Real Madrid - Barcelona rekabetinin arkasında ne var?

Real Madrid - Barcelona rekabetinin arkasında ne var?
Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Futbol dünyasının en büyük rekabeti Real Madrid - Barcelona nelere dayanıyor?

13 Mayıs 1902'de, iki buçuk yıl önce kurulmuş FC Barcelona takımı, ülkenin başkentinde sadece iki ay önce kurulmuş bir ekiple, FC Madrid'le ilk kez karşı karşıya gelmek için bu kente gitti.

O zaman kimse bunun dünya futbolunun en büyük rekabetinin başlangıcı olacağını bilmiyordu.

Katalan ekibi için bu turnuvada "sıradan, kolay" bir maç olacaktı.

Madrid deplasmanı o zaman İspanya'nın en iyi futbol takımı olarak kabul edilen Athletic Bilbao'ya karşı oynamayı istedikleri final maçına giden yolda bir ayrıntıydı sadece.

Karşılaşma, 16 yaşına ulaştıktan sonra resmen görevi üstlenen Kral 8. Alfonso'nun tahta geçişini kutlamak için organize edilen Taç Giyme Kupası'nın yarı final maçıydı.

Bu aynı zamanda, İspanya'nın genelinden takımların katıldığı ilk futbol turnuvasıydı.

FC Barcelona 1899'da Avrupa genelinde futbolun ve diğer Britanya menşeili sporların Avrupa genelindeki popülaritesinin arttığı bir dönemde, kentte yaşayan bazı genç yabancılar tarafından kuruldu.

Madrid maçından önce, Barcelona'nın Katalan kulüplerin katıldığı, 1900-1903 arasında düzenlenen Mayaca Kupası sayesinde iki yıllık tecrübesi vardı.

Madrid ekibi ise, kulübün ilk başkanı olarak kabul edilen mühendis Julian Palacios tarafından kuruldu ve 1900-1902 arasında hala gayrı resmi bir ekipti. 6 Mart 1902'de Palacios sorumluluğu Juan Padros'a devretti ve Padros kulübü resmin kuran isim oldu.

İki ekip arasındaki ilk El Clasico derbisi oynandığında, Katalan kulübünde iki İsviçreli, bir Alman ve üç İngiliz oyuncu vardı.

1920'de adını Real Madrid olarak değiştirecek Madrid ekibinin kadrosunda ise sadece bir yabancı oyuncu bulunuyordu.

Madrid'in tecrübesi de azdı, çünkü şimdiye dek sadece başkentteki diğer takımlara karşı dostluk maçları yapmışlardı.

Hipodromda maç

Maç, Madrid'in en meşhur caddelerinden, bugün Santiago Bernabeu Stadyumu'nun bulunduğu La Castellana'daki at yarışı pistinde yapıldı.

Pist çok büyüktü ve organik gübre olarak at dışkısı kullanılıyordu. Bu durum o zamanlar tetanosa bile yol açabiliyordu.

En başından beri beyaz formalar giyen Los Blancos'ların (Beyazlar) tek yabancı oyuncusu Arthur Johnson maçın ilk golünü açtı ve El Clasico'da topu ağlara gönderen ilk futbolcu olarak tarihe geçti.

Fakat maç, Barcelona'nın 3-1 üstünlüğüyle sona erdi.

Katalan ekibi bu zaferle turnuvanın finaline çıktı ve Athletic Bilbao'yla karşılaştı. En nihayetinde Bask ekibi şampiyonluğu kazandı. Turnuva aynı zamanda, bugün Kral Kupası diye bilinen organizasyonun ilk versiyonuydu.

Rekabetin tarihi

Tüm İspanyol takımları arasındaki karşılaşmalar ilerleyen yıllarda da devam etti. 1902-1916 arası Madrid ve Barcelona yedi kez karşılaştı. Beş maçı Barcelona kazanırken, iki maç berabere bitti.

Fakat iki ekip arasındaki asıl "kan davası" sekizinci karşılaşmalarında gelen ilk tartışmalı hakem kararıyla başladı.

