Güzellik, tarih boyunca insanoğlunun ilgisini çeken evrensel bir kavram olmuştur. Ancak günümüzde bu kavram, medyanın etkisiyle şekil değiştirmiştir. Televizyon dizilerinden sosyal medyaya, reklam kampanyalarından influencer içeriklerine kadar her alanda idealize edilen yüzler ve bedenler, toplumun estetik algısını derinden etkilemektedir. Plastik cerrah olarak, bu algının hastaların beklentilerini nasıl yönlendirdiğine her gün tanıklık ediyorum.
Gerçeklik filtrelerin ardında kayboluyor
Medyada estetik algısı, çoğu zaman kusursuz bir görünümün ulaşılabilir olduğu izlenimini verir. Filtrelerle pürüzsüzleştirilmiş ciltler, simetrik yüz hatları ve standartlaşmış güzellik ölçütleri, gerçekliğin yerini alıyor. Oysa her insanın yüzü ve bedeni kendine özgüdür. Bu çeşitlilik, tıbbın ve sanatın birleştiği plastik cerrahi alanının da temel dayanağıdır.
Plastik cerrahi, yalnızca dış görünüşü değiştirmek değil, aynı zamanda kişinin kendine olan güvenini yeniden kazanmasına yardımcı olmak amacı taşır. Ancak bu noktada medyanın estetik operasyonları sıradanlaştırması ve bazen özendirmesi, cerrahların işini daha da zorlaştırmaktadır. Bazı hastalar, sosyal medyada gördüğü bir yüz şekline birebir sahip olmak isterken, bireysel anatomik farklılıkları göz ardı edebiliyor. İşte bu noktada hekim olarak bizim görevimiz, hastayı doğru bilgilendirmek ve gerçekçi beklentiler oluşturmasına destek olmaktır.
Bilimsel çalışmalar da, medyada idealize edilen güzellik anlayışının bireylerin beden algısını etkilediğini ortaya koyuyor. Özellikle ergenlik dönemindeki bireylerde bu etki daha belirgin. Sosyal medya kullanıcılarının estetik müdahale arzusunda artış görülmesi, bu gerçekliğin çarpıcı bir örneği. Bu nedenle, medyada estetikle ilgili yapılan her paylaşımın sorumluluk taşıdığını unutmamak gerekir.
Estetik karar bireye ait olmalı
Kişisel deneyimlerime göre, estetik cerrah olarak hastalarla kurduğumuz iletişimde, onları sadece prosedür hakkında bilgilendirmek değil; aynı zamanda toplumsal baskılardan bağımsız karar verebilecekleri bir alan sunmak çok önemlidir. Her birey, görünümünden bağımsız olarak değerli ve özeldir. Estetik cerrahi, bu değeri daha görünür kılmak için kullanılan bir araç olabilir ama asla bir zorunluluk değildir.
Medyada estetik algısının dayattığı kalıplar, zamanla değişebilir. Bugünün "ideal" yüzü, birkaç yıl sonra sıradan hale gelebilir. Bu nedenle cerrah olarak görevimiz, geçici trendlere göre değil, hastanın uzun vadeli sağlığı ve mutluluğu doğrultusunda hareket etmektir. Gerçek ile kurgu arasındaki çizgiye dikkat etmek, etik sorumluluğumuzun bir parçasıdır.
Son olarak, medyada estetik algısını değerlendirirken, her zaman insanın bütünsel sağlığını, duygusal ihtiyaçlarını ve bireysel farklılıklarını gözetmeliyiz. Görünüm, insanın yalnızca bir parçasıdır; asıl güzellik, kişinin kendini nasıl hissettiğinde saklıdır.









