Şerivan Demir

Duygusal Kabızlık: 30’lu Yaşların Sessiz Paniği

22.11.2025 14:58
Haber Detay Image

DUYGUSAL KABIZLIK: 30'LU YAŞLARIN SESSİZ PANİĞİ

Duyguların boğaza düğümlendiği ne ağlayabildiğimiz ne de gülebildiğimiz bir dönem vardır ya… İşte ben buna "duygusal kabızlık" diyorum. Özellikle 30'lu yaşlara geldiğimizde birçok kişi sanki görünmez bir psikolojik kronik kabızlığa yakalanıyor. Ne içini dökebiliyor ne de tutmayı bırakabiliyor.

Peki bu ne demek? Ve neden bu kadar yaygın?

Duyguları İçeride Tutmaya Alışmış Bir Nesiliz

Bizden önceki kuşak, duygularını göstermemeyi hayatta kalma stratejisi olarak öğrendi. Onlar "güçlü olmalısın" diyerek büyüdü. Biz de "aşırı duygusal olma", "abartma", "drama çıkarma" cümlelerinin tam ortasında yetiştik. Sonuç?

İçimiz dolu ama dışımız sessiz bir nesil…

Aslında öfkeliyiz ama gülüp geçiyoruz.

Kırgınız ama "boş ver ya" diyoruz.

Yorulduk ama "hallederiz" diye kendimizi sıkıyoruz.

Duygularımız birikiyor, birikiyor… Sonra bir bakıyoruz, içsel hareket yok. Tıkanma var. Duygusal kabızlık dediğim tam olarak bu.

30'lu Yaşlar: Hayatın Makas Değiştirdiği Yer

20'ler hayallerle dolu. 40'lar kabullenişle. Ama 30'lar?

İşte orası hesaplaşma yılları.

"Ben ne istiyorum?"

"Doğru yerde miyim?"

"Bu ilişki beni besliyor mu?"

"Gerçekten böyle yaşamak istiyor muyum?"

Bu sorular sıklaştıkça, duygusal yük artıyor. Fakat bu kez başka bir problem devreye giriyor:

Artık çocuk değiliz. "Duygusal olmak" lüks gibi geliyor.

İşte tam bu yüzden duygu regülasyonu bozuluyor. Yani duyguyu fark etmek, adlandırmak, işlemek ve sağlıklı ifade etmek… hepsi sekteye uğruyor. Bir bakıyorsun, ne hissediyorsun bilmiyorsun bile.

Modern Hayatın Sessiz Depresyonu

Duygusal kabızlığın en büyük tetikleyicilerinden biri de modern yaşam.

Her şey hızlı, herkes meşgul, duygular ise sanki zaman kaybı.

İş hayatında her şey ölçülebilir: proje, müddet, sonuç.

Ama duygular?

Onlara yer yok.

İlişkilerde bile "çok konuşma", "uzatma", "drama çıkarma" baskısı var.

Hal böyle olunca insanlar hissetmekten utanır hale geliyor.

Peki Ne Yapacağız? Duyguları Çözmek Mümkün mü?

Kısa cevap: EVET.

Uzun cevap: Biraz cesaret, biraz merak, biraz da kendine şefkat gerekiyor.

• Duygunu adlandıracaksın. Adı konmayan duygu çıkış yolu bulamaz.

• Vücudunu dinleyeceksin. Çünkü çoğu duygu bedende başlar: gergin omuzlar, sıkışan göğüs, hızlanan nefes…

• Paylaşacaksın. En çok korktuğumuz şey, aslında en çok iyileştiren şey: anlatmak.

• Sınır koyacaksın. Duygusal kabızlığın ana sebebi çoğu zaman sınır ihlalleri.

• Profesyonel destekten çekinmeyeceksin. Herkesin hayatında en az bir kez bir rehbere ihtiyacı olur.

Son Söz: Duygular Hareket Etmek İster

Duygular akış hâlidir. Su gibi… Tutarsan kirlenir, sıkışırsın.

Akmasına izin verirsen berraklaşır, hafiflersin.

Duygusal kabızlık utanç verici bir şey değil.

Ama sürdürülebilir de değil.

30'lu yaşlara geldiysen ve içinin dolduğunu hissediyorsan, belki de artık mekanizmayı çözme zamanıdır. Çünkü unutma:

Duygular bastırıldıkça büyür, işlendiğinde iyileşir.

Uzman Psikolog Şerivan Demir

Yazarın Tüm Yazıları

title