AK Parti'li Çelik: Bekir Bozdağ'a Saldırı Olduğunda Kılıçdaroğlu "Kınıyorum" Deme Erdemini...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik yumruklu saldırıyı değerlendirirken, denetimli serbestlik yasasında düzenlemeye gidilmesi gerektiğini söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik yumruklu saldırıyı değerlendirirken, denetimli serbestlik yasasında düzenlemeye gidilmesi gerektiğini söyledi. Mısır'da idam cezasına çarptırılan 529 kişi için de "Mısır'da insanlık asılıyor" yorumunu yaptı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, parti genel merkezinde gündemdeki konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yönelik yumruklu saldırıyla ilgili Adalet Bakanı ve siyasi partilere çağrıda bulunuz Çelik, "Bu saldırılarla ilgili caydırıcı olacak cezai müeyyidelerin getirilmesi gerekiyor" dedi.
Saldırganın AK Parti üyesi çıkmasıyla ilgili, "talihsizlik" değerlendirmesinde bulunan Hüseyin Çelik, geçmişte Bekir Bozdağ ve Taner Yıldız'a da saldırıların olduğunu anımsattı.
Çelik, "Bekir Bozdağ Hacıbektaş'ta saldırıya uğradığında başı okşandı, sahip çıkıldı. Ve orada Kılıçdaroğlu kürsüye çıktığında 'Bu menfur saldırıyı kınıyorum' deme erdemini göstermedi" diye konuştu.
-"ŞİDDET KARŞISINDA SET OLUŞTURMAK DURUMUNDAYIZ"-
Çelik, şöyle konuştu:
"AK Parti'ye saldırı olsaydı ne olurdu diyen CHP'lilere şunu hatırlatırım. Bozdağ'a, Yıldız'a, Ahmet Türk'e saldırı yapıldığı zaman da aynı tavrın gösterilmesi gerekiyor. Denetimle serbestlik yasası Bunla birlikte bu ve benzeri saldırılar devam ediyor. Ben buradan Adalet Bakanı olmak üzere TBMM'de grubu olan partilere çağrıda bulunuyorum. Bu saldırılarla ilgili caydırıcı olacak cezai müeyyidelerin getirilmesi gerekiyor. Adalet Bakanımıza da bu temennilerimizi dile getirdim. Ahmet'e yapılana bugün sevinirseniz Mehmet'e yapıldığında üzülürsünüz. Şiddet karşısında set oluşturmak zorundayız. Türk siyaseti bu konuda bir tavır birliği sergilemezse kendisine yazık etmiş olur.
-"ÇAĞDAŞ FİRAVUN DEVREDE"-
Mısır'da idam kararları hakkında önemli mesajlar veren Çelik, "Mısır'da darbeden sonra sokaklarda katliam yapıldı. 529 idam kararı verildi. Mısır'da insanlık asılıyor. Çağdaş firavunlar devrede. Medeni dünya olması gerektiği şekilde sesini yükseltmiyor. Bu da bir insanlık dramıdır. Hükümetimiz ve partimiz ilk günden beri demokrasinin yanında durduk. Sayın Başbakan'ın grup konuşmasında bu konuya değinmemiş olmasını farklı anlamlara çektiler. Mısır'a tepkisini gösterdiğinde "Ne karışıyorsunuz' diyenler bugün böyle konuşuyor. Bizim bu konuda tavrımız nettir. Mısır'daki darbeye her zaman karşı durduk, karşı durmaya devam edeceğiz. İdam kararlarının uygulanmaması için uluslararası camiayı da yanımıza alıp, Türkiye üzerine ne düşerse yapacaktı. Başta Dışişleri Bakanımız bu konuda üzerimize ne düşerse hepimiz yapacağız" diye konuştu.
-30 MART SEÇİMLERİ-
30 Mart seçim sonuçlarının bazı bölgelerdeki itirazlar dışında netleştiğini kaydeden Çelik, "Bu seçimde ilginçtir herkes galip çıktı. Yüzde 1 oy alan bile zaferini ilan etti. Seçim tarihimizin en komik sonucu ortaya çıktı. Ana muhalefet partisinin lideri Salı günkü grup toplantısında CHP'nin başarısızlığını başka unsurlara bağladı. Bakın CHP niçin yenilmiş; CHP devlet ile mücadele etmiş bu seçimde, Devletle seçime giren bir siyasi parti kaybeder. CHP 1950'DE 14 Mayıs'ta Demokrat Parti'ye iktidarı teslim ettiğinde devlet partisi değil miydi? Biz hiçbir zaman devletle seçime girmedik, girmeyiz de. Biz milletle seçime gireriz. Milletle birlikte seçim kazanacaksanız kazanırsınız. Bunları mazeret arama arayışlarından biri olarak değerlendiriyoruz çok ciddiye almıyoruz" ifadelerini kullandı.
-CEMAAT OKULLARI-
Cemaat okullarına yönelik iddialara da açıklık getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Bu okullarla ilgili olarak başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar bütün iktidarımız boyunca adeta bir şemsiye görevi görmüştür. Ben milli eğitim bakanlığım boyunca gittiğim yerlerde ilk bu okulları ziyaret ettim. Ben üç çocuğumu bu okullarda okuttum. Ama birileri bu okulları Türk hükümeti aleyhine propagandanın üssü haline getirirse orada bir problem var demektir. Kendi ülkesini bir diktatörlük başbakanı diktatör olarak tarif eden AK Parti hükümetini El Kaide ile el ele gösteren bir anlayış bu okulları da kendi emelleri için alet ederse okullar ile ilgili sempatinin antipatiye dönüşmesine yol açar. Selam diyen bir örgüt icat edeceksiniz bazı AK Parti'lileri irtibatlı göstereceksiniz. Bununla kime selam verilmek isteniyor. Yanlış yapanları her zaman bu camianın samimi mensuplarından ayırmaya çalıştım. Bir mümini küstürmeyelim diye azami özeni gösterdik. Birisi eğer başbakanı, bakanları hiçbir mahkeme kararı olmadan dinliyorsa bunlarla ilgili gereken yapılmalı mı yapılmamalı mı? tırların durdurulması esansında savcının haddini aştığını söyledim. Bir tabur askerle kendi ülkesinin yaptığı operasyona savcı nasıl böyle müdahale edebilir. Elmasla kömür arasında bir karbon fark vardır. Bu çok ince bir çizgidir."