Vatandaş Gelirinden Fazla Borçlanamayacak

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, borçlanmanın kontrollü ve ölçülü olması için gelirle aylık taksit arasında bir bağ kuracak çalışma başlattıklarını belirterek, "Bunun için 1 yıl kadar veri toplanacak. Halkımızın geliri TL ise borcu da TL olsun istiyoruz" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV yayınında ekonomi gündemine ilişkin soruları yanıtladı. "Tasarrufların artırılması için bireysel emeklilik alanında ve mevduatlarla ilgili bölümde atılan adımlar oldu. Şu an buna ilişkin yeni adımlar mı planlanıyor?" şeklindeki bir soru üzerine Babacan, "Cari açığımızın olması üzerinde çalışmamız gereken bir alan. Böyle bir sorunumuz yoktur diyecek durumda değiliz. Cari açık, tasarruf oranımızın az olduğu için yüksek. Büyüme için sermaye için de tasarrufa ihtiyaç var. Burada maalesef iyi bir noktada değiliz. Cari açık vermek demek, kendi tasarruflarımız yeterli değil, Başka ülkelerin tasarruflarını ülkemize getirerek büyümeyi sağlıyoruz demek. Bizim şu andaki kendi tasarruflarımız kendi büyümemesi sağlayacak düzeyde değil, büyümeyi bırakın kendi refah seviyesini koruyacak düzeyde bile değil" diye konuştu.

-"BİZİM ADIMLARIMIZI 2005'TE ABD ATSAYDI KÜRESEL KRİZ OLMAZDI"-

Borsa İstanbul'la ilgili yasal düzenlemelerini yaptıklarını belirten Babacan, "Şirketlerimizin kredi ağırlıklı değil de sermaye ağırlıklı bir bilançoya sahip olmasıyla alakalı yeni bir çalışma başlattık. Krediyi değil de sermayeyi teşvik eden bir çalışma başlatmış olduk" dedi.

Hane halkının borcunun yüksek olduğu zaman birçok aile faciasının ortaya çıktığına dikkat çeken Başbakan Yardımcısı Babacan, "Servet gelir ile orantılı bir borç ve taksit miktarı. Krizin hiç yaşanmadığını düşünürseniz dünyanın genel refahı çok daha iyi bir noktada olacak. Servet ve gelire orantılı borç olsun, vatandaş borçlanmada ölçülü olsun istiyoruz, Biz önden tedbirimizi alıyoruz. Testi kırılmadan yapıyoruz. Amacımız istikrarsa önden ölçülü gitmek önemli. Bu sene yüzde 10 büyüyelim de önümüzdeki seneye bakarız demiyoruz. Bizim adımlarımızı 2005'te ABD atsaydı küresel kriz olmazdı" değerlendirmesinde bulundu.

-"HALKIMIZIN GELİRİ TL İSE BORCU DA TL OLSUN İSTİYORUZ"-

Babacan "Borçlanmanın kontrollü ve ölçülü olması için gelirle aylık taksit arasında bir bağ kuracak bir çalışma başlattık. Bunun için 1 yıl kadar veri toplanacak" diye konuşarak, gelir TL ise borcun da TL olmasını istediklerini belirtti.

Başbakan Yardımcısı Babacan, "Türk lirası hangi yöntemlerle teşvik edilecek?" sorusu üzerine, "Kasım 2002'de ben göreve başladığımda Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi en fazla 9 ay vadeyle borçlanabiliyordu. Düşünün devlet en fazla 9 ay vadeyle piyasadan borç para bulabiliyordu. Bugün vatandaşımız gidiyor, 5 yıllık 10 yıllık konut kredisi bulabiliyor. Ama dünyada nasıl diye bakıyoruz. 20 yıl var, 30 yıl vadeli konut kredisi alabiliyorsunuz. Vadelerin uzamasını da enflasyonla bağlantılı olarak görmemiz lazım. Enflasyon ne kadar düşerse o zaman da vadeler o kadar uzayacaktır" yanıtını verdi.

-"ENFLASYONUN ÇİFT HANEYE ÇIKMASINA YÜZDE 1 BİLE ŞANS VERMİYORUM"-

Bir başka soru üzerine de Babacan, bu yıl son 14 yılın en kurak yazının yaşandığını belirterek, kuraklık ve don probleminin üretimi ciddi oranda düşürdüğüne dikkat çekti. Enflasyonun beklenenden yüksek çıkmasının Merkez Bankası'nın Para Politikalarıyla alakalı olmadığının altını çizen Babacan, "Faizler yükseldiği zaman insanlar harcamayı değil, tasarrufu tercih ediyor. Talep azaldığı zamanda fiyatlar artmıyor. Para politikaları ağırlıklı olarak bu kanaldan çalışıyor. Kuraklığın olması ile ürünün az olmasıyla Merkez Bankası'nın Para Politikasının ilgisi yok. Enflasyonun yüksek çıkmasının temelinde zaten gıda ürünlerini görüyoruz. Enflasyonun çift haneye çıkmasına yüzde 1 bile şans vermiyorum. Enflasyon bu yıl yüzde 7'nin biraz üzerinde çıkabilir" dedi.

