NATO Savunma Bakanları Toplantısı... NATO Genel Sekreteri Rutte: "'Doğu Yüzyılı' Girişimiyle, Hava Savunması Yeniden Şekilleniyor"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, NATO Savunma Bakanları toplantılarının ardından düzenlediği basın toplantısında, “Bugün müttefiklerle Doğu Yüzyılı (Eastern Century) adlı girişim kapsamında hava sahası savunmamızı güçlendirmeye yönelik yeni bir plan paylaşıldı. Bu plan, yalnızca doğu kanadını değil, hava sahamızın ihlale açık olabileceği her noktayı kapsıyor. NATO’nun ‘Eastern Century’ planı, hava sahasının tamamında gözetleme ve savunmayı artırmayı hedefliyor" dedi.

(ANKARA) - NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, NATO Savunma Bakanları toplantılarının ardından düzenlediği basın toplantısında, "Bugün müttefiklerle Doğu Yüzyılı (Eastern Century) adlı girişim kapsamında hava sahası savunmamızı güçlendirmeye yönelik yeni bir plan paylaşıldı. Bu plan, yalnızca doğu kanadını değil, hava sahamızın ihlale açık olabileceği her noktayı kapsıyor. NATO'nun 'Eastern Century' planı, hava sahasının tamamında gözetleme ve savunmayı artırmayı hedefliyor" dedi.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Brüksel'de NATO Karargahı'nda gerçekleştirilen NATO Savunma Bakanları toplantılarının ardından basın toplantısı düzenledi.

Rutte, Rusya'nın, geçen ay Romanya ve Polonya'nın hava sahasını ihlal etmesine ilişkin, NATO'nun geçen ay, hava sahasını ihlal eden insansız hava araçları (İHA'lar) ve jetlere karşı büyük bir kararlılıkla harekete geçtiğini, bu olayların, NATO'nun, caydırıcılık ve savunma duruşunun önemini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.

Mark Rutte, "Avrupa'daki NATO Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı'nın (General Alexus G. Grynkewich) girişimiyle, tetikte olma seviyemizi artırdık ve Baltık Denizi'ndeki savunma duruşumuzu güçlendirdik. Kısa süre önce Doğu Rüzgarı Merkezi (East Wind Center) adlı girişimi başlattık. Bu merkez, doğu kanadımız boyunca ya da ihtiyaç duyulan her yerde duruşumuza güç ve esneklik kazandıracak. Bunun başarılı olacağına inanıyorum" diye konuştu.

Müttefiklerin, ek askeri kaynakları ne kadar hızlı bir şekilde tahsis ettiğini görmenin gerçekten etkileyici olduğunu dile getiren Rutte, bunun için müttfetiklerine teşekkür etti.

Rutte, "Bugün ayrıca, Hindistan'daki gelişim üssüyle bağlantı kurma kapasitemizi artırma konusunda da anlaşmaya vardık, Hindistan için en iyisini hedefliyoruz. Bu süreçte müttefiklerimizin yeni modellerle yüksek tehditlere nasıl yenilikçi çözümler geliştirdiğini planlıyoruz. Müttefiklerin kabiliyet ve uzmanlıklarını zamanında paylaşmalarını sağlayacak mekanizmaları geliştirmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Yeni girişim, ittifakın caydırıcılığını da pekiştirecek"

İttifakın savunma ve inovasyon kapasitesini artırmaya yönelik yeni bir sistem kurma aşamasında olduklarını, bu sistem sayesinde NATO'nun yenilik hızını artırmayı, sektörlerle işbirliğini güçlendirmeyi ve düzensiz tehditlere karşı savunma kabiliyetini geliştirmeyi hedeflediklerini kaydeden Rutte, "yeni girişimin, ittifakın caydırıcılığını da pekiştireceğini" vurguladı.

"Bize meydan okumayı düşünenlerin maliyetlerini artırmak ve potansiyel düşmanlara kararlılığımızın değişmediğini açıkça göstermek istiyoruz" diyen Rutte, yeni sistemin, üye ülkelerin savunma sanayileriyle yakın işbirliği içinde geliştirilmesi ve önümüzdeki dönemde test aşamasına geçilmesinin beklendiğini ifade etti.

