Başbakan Erdoğan: Yapacağımız Tek Şey Var, İslam Dünyasının El Birliği

AK Parti'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bombaların, kurşunların açlık ve sefaletin karşısına çıkan herkesi ezdiğini belirtirken, "Ne yapacağız? Yapacağımız tek şey var, İslam dünyasının işte bu zalimlere karşı el birliği yapması, güç birliği yapması, tavrını ortak sergilemesidir. Burada şu önemli noktayı da bir kez daha vurgulamak isterim, bakınız içinde yaşadığımız coğrafyada son yüzyıldır akan kan hep Müslüman kanı oldu. Ezilen, ezilen horlanan, ötelenen, katledilen her zaman Müslümanlar oldu" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, AK Parti Adana İl Başkanlığı tarafından 5 Ocak Stadyumu'nda düzenlen iftar programına katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Kadir Gecesi"nin Türkiye ve millet için hayırlı olmasını ve özellikle de mazlumlar için kurtuluşa vasıta olmasını diledi. Erdoğan, Kuran'ın nazil olduğu, meleklerin ve Hazreti Cebrail'in yeryüzüne teşrif ettikleri ve fecrin doğuşuna kadar yer yüzüne teşrif ettikleri bu gecenin ibadetle, özellikle dualarla geçirilecek eşsiz bir gece olduğunu ifade etti.

Buradan dağılıp evlerimize ya da camilere ulaştıklarında ülke için, istikbal için, huzur, kardeşlik, birliğimiz, beraberlik için dua etmelerini rica eden Erdoğan, "Özellikle de yanı başımızda zulüm gören Suriyeli, Iraklı, Gazzeli kardeşlerimiz için dualar etmenizi sizlerden rica ediyorum" dedi.

-"DEĞERLERİMİZİ ADETA YİTİRMENİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ GİBİ GELİYOR BANA"-

Bu Ramazan'ın da maalesef yürekleri buruk şekilde yaşadıklarını anlatan Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz coğrafya bu Ramazan'ı da kan içinde, ateş içinde acı içinde geçirdi, geçiriyor. Suriye'de, Irak'ta, Mısır'da ve son olarak da Filistin'de vuku bulan hadiseler bu mübarek günlerin sevincini layıkıyla yaşamamıza mani oluyor. İnsanlık tarihinin en eski yerleşimlerine, en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan bu kadim coğrafya adeta bir fetret dönemi yaşıyor. Düşünebiliyor musunuz, Müslüman Müslüman'ı Kelime-i Tevhid getirerek öldürüyor. Böyle bir tabloyu yaşıyoruz. Mısır da böyle, Suriye de böyle, Irak da böyle. Çekilen acılar, yaşanan trajediler Türk'üyle, Arap'ıyla, Kürt'üyle her kökenden, her inançtan insanıyla hepimizin ortak acısı, ortak trajedisi. İslam dünyasında bir şeyler oluyor ve değerlerimizi kaybetmenin, değerlerimizi adeta yitirmenin bedelini ödüyoruz gibi geliyor bana. Çünkü zalim, insanların kökenine, inancına bakmıyor" dedi.

-"İSLAM DÜNYASININ İŞTE BU ZALİMLERE KARŞI EL BİRLİĞİ YAPALI"-

Bombaların, kurşunların açlık ve sefaletin karşısına çıkan herkesi ezdiğini belirten Erdoğan, "Ne yapacağız? Yapacağımız tek şey var, İslam dünyasının işte bu zalimlere karşı el birliği yapması, güç birliği yapması, tavrını ortak sergilemesidir. Burada şu önemli noktayı da bir kez daha vurgulamak isterim, bakınız içinde yaşadığımız coğrafyada son yüzyıldır akan kan hep Müslüman kanı oldu. Ezilen, ezilen horlanan, ötelenen, katledilen her zaman Müslümanlar oldu. Ne acıdır ki Müslümanların kanını akıtan her zaman gayrimüslimler olmadı. Hiç kuşkusuz bu coğrafya üzerinde hesapları olanlar var. Müslümanların tefrika içinde olması için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama bu tuzağa düşen, bu nifak ve tefrika tuzağına aldananlar da hep Müslümanlar oldu. Bu coğrafya en başta şunu unuttu, Müslümanlar kardeştir. Bunun lafını yapıyoruz ama uygulamaya gelince ne yazık ki yok. Bir Müslüman'ın diğer Müslüman'a malı, ırzı ve canı haramdır bizim değerlerimizde, bizim dinimizde. Bu unutulduğu için Hazreti Kur'an ve Hazreti Nebi'nin emir ve tavsiyeleri göz ardı edildiği için işte biz bu acıları ne yazık ki yaşıyoruz. Bir dünyada gücü elinde bulunduranlar var onlar kendilerini her zaman haklı ilan ediyor" dedi.

