Bilim dünyasının yanı sıra entelektüel gelişmelere duyarlı kesimler her yıl sonbaharda verilen Nobel Bilim ödüllerinin kime/kimlere ve hangi gerekçeler ile verildiğini yakından takip ederler. Bilimsel çalışmaların desteklenmesi ve saygın bilim insanlarının taltif ve takdir edilmesi açısından Nobel ödülleri gibi organizasyonlar insanlık adına büyük bir hizmet icra ederler. Nobel ekonomi ödülü, ekonomi disiplinine yapılan katkılar esas alınarak verilen bir ödüldür. Nobel ekonomi ödülü, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından seçilen bilim insanlarına verilmektedir. Nobel ekonomi ödülüne, ilk defa 1969 yılında Jan Tinbergen ve Ragnar Frisch layık görülmüşlerdir. Nobel ekonomi ödülü her yıl tek bir bilim insanına verilebileceği gibi, birden fazla bilim insanı da aynı yıl için ödüle layık görülebilir. 2024 yılında Daron Ecemoğlu ile birlikte Simon Johnson ve James A. Robinson ödüle layık görüldüler.
2025 Nobel Ekonomi Ödülü Üç Bilim İnsanına Verildi
Tıpkı 2024 yılında olduğu gibi 2025 yılında da birden fazla bilim insanı Nobel ekonomi ödülünü paylaştı. Prof. Dr. Joel Mokyr, Prof. Dr. Philippe Aghion ve Prof. Dr. Peter Howitt, Nobel Komitesi tarafından isimleri açıklanan bilim insanlarıdır. Bir bilim insanına Nobel ödülü verilmesinin en temel gerekçesi, bilimde yenilikçi bir çığır açmasıdır. Nobel ekonomi ödülü verilirken ilgili otoriteler, ekonomistlerin düşünce biçiminde değişim vurgusunu ön plana çıkarmaktadır. Ödüle layık görülen bilim insanları geliştirdikleri yenilikçi analiz yöntemleri sayesinde iktisadi olayları yeni bir bakış açısı ile değerlendirme imkanı sunmaktadırlar. Yeni bir bakış açısı, yeni bir perspektif ve yeni analiz yöntemlerinin geliştirilmesi Nobel ekonomi ödülüne giden yolun temel taşları olarak kabul edilmektedir. Bölgesel, ulusal ve küresel ekonomik gelişmeler yeni bir bakış açısı ile ve yeni analiz yöntemleri ile değerlendirilmekte ve elde edilen bulgular tartışılarak ayağı yere basan politika önerileri sunulmaktadır. Bilimde çığır açan analiz yöntemleri bir günde geliştirilmez. Nobel ödülünün hikayesini araştırdığınız zaman kimi zaman otuz yıllık, kırk yıllık bir bilimsel emeğin birikimlerini görürsünüz.
Nobel ekonomi ödülünü almaya hak kazanan bu isimler ve ekonomi bilimine yaptıkları katkılar ile ilgili bazı tespitlerimizi aşağıdadır:
Bu bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar, ekonomi biliminin iktisadi büyüme ve iktisadi kalkınma sahasına önemli katkılar sağlamıştır. Teknoloji ve innovasyonun sağlamış olduğu ekonomik kazanımlar dikkatlere sunulmuştur.
Teknoloji ve İnnovasyon Sürdürülebilir Büyümenin Anahtarıdır
Prof. Dr. Joel Mokyr, İktisat tarihi alanında çalışmaları olan bir bilim insanıdır. Mokyr, teknoloji ve innovasyonun sürdürülebilir büyüme ve kalkınma dinamiklerine katkı yaptığını birtakım örnekler ile açıklamaya çalışmıştır. Uzun vadeli sürdürülebilir bir büyüme performansının yakalanması için teknolojik gelişmelerin katkısı öne çıkarılmaya çalışılmıştır. Büyüme performanslarını sürdürülebilir bir eksende sürdürmek isteyen toplumlar, teknolojik gelişmeleri ıskalamamaları gerekmektedir. Teknolojik gelişmeleri takip edecek, modifiye edecek ve yeni başarılara imza atacak insan kaynağına sahip ülkeler her zaman bir adım önde olacaklardır. Teknolojik yatırımlar çok yüksek maliyetli yatırımlardır. Bu alandaki yatırımlar, yüksek maliyet ve sabır gerektiren alanlardır. Yeni bir teknoloji için kimi zaman o kadar büyük maliyetlere katlanırsınız ki, bu maliyetleri ne kadarlık bir zaman sürecinde kompanse edileceğini tam olarak öngöremezsiniz. Teknolojik bir yeniliği geliştirirken katlandığınız maliyetler ekonomi bilimi literatüründe "batık maliyet" olarak nitelendirilir. Her zaman ilk maliyetler yüksektir. Ancak ürün piyasalaştırıldığında yüksek katma değerin sağladığı avantajlar sayesine inanılmaz boyutlarda kazançlar elde etmeniz mümkündür.
