Bakanlar Kurulu Toplantısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, HDP'li bazı milletvekillerinin tutuklanmasına ilişkin "Bu, anayasaya uygundur. Hatta yapılan değişiklikle ortaya konulan anayasanın emrinin gereğidir. İlgili mahkemeler bunları yapmıştır. Ne karar verirler, siyasetin, bizim bileceğimiz, karışacağımız bir iş değil. Ortada siyaseten olan herhangi bir şey yoktur. Yakalanma süreci de, tutuklanma süreci ve bundan sonraki süreç de bütünüyle, yüzde yüz hukuki bir süreçtir. Dolayısıyla bu hukuki süreçlere herkesin saygı göstermesini temenni ederiz." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Dün itibarıyla Rakka operasyonunun başladığını, operasyonun esas amacının DEAŞ'ı Rakka'da çevrelemek olduğunu belirten Kurtulmuş, ABD'li yetkililerin de bu ifadeyi kullandığını, buradaki bütün hassasiyetleri dile getirdiklerini söyledi.

Rakka, Halep ve Musul'un bu şehirlerde yaşayan halka ait olduğunu, bu şehirlerin demografik yapısını değiştirmenin hiçbir şekilde bölgede barışın sağlanmasına katkı vermeyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, "Bunun için titizlikle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son günlerde Türkiye'nin sınır bölgesine yapmış olduğu askeri sevkiyat, Türkiye'nin olası tedbirleri çerçevesinde atılmış olan bir adımdır. Onun için Rakka'nın, tamamı Arap olan bir kentin, Arap olmayan unsurlar tarafından ele geçirilmesi ve onlar tarafından yönetilmesinin, herhangi bir şekilde bölge barışına katkıda bulunmayacağını ifade etmek isteriz. Benzer şekilde Telafer ya da Sincan'ın Haşdi Şabi unsurları tarafından işgal edilmesi ya da bu unsurlar tarafından bu şehirlere hakim olunmasının bölge barışına hiçbir katkısının olmayacağını, aksine bölgede barıştan uzaklaşılmasına sebep olacağını ifade etmek istiyoruz." diye konuştu.

Kurtulmuş, Türkiye'nin bütün bu konulardaki hassasiyetlerini hem ABD'li yetkililere hem de Irak merkezi hükümeti ve ilgili bütün taraflara defaatle söylediklerini belirtti.

Diyarbakır'daki terör saldırısı

Diyarbakır'da 4 Kasım Cuma günü gerçekleştirilen bombalı saldırı ile Türkiye'de bir kez daha terörün hain ve karanlık yüzünün görüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara şifa diledi.

Kurtulmuş, olayın ortaya çıkması kadar olaydan sonra ortaya konmaya çalışılan tezgahın da Türkiye'nin ne kadar büyük bir saldırı altında olduğunu göstermesi bakımından önemli olduğuna dikkati çekti. Saldırıyı henüz kimin yaptığı ortaya konmamışken uluslararası bir haber ajansının bu saldırının başka bir terör örgütü tarafından yapıldığını uluslararası camiaya yaydığını hatırlatan Kurtulmuş, aynı saatlerde terör örgütünün faaliyetleriyle irtibatlı bazı siyasetçilerin de açıklamalarıyla saldırıyı PKK üzerinden başka yerlere kaydırmaya çalıştığını vurguladı.

Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Olayın hemen arkasından Diyarbakır Valiliği'nin yapmış olduğu açıklamayla ve telsiz konuşmalarıyla 'Kemal' kod adlı bir terörist üzerinden bu işin yapıldığına ilişkin bilgiler teyit edildi. Diyarbakır Valiliği'nin açıklamasının üzerinden de PKK'nın kollarından birisi olan TAK tarafından bu operasyonun yapıldığı teyit edildi. Mesele açıktır. Açıklamayı hem başka bir site üzerinden hem de kendi sitesi üzerinden duyuran TAK'ın bu sahiplenmesiyle ve dinlemelerde ele geçirilen konuşmalarla bu işin TAK tarafından yapıldığı açıktı. Daha olayın dumanları tüterken, bombaların dumanları çıkarken, uluslararası bir haber ajansının bu meseleyi PKK'nın üzerinden alıp, PKK'nın yükünü hafifletme yolundaki çabalarını da anlamak mümkün değildir. Nasıl bir operasyonla karşı karşıya kaldığımız, siyasilerden gelen açıklamalarla da bu operasyonun PKK üzerinden nasıl alınarak, onların yükünün hafifletilmeye çalışıldığı aşikardır. Bu, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı operasyonun büyüklüğünü göstermek bakımından önemlidir."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, aynı durumun Hurşit Külter olayında yaşandığını, birtakım siyasiler ve terör örgütüne yakın çevrelerin "Hurşit Külter, devlet tarafından kaçırıldı, yok edildi" diye kampanyalar yaptıklarını, bu kampanyalara bazı siteler üzerinden destek verildiğini ancak bir müddet sonra bu kişinin ortaya çıktığını dile getirdi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin sadece terör örgütleriyle savaşmadığını aynı zamanda uluslararası bir algı operasyonu ile mücadele ettiğini, bunu kamuoyunun takdirine sunduğunu aktardı.

