Haberler

AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu: (3) "Esed Arap Baas'ı, CHP Türk Baası, HDP de Kürt Baas'ı... Bunların zihninde hiçbir zaman demokrasi, insan hakları olmadı" "Çözüm Süreci'nin bir şantaj aracı haline getirilmesine izin vermeyiz.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Esed Arap Baas'ı, CHP Türk Baası, HDP de Kürt Baas'ı...Bunların zihninde hiçbir zaman demokrasi, insan hakları olmadı" dedi.

Davutoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Güneydoğu'da yaşanan olaylara işaret eden Davutoğlu, "Gelin bu ihanetin bir de arka planına bakalım. Neler oldu, nasıl yaşandı bunlar? Biz her zaman söyledik; Kobani olayları, Suriye'deki zulüm dün başlamadı, Kobani ile başlamadı. 3,5 yıldan beri Suriye'de büyük zulüm var. 3,5 yıl içinde ülkede 300 bine yakın kardeşimiz; Arap, Kürt, Türkmen, Sünni, Alevi, Nusayri ve bütün kökenlerden kardeşlerimiz şehit edildi, öldürüldü. 4,5- 5 milyona yaklaşan mülteci yurt dışına kaçtı, 2 milyona yakını bize geldi" diye konuştu.

Anadolu'nun her bir köşesinde ortak kullanılan kavramlardan birinin "tanrı misafiri" olduğuna işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kapımızı biri çaldı mı biz, 'senin kimliğin nedir, nereden geliyorsun' demeyiz. Açarız kapımızı, gönlümüzü. Aynı Ahi Evran'ın dediği gibi 'kapını, evini daima açık tut', açarız kapımızı, gönlümüzü ve her şeyimizi paylaşırız. Tarih ileride bunu yazacak. Tarih bu aziz milletin Suriye'den gelen kardeşlerine nasıl bir ensar rolü olduğunu yazacak. Şimdi 3,5 yıldır bu zulme sessiz kalanlar, bir anda Suriye'de zulüm olduğunu fark ettiler. Kobani üzerinden fark ettiler. Daha önce bizim Suriyeli kardeşlerimizi gönlümüzü, kapımızı açmamızı eleştirenler, şimdi 'Türkiye müdahale etsin' demeye başladılar. Daha önce oradaki kardeşlerimize yaptığımız yardımları dünyaya ihbar edenler, 'Türkiye terörü yardım ediyor' diye iftirada bulunanlar, şimdi bir anda 'Türkiye oraya silah yardımı yapsın' demeye başladılar. Biz Suriye'ye her türlü insani yardımı yaptık, bu mücadeleyi hiç kimseden ne izin alarak ne kimseden çekinerek sürdürmedik. Gereken her şeyi yaptık ama şimdi sorma vaktidir. Kobani, Telabyad, Bayırbucak, Çobanbey, İdlib, Halep, Rakka, Haseke, Afrin, Lazkiye, Dara,  bütün bu şehirler bize  tarihten emanettir.

Şam 'Şam-ı Şeriftir' ve biz oradaki kardeşlerimizin hepsine aynı nazarla bakarız. Etnisitesine, mezhebine bakmayız. Peki ey HDP ya da Kılıçdaroğlu, Bayırbucak'ta Türkmenler katledilirken, Çobanbey'de Türkmenler IŞİD tarafından katledilirken, Telabiyad'da Araplar IŞİD tarafından katledilirken, hadi rejim sizin zaten dostunuz, onun katliamlarını görmüyorsunuz ama IŞİD tarafından Çobanbey'de Türkmenler, Telabyad'da Türkmenler katledilirken neredeydiniz, hangi açıklamayı yaptınız, hangi desteği verdiniz? Halep kırsalında Kürtler IŞİD ve rejim tarafından katledilirken veya PYD tarafından IŞİD ile işbirliği halinde bazı Türkler baskı altında tutulurken neredeydiniz? Mesele Kobani değil, mesele Kobani üzerinden Türkiye'ye bir baskı aracı oluşturma çabasıdır. Kaldı ki Kobani konusunda da en öncelikli adımları biz attık. Yüzlerce tırı Kobani'ye, Haseki'ye biz gönderdik. Her türlü insani yardımı yaptık. Kobani'den gelen kardeşlerimize hiçbir şey sormadan 200 binini ülkemize kabul ettik. Ey provokatörler, tahrikçiler; onlar size gelmedi. Onlar istiklalin, emperyalizime karşı mücadelenin ve izzetin timsali olarak zikrettiğim al bayrağın gölgesine sığınmaya geldiler."