-"BOMBA DÜŞEN EVİ KENDİ EVİ OLARAK GÖRMEYEN, HERKES BU MİLLETİN YABANCISIDIR, BU BÖYLE BİLİNE"-

Türkiye'de 1 milyon 150 bin civarında kişinin Suriye'den kaçıp geldiğini ve bunların misafir edildiğini anlatan Erdoğan, "Bir kısmını kamplarda bir kısmını kendi imkanlarıyla sağlanan desteklerle şehirlerimizde barındırıyor. İhtiyaçlarını karşılıyoruz. Biliyorum, birçok sıkıntılar var. Aynı şey Irak'ta yaşanan karışıklıklardan dolayı mağdur duruma düşen kardeşlerimize her türlü yardımı yapıyoruz. Zor günlerinde yanlarında olduğumuzu gösteriyoruz. Dün Bosna'daki, Kosova'daki kardeşlerimize hangi anlayışla sahip çıktıysak bugün de bölgemizde zor duruma düşen kardeşlerimize aynı duygularla el uzatıyoruz" dedi.

Devletlerin fiziki sınırları ile insanların gönül sınırlarının başka olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu insanlar, evet bizim devletimizin fiziki sınırları dışında olabilirler ama onlara gönlümüz bir, kalbimiz bir, sevincimiz, tasamız bir, bunu böyle bilelim. Açık söylüyorum; Filistin'de, Gazze'de iftar vaktinde bomba düşen evi kendi evi olarak görmeyen, böyle hissetmeyen herkes bu milletin de bu coğrafyanın da yabancısıdır, bu böyle biline. Ülkemizde yaşanan deprem felaketlerinde, terör saldırılarında, yıkıntıların altından gelen sese bu coğrafyanın tüm insanları kulak kesiliyordu. Hayırlı bir netice için kalpten dua ediyordu. Bugün bomba ile yıkılmış evlerin altından yardım çağrısı yapan kardeşlerimiz için, bizler de aynı hissiyatla yaklaşmak mecburiyetindeyiz. Gönül sınırlarının hududunun elhamdülillah çok geniş" diye konuştu.

-"MERSİN'İN HAKKINDAN ALIP SURİYELİ MAZLUMLARA VERMİYORUZ"-

Balkanlar'dan Güney Asya'ya kadar kardeşlerinin, akrabalarının olduğu her yere el uzattıklarını, küllenmiş ilişkileri canlandırdıklarını kaydeden Erdoğan, "Bunu da kesinlikle petrol için, maden için veya bir başka çıkar için yapmıyoruz. Allah'ın rızasından, kardeşlerimizin gönül hoşluğundan başka bir ölçümüz yok. Dünyaya sadece matematikteki dört işlemin penceresinden bakanlar elbette bunu anlayamazlar" değerlendirmesinde bulundu. Ama milletin bunu gayet iyi anladığını ve gördüğünü, bu yol da kendilerini desteklediğini belirten Erdoğan, "Zor zamanlar, sıkıntılı dönemler elbette geride kalacaktır. İşte o zaman inanıyorum ki bu yolun doğruluğu, hakkaniyeti, ahlakiliği çok daha iyi anlaşılacak, çok daha iyi takdir edilecektir. Biz zor durumda olan kardeşlerimize el uzatırken, onların hakkını savunurken, onları misafir ederken içerden birileri çıkıp bunu siyasi bir malzeme olarak kullanmanın gayreti içine giriyor. Şunu burada açık açık ifade etmek zorundayım; Türkiye son 12 yılda yaşadığı büyük dönüşümün etkisi ile artık "alan el' olmaktan çıkmış, "veren el' konumuna yükselmiştir. Hamdolsun, imkanlarımız var, kaynaklarımız var. Biz Adana'nın hakkından alıp, Somali'ye vermiyoruz. Mersin'in hakkından alıp Suriyeli mazlumlara vermiyoruz. Hatay'ı unutup ya da Türkmen kardeşlerimizi unutup, içerdeki sorunları unutup, mesaimizi sadece Gazze için yoğunlaştırmıyoruz. Büyük devlet bunların hepsini bir arada yapabilen devlettir. Büyük devle içerdeki vatandaşına da dışarıdaki ihtiyaç sahibine de ulaşabilen bir devlettir.

