Orgeneral Başoğlu'nun Kaçırılması Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında cuntacılar tarafından, eski Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin davada, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi, esas hakkında...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında cuntacılar tarafından, eski Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin davada, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi, esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi kararlaştırıldı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanıklar, avukatları ve sanık yakınları katıldı.
Duruşmada, Başoğlu'nun kaçırıldığı gece orada bulunan bir uzman çavuş ile sonrasında odalarda yapılan aramalara eşlik eden bir üsteğmen tanık olarak dinlendi.
Tanık uzman çavuş, o gün nöbetçi olduğunu, saat 17.00 sıralarında Genelkurmay Başkanının Genel Sekreteri olduğunu belirten bir rütbeli askerin Kamil Başoğlu'na suikast iddiasını dile getirerek onu güvenli bir yere götüreceklerini söylediğini anlattı.
Bu kişinin, durumun kritik olduğunu ifade ederek, kimseye haber vermemesini istediğini aktaran tanık uzman çavuş, "Askerlerin nerede nöbet tuttuğunu öğrenmek istedi. Bizi denetler gibi sorular sordu. Nöbet kulübelerini gezmemi istedi. Ben de komutanlar geldiğinde burada olmam gerektiğini, onlar gelmeden ayrılamayacağımı söyleyip gitmedim." dedi.
Tanık, bu kişiler arasında Tuna Han Ata'yı da gördüğünü, onun da diğerleri gibi silahla beklediğini söyledi.
Başoğlu'nun kurtarılmak için götürüldüğünü düşündüğünü ifade eden tanık, gelen kişilerin de Genelkurmay Başkanının adını kullandığını ve asker olmaları nedeniyle şüphelenmediğini kaydetti.
Tanık üsteğmen de olaydan sonra yaverlerin odalarında aramalar yapıldığını aktardı.
Tanık, aramalar yapıldıktan birkaç gün sonra sanıklardan Selami Darcan'ın, kasada beylik tabancası olduğunu belirtmesi üzerine kasayı açtıklarını ve Cumhurbaşkanı eski başyaveri Ali Yazıcı'ya ait zarf içinde günlük tarzında bir not bulduklarını belirtti. Bunun üzerine bölge savcısına ulaştıklarını aktaran tanık, savcının geldikten sonra Darcan ve diğer sanıklardan Atahan Tatar hakkında gözaltı kararı verdiğini söyledi.
Sanık Darcan ise tanığın bazı konuları yanlış hatırladığını ileri sürerek, o güne kadar yaverlerin odalarında arama yapıldığını ancak diğer odalarda yapılmadığını kaydetti. Darcan, kendi kasasında Ali Yazıcı'ya ait malzemeler olduğunu belirterek, savcıya da haber verip beraber açılmasını kendisinin istediğini savundu.
Darcan'ın sorusu üzerine tanık, "Selami haber vermese diğer yerlerde arama yapılmamıştı ve muhtemelen bunlar bulunamazdı." ifadelerini kullandı.
Daha sonra sanıklara, tanık beyanlarına karşı söz verildi.
Sanık Abdullah Yılmaz, beyanlarının gerek bundan önceki tanıklar gerekse bugünkü tanıkların ifadeleriyle örtüştüğünü belirterek darbeci olmadığını savundu.
Darbeyi tasvip etmediğini, darbeden bilgisinin de olmadığını öne süren Yılmaz, "Bilgim olsaydı yapmazdım zaten. En kötü ihtimal, salağa yatar ortaya çıkmazdım, uyumaya devam ederdim. Bir yıldır tutukluyum. Darbeci olsam yaptığımı söylerdim." savunmasını yaptı.
Eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış ise darbeci olmadığını, bu olayın içinde sakatlanan iradeyle istemeden yer aldığını iddia etti.
Tarihin gerçekleri ortaya çıkaracağını ifade eden Barış, kendisiyle birlikte yargılananların da suçsuz olduğunu ileri sürdü. Barış, "Eğer istemeden sakatlanan irademizle içinde yer aldığımız olaylardan dolayı bir suçlu varsa alay komutanı olarak bu suçu üstlenmeye hazırım. Ama bu çocukların mutlak itaat anlayışıyla emre itaat etmekten başka suçu bulunmamaktadır.
Zaman her şeyi ortaya çıkaracak. Zamanı yıllarca beklemeye razıyım. İradem sakatlanarak yanlış kararlar vermiş olabilirim. Ben de bir insanım." ifadelerini kullandı.
Sanık Selami Darcan da darbeye katılmadığını, hiçbir olaya karışmadığını savundu. İddianame çıktıktan sonra Başoğlu'nun kaçırılmasıyla ilişkilendirildiklerini anladığını öne süren Darcan, "O gece kimin gittiğini bilmiyorduk. Bu şekilde bir görev de verilmemişti." dedi.
Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını savunarak, beraat talebinde bulundu.
Savunmalardan sonra ara kararı okuyan Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verildiğini açıkladı.
Duruşma 22 Eylül'e ertelendi.