Barış İçin Bilim Uluslararası Konferansı

Barış İçin Bilim Uluslararası Konferansı
Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Avrupa Birliği Bakanı Bağış, "Kimileri, ağzımızla kuş tutsak da AB içinde hak ettiğimiz karşılığın verilmemesi için elinden gelen istismarı ortaya koyacak" dedi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen

Bağış, "Kimileri, ağzımızla kuş tutsak da Avrupa Birliği (AB) içinde hak

ettiğimiz karşılığın verilmemesi için elinden gelen istismarı ortaya koyacak.

Bunun farkındayız. Onlar, gelecek nesilleri ya da Avrupa kıtasının çıkarlarını

değil, gelecek seçimleri düşünen dar vizyonlu siyasiler" dedi.

İtalyan Umberto Veronesi Vakfı tarafından 2009 yılında hayata geçirilen

"Barış İçin Bilim Uluslararası Konferansı", vakfın Türkiye temsilcisi Dida

Kaymaz'ın girişimi ve başkanı olduğu Kansersiz Yaşam Derneği'nin işbirliğiyle

Haliç Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı.

Egemen Bağış, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, bilimin gerçekten de

barış için olması gerektiğini, bilimin meyveleri olan buluşların genelde

insanlığın faydası için tasavvur edildiğini ancak uzak ve yakın tarihe

bakıldığında, bilimin zalimlerin ellerinde insanlığın felaketine de yol açtığının

görüldüğünü söyledi.

İnsanlığın ortak sorumluluğunun bunu engellemek olduğunu ifade eden Bağış,

"Bunu Hiroşima'da, Çernobil'de insanlık gördü. Kendi halkına karşı kimyasal

silah kullanan zalim liderlerin davranışlarını da gördü. Ne acıdır Suriye'de

kendi halkını bombalayan, kendi şehirlerini taratan liderler var. Kimileri

dünyada bir lokma ekmeğe, bir yudum suya ihtiyaç duyarken bir yandan da muazzam

bir lüks içerisinde yaşayan kitleler var. Somali'de, Arakan'da görüyoruz bu

uçurumun nelere yol açtığını" diye konuştu. Böyle bir toplantıda tartışılacak

konuların Türkiye için de önemli olduğunu düşündüğünü belirten Bağış, konuşmasını

şöyle sürdürdü:

"Bu konferansın tarihinin de çok farklı bir barış sürecine denk gelmesi de

anlamlıdır. Bugün 3 Ekim. Türkiye'nin benim sorumluluğumda şu anda yürüyen AB

müzakerelerinin başlama tarihi. Bundan 7 yıl evvel Lüksemburg'ta saatlerin

durdurulması gibi bir kavramla, Türkiye AB ile müzakerelerine başlamıştır. Ne

zaman? İlk başvuruyu yaptıktan tam 46 yıl sonra. Anlatmaya çalıştığım, o çarpık

zihniyetin bilimi barış için kullanmak yerine, ön yargılar için, barışı

engellemek için kullanmanın örneklerinden birisi de Türkiye'nin AB sürecidir.

Neden? Çünkü AB'nin kendisi bir barış projesidir. AB kıtasal bir barış projesi

olarak, Avrupa kıtasında yüzyıllarca savaşmış milletlerin bir daha savaşmamasını

sağlamış çok önemli bir projedir. Ama Türkiye'nin katılımı, o kıtasal projeyi

küreselleştirecek bir süreçtir. Bunu göremeyen çevrelerin, Türkiye'nin geldiği

noktayı göremeyen tutulmuş akılların bize yaşattığı sıkıntıları hep beraber

görüyoruz. Ama biz hiç bir şekilde de onların yarattığı bu sorunların etkisinde

kalıp kendi reformlarımızı yavaşlatmıyoruz."

Bağış, son 7 yıl içinde Türkiye'nin nereden nereye geldiğine herkesin

şahitlik ettiğini, Türkiye'nin 7 yıl öncesine kıyasla çok daha demokratik,

şeffaf, müreffeh, saygın ve özgüvene sahip bir ülke haline geldiğini anlatarak,

şöyle devam etti:

"Bunda AB müzakere sürecimizin, AB yolunda atılan reform adımlarının çok

büyük etkisi var. Bugün Mısır, Tunus, Libya ve bölgemizdeki farklı ülkelerde

insanlar Türkiye'yi kendileri için bir ilham kaynağı olarak görüyorlarsa, bizim

büyük barış projesi yolunda attığımız adımların sayesindedir. Çünkü Türkiye'ye

baktıkları zaman, Türkiye'yi bir çok ortak noktalarımıza rağmen o ülkelerden

farklı kılan en önemli özelliğimiz AB müktesebatı çerçevesinde attığımız

demokratikleşme ve reform adımlarıdır. O insanlar da hayatını riske atarken,

Türkiye'deki gibi çocuklarının iyi eğitim almasını, iyi sağlık hizmeti almasını,

serbest pazar ekonomisinin gelişmesini, insan haklarının evrensel standartlara

yükselmesini, sivil toplumun, kadının toplumdaki yerinin, insanların yaşam

standardının yükselmesini arzu ediyorlar."