Ekonomide Devir Daim Mekanizması Çalıştırılmalıdır
Prof. Dr. Philippe Aghion ve Prof. Dr. Peter Howitt ekonomi bilimine çok yeni bir bakış açısı kazandırmışlardır. 1992 yılında teorik temel kazandırdıkları yaklaşımları nazarı dikkate alındığında, bu bilim insanlarına göre, ekonomide "devir daim mekanizması" çok iyi çalışmalıdır. Yani, verimsiz kötü firmaların piyasadan çekilerek yerlerine daha verimli firmaların gelmesi sürecine devlet müdahale etmemelidir. Verimsiz firmalar, oldukça düşük katma değerli mal üreten, piyasa dengesini bozan ekonominin rekabetçi gücünü azaltan ve kaynak israfı doğuran firmalardır. Bu tür firmalar ekonomik yaşam sürelerini tamamlayarak piyasadan çekildiğinde, piyasaya yeni giren firmaların tutunmaları desteklenmelidir. Verimsiz ve ekonomik ömrünü tamamlamış firmaların piyasada yaşatılmaya çalışılması kaynak israfından başka bir şey değildir. Piyasalar kendi kendini temizleme ve yenileme mekanizmasına sahip oluşumlardır. Temizlenme ve yenilenme süreçleri teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Ancak hemen belirtelim ki, her firmanın mutlaka piyasadan ayıklanması şart değildir. Kendini geliştiren, yeni piyasaya dinamiklerini içselleştiren ve katma değer grafiği sürekli yükselme trendi sergileyen ya da en azında belir bir eşiğin üzerinde kalma başarısı gösteren köklü firmalar desteklenmeli ve korunmalıdır. Bu tür firmalar ekonominin hafızası olarak değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım gerçek üretim ekonomisi açısından oldukça radikal bir perspektif sunmaktadır. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, bütün sektörlerde verimsiz firmalardan kurtulmalı ve verimli- yüksek katma değerli girişimciler desteklenmelidir. Düşük katma değerli firmaların ekonomiye yük olmaktan öte faydaları yoktur. Verimsiz firmaların piyasadan ayıklanması "dinamik firma modeli" kavramı ile ifade edilir. Bu modele göre firma kurulur, büyür ve belirli bir verimlilik eşiğinin altında kaldığında ise tasfiye olur.
Verimli Firmalar Orta Gelir Tuzağının İlacıdır
Bazı kesimler düşük katma değerli firmaların istihdam deposu olduğu görüşünü ileri sürerek bu firmaların tasfiyesinin işsizliği artıracağını savunabilir. Bu görüş reel dünya gerçekleri ile çelişmektedir. Yeni ve yüksek katma değerli firmaların desteklenmesi aynı zamanda bu firmaların istihdam imkanlarının artmasına katkı yapacaktır. Bu firmalardaki istihdam edilen personel belirli bir vasıf seviyesine getirilmesi gereken işgücüdür. Vasıflı personel hem birim zamanda daha fazla üretim çıktısına hem de sürdürülebilir üretim anlayışına katkı yapacaktır. Yüksek katma değerli mal üreten firmalar ülkedeki nitelikli beşeri sermaye gücünün artmasına katkı yaptığı gibi ulusal gelirin katlanarak artmasına da katkı yapacaktır. Ulusal gelirin artması, gelişmekte olan ülkeleri "orta gelir tuzağı" bataklığından kurtarma sürecinin olmazsa olmazıdır. Ulusal gelirimizi belirli bir eşiğin üstüne çıkaramazsak "orta gelir tuzağı" bataklığından kurtulmamız mümkün değildir.
Verimsiz Firmalar ile Birlikte Verimsiz Kurumlarda Tasfiye Edilmelidir
Verimsizlik vurgusu sadece verimsiz firma tasfiyesi ile sınırlı bir zihniyet dönüşümünü ihtiva etmez. Verimsiz her türlü kurumsal yapının ve verimsiz yaklaşımların da tasfiye edilmesi gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki, ekonomide insan bedeni gibi sürekli yenilenen canlı bir mekanizmadır. Yenilenme süreçlerinde yaşanacak zamansal gecikmeler çok ciddi ve kalıcı ekonomik sorunlara yol açacaktır. Yenilenme süreçlerindeki gecikme yenilikçiliğe karşı bağnaz dirençselleğin yerleşmesine zemin hazırlar. Dar ufuk ve kısa vadeli vizyonlar küresel rekabetçiliğin baltalayıcı bileşenleridir.
Verimli firmalar, teknoloji kullanan, teknoloji geliştiren, ar-ge kapasiteleri yüksek, doğru insan kaynakları ve finans politikalarına sahip firmalardır. Verimli firma sayısına ilişkin grafiğin sürekli artış performansı sergilediği bir geleceği paylaşma umuduyla saygılarımı sunarım.









