Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi

Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Uluslararası Diyabet Federasyonu Başkanı Hirst: "Aslında bu insan yapımı bir felaket. Diyabetlilerin sayısı her ülkede artıyor. Burada tahminler hızlı bir artışa işaret ediyor. Bütün dünyada...

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) Başkanı Micheal Hirst, diyabetin "insan yapımı bir felaket" olduğunu belirterek, " Diyabetlilerin sayısı her ülkede artıyor. Burada tahminler hızlı bir artışa işaret ediyor. Bütün dünyada şu anda 382 milyonun diyabetle yaşadığı düşünülüyor" dedi.

Hirst, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) ev sahipliğinde Swissotel'de düzenlenen "Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi"nin açılışında yaptığı konuşmada, diyabetin yükünün küresel olarak artmaya devam ettiğini söyledi.

Oluşturdukları atlasın son derece önemli bir belge olduğunu belirten Hirst, "Bu belgenin içerisinde tüm dünyada diyabet hastalığının prevalansı konusunda çok önemli bilgiler var. Türkiye Cumhurbaşkanına da dün bu belgeyi taktim ettik. Kendisi diyabet konusuyla yakından ilgileniyor" dedi.

Hirst, IDF'nin 240 ulusal derneği çatışı altında toplayan uluslararası bir federasyon olduğunu vurgulayarak, Türkiye'den de IDF'ye yapılan katkılardan dolayı teşekkür etmek istediğini dile getirdi.

Diyabetli insanların sesi olduklarını ve hastalığın 21. yüzyılın en önemli zorluklarından biri olduğunu ifade eden Hirst, şöyle devam etti:

"Bu çok büyük bir artış. Birleşmiş Milletler kararı için çalıştığımız zamanlarda bu rakamın 2025'te 382 milyon olmasını düşünmüştük. Yani biz bu rakama şimdiden ulaştık. Bu rakamın arkasında ne yazık ki diyabet nedeniyle hayatını kaybedenlerin de korkutucu sayısı var. Bunun tahmini olarak 5,1 milyon olduğunu düşünüyoruz. Mesela kalp yetmezliği veya inme ölüm sebebi olarak kaydedilen kişilerin aslında bir bölümünde bunun altında yatan sebep, diyabet olabiliyor."

"Diyabetlileri tedavi etmeye çalışmak da çok önemli bir hedef olmalı"

Diyabetin sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada yüksek bir maliyeti olduğunu dile getiren Hirst, bunun 548 milyar ABD doları civarında bir maliyeti olduğunun düşünüldüğünü söyledi.

Hirst, bu rakamın diyabetli insanlara sunulan sağlık hizmetinin maliyeti olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu, kaybedilen üretkenliğin veya verimliliğin bedeli değil. veya diyabet sebebiyle çalışılamayacak duruma gelen insanların kaybettiği gelir kaybı değil. Yani ne yazık ki bu insanlar çoğu kez yoksulluğa da mahkum oluyorlar. Türkiye tabii Asya ve Avrupa'nın ortasında. Bu bölgede diyabet rakamlarının çok çarpıcı olduğunu görüyoruz. Yaklaşık 56 milyon kişi Avrupa'da diyabetli olarak bildiriliyor. Bu rakamın 2035'te aşağı yukarı 70 milyona çıkması bekleniyor. Orta Doğu'nun prevalansı 34 milyon şu anda. Bu rakamın da 2035'te aşağı yukarı 70 milyonlara çıkması bekleniyor. Bu prevalans rakamları hakikaten çok korkutucu. Benim için bundan daha da korkutucu olan aslında ulusal istatistikler.Aslında bu insan yapımı bir felaket. Diyabetlilerin sayısı her ülkede artıyor. Burada tahminler hızlı bir artışa işaret ediyor. Bütün dünyada şu anda 382 milyonun diyabetle yaşadığı düşünülüyor. Bunların yarısı tanısı konulmamış kişiler. Tanısı konulmamış demek tedavi edilmeyen demek. Bu insanlar erken ölümlerine doğru adım adım ilerliyorlar. Çünkü komplikasyonlar ne yazık ki tedavi edilmiyor. Bu sebeple aslında diyabetle mücadele konusunda sadece önleme konusunda çalışmamalıyız. Diğer tarafta kimdir diyabetliler, kim diyabetle yaşamaktadır onları tespit etmek, tedavi etmeye çalışmak da çok önemli bir hedef olmalı."

"Türkiye'deki rakamlar Avrupa'daki en yüksek prevalans"

Diyabet konusunda Türkiye'deki artışın da çok manidar olduğunu anlatan Hirst, ülkede bu yıl itibarıyla 7 milyon diyabet hastasının olduğunun düşünüldüğünü kaydetti. Hirst, rakamın 2035'te 11-12 milyona çıkmasının beklendiğini, bunun da Avrupa'daki en yüksek prevalans olduğunu söyledi.