"Ukrayna'nın güvenliği, bizim güvenliğimizle bağlantılı"

Rutte, "NATO ülkelerinin savunmasını güçlendirirken ayrıca, Ukrayna'yı desteklemeye devam ettiklerini" vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Onların güvenliği bizim güvenliğimizle bağlantılı. Bu sadece sözde değil; Ukrayna'ya sağladığımız somut destekle de bunu gösteriyoruz. Zelensky ve Başkan Trump'ın bu cuma görüşecek olmaları çok önemli. Çünkü nihayetinde yapılması gereken, Putin'in masaya oturmasını sağlamak, anlamlı müzakereleri başlatmak ve bu korkunç savaşa kalıcı bir son vermektir. İşte bu nedenle Avrupalılar, Kanada ve diğer müttefiklerle birlikte güvenlik garantilerini tartışmak için bir araya geliyorlar. ABD'nin de bu güvenlik garantilerini destekleyeceğini açıklaması son derece önemli. Elbette bunlar ancak uzun süreli bir ateşkes ve barış anlaşmasının ardından yürürlüğe girebilir."

"AB'nin projelerine, AB dışı ülkelerin de geniş erişim sağlaması önemli"

"NATO ile Avrupa Birliği arasında herhangi bir 'çakışma' ya da 'tekrar' yok" diyen Rutte, NATO ve AB'nin "el ele ve çok yakın bir işbirliği içinde çalıştığına dikkati çekti. Rutte, şu ifadeleri kullandı:

"Her iki taraf da kendi güçlü yönlerini biliyor. NATO'nun gücü; askeri kabiliyetlerinde, karar alma yapısında ve özellikle savunma teknolojilerinde yatıyor. Ukraynalılardan ve Dönüşümden Sorumlu Üst Komutanımız Pierre Fontaine'in ekibinden çok şey öğreniyoruz. Bu binada çalışan herkesin ortak çabasıyla hava sahamızın güvenliğini koruyoruz. AB ise iç pazarın ekonomik gücünü, savunma sanayisini birleştirme kapasitesini ve finansman sağlama kabiliyetini kullanarak katkı sunuyor. Ayrıca AB'nin projelerine, AB dışı ülkelerin de mümkün olan en geniş erişimi sağlaması önemli. Onların yaptıklarından memnunum, onlar da bizim çalışmalarımızdan memnun. Savunma alanında çok yakın temas halindeyiz ve hiçbir örtüşme yok. Sınır ötesinden gelen ya da hava sahamıza giren insansız hava araçları konusunda da elbette değerlendirmeler yapıyoruz. Ukraynalılardan çok şey öğreniyoruz. Elbette her şeyi kamuoyuyla paylaşmıyoruz, ama şundan emin olabilirsiniz ki tüm bu konular NATO içindeki tartışmaların bir parçası."

"Ukrayna'nın güçlü bir şekilde savaşmaya devam edebilmesini ABD karşılayabiliyor"

Rutte, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ukrayna'nın yakında hangi hava savunma sistemlerini alabileceği ve bu sistemlerin ülkenin altyapı ve siyasi merkezlerini korumada nasıl kullanılacağına ilişkin soruya Rutte, şu yanıtı verdi:

"Elbette, son üç buçuk yıl süren savaş boyunca Avrupa ülkeleri ve ABD tarafından Ukrayna'ya çok sayıda hava savunma sistemi teslim edildi. Şu anda Ukrayna'nın güçlü bir şekilde savaşmaya devam edebilmesi için tam olarak neye ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Bu ihtiyaçların bir kısmını yalnızca ABD karşılayabiliyor. Örneğin, ABD'nin ürettiği belirli önleyici füze sistemleri (interceptor sistemleri) ve ilgili savunma unsurları bunlara dahil. ABD, Ukrayna'ya ölümcül (lethal) ve bu durumda hava savunması kapsamında ölümcül olmayan (non-lethal) desteği kesintisiz şekilde sağlamaya devam ediyor.

"Berlin Girişimi'ne bugün itibarıyla 16'dan fazla ülke dahil olmuş durumda"

Avrupa ülkeleri de bu süreçte aktif. İtalya, Fransa ve Almanya gibi ülkeler kendi anti-füze sistemlerini Ukrayna'ya sağladılar veya sağlamaya devam ediyorlar. Detaylara giremiyorum ama Ukrayna liderliği bunların bir kısmını kamuoyuyla paylaştı; dolayısıyla belirli bir şeffaflık düzeyi mevcut. Bu sistemlerin güncel kalmasını, birlikte çalışabilirliğini ve etkinliğini sürdürmesini sağlamak için de ortak çabalar yürütülüyor. Ancak bu alanın önemli bir kısmı ABD'nin benzersiz kapasitesine dayanıyor. Bu nedenle 'Berlin Girişimi'ni başlattık. Bu girişim, Ukrayna'nın ihtiyaç listesindeki yalnızca ABD tarafından sağlanabilecek sistemlerin müttefikler aracılığıyla temin edilmesine odaklanıyor. Başlangıçta altı ülke, Hollanda, Almanya, Kanada, İsveç, Norveç ve Danimarka, bu girişime katılmıştı. Bugün itibarıyla 32 NATO müttefikinin yarısından fazlası, yani 16'dan fazla ülke, bu girişime dahil olmuş durumda."

