25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü... Kadınların Ortak Talebi: Yaşamak
Üniversite öğrencisi Berivan Özkara, inşaat mühendisi Feride Betül Hacımsular, temizlik işçisi Naime Fendoğlu ve emekli Nalan Karagöz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne dair düşüncelerini ve beklentilerini anlattı.
Haber : Meltem KARAKAŞ
(ESKİŞEHİR) - Üniversite öğrencisi Berivan Özkara, inşaat mühendisi Feride Betül Hacımsular, temizlik işçisi Naime Fendoğlu ve emekli Nalan Karagöz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne dair düşüncelerini ve beklentilerini anlattı.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre 2025'in on ayında 317 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Her ay, her yıl düzenli olarak farklı kurumlar, kadına yönelik şiddetin geldiği noktayı gözler önüne serebilmek adına raporlarını açıklıyor. Kadınlar sokakta, kamusal alanda, evde, iş yerinde en yakınları tarafından katlediliyor.
Eskişehir'de üniversite öğrencisi Berivan Özkara, inşaat mühendisi Feride Betül Hacımsular, temizlik işçisi Naime Fendoğlu ve emekli Nalan Karagöz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne dair düşüncelerini, karşılaştıkları ayrımcılığı ve beklentilerini ANKA Haber Ajansı'na anlattı.
"Kadınlar şiddet ve baskı sarmalına alınmaya çalışılıyor"
Kadınların şiddet ve baskı sarmalına alınmaya çalışıldığını söyleyen üniversite öğrencisi Berivan Özkara, "Mirabal Kardeşler'in mirası bugün kadın mücadelesi açısından gerçekten yol gösterici bir yerde duruyor. Kadınların bulunduğu her alanda örgütlenmesi, baskıya, yasaklara ve faşizme karşı mücadelesinin gerçekten önemli bir örneği Mirabal Kardeşler'in mücadelesi. Bugün de saray rejimi aslına kadınların emeğini, hayatını, geleceğini değersizleştiren ve kadınları baskı ve yasak altında bir şiddet sarmalıyla beraber bir hayata mahkum etmeye çalışıyor. Bunu 11. Yargı Paketi'yle, ailenin 10 yılı uygulamalarıyla, kadın katillerinin, tecavüzcülerin faillerini serbest bırakarak yapıyor" dedi.
"Kadınlar kampüslerde öldürülüyor, tacize uğruyor"
Kadın öğrencilerin yaşadığı sorunlara değinen Özkara, kampüslerin dahi kadınlar için güvenli olmaktan çıktığını ve bunlara karşı kulüp kurmak istediklerinde üniversite yönetimi tarafından engellendiklerini ifade etti. Özkara, şunları söyledi:
"Bugün öğrenci kadınların en çok yaşadığı problemlerden biri artık kampüs içinde de bizim güvenli alanlarımızın olmaması. Bunun karşısında kadınlar kadın kulüpleri kurmak istediğinde, cinsel taciz önleme birimleri kurmak istediğinde atanmış rektörler tarafından önüne çeşitli engeller çıkarılıyor. Bugün Van'da, Kayseri Erciyes'te, Boğaziçi Üniversitesi'nde kadınlar artık kampüslerin içinde katlediliyor. Deliller karartılmaya çalışılıyor. Failler korunmaya çalışılıyor. Bugün biz katledildikten sonra dahi tek güvencemiz hesabımızı soracak kadın mücadelesi oluyor. O yüzden aslında öğrenci kadınların dertleri çok fazla."
"Kısa şort ya da mini etek giymemizi istiyorlar"
Öğrencilerin geçinebilmek için çalışmak zorunda kaldığını ve çalışırken "kısa şort ya da mini etek" giymeye zorlandığını anlatan Özkara, "Bugün barınamama krizi hala kendisini gösteriyor. En temel taleplerimizi hala karşılayamıyoruz. Bununla beraber okurken bir yandan çalışmak zorunda kalıyoruz. Düşük ücretler, çalıştığımız yerlerde mini giy, kısa etek giy, kısa şort gibi baskılar yapılıyor ve iktidar artık öyle çok güvence veriyor ki tacizcilere katillere, bulunduğumuz her alanda toplu taşıma olsun, çalıştığımız yer olsun, kampüs olsun her yerde artık tacize ve şiddete açık bir hale getiriliyoruz. Bunun karşısında da 25 Kasım'da tüm kadınların aslında bu politikaya, cezasızlık ve şiddet politikasına karşı alanlarda olması ve sesini çıkarması gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Kadın mühendisler eşit işe eşit ücret istiyor"
İnşaat mühendisi Feride Betül Hacımsular ise inşaat mühendisliğinin erkek egemen bir alan olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Öncelikle bir kadın olarak şunu söylerim: Biz yaşamak istiyoruz. Biz şiddete maruz kalmak istemiyoruz. Biz mobbing istemiyoruz. Sadece kadın olduğumuz için farklı bakılmak, farklı görünmek istemiyoruz. Mühendis olarak düşünürsek de kadınının erkeğinin olmadığını anlatabilmek istiyoruz. Çünkü mühendislik cinsiyetsiz bir meslek. Bu meslekte ilerlerken bizler de erkek arkadaşlarımızla birlikte aynı dersleri gördük. Aynı yollardan geçtik ve sonucunda da aynı işleri yapıyoruz. O yüzden önceliğimiz eşit işe eşit ücret."