Davutoğlu, bugün Türkiye'yi eleştiren bazı Avrupa ülkelerinin 3,5 yılda toplamda kendilerinin 3 gün içinde aldıkları kadar mülteciyi almadıklarını belirterek, kendilerini eleştirmeye yüzleri de hakları da hadleri de olmadığını kaydetti. Davutoğlu, "Bize ders vermeye kimsenin haddi yoktur. Türkiye gereken her türlü desteği Kobani'ye de Suriye'nin her kesimine vermiştir. Herkes bilmelidir ki Türkiye, uluslararası toplum gereğini yapmadan, entegre bir stratejiyle Suriye krizi tümüyle çözülmeye dönük bir adım atılmadan tek başına birileri istedi diye herhangi bir maceraya girmez" dedi.

"Çözüm Süreci ile Kobani'yi irtibatlandırarak bize şantaj yapmaya kalktılar" -

Kobani ile "çözüm süreci" arasında irtibat kuranlara seslenen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Biz her adımı bilerek, hesaplayarak atarız. 30 Eylül'de Bakanlar Kurulumuzda Tezkereyi görüştük, Genelkurmay Başkanlığımız detaylı bir brifing verdi. Aynı gün çözüm süreci mekanizmasını ilan ettik Bakanlar Kurulu kararıyla... Haziran ayında sizlerin desteğiyle çıkan yasayı Bakanlar Kurulu kararına dönüştürdük ve kamuoyuna açık bir şekilde nasıl işleyeceği belli olan, hangi adımların atılacağı belli olan bir çözüm süreci mekanizmasını kurduk. 1 Ekim'de Selahattin Demirtaş randevu istediğinde verdim, kendisine de söyledim. Çözüm süreci, Kobani olmadan başlamış bir süreçti ve herhangi bir dış olayla bağlantılı değildir. Bunu dediğimizde 'Kobani önemsiz' demiş olmuyoruz. Bunu dediğimizde Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları içinde herhangi bir süreç dışarıdaki bir gelişmeye bağlı değil' demiş oluruz. Bunu irtibatlandırmayın. Çözüm süreci, sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasında ve bütün faaliyetlerinde en temel mesele olarak ilan ettiği, benim de daha görevi alır almaz çözüm süreci mekanizması kurarak bizzat yönetmeye kararı verdiğim, hepimizin çok önem verdiği bir süreçtir. 'Bunu sabote etmeyin' dedik. Tezkerede çok açık bir şekilde zalimlerin hepsinin oluşturacağı tehlikeye karşı mazlumları koruma kararı aldık. Elimizden geleni yapma kararı aldık. 'Tezkereye hayır demeyin' dedik. Şimdi bakınız HDP'nin tutumu ne oldu; önce çözüm süreci ile Kobani'yi irtibatlandırarak bize şantaj yapmaya kalktılar. Çözüm sürecini bir şantaj aracı olarak kullanılmasına izin vermeyiz.

