Zuhal Sönmezer

Yapay zekâ estetiği: Gerçek yüzlere dijital botoks

08.11.2025 02:24
Haber Detay Image

Bir fotoğraf artık sadece bir fotoğraf değil. Yapay zekâ, "güzellik filtresi" adı altında yüzümüzdeki tüm kırışıklıkları, mimikleri ve yaşanmışlıkları siliyor. Estetik ölçütü artık algoritmanın parametrelerine ait.
Gerçek insanlar üzerinde uygulanan bu "Dijital Botoks" operasyonu, sadece etik boyutuyla kalmıyor; kimliksel bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Köşe yazımızda, güzellik algımızı dijitalleştiren bu tehlikeli süreci mercek altına aldık

Bir fotoğraf artık sadece bir fotoğraf değil. Yapay zekânın eline düştüğü anda, o karedeki yüz artık gerçeğin değil, algoritmanın estetik anlayışının ürünü oluyor. Göz altı morlukları yok ediliyor, elmacık kemikleri belirginleşiyor, dudaklar dolgunlaşıyor… "Doğal güzellik" yerini "yapay uygunluk"a bırakıyor. Üstelik bunu sadece sosyal medya kullanıcıları yapmıyor; durum içler acısı. Yapay gerçekliği haber siteleri, dijital dergiler ve markalar da sessizce kabullenmiş durumda.

Bir zamanlar photoshop skandalları vardı...

Bugün, yapay zekâ destekli estetik filtrelerin en büyük etkisi, bireylerin beden algısını dönüştürmesinde yatıyor. Bir zamanlar "Photoshop skandalları" olarak adlandırdığımız şey, artık sessiz bir norm haline geldi. Zira bu yeni araçlar, hatayı düzeltmekle kalmıyor; var olmayan kusurları da görünmez kılıyor. Üstelik bu dönüşüm, kişinin rızası olmadan da gerçekleşebiliyor. Gerçek insanların fotoğraflarına otomatik olarak uygulanan bu "dijital dolgu" işlemleri, sadece etik değil, kimliksel bir tartışmayı da beraberinde getiriyor: Yapay zekâ, kimin yüzünü, hangi güzellik standardına göre "iyileştiriyor"?

Yapay zeka estetiği

Estetik kavramı, insana ait bir ölçüydü; kültürel, duygusal, zamana bağlı bir deneyim. Şimdi ise bir yazılımın parametrelerine sıkışmış durumda. Bir yüzün "daha güzel" görünmesi, aslında kimin çıkarına? Platformların daha fazla tıklanma, reklamların daha çok dikkat çekmesi ve kullanıcıların "kendinden memnun" hissetmesi… Yani güzellik artık kişisel bir tercih değil; pazarlanabilir bir veri haline geldi.

Daha da endişe verici olan, bu yapay müdahalelerin gerçeği silmesi. Gerçek kırışıklıklar, gerçek mimikler, gerçek yaşanmışlıklar… Hepsi "kusur" olarak tanımlanıyor ve algoritmalar tarafından hızla siliniyor. Dijital çağın ironisi net! Gerçekliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz anda, yüzlerimiz bile sanallaşıyor.

Gerçekler bazen acıtır!

Oysa bir yüz, sadece bir görüntü değil; kimliğimizin, yaşanmışlığımızın, duygularımızın bir haritası. Bu haritayı "estetik" gerekçelerle yeniden çizen yapay zekâ, aslında toplumsal hafızamıza da müdahale ediyor. Çünkü o yüzler, bir kültürün çeşitliliğini, insanın doğallığını ve yaşın değerini temsil ediyor.

Belki de artık "güzel görünmek" yerine "gerçek görünmek" üzerine konuşmanın zamanı geldi. Yapay zekâ güzelliği üretirken, insan olmanın izlerini silmemesine dikkat etmek zorundayız.

Dijital dolgunun, filtreden öte bir şey olduğunu fark etmek… belki de çağın en estetik direnişi budur.

Yazarın Tüm Yazıları

title