Bütün dirençlere rağmen müzakereleri yürütme konusunda kararlı olduklarını

ifade eden Bağış, "Bu konuda Türkiye'deki reformların ve AB sürecinin en büyük

teminatı hükümetimizdir. Sayın Başbakanımızın önderliğinde devam eden

çalışmalardır" dedi.

-"Ağzımızla kuş tutsak da"-

İngiltere'nin uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı'nı yapan Jack Straw'ın bir

kitap yayınladığını, Türkiye'deki bazı muhalif çevrelerin yeniden eksen kayması

tartışmalarını gündeme getirdikleri bu süreçte Straw'ın kaleme aldığı bazı

cümleleri çok anlamlı bulduğunu dile getiren Bağış, Straw'ın şu cümlelerini

aktardı:

"(Bugün hala AK Parti'yi 'İslamcı' olarak etiketlemeyi sevenler için kafa

karıştıran çelişki şu; geleneksel Batılı ekonomik testlere göre, Erdoğan'ın

hükümeti gelmiş geçmiş en başarılı savaş sonrası Türk hükümeti. Hasta adam artık

iyileşti. Ekonomik güçle birlikte diplomatik güç de geldi. 33 müzakere

başlığının, 17'si engellenmiş durumda. Hiç bir aday ülkeye böyle

davranılmamıştır. Acil sorun Kıbrıs'tır. Bu sorun, Fransa, Almanya ve İngiltere

tek ses olursa çözülebilir. Türkiye'nin AB üyeliğinin engellenmesinin arkasındaki

asıl tatsız neden, Müslüman bir ülke olmasıdır. Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı

Nicolas Sarkozy, 'Avrupa'nın kendisine sınır çizmesi gerektiğini' söylediğinde,

coğrafi sınırları kastetmemişti. Öyle olsaydı, Malta veya Güney Kıbrıs'ın

alınmaması gerekirdi. Kastettiği dini sınırlardı. Tüm bunda kaybedecek olan

AB'dir. Türkiye değil. Türkiye'nin AB'ye duyduğu ihtiyaçtan çok, AB'nin

Türkiye'ye şu anda ihtiyacı vardır.)"

Bu ifadelerin son derece cesur, doğru ve hakkaniyet içeren tespitler

olduğunu vurgulayan Bağış, Straw'ın bu ifadelerinin Türkiye'nin kaybedilmesinin

Avrupa için ne kadar önemli olduğunu, çok net bir şekilde ortaya koyduğunu

kaydetti.

Egemen Bağış, "Kimileri, ağzımızla kuş tutsak da AB içinde hak ettiğimiz

karşılığın verilmemesi için elinden gelen istismarı ortaya koyacak. Bunun

farkındayız. Onlar gelecek nesilleri ya da Avrupa kıtasının çıkarlarını değil,

gelecek seçimleri düşünen dar vizyonlu siyasiler. Ama buna rağmen biz kendi

reformlarımızı ortaya koyacağız. AK Parti'nin 4. Olağan Genel Kurulu'nda 63

sayfalık bir manifesto yayınlandı. O manifesto maddeleri incelendiğinde,

Türkiye'nin önümüzdeki dönemde de reform kararlılığının devam edeceğini çok net

bir şekilde ortaya koymaktadır" diye konuştu.

Bilimin evrensel olması, hiç bir dine, coğrafyaya, ırka göre değişmemesi

gerektiğini vurgulayan Bağış, "Kimileri bir takım iddialarla ki en çok mücadele

ettiğimiz konulardan bir tanesidir İslamofobi... Sanki bilimin gelişmesinin

önünde İslam bir engelmiş gibi bir tablo çizilmeye çalışılıyor. Bu son derece

yanlış, son derece çarpık bir zihniyettir. Çünkü İslam'ın ilk 600 yılında bilimin

gelişmesine her zaman İslam öncülük etmiştir. Bürokratik oligarşiden bu topraklar

her dönem çok çekmiştir. Bundan sonra çekmemesi için AB standartlarında, bilimi

ve yaşam standartlarını yakalamak için her zamanki gibi çok çalışacağız" dedi.

Muhabir: Çiğdem Pala

Yayıncı: Sibel Ertürk Kurtoğlu - ISTANBUL

Kaynak: AA / Güncel
title