-"GERİDE EBEDİ BİR KARDEŞLİK, GERİDE MAZLUMLARA YARDIM ETMİŞ OLMANIN GURURU KALACAK"-

Bugün dünyanın büyük diye kabul gören devletlerine bakıldığında bunun görüldüğünü belirten Erdoğan, "Söz konusu Türkiye olunca, içerden ve dışardan bir takım kesimler Türkiye'nin uluslararası faaliyetlerini sorguluyorlar. Açık söylüyorum, bunu Türkiye'yi düşündükleri için değil, dalkavukluğunu yaptıkları uluslararası odaklar adına yapıyorlar. İçine kapanan bir Türkiye istemiyoruz. Sorunlara sırtını dönen bir Türkiye, kardeşlerine kayıtsız kalan bir Türkiye, Türkiye olmaz. Türkiye olarak kalamaz. Bizim ufkumuz var bizim geniş bir muhayyilemiz var. Bizim daha güçlü, daha büyük, daha itibarlı bir ülke olma hedefimiz var. Kimin ne dediğine bakmayacak, kendi istikametimiz kendimiz çizeceğiz. Suriyeli mazlumlara da işte böyle bir yaklaşımla ensar olma büyüklüğünü göstermeye devam edeceğiz. İnşallah Suriye'deki çatışmalar bittiğinde, barış tesis edildiğinde hiç kimse Türkiye'de kalmayacak. Yurtlarına geri dönecekler. Geride ebedi bir kardeşlik, geride mazlumlara yardım etmiş olmanın gururu kalacak" dedi.

-"MUHALEFETİN KENDİSİ NE Kİ ADAYLARI NE OLSUN"-

Çevrede bu kritik gelişmeler yaşanırken, Türkiye'de de tarihi öneme sahip bir süreç yaşandığına vurgu yapan Erdoğan şöyle konuştu,

"İlk kez cumhurbaşkanını, cumhurun, yani milletin ta kendisi seçecek. Milletin doğrudan seçerek göreve getirdiği cumhurbaşkanı elbette daha önce aynı görevi yapanlardan farklı olacaktır. Farklı davranacaktır. Milletimizin teveccühüyle bu göreve, bu kardeşinizi getirmeniz halinde sizlere Çankaya Köşkü'nde oturan değil, hükümetle birlikte ülkemizin her meselesinin çözümünde bir fiil çalışan, ter döken bir cumhurbaşkanı olacağımın sözünü veriyorum. Ben böyle söyleyince birileri bundan rahatsız oluyor. Kendileri bugüne kadar, memleketin ve milletin hayrı için hiçbir proje üretmemiş, hiçbir çaba göstermemiş olanların, "ben çalışacağım, ter dökeceğim' diyen bir cumhurbaşkanından rahatsızlık duymalarını aslında tabii karşılamak gerekir. Keşke karşımızda sadece laf üreten değil, proje üreten, vizyon ortaya koyan bir muhalefet olsaydı. Muhalefetin kendisi ne ki adayları ne olsun. Böyle bir rekabet ortamı ülkemiz için hiç şüphesiz daha hayırlı olurdu. Ama merak etmeyin biz kendi projelerimizle, kendi yaptıklarımızla rekabet etmeyi de öğrendik. Yaptığımız her işin daha fazlasını, daha büyüğünü, daha iddialısını ortaya koyarak, Türkiye'yi adım adım 2023 hedeflerine doğru götürüyoruz. Bununla da yetinmiyoruz, torunlarımıza 2053, 2071 vizyonumuzla gelecek nesiller için de istikamet belirliyor yol haritası oluşturuyoruz. Seçilmemiz halinde cumhurbaşkanlığımız döneminde başlattığımız ve Cumhurbaşkanımızla dayanışma halinde götürdüğümüz tüm projelerin inşallah ben de takipçisi olacağım Adana için Türkiye için ne söz vermişsek, ne taahhüt etmişsek, hepsini hayata geçirmek için yanı azimle, aynı enerjiyle çalışmaya devam edeceğiz."

Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti Türkiye Politika Güncel Haberler