Ekiplerin iki maçlı eleme usulü karşılaşması planlanıyordu. 26 Mart 1916'da Barcelona kendi evindeki maçı 2-1 kazanırken, Real Madrid bir hafta sonraki ikinci maçı 4-1 galip bitirdi.

O zamanlar turnuva formatında kazanan aradaki gol farkıyla belirlenmiyordu. Bu yüzden bir 13 Nisan'da bir play-off karşılaşması oynanacaktı. İki kulüp arasında kayıtlara geçen en eski tartışma da bu.

Karşılaşmanın Madrid'deki Campo de O'Donell Stadyumu'nda oynanmasına karar verildi. Hakem de eski Real Madridli oyuncu José Ángel Berraondo olacaktı.

Berraundo eski takımı Real Madrid'e üç kez penaltı çaldı ve Barcelona'nın bir golünü de geçersiz saydı.

Barcelona'nın kalecisi iki penaltıyı kurtardı, fakat daha sonra stada adı verilecek Santiago Bernabéu 118. dakikada üçüncü penaltıyı gole çevirdi ve skoru 6-6'lık beraberliğe taşıdı.

İki takım bir maç daha oynamak zorunda kaldı. Hakem yine Berraondo olacaktı. Eski Madridli, bu maçta da verdiği kararlar nedeniyle Barcelonalı oyuncuların tepkisini çekti. Özellikle de maçın son dakikalarında Madrid lehine verdiği penaltıyla. Barcelonalı oyuncular bunun üzerine protesto için sahadan ve turnuvadan çekilme kararı aldı.

Madrid finale çıktı ve Athletic Bilbao'yla Barcelona'da final oynadı. Bazı taraftarlar Berrando'nun hakemliğini kınayan pankartlar astı.

Madrid ekibi maçı 4-0 kaybederken, bazı İspanyol futbol tarihçileri Madridli oyuncuların sahadan çıktıkları sırada taşlandıklarını söylüyor.

El Clasico nasıl bu kadar meşhur oldu?

İspanyol futbol ligi La Liga 1929'da bugünkü halini aldı ve iki takım arasında düzenli maçlar oynanmaya başlandı.

1950 ve 60'lı yıllarda Real Madrid hâkim güç konumunu güçlendirdi. 1956'dan başlayarak üst üste ilk beş Avrupa Şampiyonluğu kazandılar. Bu başarılarda Arjantin-İspanya vatandaşı Alfredo Di Stéfano ve Macar Ferenc Puskás gibi efsane oyuncuları büyük rol oynadı.

Real Madrid ve Barcelona arasındaki rekabetin boyutu, Hollandalı yıldız isim Johan Cruyff'un 70'lerin ortasında takımın başına geçmesiyle yeni bir boyut kazandı. Madrid ekibinin kadrosunda ise Alman Paul Breitner ve İspanyol Vicente del Bosque ve Goyo Benito gibi isimler vardı.

İki ekip de ilerleyen yıllarda Avrupa'dan ve Brezilya ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinden yıldız oyuncuları kadrolarına kattı.

Real Madrid 2000-2006 arasında "Galacticos" dönemini yaşadı. Bu dönemde Portekizli Luis Figo, Fransız Zinedine Zidane, Brezilyalı Ronaldo ve İngiliz oyuncu David Beckham gibi yıldız oyuncular kadrodaydı.

Bu arada Barcelona da aynı dönemde Brezilyalı Ronaldinho, Kamerunlu Samuel Eto'o, Fransız Thierry Henry ve Fildişi Sahilli Yaya Toure gibi isimleri transfer etti. Bu yıldızlarla dolu kadrolar, dünya genelinde iki takımın maçlarına olan ilgiyi iyice artırdı.

El Clasico'yu küresel futbol rekabetinin en üst sırasına koyan isimler de Portekizli Cristiano Ronaldo ve Arjantinli Lionel Messi'ydi.