"Firari olan milletvekili sayısı 2'ye düştü"

Geçtiğimiz hafta içinde HDP eş genel başkanları ile birlikte gözaltına alınan 12 milletvekilinden 9'unun tutuklandığını, 3'ünün de serbest bırakıldığını anımsatan Kurtulmuş, "Hakkında yakalama kararı olan 3 milletvekili de firari durumdaydı. Bunların 2'si yurt dışında. Bir tanesi Nihat Akdoğan, Hakkari girişinde az evvel polisler tarafından yakalandı ve firari olan milletvekili sayısı 2'ye düştü." ifadelerini kullandı.

Gözaltılar ve tutuklamalarla ilgili, bir anayasa değişikliği dolayısıyla alınan karar olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Anayasada yapılan değişiklikle, o ana kadar TBMM'de dosyası bulunan, haklarında fezleke bulunan milletvekillerinin tamamının fezlekelerindeki suçlar dolayısıyla dokunulmazlıkları kaldırılmış ve onlarla ilgili adli bir süreç başlamıştı. MHP'nin Genel Başkanı bizzat kendisi giderek, CHP Genel Başkanı avukatını göndererek, diğer partilerin milletvekilleri bizzat ilgili savcılıklara giderek ifadelerini vermişlerdi. Ancak HDP'liler ifade vermekten kaçındılar ve ifade vermedikleri için böyle bir sürecin önü açılmış oldu. Şimdi bu sürecin Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia etmek bizatihi TBMM'nin iradesine saygısızlıktır. Bu, anayasal bir süreçtir. CHP'nin de içinde bulunduğu, belki CHP'den bazı milletvekillerinin de kabul oyu vermiş olduğu bir anayasa değişikliği ile milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla ilgili dosyaların bakımı sağlanmıştır. Dolayısıyla anayasal süreç mahkemeler tarafından devam ediyor.

Bu, anayasaya uygundur. Hatta yapılan değişiklikle ortaya konulan anayasanın emrinin gereğidir. İlgili mahkemeler bunları yapmıştır. Ne karar verirler, siyasetin, bizim bileceğimiz, karışacağımız bir iş değil. Ortada siyaseten olan herhangi bir şey yoktur. Yakalanma süreci de, tutuklanma süreci ve bundan sonraki süreç de bütünüyle, yüzde yüz hukuki bir süreçtir. Dolayısıyla bu hukuki süreçlere herkesin saygı göstermesini temenni ederiz."

HDP'nin Meclis çalışmalarını durdurması

Numan Kurtulmuş, HDP milletvekillerinin TBMM çalışmalarını durdurma kararlarıyla ilgili ise, "Katılırlar mı katılmazlar mı? Bu, bunların kendilerinin bileceği bir iştir. Kendilerine şu tavsiyede bulunmayı isteriz. Sizler halkın oyu ile seçildiniz, TBMM'ye geldiniz. Milletin iradesiyle Meclis'e gelenlerin milletin iradesine saygı göstermesi lazım. Onun için parlamento çalışmalarına devam edilmesi aldıkları oyların gereğidir. Kendilerine oy veren vatandaşların kendilerinden talebidir. Bu çerçevede bu talepleri göz önünde bulundurur ve parlamento çalışmalarına katılmış olurlar." diye konuştu.

"Her bir kişiyle ilgili dosya ayrı devam edecek"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, HDP'lilere yönelik gözaltı kararının, bazı çevrelerce HDP'nin tüzel kişiliğine karşı yapılmış bir işlem gibi anlatılmasını doğu bulmadığını vurguladı.

Meselenin HDP'nin tüzel kişiliği olmadığını ifade eden Kurtulmuş, "Biz partilerin kapatılmasını doğru bulmayız. HDP milletvekilleri olanların içinden bir kısmıyla ilgili savcılık ve mahkemelerin yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde gözaltı talepleri olmuş ve bunlar yerine getirilmiştir. Her bir kişiyle ilgili dosya ayrı devam edecektir. Dolayısıyla bu HDP'nin tüzel kişiliğiyle ilgili değildir." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

Numan kurtulmuş Türkiye PKK Politika Güncel Haberler