Meşk Iıı. Sergisi, Küçükçekmece Cksm'de Açıldı

Meşk Iıı. Sergisi, Küçükçekmece Cksm'de Açıldı
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Bugün özgün kimliğimizle AB içerisinde bizi temsil eden en önemli zenginliklerimizden biri hat sanatıdır" dedi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen

Bağış, "Bugün özgün kimliğimizle AB içerisinde bizi temsil eden en önemli

zenginliklerimizden biri hat sanatıdır" dedi.

Hat, tezhip, minyatür, kaat'ı, çini ve ebru sanatçılarını buluşturan "Meşk

III. Sergisi", Küçükçekmece Belediyesi Cennet Kültür ve Sanat Merkezi (CKSM)

Sergi Salonu'nda, Bağış, AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca ve

Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay'ın da katıldığı törenle açıldı.

Egemen Bağış, burada yaptığı konuşmada, geçen yıl da serginin açılışına

katıldıklarını belirterek, üçüncüsü düzenlenen sergi için Küçükçekmece Belediye

Başkanı Yeniay ve sanatçıları tebrik etti.

Musikiden hat sanatına kadar geleneksel estetiğin doğasını şekillendiren

"meşk eylemenin", aynı zamanda usta-çırak ilişkisi etrafında örülen toplum

ahlakının aynası olduğunu kaydeden Bağış, şunları söyledi:

"Hattatların çoğunlukla meşk ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber,

'İlmi yazarak, meşk ederek öğrenin' buyuruyor. Yine Efendimiz, 'Size hüsn-i hattı

(güzel yazıyı) tavsiye ederim, zira o, rızkın anahtarıdır. Evlatlarınıza yazıyı

öğreterek ikramda bulunun. O en mühim işlerdendir' buyuruyor. Hz. Ali ise 'Hat

sanatının sırrı hocanın parmaklarında gizlidir' diyor. Eskiler, 'kalem efendisi'

derdi; Allah onları incelikleriyle bahtiyar kılsın. Meşk, hattatları,

bestecileri, icracıları ve icra üsluplarını bir arada tutan, sanat alanlarının

tümü için hem estetik hem toplumsal bir harç görevini yerine getirmiştir. Bu

bakımdan kültür tarihimiz açısından büyük önem taşır."

"Meşkin", denemek, araştırmak, en iyiyi elde etme arayışı ve sabretmek

olduğunu ifade eden Bağış, "En önemlisi de meşk, denerken, öğrenirken, en iyiyi

ararken bizi ruh köklerimizin derinliğine götüren bir çabadır. Bu çaba bize

medeniyet tasavvurumuzun genetik kodlarını veriyor. Bu çaba bizi medeniyetimizin

derinliklerine, kendine özgü zenginliklerine götürüyor. O yüzden bu sergiyi

önemsiyor ve ramazan ayının da mesajlarıyla bütünleşmesinin manevi iklimimize

farklı bir zenginlik kattığına inanıyorum" diye konuştu.

-"İstanbul, hat sanatının da merkezi"-

"Kur'an-ı Kerim, Mekke'de nazil olmuş, Kahire'de okunmuş ve İstanbul'da

yazılmıştır" şeklindeki sözü hatırlatan Bağış, şöyle devam etti:

"Gerçekten de İstanbul, tarih boyunca farklı kültürlerin merkezi olduğu

gibi yazının ve hat sanatının da merkezi olmuş, böyle derin bir geleneği temsil

etmiştir. Hattatlarımızın yüreğinden ve hünerli ellerinden süzülüp ortaya çıkan o

muazzam eserler bugün de Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine

çıkma hedefinde bizlere ilham veriyor. Bildiğiniz gibi 'Oku' emriyle başlayan

kutsal kitabımız, o emrin hemen ardından 'O sana yazmayı öğretendir' ayetiyle

devam eder. İşte yazıya bu kadar önem veren bir inancı paylaşıyoruz. Biz 'Kalem

kılıçtan keskindir' anlayışını özümsemiş, 'Söz uçar yazı kalır' ilkesini temel

almış bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu medeniyeti zengin kılan en önemli