Hirst, bunun da Türk hükümetinin ne kadar büyük bir zorlukla karşı karşıya olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bu epidemiğin arkasında birçok sebep var. Artan kentselleşme, beslenme biçimindeki değişim, hızlı yeme kültüründeki atış hepimizi etkiliyor. Özellikle insanların yaşam tarzlarındaki değişiklikler, hareket, egzersiz eksikliği... Benim çocukken yaptığım birçok şeyi bugün çocuklar yapmıyorlar. Burada özellikle beslenme ve yaşam tarzında, egzersize yaklaşımda köklü değişiklikler olmadığı sürece diyabetle mücadele etmemiz mümkün olmayacaktır. Bir nesil sonra 600 milyon kişi diyabetli olacak. Demek ki bu gezegendeki 1 milyar kişi ya diyabetle yaşayacak ya da diyabet riskiyle karşı karşıya yaşayacak."

IDF'nin diyabeti temsil eden küresel federasyon olarak bu konuda mücadele etmek zorunda olduğunu ifade eden Hirst, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Burada üç hedefimiz var. Birincisi sağlıkla ilgili sonuçları iyileştirmek. Yani diyabetli insanların ihtiyaç duydukları tedaviye erişimini sağlamak. Yine bu kişilere destek, danışmanlık sunmak. İkincisi diyabetin gelişimini önlemeye çalışmak. Bu ancak çok kapsamlı önleme politikaları yoluyla ve hükümetlerin destekleriyle yapılabilir. Son olarak da ayrımcılığa son verilmesini sağlamak. Ayrımcılık kabul edilemez bir kavram. Dünyanın neresine gidersem gideyim diyabetli insanların ayrımcılığa maruz kaldığını görüyoruz. Çok net olarak görüyoruz. Diyabet bir engellilik durumu değildir, sadece doğru tedaviye ihtiyaç duyulan bir hastalıktır. Uzaya giden diyabetliler var. Diyabetli olarak yaşayıp altın madalya alan insanlar var. Bu kişiler diyabetli olmalarına rağmen dünya sahasında başarılara imza atıyorlar. Demek ki, diyabetliliğe bir engel olarak bakmak doğru değil. Dolayısıyla diyabetli olmaları sebebiyle kendilerine karşı ayrımcılık yapılan insanları korumak ve onlara destek olmak zorundayız."

"IDF ülkelerde hükümetleri teşvik etmeye devam edecek"

Bu konuda çok önemli bir sorumlulukları olduğuna işaret eden Hirst, Novo Nordisk'in Birleşmiş Milletler'in karar kampanyasına önemli katkıları olduğunu ve bunun uluslararası alanda son derece önemli olduğunu vurguladı.

Hirst, bu karar çerçevesinde yavaş yavaş bütün dünyanın dikkatini diyabete çekmeyi başardıklarını, geçen mayıs ayında dünya Sağlık Kurulu'nda önemli kararlar alındığını, buna Türk hükümeti ile diğer hükümetlerin de imza attığını kaydetti.

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) Başkanı Micheal Hirst, bu kararlarla 2025'e kadar diyabeti ve obeziteyi azaltmak için birtakım hedefler belirlendiğini ve bunun son derece önemli olduğunu dile getirerek, "Dünyanın bütün hükümetlerinin birtakım önleme stratejileri geliştirmesi gerekiyor. Bunun için 2025'i beklememeleri gerekiyor ve bugün adım atmaları gerekiyor. Bunlar gönüllü hedefler. IDF bütün ülkelerde diyabet dernekleri yoluyla hükümetleri teşvik etmeye devam edecek. Bunların gerçekleştirilmesi durumunda diyabet ve obezite azaltılabilir" ifadelerini kullandı.

Hirst, diyabetli hastaların ilaçlara erişiminin de yüzde 80'lere çıkarılması gerektiğine değinerek, "Ne yazık ki insanlar ihtiyaçları duydukları inisüline ulaşamadığı için hayatlarını kaybediyor. IDF olarak bunu kabul edemeyiz. Erişimin artırılması gönüllü bir hedef olmamalı. Gerçek bir hedef olmalı ve dünyanın bütün hükümetleri buna yönelik çalışmalı" diye konuştu.

Tuzun da azaltılması gerektiğini, İngiltere'nin bu konuda çok önemli adımlar attığını bildiren Hirst, beslenmenin sağlıklı hale getirilmesi için bunun yapılmasının önemli olduğunu kaydetti.

Micheal Hirst, Dünya Sağlık Genel Kurulu'nda alınan kararların artık politikalara yansıması gerektiğini çünkü, her yeni 5 diyabet vakasından 4'ünün düşük ve orta gelirli ülkelerde görüleceğini söyledi.

Bunun için 2015 sonrası kalkınma çerçevesinde bu önceliklerin benimsenmesinin gerektiğini vurgulayan Hirst, bu kapsamda kampanyalar da yapmaya devam ettiklerini, amaçlarının diyabet konusunda bilinci artırmak olduğunu sözlerine ekledi. - İstanbul

Kaynak: AA / Sağlık
title