Haberler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (2)

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "HDP'nin, bir cenaze siyaseti, yaralılar siyaseti şeklinde cenaze duyarlılığını, yaralıların sağlık hizmeti almasıyla ilgili duyarlılığı bile teröre koridor açmak ya da teröristlere nefes borusu açmak şeklinde bir istismar siyasetiyle çerçevelemeye çalıştığını görüyoruz.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "HDP'nin, bir cenaze siyaseti, yaralılar siyaseti şeklinde cenaze duyarlılığını, yaralıların sağlık hizmeti almasıyla ilgili duyarlılığı bile teröre koridor açmak ya da teröristlere nefes borusu açmak şeklinde bir istismar siyasetiyle çerçevelemeye çalıştığını görüyoruz. Bunu çok açık ve net bir şekilde kınıyoruz" dedi.

Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cenazelere gösterilmesi gereken saygıyla ilgili duyarlılıklarının en üst noktada olduğunu, kendilerine bu konuda gelen bilgilere, ihbarlara ivedilikle ve hassasiyetle yaklaştıklarını belirten Çelik, "Kimliği ne olursa olsun bütün yaralıların sağlık hizmeti alması için elimizden gelen her gayreti gösteriyoruz. Ama görüldüğü gibi HDP'nin, bir cenaze siyaseti, yaralılar siyaseti şeklinde cenaze duyarlılığını, yaralıların sağlık hizmeti almasıyla ilgili duyarlılığı bile teröre koridor açmak ya da teröristlere nefes borusu açmak şeklinde bir istismar siyasetiyle çerçevelemeye çalıştığını görüyoruz. Bunu çok açık ve net bir şekilde kınıyoruz" ifadesini kullandı.

Çelik, katliam peşinde koşan terör örgütünü himaye etmeye çalışarak terör örgütünün vatandaşın demokrasisine, can ve malına kasteden tutumlarını direniş olarak etiketleyerek, terörü açıktan himaye ederek ve Türkiye'nin demokrasisine, toplumsal barışına yönelen bu katliam siyasetini direniş adı altında meşrulaştırmaya çalışarak yürütülen çarpık zihinsel faaliyetin ve siyasetin sonuna kadar karşısında olacaklarını bildirdi.

Çelik, "Şimdiye kadar söylediklerinin hiçbiri doğru çıkmamıştır, tamamı yalan olarak net bir şekilde görülmektedir. Tamamen istismar siyasetiyle bu duyarlılıkları istismar ettiklerini, cenazelere gösterilmesi gereken saygıyı, yaralıların sağlık hizmeti almasıyla ilgili hassasiyetleri bile teröre destek verecek lojistik siyasete dönüştürmeye çalıştıklarını görüyoruz, bunun altını çiziyoruz" dedi.

"Yeterli destek görmedik"

Türkiye- Suriye sınırındaki gelişmelere değinen Çelik, daha fazla sayıda mülteci akınının Türkiye sınırına doğru dayandığına dikkati çekti. Çelik, Türkiye'nin tarihe geçecek büyük bir duyarlılık gösterdiğini, açık kapı politikası güderek insani hassasiyetleri azami gayretle yerine getirerek milyonlarca insanı misafir ettiğini aktardı.

Vatandaşların ekmeğini, çorbasını büyük bir mutlulukla paylaştığını ifade eden Çelik, ölümden kaçan insanların şan ve şerefle Türkiye'de misafir edildiğini belirtti.

Ömer Çelik, şu ana kadar 10 milyar dolara yakın para harcandığını, paraların hepsinin de milletin helal parası olduğunu söyledi.

Milletin kendi varlığının zekatını mazlumlara, ölümden kaçan insanlara sahip çıkarak ödediğini anlatan Çelik, "Bunun karşısında özellikle Avrupa Birliğinin sadece göçmen politikası temelinde ilişkileri canlandırma gibi siyasete gitmemesi gerektiğini, bunun küresel bir sorun olduğunu ve küresel vicdanın bir yansıması olarak ele alınması gerektiğini defalarca ifade ettik. Maalesef bu duyarlılıklarımız, taleplerimiz karşılık bulmadı. Şimdiye kadar da ne manevi ne maddi olarak hiçbir şekilde Türkiye'nin altına girdiği bu yükü paylaşmak konusunda yeterli destek görmedik" ifadesini kullandı.

Son zamanlarda belli bir maddi desteğin konuşulduğunu hatırlatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dün itibarıyla Birleşmiş Milletler ve diğer odakların Türkiye'ye 'sınırını aç' çağrısında bulunmasını büyük bir hayretle karşılıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse, uluslararası toplumun tarihine geçecek bir ikiyüzlülük olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'nin zaten sınırları açıktır. 20-30 bin mülteciyi almak için aylarca pazarlık yapanlar, bir sürü şart öne sürenler, Türkiye'nin zaten açık olan kapılarını açmasını talep etmekle, kendi sorumluluklarını gizlemekten başka bir iş yapmıyorlar.

Fakat vatandaşlarımızdan şöyle bir tepki gelmektedir, 'Evet biz şanla, şerefle büyük bir insanlık örneği olarak bu insanları misafir ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz ama buna rağmen Türkiye eleştiriliyorsa, o zaman sadece Suriye sınırını değil Türkiye'nin bütün sınırlarını açalım. O zaman bu yükü Avrupa'yla birlikte eşit şekilde paylaşalım' diyor vatandaşlarımız. Bu sözü söyleyenler Türkiye'nin bu duyarlılıklarına karşı bu şekilde hassasiyetsiz davrananlar söyledikleri sözün nereye gittiğini bilmelidirler.

