Askeri Okul ve Hastanelerin Kapatılması Hakkında Değerlendirmeler

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Prof. Dr. İbrahim Öztek, 15 Temmuz sonrası kapatılan askeri okullar ve hastaneler hakkında görüşlerini paylaştı. Öztek, bu kurumların yeniden açılmasının gerekli olduğunu vurgulayarak, askeri sağlık hizmetlerinin önemine dikkat çekti.

Kd. Alb. İbrahim Öztek 15 Temmuz olaylarından sonra Askeri okul ve hastanelerin kapatılması ilgili görüş ve düşüncelerini açıkladı ve bugün için yapılması gerekenlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Öztek; "15 Temmuz olaylarından sonra Askeri okul ve hastaneler kapatıldı. Bu şu demekti, bu tarihten sonra artık er, erbaş, astsubay, subay ve ailelerine sivil hastaneler bakacaklardı. Öyle de oldu. Hatta Sultan Abdulmecid tarafından Hassa askerleri için yaptırılan ve 1846 yılında hizmete giren Haydarpaşa askeri hastanesi, yanı GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesine Sultan Abdülhamit Eğitim ve Araştırma Hastanesi adı verilerek, sivil hastane haline getirildi. Ülke genelinde, 26 ilde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 32 hastane ile bir Rehabilitasyon ve bakım merkezi Sağlık Bakanlığı'na bağlandı."

Prof. Dr. Öztek, Askeri Hastane ve Liselerin 15 Temmuz sonrası kapatılmasıyla alakalı şu açıklamalarda bulundu: "15 Temmuz öncesi bazı yabancı mahfillerin uzantısı yapılar devlet organlarına, Askeri lise ve Hastanelere sızmış ve bu kurumların fonksiyonlarından belli derece uzaklaşmasına sebep olmuş olabilir. Bu hal Askeri Hastane ve Liselerin kapatılmasına zemin hazırlamış olabilir. Ancak bugün 15 Temmuz öncesi içinde bulunulan sebep ve şartlar büyük oranda kontrol altına alınmış vaziyette. Şu andaki şartlarda Askeri Hastane ve Liselerin yeniden açılması faaliyete geçmesi isabetli ve doğru olur kanaatindeyiz. Çünkü Askeri Hastane ve Liseler normal sivil Hastane ve Liseler' den farklı bir bakış açısı ve karaktere haizdir. Bu cümleden olarak; 15 Temmuz öncesi, Askeri veya sivil lise mezunu öğrenciler Gülhane Askeri Tıp Akademisinde (GATA) tıp eğitimi, tıp stajı ve sonra üç yıl kadar askeri birliklerde kıta hekimliği yapıyorlar sonra tekrar GATA'da ihtisas eğitimine geliyorlardı. Okudukları dersler, staj ve ihtisasları içinde; harp cerrahisi, nükleer savaş, NBC kimyasal savaş, hava ve sualtı hekimliği ile savaş psikolojisi konularında eğitimler alıyorlardı. Bu eğitimleri almış bazı Askeri hekimler, çatışma alanlarına helikopterle iniyor, yaralıların ilk tedavilerini yapıyor ve hiç değilse yaralının gazlı kangren olmasını önlüyordu. İlk yardımdan sonra yaralıların helikopterle en yakın askeri hastanelere sevkini sağlıyordu.

Askerin hastanede bakım ve tedavisi, ya da hayatta kalma durumu yine harp cerrahisi veya savaşa yönelik tıbbi bilgilerle donatılmış doktor, hemşire veya diğer sağlık personelinin bilgi ve görgüsüne bağlıydı.

Bugün Sağlık Bilimleri Üniversitesinden bir yetkili, asker ve sivil hekimlerin eğitimi konusunda bir fark var mı sorusuna; Asker de olsa sivil de olsa hastalık hastalıktır cevabını verirken, yukarıda belirttiğim yaralanma ve harp cerrahisi konularına veya savaşta görev alacak hekimlerin takip edeceği yollar konusunda da bilgi vermesi gerekirdi.

Bundan 15-20 yıl önce bir askeri hastanemizin kapısında şöyle yazıyordu: buraya üç parça halinde de gelsen korkma, biz seni birleştiririz. Bu cümlenin asker üzerinde ne büyük moral oluşturacağı malumdur.

Kore savaşları sırasında Amerikan hastanelerinin kapısında yazan ise: buraya soluk alarak geldiysen, korkma yine soluk alarak, sapsağlam çıkarsın.

Bugün dünyanın en büyük ordularından birine sahip Türk ordusunun askeri hastanesinin bulunmaması büyük eksikliktir. Öte yandan askeri hastanesi olmayan hiçbir devlet yoktur.

Bir önemli konu da GATA veya GATA Haydarpaşa Eğitim Hastaneleri ilim yuvaları idi. Burada çalışan asker bilim adamları ulusal veya uluslararası kongrelerde bilimsellikte ön sıralarda yer alıyor, yaptıkları araştırma ve yayınlarla örnek oluyor, hatta hastanelerine yönelik teşkilat, disiplin ve hasta bakım konuları ile dünyada önemli yerlerde gösteriliyordu."

Öztek açıklamasını şu hususların önemini tekrarlayarak bitirdi; "Askeri liseler ise, Türk Silahlı Kuvvetlerinin göz bebeği, gerektiğinde seve seve ölüme gidebilecek ruh hali, disiplin ve üstün cesaretle yetiştirilen subaylarımızın kaynağı okullardır. Bu okullar neredeyse ana kucağından, Peygamber ocağına taşınan alevlerdir. Bu ocaktan, askeri doktor dahil her sınıftan subaylarımız yetişmiştir.

Askeri okul ve hastanelerin kapatılmasının hiç kimseye yararı olmamıştır. Konunun yeniden gözden geçirilmesi ve Orta Doğu gibi bir bölgedeki ülkemiz için son derece büyük bir eksikliğin bir an evvel giderilmesi ülkemiz ve milletimiz için en hayırlısı olacaktır." - İSTANBUL

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yerel
title