TÜM KATEGORİLER
Başbakan Yardımcısı Arınç: Abdullah Gül'e Karşı Alınmış Bir Karar Değil
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa gereği Bakanların hepsi dışardan olabilir ama Başbakan'ın milletvekili olması gerektiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa gereği Bakanların hepsi dışardan olabilir ama Başbakan'ın milletvekili olması gerektiğini söyledi. 27 Ağustos'ta yapılacak AK Parti olağanüstü kongresinin Abdullah Gül'e karşı alınmış bir karar olmadığının altını çizen Arınç, "Partinin iç dinamikleriyle bugünkü şartların zorlaması ile alınmış hukuki bir karardır. Abdullah Gül'ün bundan dolayı üzüleceğini tahmin etmem. Ona karşı yapılmış bir eylem olarak algılanmasın" dedi.
Arınç A Haber yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Arınç, 10 Ağustos seçimlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok büyük bir başarı kazandığını söyledi.
Başarının küçük görülmemesi ve kimsenin spekülasyon yapmamasını isteyen Arınç, "12. Cumhurbaşkanı bugüne kadarkilerin aksine halk tarafından seçilmiş oldu. Yüzde 52 oy oranı gözüküyor.Başbakanımız kişisel başarısına bir yenisine eklemekle kalmadı, ilk defa halkın doğrudan oyları ile cumhurbaşkanı seçildi" dedi.
Katılının geçmiş seçimlere göre biraz düşük görünebileceğini kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç, "14 milyon seçmenin oy kullanmadı görünüyor. Dün MKYK'da seçim işlerinden sorumlu arkadaşlarımız bir analiz yayınladı. Şu veya bu ne tartışırsınız, tartışın yüzde 74'1'lik katılım oranı var. Avrupa ülkelerinin hangisine baksanız bu oy oranını göremezsiniz. Ak Parti seçmeni açısından düşünüyor. Nasıl olsa başkanımız kazanacak diye, işinden eksik kalmamak isteyenlerde olabilir, mevsimsel bir takım sebepler olabileceği gibi bir psikolojik özgüveni de ortaya koymamız lazım. CHP seçmeni açısından farklı unsurları, MHP seçmeni açısında farklı unsurları görebiliriz, hedefi açsından daha büyük bir iştirak olmuştur. Yüzde 74,1'lik katılım oranını hiç de küçümsememek lazım. 40 tane farklı sebep sayılabilir ki, sandığa gitmekten mahrum olmuşlardır. Sadece tatilcilerin üzerine yıkmak bu da insafsızlık olur. Ankara, İstanbul seçmenleri birçoğu adreslerini bodruma nakletti oy kullanabilmek için. Dikili'de 6 bine yakın Ankara seçmeni nakil yaptırmak suretiyle oy kullandı. Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz. Yüzde 52'lik başarının üzerini örtmeniz mümkün olmaz" şeklinde konuştu.
-"KAYBEDEN İHSANOĞLU VE ONU DESTEKLEYEN SİYASİ PARTİLER OLMUŞTUR"-
AK Parti'nin kemikleşmiş oyunun 21 milyonun altına düşmeyeceğinin bu seçimde de görüldüğünü kaydeden Arınç açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Önce 2 partinin sonda 14 partinin destek olduğu söylenen İhsanoğlu yüzde 38 küserlerde kaldı. Anlaşılıyor ki CHP seçmeninin bir kısmı Demirtaş'ı beğenmiş olabilir veya Kemalist sol laikçi kesim bir farklılık olarak ona oy vermiş olabilir. Seçim kampanyadaki başarıları dikkat çekmiş olabilir. Hiç bir mazerete gerek yok, AK Parti adayı cumhurbaşkanı seçilmiştir, HDP adayı iyi bir kampanya yürütmüş ve iyi bir sonuç almıştır. Kaybeden İhsanoğlu ve onu destekleyen siyasi parti liderleri ve siyasi partiler olmuştur.