unsurlardan biri de hat sanatıdır. Şu bakımdan da ben hat sanatımızı özellikle

önemsiyorum. Zira bugün özgün kimliğimizle AB içerisinde bizi temsil eden en

önemli zenginliklerimizden biri hat sanatıdır. Dünyanın en meşhur ressamlarından

Picasso'nun, 'Benim resimde varmak istediğim son noktayı İslam yazı sanatı çoktan

bulmuş" diyor. Dünyanın en ünlü sanatçılarını dahi kendisine hayran bırakacak

böyle derin ve özlü bir sanatı nesilden nesle aktarmak gibi bir sorumluluğumuz

var."

-"Türkiye'yi kendi özüne, kendi değerlerine döndürmek..."

AB süreciyle birlikte Türkiye'yi kendi özüne, kendi değerlerine döndürmek

için de "meşk ettiklerini" kaydeden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin üye olduğu bir AB'nin, dünya tarihine yazılmış en önemli barış

projelerinden biri olacağına inanıyorum. Burada bir anekdotu da sizlerle

paylaşmak istiyorum; Hatırlarsanız ABD Başkanı Obama, Türkiye'ye geldiğinde,

Türkiye-ABD dostluğunu anlatırken tarihi bir vesikayı paylaştı. Kendilerinin

kurucu babaları George Washington için diktikleri anıtın yapımına dünyanın her

tarafından destek geldiğini ve bu desteklerden, bu armağanlardan birinin de

İstanbul'dan geldiğini hatırlattı. O armağan neydi biliyor musunuz değerli

dostlar? O armağan, Sultan Abdülmecid'in mermer levhaya işlenmiş tuğrasıydı ve o

levhada devrin en büyük hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin elinden şu

yazıyordu; Levhanın gönderildiği tarih, dikkatinizi çekiyorum, 1853... Yani

bundan 159 yıl önce ABD'ye hat sanatıyla verdiğimiz mesaj şuydu: 'Washington'da

dikilen bu yüksek taşa, dostluğun devamını göstermek maksadıyla Abdülmecid Han'ın

temiz adı yazıldı'. Bugün o levhanın üzerindeki hat, halen Türkiye-ABD dostluğuna

yön vermeye devam ediyor. Sadece Türkiye-ABD dostluğuna değil, ABD'de yaşayan

Türklere de bu levhanın büyük bir güç verdiğini bilmenizi isterim. İşte hat

sanatı bizlere böyle büyük bir armağan, böyle eşsiz bir mirası da bırakmış.

Elbette bir hattat kadar zengin bir ruh zenginliğine, böyle engin ve hünerli bir

sanat kabiliyetine sahip olduğumuzu iddia edemem ama şunu özellikle belirtmek

isterim ki, bir hattat hassasiyeti ve özeniyle 9,5 yıl önce milletimizin bize

emanet ettiği o diviti dikkatle kullanıyor, Türkiye'yi baştan başa yeni

şaheserlerle donatmanın mücadelesini veriyoruz. Milletimize hizmet için hep en

iyiyi, en yeniyi, mükemmeli hedefliyor, bunun için meşk ediyoruz."

Bağış, sözlerini, "Allah hepimize 'Elif' gibi bir hayat yazıp, 'Vav'

vuslatıyla yürümeyi nasip eylesin" diyerek tamamladı.

Türkiye'nin yanı sıra İran, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Türkmenistan gibi

ülkelerden sanatçıların eserlerinden oluşan sergi, 30 Temmuz'a kadar

görülebilecek.

Muhabir: Etem Geylan

Yayıncı: Erdal Turanlı - ISTANBUL

Kaynak: AA / Güncel
title