Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan'da

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak tarihin ve coğrafyanın yüklediği sorumlulukların farkında olunduğunu belirterek, "Dünyada yaşanan değişimin insan hakları temelinde hukukun üstünlüğü, barış, refahın, güvenlik ekseni içinde gelişmesi için üzerimize düşeni yapıyoruz. Yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan'a, Türkistan kentindeki Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde fahri profesörlük unvanı verildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki törende yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı olarak Kazakistan'ı ilk kez ziyaret ettiğini hatırlattı. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin Türkiye ile Kazakistan arasındaki işbirliğinin önemli sembollerinden biri olduğunu belirten Erdoğan, dilin ve kültürün gelişmesine, zenginleşmesine çok önemli katkılarda bulunan büyük fikir adamı ve gönül eri Hoca Ahmet Yesevi'nin maneviyatının ziyareti daha da anlamlı kıldığını söyledi.

Üniversiteye ismini veren Ahmet Yesevi'nin geniş bir coğrafyanın manevi kandillerinden olduğunu vurgulayan Erdoğan, üniversitenin bir eğitim kurumu olmanın ötesinde Hoca Ahmet Yesevi okulunun günümüzdeki temsilcisi olarak da faaliyet gösterdiğine ve göstermesi gerektiğine inandığını belirtti.

Erdoğan, üniversitenin ilk ve en önemli öğretim üyesi olarak Hoca Ahmet Yesevi'ye kabul ettiğini dile getirerek, "Öğrenci kardeşlerimden bu şuurla, bu anlayışla, bu misyonla eğitimlerini yürütmelerini, kendilerini yetiştirmelerini bekliyorum. Bu üniversite hem taşıdığı isim hem de bulunduğu coğrafya sebebiyle herhangi bir yükseköğretim kurumu olarak kalamaz, kalmamalıdır. Türk İslam çağlar açılıp çağlar kapatan değişimlerin temellerinin atıldığı tarihi bir ilim, irfan, kültür merkezidir. Tarihte, Türk Rönesansı diye ilan edilen medeniyet hamlesinin harcı işte burada, bu topraklarda karılmıştır. Bu harcın temelinde muhabbet vardır, sevgi vardır, saygı vardır, bilgi vardır, erdem vardır, hikmet vardır" değerlendirmesinde bulundu.

Hoca Ahmet Yesevi'nin Anadolu'ya, Balkanlar'a gönderdiği dervişlerin sadece birer "eren" olmadığını, aynı zamanda birer "alp" olduğunu anlatan Erdoğan, bilgi ve mücadele ruhunu şahıslarında birleştiren bu Alperenlerin izlerini gidilen her yerde gördüklerini ifade etti.

Kuzey Afrika'dan Orta Doğu'ya, Balkanlar'dan Avrupa'nın içlerine kadar her yerde tekkelerini, türbelerini, camilerini, medreseleri ihya edilen bu alperen geleneğinin ocağının Türkistan olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türkistan, Hoca Ahmet Yesevi'nin dergahıdır. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitemizde bu geleneğin günümüzdeki en önemli merkezi olmak durumundadır. Aksi halde üniversitemiz isminin hakkını veremiyor, demektir. Bu adı taşımak ne kadar ayrıcalıklı ise bu misyonu yüklenmek de o derece fedakarlık ister. Ben üniversitemizin önümüzdeki dönemde tüm coğrafyamıza yeni bir soluk, yeni bir nefes vererek adına ve misyonuna yakışan bir gayret ortaya koyacağına yürekten inanıyorum" diye konuştu.