O zaman söyledik, şimdi bir daha söylüyoruz. Çözüm sürecinde samimilerse bunun tarafları, atılacak adımlar Türkiye'dedir ve Türkiye patentli bir süreçtir çözüm süreci... Dışarıdaki hiçbir olayın bununla ilişkisi yoktur. Ayrıca Kobani'ye nasıl yardım edebiliriz diye sorarsanız oturur konuşuruz.  Kobani bize tarihin bir emanetidir. Ama çözüm sürecinin bir şantaj aracı haline getirilmesine izin vermeyiz. Dün bölgeden gelen oda ve STK temsilcilerinin hemen hemen hepsi çözüm sürecinin devam ettirme irademizden memnuniyetlerini ifade ettiler. Çözüm süreci kararlıkla sürdürecek. Ama kimsenin bunu bir şantaj aracı olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz. Önce bu bağlantıyı kurdular, sonra da Tezkereye 'hayır' dediler. Hayır derken de aslında şunu demiş oldular 'Türkiye, Kobani'ye girmesin.' Bunu da ifade ettiler. PYD'nin oradaki temsilcileri de onlar da...Peki ne yapmamız isteniyor? Mültecileri alıyoruz, Kobani, Haseki ve diğer yerlerde ne kadar insani yardım varsa gönderelim diyoruz, müdahale edilmesini de siz istemiyorsanız, ne istiyorsunuz? İstediğiniz şey kargaşa çıkarmaksa buna da izin verilmeyecek. İstediğiniz şey Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakmaksa, Türkiye geçmişte çok test edildi. Uluslararası alandan gelecek hiçbir baskıyla, hiçbir adım atmadığımızı cümle alem bilir. Biz kararları Ankara'da alırız, adımları Ankara'da atarız."

- Türkiye IŞİD'e de Esed'e de karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir" -

Yaşanan olaylarda CHP'nin tutumuna da değinen Davutoğlu, "Eğer Tezkere'de Esed varsa, biz yokuz" dediklerini söyledi. "Nedense Kılıçdaroğlu'nun Esed'i  koruma altına alma gibi bir gayreti hep oldu. Zulümleri Suriye rejimi yapmışsa, kimyasal silah da kullanmışsa Scud füzesi de kullanmışsa eyvallah dediler ama ona dokundurtmadılar" diyen Davutoğlu, iki partinin de savunduğu iki argüman olduğunu kaydetti. Birinin "Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği" olduğunu ve bunu da tahrik aracı olarak kullandıklarını belirten Davutoğlu, önce HDP'nin bunu sosyal medya üzerinden bölgede bunu yaydığını, sonra da CHP Genel Başkan Yardımcısı'nın bunu destekleyici, provokatif tweetler attığını söyledi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Kılıçdaroğlu da olaylar tırmandığı zaman, -bakın çok dikkat çekicidir- bir anamuhalefet lideri olarak, bu ülkenin huzurundan sorumlu bir anayasal konumu olan birisi olarak utanç verici tavır sergiledi. Önce sureti haktan görünüp 'herkes sakin olsun' dedi, sonra da 'bütün bunların  sorumlusu IŞİD'e destek veren Hükümet'tir' dedi. Yani, aslında o provokatörlerin argümanlarına katkı sağladı, o argümanları destekledi. Sokakta olanlara dedi ki 'sosyal medyada yapılan kampanya doğrudur, Türkiye IŞİD'e destek veriyor'. Bu şiddeti devam ettirin mesajı gönderdi. Dünyaya bizi şikayet etmeye kalktı. Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Güvenlik güçlerimiz alanda bu kara propagandayla mücadele edip şiddete karşı direnirken,anamuhalefet partisi lideri o kara propagandaya malzeme taşıdı. Şimdi bir kez daha söylüyorum; Türkiye IŞİD'e de Esed'e de karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir. Esed'e de IŞİD'e de karşı olmamızın yanında bu zalimce yapılan zulümler karşısında mazlumların da yanındayız. Peki Kılıçdaroğlu bugün aynı netlikte 'biz IŞİD'e de Esed'e de karşıyız, onların zulümlerine de aynı ölçüde karşıyız' diyebilecek mi? HDP  diyebilecek mi? Esed'in zulümlerine karşı mazlumları koruduğumuz için  Dışişleri Bakanlığı dönemimde bana sayısız gensoru verdiler. Bütün meseleleri Suriye rejimini ve Esed'i korumak. Niye biliyor musunuz? Zihniyet aynı zihniyet... Esed Arap Baas'ı, CHP Türk Baası, HDP de Kürt Baas'ı... Bunların zihninde hiçbir zaman demokrasi, insan hakları olmadı.

