ve çevresel etkileri (tarım arazilerinin korunması, çevre kirliliği, sanat yapıları vb.) düşünülerek planlanmalı,
•Diyarbakır-Çermik-Kahta- Adıyaman güzergahında yapımı planlanmış olan karayolu yapım çalışmalarına başlanmalı,
•Kısa vadeli çözüm için mevcut askeri havaalanının kapasitesi artırılarak gümrük hizmeti verebilir konuma kavuşturulmalı, uzun vadeli ve daha köklü çözüm için bölge geneline hizmet verebilecek, uluslararası ticareti destekleyecek düzeyde bir uluslararası hava limanı yapılmalı,
•Diyarbakır ve çevre illerde sürmekte olan çevre yolu inşaatlarının çeşitli sebeplerle (kamulaştırma, arazi mülkiyet uyuşmazlığı, toplulaştırma, kadastro vb.) aksaması yanı sıra can ve mal kaybına neden olması önlenerek hızla tamamlanmalı,
•Kırsal üretimin pazar bulma gücünü arttırmak için köy-kent yol ağları iyileştirilmeli,

SINIR TİCARETİ;

Bölgenin içinde bulunduğu ekonomik darboğazın aşılmasında sınır ticareti önemli bir rol oynamaktadır. Ancak mevcut sınır kapıları buna elverişli olmadığı gibi, komşu ülkelerle ticareti ilişkilerimiz de yeterli düzeyde değildir. Dolayısıyla gerek hammadde, gerekse nihai ürünlerimiz yurtdışı pazarlarda yeterince pazarlanamamaktadır. Son dönemde başta komşu ülkeler olmak üzere, ihracat potansiyelimizin arttırılması yönündeki memnuniyet verici girişimlerin devam ettirilmesi için;

•Başta Irak olmak üzere, Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleriyle daha fazla ticaret yapabilmesi için ekonomik ve siyasal ilişkiler geliştirilmeli,
•Bölgenin en önemli ihracat kaynaklarından olan gıda, tekstil ve madencilik ürünlerine ihracat destekleri arttırılmalı,
•Mevcut sınır kapıları modernize edilmeli, yeni kapılar açılmalı, gümrük kapılarında geçişler hızlandırılmalı,
•Sınır Ticaret Merkezlerinde, mücavir illerdeki ihracatçıların da mağaza açma izni verilmeli,
•Sınır kapılarıyla bağlantılı kara ve demiryolu ağı geliştirilmelidir.

SAĞLIK;

Diyarbakır her alanda olduğu gibi sağlık hizmetleri alanında da bölgeye hizmet vermektedir. DİE verileri bölge genelinde hem yatak başına, hem de doktor başına düşen hasta sayısının ülke ortalamalarının çok üzerinde olduğunu göstermektedir. Bu nedenle;

•Halen çeşitli amaçlarla hizmet vermeye devam edilen Dağkapı hastaneler bölgesi yeniden düzenlenerek daha donanımlı ve bölgeye hizmet verebilir bir sağlık kampüsüne dönüştürülmelidir.
•Mevcut sağlık kuruluşları modernize edilmeli, personel eksiklikleri giderilmeli, yatak kapasiteleri arttırılmalı,
•Üçkuyular mevkiinde bulunan faaliyette bulunan Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bölge geneline hizmet verebilmesi için daha büyük ve daha modern bir yapıya dönüştürülmeli, halen tapu ve kadastro sorunları çözülmemesi nedeniyle aksayan "Sağlık Kampüsü" projesi kısa sürede tamamlanmalıdır.

MADENCİLİK;

Ulusal olduğu kadar bölgesel anlamda da üzerinde durulması gereken bir diğer konu madenciliktir. Ülkemiz petrol üretiminin tamamı Bölgemizde çıkarılmaktadır. Bununla birlikte mermer, bakır, demir, fosfat, kömür, çimento gibi daha birçok kaynaklar açısından bölge oldukça zengindir. Bu kaynakların büyük bir kısmı henüz işletilmemekte, kimi tesisler ise atıl vaziyettedir. Petrolün ise çok az kısmı Batman rafinerisinde rafine edilmekte, geri kalanı bölge dışındaki rafinerilere pompalanmaktadır. Sadece çıkarılan petrolün bölgede işlenmesi bile istihdam ve milli gelirin artmasında önemli katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla bölgesel kalkınma farkının azaltılması için madencilik sektörünün canlandırılması gerekmektedir.