"AB ve NATO projeleri, birbirinin alternatifi değil; tamamlayıcı nitelikte"

NATO'nun yeni savunma planının sorulması üzerine Rutte, şöyle konuştu:

"Bugün müttefiklerle Doğu Yüzyılı (Eastern Century) adlı girişim kapsamında hava sahası savunmamızı güçlendirmeye yönelik yeni bir plan paylaşıldı. Bu plan, yalnızca doğu kanadını değil, hava sahamızın ihlale açık olabileceği her noktayı kapsıyor. NATO ile AB arasındaki işbirliği konusunda ise yine vurgulamak isterim: AB kendi projeleri (örneğin 'Drone Wall', "Eastern Flank Watch' gibi bayrak projeler) üzerinde çalışıyor. NATO da kendi planlarını yürütüyor. Ancak bunlar birbirinin alternatifi değil; tamamlayıcı nitelikte. AB'nin ekonomik gücü, sanayi kapasitesi ve finansman sağlama kabiliyeti, NATO'nun askeri planlama gücüyle birleştiğinde, ortaya daha etkili bir savunma mimarisi çıkıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in kendisinin eski bir Almanya Savunma Bakanı olması da bu işbirliğini güçlendiriyor. Aramızda iş bölümü net; hiçbir kurum diğerinin işini tekrarlamıyor, herkes en iyi yaptığı işi yapıyor. Sonuç olarak, NATO'nun 'Eastern Century' planı, hava sahasının tamamında gözetleme ve savunmayı artırmayı hedefliyor. Doğu kanadı öncelikli olsa da 'nerede ve ne zaman gerekirse' anlayışıyla tüm müttefikleri koruma amacını taşıyor."

"Dronlara karşı çok maliyetli füzeler yerine daha az maliyetli başka araçlara sahip olmamız gerekiyor"

Mark Rutte, Polonya'nın hava sahasını geçen ay ihlal eden Rus İHA'larına ilişkin, şunları kaydetti:

"Dronlar üzerinde çalışıyorduk ama bu olaylar, bizi daha fazlasına, daha hızlı ve daha çabuk yapmaya motive etti. Dronlara karşı çok maliyetli füzeler yerine onları etkisiz hale getirecek, daha az maliyetli başka araçlara sahip olmamız gerekiyor. Mesela Hollanda'nın F-35'inin Polonya'da yaptığı gibi çok pahalı füzelerle yok etmek yerine, daha az maliyetli yöntemler olmalı.

"Ukrayna, şu an dünya çapında dron teknolojisi konusunda önde gelen ülke konumunda"

İşte bu yüzden çeşitli girişimleri, 'Eastern Century' başlığı altında bir araya getiriyoruz; Eastern Century'nin parçası olan ve daha önce bahsettiğim unsurlar arasında tedarik yer alıyor; ayrıca yeniliği ve test sistemlerini hızlandırmak gibi konuları da topluyor. Yani gerçekten hızlı bir şekilde toparlanıp bunu yürürlüğe koyuyoruz ve Ukrayna'dan gelen tüm bilgiden yararlanıyoruz. Polonya'da Ukrayna ile NATO'nun ortak kurduğu JTAC adında bir merkezimiz var; burada savaşın tüm derslerini topluyoruz. Ukrayna bence şu an dünya çapında dron teknolojisi konusunda önde gelen ülke konumunda; onlardan öğrenebiliyoruz. Danimarka da bu dronlarla karşılaştığında destek verdi."