Bu iki ismin Real Madrid ve Barcelona'da oynadıkları dönemlerde Altın Top ödülünü birinin ve sonra diğerinin alması sıradan bir duruma dönüşmüştü.

Parlayan diğer oyuncular arasında da Xavi Hernandez, Andres Iniesta, Gerard Pique, Sergio Ramos, Lukas Modric ve Karim Benzema vardı.

Şimdiye dek en çok izlenen El Clasico derbisinin 23 Nisan 2017'de oynandığına inanılıyor. Karşılaşma 185'ten fazla ülkede La Liga maçlarını yayımlama lisansı olan 50'den fazla uluslararası kanalda gösterildi. Yaklaşık 650 milyon kişiye ulaştı.

La Liga'nın kurulmasından bu yana 261 kez El Clasico oynandı ve Real Madrid 106, Barcelona ise 104 maçı alırken, 52 karşılaşma berabere bitti.

El Clasico tarihinin en farklı zaferini 13 Haziran 1943'te Real Madrid 11-1'lik skorla aldı. Ancak bu maçın sonucu büyük bir siyasi tartışmaya da konu oldu. Seçilmiş solcu hükümete karşı askeri darbeyle iktidara gelen Diktatör Franscisco Franco maçın böyle bir skorla sona ermesi için siyasi müdahalede bulunmakla suçlandı.

Maçın garip skoru Real Madrid'in şöhretini lekeledi ve o zamandan bu yana Barcelona'nın ve taraftarlarının "rejimin resmi kulübü" suçlamalarına maruz kaldı.

İngiliz yazar Sid Lowe, 2012'de yayımladığı kitabı için görüştüğü, maçta forma giymiş futbolculardan o dönem sağ kalan tek isim olan Fernando Argilla ile görüştü. Argilla, Barcelona'nın yedek kalecisi olarak maçı kenardan izlediğini anlattı. Argilla maçtan önce soyunma odasını bir hükümet yetkilisinin ziyaret ettiğini belirtti ve "Polis, teğmen ya da bilmiyorum belki de jandarmaydı" dedi.

Aklında en uzun süre kalan anıyı da "Madrid taraftarlarına binlerce, binlerce metal düdük dağıtılmıştı, o baskı, o sindirilme duygusu" sözleriyle anlattı.

Barcelona taraftarları Franco'nun "özel polisinin" Katalan ekibinin oyuncularını tehdit etmek için soyunma odasına girdiklerine inanıyor ve garip skoru böyle açıklıyorlar. Ancak bu iddia resmen teyit edilmedi ve şu anda da bağımsız kaynaklarca doğrulanamıyor.

Bu maçın sonucu Real Madrid'in peşini bırakmadı. 2023'te Barcelona bir yolsuzluk skandalıyla çalkalanmıştı. Kulübün İspanya Futbol Federasyonu Hakem Komitesi'nin eski başkan yardımcısına toplam 8,4 milyon euro ödeme yaptığı ortaya çıktı. Barcelona Başkanı Joan Laporta ise kulübünün masumiyetini Real Madrid'i suçlayarak kanıtlamaya çalışmış ve başkent kulübünün son 70 yıldır hakemlerce kollanan "sistemin takımı" olduğunu öne sürmüştü.

Real Madrid, Barcelona'yı aslında rejimin, özellikle de Franco rejiminin takımı olmakla suçlayan bir videoyla yanıt verdi.

Videoda, Franco döneminden seçilmiş gerçekler ön plana çıkartıldı. Barcelona'nın Franco yıllarında sayısız başarı kazandığı, Franco'nun Katalan kulübünü üç kez iflastan kurtardığı ve Franco döneminde sekiz lig şampiyonluğu ve dokuz Kral Kupası kazandığı vurgulandı.

Bu noktada Franco'nun iktidarı sırasında İspanya'da sporu, özellikle de futbolu geliştirmekle ilgilendiğini vurgulamak önemli. Bazı tarihçilere göre Franco diktatörlüğünün "uluslararası imajını güçlendirmek" amacıyla dış politikasının bir parçası olarak futbolu kullandı.

BBC
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title