Bunun için;

Bölgenin maden kaynakları ve ekonomik işlenebilirlik envanteri çıkarılmalı,
Atıl tesislerinin ekonomik analizleri yapılarak, yeniden üretime kazandırılmalı,
•Batman petrol rafinerisi modernize edilerek kapasitesi arttırılmalı,
•Maden ocağına ulaşım, rezerv araştırma, çıkarma, taşıma ve işleme süreçlerinin tümü için kredi kullanma imkânı sağlanmalı,
•Mermer başta olmak üzere, ihraç ürünlerinin navlun bedellerini düşürecek unsurları minimize edecek politikalar geliştirilmeli.

GAP, TARIM ve HAYVANCILIK;

Bölgesel kalkınma açısından üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu GAP'tır. GAP'ın da bölge açısından en önemli unsurları tarım ve hayvancılık sektörleridir. 1980'li yılların başına kadar yüksek oranda hayvan varlığı ve verimli tarım arazileriyle ülkenin hububat ve bakliyat merkezi olan bölge, uygulanan ithalat politikaları ve son yirmi yıllık süreçte yaşanan zorunlu göçlerle köylerin boşalması sonucu önemli oranda kan kaybına uğramıştır. GAP açısından bakıldığında da Bölgeye yeterli ilgiyi gösterilmediğini, tarımsal yatırımların yüzde 25 seviyelerinde gerçekleştirildiğini görmekteyiz.
GAP ve Tarım-hayvancılık sektörünün gelişmesi açısından;
GAP bütünsel olarak programlanmalı, sulama kanalları için yeterli kaynak tahsisi yapılarak kısa sürede tamamlanmalı,
Sulama kanallarını geçtiği güzergahlarda arazi mülkiyet sorunları acilen çözülmeli, kamulaştırma çalışmaları tamamlanmalı,
Arazi toplulaştırma ve kadastro çalışmaları süratle tamamlanmalı,
Tarla içi tesviye hizmetleri ve bitki deseni uygulama çalışmaları başlatılmalı,
Çoraklaşmayı önleyici tedbirler alınmalı,
Bölge genelinde mera ıslah çalışmaları yoğunlaştırılmalı,
Tarım ve hayvancılık için uzun vadeli, düşük faizli kredi imkânları yaratılmalı,
GAP sulamaları devreye girinceye kadar, pompajla sulamaya yüzde 50 oranında enerji tüketim desteği verilmelidir.

DEMOKRATİKLEŞME;

21. yüzyıl Türkiye'sinin en önemli sorunu demokratikleşmedir. Dünya genelinde ülkelere bakıldığında demokratikleşen ülkelerin giderek zenginleştiği, tersi uygulamalara sahip ülkelerin ise fakirleştiğini görmekteyiz. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olmasına rağmen demokratikleşme yolunda yeterli bir mesafe kat edemediğinden zaman zaman sosyo-ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bugün ise geçmiş deneyimlerden ders çıkararak, Kopenhag Kriterlerini yerine getirmeden çok, Türkiye halkının huzur ve refahı için demokratikleşme sürecini hızlandırmamız gerekmektedir.

Merkezi hükümetin bu anlamda yapmış olduğu yasal düzenlemelerin önemi kadar, yasa uygulayıcılarının bu yasaları uygulamalarını sağlayacak düzenlemelerin devreye sokulması da önemlidir.

Bu bağlamda;

Bölgemizde yaşanan huzur ve güven ortamını kalıcı kılacak adımlar süratle atılmalı, ülke genelindeki hassasiyetler göz önünde bulundurularak, barış ortamını kalıcı kılacak yasal düzenlemeler yapılmalı, bölgenin yaralarını saracak sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel tedbirler alınmalıdır.

Bölge kamu çalışanları için bir staj veya sürgün yerinden çıkarılıp, insanları dinleyen, anlayan sorun çözebilen deneyimli kamu personelinin gönderildiği cazip bir yer haline getirilmeli.

Kaynak: Temsilci / Güncel

Tbmm Anayasa Uzlaşma Komisyonu Organize Sanayi Bölgesi Türkiye Batman Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title