-"Ata yurdun kalbine dikilen fidan genç bir çınar oldu"

Erdoğan, 1993'te ata yurdun kalbine dikilen bu fidanın, genç bir çınar haline geldiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hoca Ahmet Yesevi meşalesini taşıma şerefine nail olmuş bilim insanları ve öğrenciler olarak üniversitemizi uluslararası rekabet gücü yüksek bir kurum haline getirme konusundaki çabalarınızı takdir ediyorum. Bunun yanında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi rektöründen öğrencisine kadar tüm mensuplarıyla köklü geçmişinizle parlak geleceğiniz arasındaki köprü olma misyonunu da her faaliyetinde göstermeliyiz. Türkiye, tarihi, coğrafi ve kültürel bakımından Kazakistan'ın da içinde yer aldığı Orta Asya coğrafyasının doğal ve vazgeçilmez bir parçasıdır. Orta Asya, tarihin her döneminde Anadolu insanı için ayrı bir önem taşır. 1991 yılından itibaren 70 yıllık parantezin kapanmasını takiben bölgeyle yeniden ilişki tesis edilmesi Türk dış politikasının en önemli önceliklerinden biri olmuştur."

Türkiye'nin başta Kazakistan olmak üzere Orta Asya'daki kardeş cumhuriyetlerinin bağımsızlığını ilk tanıyan ve buralarda ilk büyük etkiyi açan ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in, "Bağımsızlığımızı ilan etmemizden 2 saat sonra merhum Turgut Özal, Kazakistan'ın bağımsızlığını tanıdıklarını ilan etmişti" ifadelerini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bu denli anlamlıdır bizim kardeşliğimiz. Orta Asya ülkeleri, bağımsızlıklarından bu yana geçen 20 yılı aşkın sürede siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel alanlarda önemli ilerlemeler sağladı. 1990'lı yılların zorlu şartlarına rağmen bağımsızlıklarını ve egemenliklerini korumayı başaran bu ülkelerde bugün gelinen nokta çok önemlidir" dedi.

-"Asra bedel günler yaşandı"

Bu ülkelerin bağımsızlıklarını sürdürebilecekleri konusunda, 23-24 yıl önce, bazılarının şüphe içinde olduklarını bildiren Erdoğan, "Gerçekten bu yıllar Türkiye için olduğu gibi Türk Cumhuriyetleri için de kolay geçmedi, sıkıntılıydı. Dünyaca ünlü yazarımız Cengiz Aytmatov'un o anlamlı ifadesiyle 'Asra bedel günler yaşandı' ancak bu ülkelerin başarısızlıklarını bekleyenler hüsrana uğradı" dedi.

Kardeş cumhuriyetlerinin hepsinin devlet hayatı bakımından çok kısa sayılacak sürede kendi ayakları üzerinde durmayı başardıklarını dile getiren Erdoğan, Türk dünyasının Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonraki süreçte bağımsızlık döneminin bu ilk sıkıntılı sınavlarını başarıyla tamamladığını söyledi.

Kazakistan'ın bağımsızlığının ve Türkiye-Kazakistan ilişkilerinin 24. yılının kutlandığını anımsatan Erdoğan, bu sürede Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in yönetimi altında ülkede önemli başarılara imza atıldığını, sahip olunan doğal kaynakların ve coğrafi konumun etkin şekilde kullanıldığını, ulaştırma ve enerji diplomasisi alınında görüşü alınan bir ülke haline gelindiğini anlattı.

Erdoğan, Kazakistan'ın bundan sonra da çok daha büyük başarılara imza atacağına yürekten inandığını, Türkiye'nin de bu yolda her zaman Kazakistan'ın ve kardeş Kazak halkının yanında olacağını belirtti.

-"Aradaki kardeşliğe yaraşır ve yakışır mükemmellikte"

İki kardeş ülke arasındaki ilişkilerde, geçen 24 yılda büyük mesafeler katedildiğini vurgulayan Erdoğan, siyasi ilişkilerin, aradaki kardeşliğe yaraşır ve yakışır şekilde mükemmel bir seviyeye ulaştığını kaydetti.

Erdoğan, 2009'da imzalanan Stratejik Ortaklık Anlaşması ve 2012'de tesis edilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin, bu işbirliğinin sembolü olduğunu vurgulayarak, ekonomik, ticari ve kültürel alanlardaki işbirliğinin her geçen gün daha da geliştiğini söyledi.

"Yükseköğrenim konusunda Kazakistanlı kardeşlerimizle çok müstesna bir işbirliği yürütülüyoruz" diyen Erdoğan, 1992'den bugüne kadar 3 bin 750 Kazak öğrenciye Türkiye'de burs imkanı sunulduğunu ifade etti.