-"SAFLIĞINA VERMEK LAZIM"-
En doğrusunu İhsanoğlu söyledi. Ortaya sürülmüştü, ne söylenirse onu yaptı. Yanında siyasetçilerden çok destekçisi yoktu, Türkiye'yi çok fazla tanımıyordu. Bildiklerini söylemek suretiyle çok kısa, çok öz kampanya yaptığını zannetti ama aldandı. O Kadar aldandı ki arkamda 14 parti var dedi simlerini biz de sayamıyoruz. Sadece tabelası olan, seçime girme yetkisi olmayan 7 tane parti vardı ki bunları saymaya bile gerek yok ama ona çok güvendi. Son zamanlarda yüzde 60 ile seçileceğim demeye başladı. Bu çok büyük hataydı, saflığına vermek lazım ve kaybetti. Kaybettikten sonrada söyleyecek hiçbir şeyi kalmadı. Sadece beni tanımayanlar daha çoktu şimdi tanıyanlar daha çok demek istedi.
-"CHP VE MHP HAYATLARININ EN BÜYÜK KUMARLARINI OYNADI"-
CHP ve MHP hayatlarının en büyük kumarlarını oynadı, ama liderle kendilerini kurtarmayı tercih etti. Çünkü partilerinden bir aday göstermek zorundaydılar. Hesaplar masa başında yapıldı, çarptılar boldüler, Birde Sayın Bahçelinin biliyorsunuz üçgen hesapları var tepe hesapları var, çatı hesapları tutmadı çünkü onlar zannediyordu ki Bizim yüzde 45 oyumuz var, yüzde 5'TE ak Partinin tabanından alsak geriye kalan 1-2'yi diğer partilerden toplasak bizim adayımızın seçilmesi mümkün olabilecek. Hesap tutmadı.
-MKYK TOPLANTISINDA ALINAN KARARLAR-
Ben de bir MKYK üyesiyim, dünkü toplantıda seçim değerlendirmesi yapıldı, seçim analizi yapıldı. Cumhurbaşkanımızın ne zaman görev başlayacağı, görev teslimini ne zaman olacağı, partisi ile ve milletvekilliği ile ilişiğini ne zaman keseceği, bir tartışma konusuydu o tartışmayı yaptık. Hukuki açıdan yaptık. Bu konuda çok yararlı bir tartışma oldu. Anayasa Hukukçularından alınan görüşler ortaya ondu. Hukukçu arkadaşlarımız kendi birimlerini ortaya koydular. Şuna karar verdik 103'üncü madde esastır. 28 Ağustosta sayın cumhurbaşkanımız mazbatasını alacak, parlamentoya gelecek ant içecek, köşke çıkacak, devir teslim olacak ve görevine başlayacak. Bunu hepimiz kabul ettik. Genel Başkanımızın, Başbakanımızın görev süresi 28 Ağustos'a adar devam edecek. Dolayısıyla bu görevlerini o tarihlere yapacağına göre, cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün görev süresi 28'inde biteceğine göre biz yeni genel başkanımızı ne zaman ve nasıl seçmeliyiz konusuna girdik. Eğer bu güne kadar görev süresi devam edecekse bundan bir gün evvel, tüzüğün 70. Maddesine göre Genel Başkanlık boşalacağı için 27 Ağustos'ta, arada 15 günden fazla da bir süre olduğu için büyük kongrenin tarihide belirlenmiş tespit edilmiş oldu. Burada da tamamen oy birliği ile karar alındı.
-"BİR KÖYDE İKİ MUHTAR OLMAZ"-
27'sinde kongremizi tek maddelik yapacağız. Mevcut genel başkanımız bir veda konuşması yapacak. Arkadan da Genel Başkanlığa kim aday olacaksa bir turda o seçimi de yapmış olacağız. Dünkü konuştuğum konulardan biri, güçlü bir başbakanın benden sonra göreve gelmesi için 2 sıfatı birlikte taşıması gerekir. Yani genel başkan ve başbakan aynı kişide birleşmeli buna bir itirazımız yok. Çünkü bundan sonraki tartışmaların hepsi AK Partinin geleceğine veya hükümetimizin bundan sonraki geleceğine ilişkin. Başbakanımız bu partinin hemen her şeyinden sorumlu olduğuna göre partinin geleceğini de, hükümetin geleceğini de güçlü bir genel başkan ve güçlü bir başbakanda görüyor. Eş Başkanlık partiler yasasında kabul edildi ama bir köyde iki muhtar olmaz. Bu Türk halkının geleneğidir. Genel başkanda bir tane olacaktır, başbakanda bir tane olacaktır prensibini belirledik.