Hem Suriye'deki katliamları engellemek için bir şey yapmayacaksınız Cenevre için birtakım terör örgütlerinin masaya oturulması gündemiyle ya da Cenevre'de masaya oturan devletin, aynı zamanda Rusya'nın bombalamaya devam etmesi gibi son derece çarpık bir durumla akamete uğramasına sessiz kalacaksınız, ondan sonra uluslararası kurum ya da toplum olma vasfınızı sadece Türkiye'nin sınırları söz konusu olduğunda aklınıza getireceksiniz. Kuşkusuz bu kabul edilebilir bir şey değlidir. Bunu şiddetle reddediyoruz. "

Çelik, Suriye meselesinin Türkiye ile Suriye arasında ikili bir mesele olmadığını, Suriye ile uluslararası toplum arasında bir mesele olduğunu vurguladı.

Ömer Çelik, Suriye'deki sivillerin öldürülmesini durdurmayanların, rejimin, Rusya'nın savaş uçaklarıyla sivilleri öldürmesinin önüne geçemeyenlerin, ölümden kaçan sivillerin sorumluluğunu paylaşmayanların Türkiye'ye hatırlatacağı hiçbir şey bulunmadığını bildirdi.

Suriye'den yayılan terör dalgasının sadece Türkiye ile sınırlı kalmadığını, Avrupa başkentlerine de dayandığını anımsatan Çelik, mülteci krizinin uzun zaman Türkiye'nin meselesi gibi konumlandırılmaya çalışıldığını söyledi.

-İkiyüzlü yaklaşım

İnsanların aynı Kavimler Göçü gibi Akdeniz'i aşarak Avrupa kapılarına dayandığını bildiren Çelik, şu açıklamalarda bulundu:

"Avrupa gösterdiği bu sorumsuzluğun, bu geri duruşun kuşkusuz bedeliyle karşı karşıya kalacaktır. Burada Türkiye büyük bir sorumluluk içerisinde davranarak tüm bu yükü bütün bir insanlık adına üstlenmektedir. Bundan da hiçbir kaygısı yoktur ama buna rağmen 'sınırları açın' şeklinde bir yaklaşım ikiyüzlü bir yaklaşımdır. Türkiye'nin bu konuda eleştirilmesi gibi bir şey asla söz konusu olamaz, asla kabul etmeyiz. Bunu yapmaya kalkanların aynaya bakmalarını tavsiye ederiz."

Çelik, BM ve AB başta olmak üzere bu kurumların mükellefiyetlerini yerine getirmeleri gerektiğini söyledi.

"Türkiye müttefiklerini yanında görmek ister"

Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasında PYD konusundaki görüş ayrılığı bulunduğuna değinen Çelik, müttefiklik ilişkisinin ortak dostluklar ve ortak düşmanlar karşısında ortak davranış biçimleri geliştirmek olduğunu vurguladı.

Çelik, ortak dostluk tanımları ve ortak düşmanlar karşısında ortak davranış kalıpları geliştirilmezse müttefiklik ilişkisinde çeşitli dalgalanmalar ortaya çıkacağına dikkati çekti. Çelik, bunun da terör örgütlerine karşı ortak mücadeleyi zayıflatacağını, insanlığa karşı suç olan terörle mücadele konusunda zaafların ve kara deliklerin ortaya çıkmasına yol açacağını belirtti.

Türkiye'nin bugünlerde karşı karşıya kaldığı Suriye kaynaklı ulusal güvenlik riskleri karşısında müttefiklerinden daha çok dayanışma bekleme hakkına sahip olduğunu dile getiren Çelik, Türkiye'nin müttefikleriyle paylaştığı değerler konusunda dünyanın her yerinde üzerine düşeni varlık göstererek yerine getirdiğini vurguladı.

Türkiye'nin savunması ve birtakım güvenlik riskleriyle karşı karşıya bulunması söz konusu olduğunda kimden gelirse gelsin müttefiklerini yanında görmek isteyeceğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:

"Bu bahsedilen PYD, YPG, onunla bağlantılı kuruluşların Türkiye'ye dönük düşmanca tutumları söz konusudur. Bu düşmanca tutumlardan bu manaya gelebilecek davranışlardan çok öncelerden itibaren vazgeçmeleri, bu tip tutumlar içerisine girmemeleri konusunda bunlar uyarılmışlardır. Buna rağmen bu tutumlarını sürdürmeye devam etmişlerdir.

Türkiye'nin düşman olarak belirlediği, terör örgütü olarak belirlediği bir yapının, bir müttefikimiz tarafından 'terör örgütü değildir' diye tanımlanması kuşkusuz kabul edilemez ve ciddi bir hayal kırıklığıdır. Müttefiklik, ortak dostluk tanımları geliştirmek, müttefik ülkelerden birisine karşı düşmanca tutum içerisine giren örgüt ya da devlete karşı ortak davranış geliştirme kavramıdır, zeminidir. Bunun korunmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu konudaki hassasiyetimizin başta Amerika Birleşik Devletleri tarafından ve bütün müttefiklerimiz tarafından ciddi bir biçimde ele alınması gerektiğini değerlendiriyoruz."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

Ömer Çelik AK Parti Türkiye Suriye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title