"Rusları fazla ciddiye almamamız gerektiğini düşünüyorum"

Rutte, "NATO'nun, Rusya'dan gelecek, gelecekteki hibrit savaşları caydırmak için kararlı bir tepkiyi nasıl garanti edebileceğinin, aynı zamanda hem tepkisinin hem de istihbaratının güvenilirliğini nasıl koruyabileceğinin" sorulması üzerine şu cevabı verdi:

"Bir eylemin kasıtlı olup olmadığını değerlendirmek zor. Buna her zaman bakıyoruz. Ancak Polonya'daki hava sahası ihlalleri ve 31'inde Estonya'daki olaylar söz konusu olduğunda, kasıtlı mı değil mi, sonuçta sorumsuzca davranılmıştı ve kabul edilemezdi. Bu durum sona erdiğinde, verdiğimiz tepkinin doğru olup olmadığını değerlendirmek istiyorum; doğru tepkiyi verip vermediğimizi kontrol edeceğiz.

Putin'in, 2010'dan önceki haliyle 2010'dan sonra radikalleşen hali farklı. Bu yüzden bu tür olaylara nasıl yanıt vereceğimizi biliyoruz. Bir uçak, NATO hava sahasında tehdit oluşturmuyorsa onu düşürmeyeceğiz; ama tehdit oluşturuyorsa, askerlerimizin o uçağın artık tehdit olmasını hemen engelleyecek yetkileri olduğunu temin ederim. Bence bu önemli; Ruslar da bunu biliyor. Rusları fazla ciddiye almamamız gerektiğini düşünüyorum."

"Rusya'nın NATO'ya karşı hareket etmesi halinde ne olacağını tahmin etmek güç"

"Rusya'nın NATO'ya karşı hareket etmesi halinde ne olacağını tahmin etmenin güç olduğunu" vurgulayan Rutte, "Ama eğer aksi hareket ederse hazırlıklı olması gerekir. İşte bu yüzden bunu yapıyoruz. Rusya, bütçesinin yüzde 40'ını savunmaya devlet harcıyor. Biz bunu ciddiye alıyoruz, ama aynı zamanda iyi eğitilmiş ve hazırlıklıyız; bu yüzden tüm bunlara sakinlikle ve kararlılıkla yaklaşabileceğimizi düşünüyorum" dedi.

"Çin, Tayvan'a karşı bir şey yaparsa Xi, Putin'i NATO'ya karşı hareket etmeye zorlayacaktır"

Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore ile çok yakın çalıştıklarını belirten Rutte, "Kuzey Kore ve Çin'in, Rusya'nın savaş çabalarını, İran'ın Rusya'ya verdiği desteği desteklemesi gibi bağlantılar var. Daha önce söylediğim gibi, Çin Tayvan'a karşı bir şey yaparsa büyük olasılıkla Xi Jinping, Putin'i NATO'ya karşı hareket etmeye zorlayacaktır. Bu yüzden hazır olmamız, birlikte çalışmamız, birlikte eğitim yapmamız ve birlikte tedarik yapmamız gerekiyor" diye konuştu.

"Bugün dediğim gibi çok sayıda ülke daha fazlasını taahhüt etti"

ABD Başkanı Donald Trump'ın, "Pearl Girişimi" olarak adlandırılan NATO ülkelerinin savunma harcaması hedefinin yüzde 5'e çıkarılmasına ilişkin değerlendirmeleri ve bazı müttefik ülkelerin girişime katılmamış olmasına ilişkin görüşleri sorulan Rutte, şöyle konuştu:

"Pearl konusunda, Amerikalıların sağlayabileceği şeyleri satın almak için müttefiklerin desteğine gerçekten güveniyorum. Altı ülke ilk 2 milyarı sağladı: Almanya, Kanada, Hollanda, İsveç, Danimarka, Norveç. Bugün dediğim gibi, çok sayıda ülke daha fazlasını taahhüt etti. Bazı taahhütleri bekliyorduk, ben de bizzat çok telefon görüşmesi yaptım, bazılarıyla neden bunun önemli olduğunu konuştum ama bazıları bugün ortaya çıktı ve girişime 'kayıt olacağız' dedi. Şimdi yarıdan fazlasıyız. Başkan Trump, NATO Zirvesi'nin başarısına ulaşmasında son derece önemli oldu. Daha önce de söyledim, onsuz bu sonuca; yüzde 5 hedefine ve eğer gerekiyorsa yüzde 3,5'e ulaşamazdık diye düşünüyorum. Bu büyük olasılıkla onun sayesinde oldu. Güzel olan şu ki, tüm 32 ülke arasında bu hedeflerde tam bir oybirliği sağladık; İspanya da tamamen yetenek hedeflerine katıldı. Bu önemli..."

Kaynak: ANKA / Güncel
title