Türkiye burslarıyla her yıl 150 öğrenciye lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde burs verildiğini anlatan Erdoğan, ikili ilişkilerin yanı sıra Türk Konseyi başta olmak üzere çok farklı platformlardaki işbirliğinde mükemmel seviyede olunduğunu söyledi.

Büyük önem verdikleri Türk Konseyi'ni, Hoca Ahmet Yesevi misyonunun önemli bir kilometre taşı olarak gördüklerini bildiren Erdoğan, "Bize, düşen görev, ortak kültürümüzden ve tarihimizden aldığımız bu mirası, gelecek nesillere yani sizlere en güzel şekilde aktarmak ve onun daha ileriye götürülmesini teşvik etmektir. Sizlerin de bu anlayışa aynı bakacağınıza, özellikle inanacağınıza ve bunun gereğini de yerine getireceğinize inanıyorum" diye konuştu.

-"Uluslararası dinamikler doğru tahlil edilmeli"

Dünyanın her alanında hızlı değişimlerin geçirildiği bir dönemde olunduğuna dikkati çeken Erdoğan, ortak güvenliği ve geleceği ilgilendiren konuların her geçen gün daha karmaşık bir nitelik kazandığını dile getirdi.

Yaşanan değişimi anlamak için uluslararası dinamiklerin doğru tahlil edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, "İstikrar ve refahın tesisi bakımından karşımıza çıkan ekonomik bağımlılıktan, farklılıkları bir arada yaşatma kabiliyetine kadar pek çok önemli konu, önümüzdeki dönemde gündemimizi meşgul edecektir" dedi.

Türkiye'nin içinden geçilen bu değişim sürecinin farklı dinamiklerinin kesişme noktasında bulunan bir ülke olduğunu anlatan Erdoğan, bunun her geçen gün artan imkan ve kabiliyetle dış politikanın çok boyutluluğunu gerekli kıldığını ifade etti.

"Bunun yanında kedimizle birlikte kardeşlerimizin de siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmesini sağlamak için her türlü çabayı gösterme sorumluluğuyla karşı karşıyayız" diyen Erdoğan, dış politika anlayışlarında, Hoca Ahmet Yesevi'nin insanın kendisiyle olduğu kadar çevresiyle de barışık olması gerektiği prensibinin izlerinin görebileceğini vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu prensibin tüm dünya tarafından uygulanması halinde halen yaşanan bunca acı ve sıkıntının sona ermemesi mümkün mü? Türkiye olarak tarihimizin ve coğrafyamızın bize yüklediği sorumlulukların farkındayız. Dünyada yaşanan değişimin insan hakları temelinde hukukun üstünlüğü, barış, refahın, güvenlik ekseni içinde gelişmesi için üzerimize düşeni yapıyoruz. Yapmaya devam edeceğiz. Tarih bize doğru adımların atılması ve fırsatların değerlendirilmesi halinde bölgemizde büyük medeniyetlerin yükseldiğini, buna karşılık yapılacak yanlışların bedelinin de çok ağır olduğunu gösteriyor."

Erdoğan, şahsına tevdi edilen fahri profesörlük unvanı için şükranlarını dile getirerek, üniversite ve öğrencilere layık olmaya gayret edeceğini belirtti.

-Notlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'i, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'ne gelişlerinde, Rektör Prof. Dr. Valihan Seydildaoğlu Abdibekov ve Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Kutalmış karşıladı.

Kampüs maketini inceleyerek, kampüs hakkında bilgi alan Erdoğan, daha sonra Nazarbayev ile Türk dünyasının önemli şahsiyetlerine ait resimlerin ve kıyafetlerin yer aldığı müzeyi gezdi. Erdoğan ile Nazarbayev, üniversitenin şeref defterini de imzaladı.

Uluslararası ilişkiler alanında fahri profesörlük unvanı alan Erdoğan'a cübbesini, Rektör Abdibekov ile Üniversite Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Osman Horata giydirdi.

(Bitti)

Recep Tayyip Erdoğan Afrika Politika Güncel Haberler