"İş ilanlarında erkek mühendisler önceleniyor"
İşler için daha çok erkek inşaat mühendislerinin arandığını ifade eden Hacımsular, "Biz bu ilanları istemiyoruz. Çünkü mühendisin kadını erkeği olmadığını herkese söylemek istiyoruz. 25 Kasım'a giderken önceliğimiz her zaman için yaşam hakkımızın elinden alınmaması. 2025 yılında 407 kadın hayattan ayrıldı erkek şiddeti sebebiyle. Bizim beklentimiz, yaşam hakkımızı kaybetmemek, eşit işe eşit ücret almak, cam tavan etkisinden kurtulmak. Özellikle siyasi anlamda da şöyle bir şey söyleyebilirim: Siyasal noktalarda bizlerin eşit temsiliyeti sağlamamız gerekiyor" dedi.
"Caydırıcı cezalar verilmesi gerekiyor"
Temizlik işçisi Naime Fendoğlu da kadına karşı işlenen suçlara verilen cezaların daha caydırıcı olması gerektiğini belirterek, "Şiddete uğrayan kadınların korunmaya alınmasını talep ediyorum. Daha güvenli ortamlarda çalışmak istiyoruz. Boynumuz bükük gezmek istemiyoruz. Bugün beni sokakta, evde ya da iş yerinde ne bekliyor diye düşünmek istemiyoruz. Örneğin iki çift kavga ederken buna müdahale olmuyor. Çok duyarsızız. Birçok şiddet, darp olayları sokakta gerçekleşiyor. Duyarsız kalmayalım, müdahale edelim. Şiddetin boyutunu o an kısmen de olsa engelleyebiliriz. Polisi arayalım, yardımcı olalım ya da kendimiz müdahale edelim. İlgisiz kalmayalım" ifadelerini kullandı.
"Aşağılayıcı bakışlara maruz kalıyorum"
Çalışırken "aşağılayıcı bakışlara maruz kalabildiğini" ifade eden Fendoğlu, "Örneğin kadınım diye yol verilmiyor. Malını indiriyor. Bekleyebilirsin diyor. Aşağılayıcı bakışlarla karşılaşıyorum bazen. 'Evde otur' gibi tepkiler alıyorum zaman zaman. Haklarımızın koruma altına alınmasını istiyoruz. Bir an önce bizim için özgürce gezebileceğimiz alanların yaratılmasını istiyorum. Her yerde başımız dik gezmek istiyoruz, boynumuz bükük değil" dedi.
"Şiddet her alanda çok arttı"
Emekli Nalan Karagöz ise Türkiye'de her alanda şiddetin arttığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Kadın olarak o kadar çok beklentimiz var ki. Her alanda şiddeti görüyoruz. Sadece kadına değil; çocuklara, doğaya, hayvanlara her türlü şiddet uygulanıyor. Adalet yerini bulmalı ki kadına şiddet de sona ersin. Öldürüyor, şiddet uyguluyor, taciz ediyor ondan sonra da ifadesini verip çekip ediyor. Teksas'tan beter olduk. Teksas'ta bile böyle değildir herhalde. Ülkemizde çok şiddet yanlısı herkes. Sınırı yok. Devlet lütfen bu ölümlere son versin. Çocukların ölümlerine son versin. Şiddet ülkesi olduk çıktık. Adalet yerini bulsun. Herkes gerçekten yargılansın. Ön kapıdan girip arka kapıdan çıkmasın."
"Emekliler ekonomik şiddete maruz kalıyor"
Emekliler ve asgari ücretlilerin yaşadığı sıkıntıların "ekonomik şiddet" olduğunu söyleyen Karagöz, "Emekliler ve asgari ücretliler açlık sınırının altında ücret alıyor. Bu ülkede her şey ateş pahası. Nasıl ailemizi geçindireceğiz? Ocak nasıl yanacak? Bu da bir şiddet. Eşim de emekli ama çalışıyor. Ucu ucuna denk getiriyoruz. Emekli de asgari ücretli de maalesef açlıktan ölüyor. Bu hükümetin bir şiddeti. Sadece fiziksel şiddet değil, psikolojik şiddet de var. Adaletli bir yargılama olsa insanlar bu kadar cesur olup da kadınlara şiddet uygulamaz, çocuklara şiddet uygulamaz. Bir yıl ya da iki yıl yatıp çıkıyor. Bunlara son verilmesi gerekiyor" dedi.




