-"YAZILAN ÇİZİLEN İSİMLERDEN BİRİ DE OLABİLİR, DIŞINDAN DA BİRİ OLABİLİR"-
27'sinde Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine, bir Genel Başkan seçilecek, bu Genel Başkan adaylığı şimdilik istişarelerle ortaya konacak. Şüphesiz bunun dışında da Genel Başkan adaylarının olması siyasetin bir gereğidir. Çıkarsa, en az delegelerin 5'te 1'inin teklif etmesi gerekir. Milyonda bir olsa da bir başkasının genel başkan adayı olması muhtemeldir. Bu istişareler sonucunda 1 adayın üzerinde ittifak edilirse, o arkadaşımız 27 Ağustos günü genel başkan adaylığını açıklayacaktır ve delegelerimizin çok büyük kısmı onun üzerinde ittifak üzerinde duracaktır. 27'sinde Genel Başkan olan kişi de 28'indeki devir teslim töreninin sonra Başbakanımız cumhurbaşkanı olacak, o genel başkana hükümeti kurma yetkisi verecek. Bugün yazılan çizilen isimlerden biri de olabilir, dışından da biri olabilir."
-"SİYASETTE DEVAMLILIK ESASTIR"-
Hem bu partimizin kurucularından bir olarak, hem başbakanımız, hem cumhurbaşkanımız, hem Dışişleri bakanımız olarak, bugüne kadar halkın karşılık bulduğu kendisini sevdiği bir insan olarak cumhurbaşkanlığı sürecinden sonra tekrar siyasete dönmesi, siyasi bir aktör olarak Türkiye'ye yararlı hizmetler yapmasını gönülden arzu ederim. Peki, bu siyaseti nerede yapacak? Hangi noktada yapacak? Elbette hepimiz AK Parti'de başımızın üstünde yeri var diyerek AK Partiye kendilerini davet ettik. Kendileri de er zaman güvendiğimiz gibi, her zaman kendisine duyduğumuz saygı gibi benim geleceğim yer AK Parti'dir dedi ve bu kararını ifade etti. Gelecek ama siz kongre yapıyorsunuz? Ne yapalım siyasetin gereği bu. Biz bu kongreyi yapmasak olur mu? Yapacağız. 28'inde görev biter, siyasette devamlılık esastır, boşluk kabul etmez. 27'sinde yapacağız, 28'inde el sıkışacak veda edecek yeni bir dönem başlayacak."
-"ABDULLAH GÜL'E KARŞI ALINMIŞ BİR KARAR DEĞİLDİR"-
Cumhurbaşkanımızın görev süresi 28'inde bitecek, şöyle denebilir; o kongrede Başkan olsun. Ama bunu pratikte bir faydası yok ki. Genel Başkan olsun ama Başbakan olamayacak. Niçin? Milletvekili değil. Ne zaman milletvekili olabilir? 15 Haziran'a kadar olamaz. Efendim Bayburt modeli var, Gümüşhane modeli var. Bunların hepsi zaman içinde ihtiyaçlara göre uygulanmış formüllerdir. En kolayını söylüyorum, Gül'ün dönme ihtimali olduktan sonra biz kongreyi yapsaydık ve oy birliği ile kendisini genel başkan seçseydik Başbakan olması mümkün değildi. Anayasa gereği Bakanların hepsi dışarıdan olabilir ama Başbakan'ın milletvekili olması lazım, dolayısıyla Başbakanımız da MKYK üyeleri de şimdilik seçilen Genel Başkanın Başbakan olması ve bunun partiye, devamlılık, istikrar kazandıracağı noktasında birleştiler. Bu Abdullah Gül'e karşı alınmış bir karar değildir. Partinin iç dinamikleriyle bugünkü şartların zorlaması ile alınmış hukuki bir karardır. Abdullah Gül'ün bundan dolayı üzüleceğini tahmin etmem. Ona karşı yapılmış bir yelem olarak algılanmasın. Hemen galip de Genel Başkan olmasına Başbakan olmasına şu aşamada gerek yok."