-"MERKEZ BANKAMIZIN ÇALIŞMAKTA OLDUĞU HUKUKİ ÇERÇEVE OLDUKÇA AÇIK"-

Hükümet programında Merkez Bankası'nın bağımsızlığına vurgu var. Para politikalarının bugüne kadar uyguladıkları politikaları destek diye algılamak ne kadar doğru olur?" şeklindeki bir soru üzerine Babacan şunları kaydetti:

"Merkez Bankamızın çalışmakta olduğu hukuki çerçeve oldukça açık. Enflasyon hedeflemesi rejimi şuanda uyguluyoruz. Enflasyon hedefi hükümetle merkez bankası arasında ortak konuluyor. Hedefe ulaşmakta para politikası kurulunun araçlarının kullanmak merkez bankasında serbest. Merkez Bankası'nın temel önceliği fiyat istikrarı. Merkez Bankası'nın gecelik faiz oranlarının ne olmasıyla ilgili kuşkusuz farklı görüşler gelebiliyor. Merkez Bankası tüm bu görüşleri dinliyor. Eğer çok sağlam teknik analiz varsa bunları da inceliyor. Daha sonra para politikası kurulu toplanıyor. Tüm bunların ışığında nihai kararı veriyor."

-"İMAR YASASINA YENİ DÜZENLEME GEREKİYOR"-

Ali Babacan, "AVM'lerle ile ilgili sorunun çözülmesi için çalışmalar var mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Buradaki temel problem şu: sanayimizin toplam milli gelirden aldığı pay düşüyor. Bunda fiyat etkisi de var. bugünkü fiyatlarla sanayinin düştüğünü görüyoruz. Bu iyi bir trend değil. Çünkü Türkiye'nin sanayileşmesi lazım. Üreten bir toplum olması lazım. İstediğimiz noktada değiliz. Sanayi yatırımlarının cazip hale gelmesi lazım. Yatırım ortamını iyileştirmeye yine devam edeceğiz.

Sanayicimiz için mutlaka bir adım atmak gerekiyor. Bir yandan da bu imar mevzuatıyla ilgili konulara da el atmamız gerekiyor. İnşaatta kolay para kazanmanın önüne geçmek için imar yasası ele alınmalı. İmar yasasına yeni düzenleme gerekiyor. 1 metre çatıyı yüksek yaptın diye belediyenin ceza kestiği bir kentte bakıyorsunuz, 30-40 katlı bir şey dikiliyor. Bu hem şehirlerimizi çirkinleştiriyor. Hem de kolay hızlı para kazanma kapısı açıyor. Rantında adil dağıtımı konusunda bizde kuşkular oluşturuyor. Bunlara el atmak gerekiyor. Eğer biz dikey değil de yatay mimari istiyorsak, hukuk devletine yakışır bir şekilde fırsat eşitliği perspektifinde bir düzenleme gerekiyor. Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı'nın rol tanımının yeniden yapılması gerekiyor."

-"CARİ AÇIK BÜYÜMEYİ SINIRLI TUTUYOR"-

Orta gelir tuzağı konusunda ise Başbakan Yardımcısı Babacan, büyümenin temel şartlarının olduğunu, Türkiye'nin kurallı bir piyasa ekonomisine sahip olması gerektiğini, fırsat eşitliği sağlanması gerektiğini, şeffaflık konusuna ağırlık verilmesi, rekabetin iyi işlemesi gerektiğini ifade etti.

Büyümenin yarısının iç, yarısının dış talepten geldiğine dikkat çeken Babacan, "İş gücü piyasamız verimli çalışmıyor, adım atmamız gerekiyor. Eğitim, üniversiteler ve ar-ge konusuna ağırlık vermemiz gerekiyor" dedi. Babacan, cari açığın büyümeyi sınırlı tuttuğunun da altını çizdi.

Açıklamalarında Türkiye'yi çekemeyenlerin olduğuna da vurgu yapan Babacan, "İlerlemesini istemeyenler tabi ki var. Dışarıdan gelen her şeye Türkiye'yi kapatalım diye bir algıya da kapılmamak gerekiyor. Dışa açık bir ekonomi yapısını mutlaka korumamız gerekiyor" dedi.

Kaynak: ANKA / Ekonomi