Prof. Dr. Ömer Faruk Karataş

Böbreklerin sessiz çalışma prensibi: Neden şikâyet etmezler?

02.12.2025 12:26
Haber Detay Image

Tıbbın en ilginç özelliklerinden biri, bazı organların bir ömür boyunca tek bir şikâyette bulunmadan çalışabilmesidir. Bu listenin zirvesinde ise hiç tartışmasız böbrekler yer alır. Günlük yaşamda kalp atışımızı duyar, nefesimizi hisseder, mide gurultusunu fark ederiz; fakat böbreklerin varlığını hatırlamamız çoğu zaman ancak bir sorunla karşılaştığımızda olur. Üstelik o zaman bile böbrek çoğu kez "gecikmiş bir haberci"dir. Peki, neden?

Böbrekler, insan vücudunun en gelişmiş filtreleme sistemlerinden biridir. Günde yaklaşık 180 litre kanı süzer, bunun büyük kısmını yeniden kazanır ve yalnızca küçük bir kısmını idrar olarak vücuttan uzaklaştırır. Bu devasa iş yükü, üstelik hiçbir titreşim, ağrı, baskı hissi yaratmadan yapılır. Çünkü böbrek, çalışma kusuru oluşana kadar sinyal vermeye pek meyilli değildir. O, sessizce çalışmak üzere programlanmış bir organdır.

Bu sessizlik aslında biyolojik bir avantajdır. Vücudumuz, hayatta kalmak için kritik organların küçük hatalarını hissettirmeden tolere edebilme kapasitesine sahiptir. Böbrekler ise bunun en iyi örneklerinden biridir. Bir böbrek tamamen işlevsiz olsa bile diğeri uzun süre idare edebilir. Bu nedenle şikâyetler ancak iki böbrek de yük sınırına yaklaştığında belirgin hâle gelir. İşte bu yüzden birçok hastam "Nasıl oldu da ben anlamadım?" sorusunu sorar. Cevap nettir: Böbreklerimiz yüksek toleranslıdır, ama bu tolerans sınırsız değildir.

Modern yaşamın etkileri de böbrekler üzerindeki sessiz baskıyı artırıyor. Yetersiz su içme alışkanlığı, aşırı tuz tüketimi, hazır gıdaların yükü, düzensiz uykular ve stres… Hepsi böbreğin yıllarca sessizce taşıdığı bir bagaj oluşturur. Kimi zaman bu yük böbrek taşına, kimi zaman kronik böbrek hastalığına, kimi zaman da basit bir enfeksiyonun komplikasyonlarına dönüşür.

Böbreklerin sessiz çalışması, aslında sorumluluğun bize ait olduğunu hatırlatır. Şikâyet etmeyen bir organ, kontrolden muaf değildir. Aksine, sessizliği daha dikkatli olmayı gerektirir. Böbrek sağlığını korumanın temel yolları çoğu zaman çok basittir: yeterli su tüketmek, tuzu azaltmak, düzenli hareket etmek, gereksiz ağrı kesici kullanımından kaçınmak ve yıllık rutin kontrolleri aksatmamak… Bazen en hayati sağlık adımlarının bu kadar sade olması, onları ihmal etmemize bile sebep olur.

Toplumda hâlâ "böbrek sorunu olsaydı mutlaka hissederdim" inancı yaygın. Oysa tıpta en riskli hastalıklar, belirtilerini en geç verenlerdir. Böbreklerimiz de bu kategoriye dâhildir. Onları yalnızca hastalık anında değil, sağlık döneminde de hatırlamak gerekir. Çünkü böbrek, bize sesini ancak sabrı dolduğunda duyurur. Ve o sesi duymak hiçbir hekimin duymak istediği bir ses değildir.

Kısacası; böbreklerimiz sessizdir, ama biz susmamalıyız. Bir bardak su içmek, tuzu azaltmak, yılda bir kez kontrole gitmek… Tüm bunlar böbreklerin sessiz çabasına küçük ama anlamlı bir teşekkür niteliğindedir. Sağlığın büyük kısmı, bu küçük farkındalıkların toplamında saklıdır.

Yazarın Tüm Yazıları

title