5. Çelik Teknoloji Semineri

Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, "Sektörümüzün sürdürülebilirliği için üretimimizin her aşamasında iş sağlığı ve güvenliği bizim olmazsa olmazımız" dedi.

Çelik İhracatçıları Birliği bünyesinde faaliyet gösteren Matil Malzeme Test ve İnovasyon Laboratuvarları AŞ tarafından düzenlenen ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği'nin desteklediği "Çelik Teknoloji Seminerleri"nin beşincisi, "İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi Alanında Yeni İhtiyaçlar, Artan Risk, Kültür İnşası için Farklı Yöntemler" başlığıyla gerçekleştirildi.

5. Çelik Teknoloji Semineri'nde iş güvenliğine iliştin detaylar, konunun uzmanı Dr. Ali Rıza Tiryaki tarafından aktarıldı. İş sağlığı ve güvenliğini çelik sektöründe yerleşik bir kültür haline getirecek yöntemlerin masaya yatırıldığı seminerde, meslek hastalıklarıyla ilgili bilgiler de paylaşıldı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan Ekinci, çelik sektörü olarak son iki yıldır üretim ve ihracatta zorlu bir süreçten geçtiklerini belirtti.

Tüm olumsuz koşullara rağmen bir yandan mevcut ihracat pazarlarını korumak, geliştirmek, yeni ihracat pazarları bulmak için çalıştıklarını diğer yandan da sektörün rekabet edebilir ve sürdürülebilir gelişimine yönelik idari ve teknik konulara yoğunlaştıklarını bildiren Ekinci, Türkiye'de halen üretilemeyen ve ithalat ile karşılanan çelik ürünlerinin üretilmesinin ve yüksek katma değerli ürünlerin geliştirilmesi ile ihracatın önündeki teknik engellerin kaldırılmasının, sektörün ilerlemesini sağlayacak öncelikli hedefler arasında yer aldığını aktardı.

Ekinci, "Elbette belirlediğimiz bu hedefleri gerçekleştirebilmek ve sektörün sürdürülebilirliği için üretimin her aşamasında iş sağlığı ve güvenliği bizim olmazsa olmazımız çünkü çelik sektörünün üretim aşamaları ve üretim ortamında oldukça zorlu koşullar mevcut" diye konuştu.

Kazasız üretim amacıyla tüm faaliyetlerde iş sağlığı ve güvenliğinin birincil öncelikleri olduğunu ifade eden Ekinci, çalışanların zarar görmesini engellemek için de potansiyel tehlikelerin tanımlanması, risklerin değerlendirilmesi, belirlenen risklere karşı tüm tedbirlerin alınması ve iş güvenliği performansının sürekli iyileştirilmesi ve kazasız çelik üretiminin sağlanmasının, sorumlulukları arasında bulunduğunu anlattı.

Ekinci, sadece devletin yasal düzenlemelerinin yeterli olmadığını, iş sağlığı ve güvenliğini kültür olarak ileriye taşımak için başta çalışanlar olmak üzere tüm sanayicilerin, odalar ve mesleki kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının elini taşın altına koyması gerektiğini, ancak bu şekilde iş güvenliği ve sağlığının kurum kültürü haline gelerek yerleşeceğini ve sürdürülebilir olacağını kaydetti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan "Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesine" meslek hastalığı tanı sistemlerinin geliştirilmesi ve meslek hastalığı vaka sayısı tespitinin yüzde 500 artırılması hedefinin konduğunu, bu konuda ulusal bir seferberlik ilan edildiğini belirten Tiryaki, şöyle devam etti:

"Bir kurumda iş sağlığı ve güvenliği kültürünün inşa edilebilmesi için öncelikle üst yönetimin güçlü, görünür, tutarlı liderlik sergileyip, yeterli kaynak ayırarak işi sahiplenmesi, takip etmesi ve bütün çalışanlara katılım ve katkı imkanı sağlaması gerekiyor. Sadece uzmanlar veya yöneticilerin çabaları ile değil, sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları ve ikliminin yaratılması için sağlık ve güvenliğin bir değer olarak benimsenmesi, bütün çalışanların işbirliği, dayanışma içinde hakikaten gönülle, el ele vererek sağlık ve güvenlik için dayanışması, bir birine göz kulak olması gerekiyor." - İstanbul

Kaynak: AA / Ekonomi