CHP'ye fırsat verseniz tek tipçi, statükocu, ideolojik devlet kurar. Aynı Esed'in Suriyesi gibi... HDP'in elin fırsat geçse bakın işte AK Parti ve diğe binalarına saldırdıkları gibi, Güneydoğu Anadolu'da kendilerinden farklı düşünen bırakın parti, farklı düşünen Kürt bırakmazlar. Bu bölgedeki Kürtlerin örgütlenmelerinin en büyük düşmanı böyle Baasçı parti zihniyetiyle davrananlardır. Hem Türkiyede zülmederler hem dışarıda. Gidin Kaboni'deki, Haseke'deki halka sorun; kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere PYD'nin nasıl zulmettiğini. Bütün o güzelim, tarihi şehirleri talana, yangına boğanlar Baas zihniyetiyle hareket edenlerdir. Yani Esed Şam'a nasıl bakıyorlarsa, onlar da bizim ülkemizdeki şehirlere öyle bakıyor ve bizim dışımızdaysa 'yakarız, yıkarız' diyorlar. Yaktırmayız, yıktırmayız. Yakanı, yıkılanı yeniden inşa ederiz. Aramızdaki fark bu. Dersim'i bile eleştiremeyen CHP, tabii ki Esed'i eleştiremez. Çünkü zihniyet, aynı zihniyet. Bu ülkeyi bu tür tek tipçi, baskıcı siyasi akımlara teslim etmeyeceğiz. 2015 seçimlerine kadar hem kamu düzenini koruyacağız, hem de inşallah 2015 seçimlerinde Türkiye'nin her köşesinden seçilerek bu Meclis'in çatısı altında yeni Türkiye'yi inşa etme faaliyetine devam edeceğiz. "

- TBMM

Kaynak: AA / Politika

Ahmet Davutoğlu Ak Parti Kobani Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Yargı final mi yapıyor? Yargı bitiyor mu 2024? Teşkilat final mi yapıyor? Teşkilat bitiyor mu 2024? Korkma Ben Yanındayım final mi yapıyor? Korkma Ben Yanındayım bitiyor mu 2024? Üç Kız Kardeş final mi yapıyor? Üç Kız Kardeş bitiyor mu 2024? Kardeşlerim final mi yapıyor? Kardeşlerim bitiyor mu 2024? Gönül Dağı final mi yapıyor? Gönül Dağı bitiyor mu 2024? 27-28 Nisan Konya'da elektrik kesintisi yaşanacak ilçeler! (GÜNCEL) MEDAŞ Konya elektrik kesintisi ne zaman bitecek? 27-28 Nisan İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 27-28 Nisan 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 27-28 Nisan Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 27-28 Nisan Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 27 Nisan 2024 Resmi Gazete ATAMA KARARLARI! Bugünün kararları neler? 27 Nisan Resmi Gazete yayımlandı! 32266 sayılı Resmi Gazete atamalar listesi! 27 Nisan 2024 Sayısal Loto çekiliş sonuçları açıklandı mı? Sayısal Loto sonuçları saat kaçta açıklanacak? Sayısal Loto CANLI izle! Son Depremler! Bugün İstanbul'da deprem mi oldu? 27 Nisan AFAD ve Kandilli deprem listesi! 27 Nisan Ankara'da, İzmir'de deprem mi oldu? 27-28 Nisan İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi!
title