Op. Dr. Ufuk Askeroğlu

Gıdı estetiğinde minimal müdahalelerin etkisi

19.09.2025 12:41
Haber Detay Image

Yüz estetiğinde dikkat çeken pek çok bölge var. Ancak gıdı bölgesi, çoğu zaman görmezden gelinen ama yüzün genel hatlarını doğrudan etkileyen kritik bir alan. Yaşlanma, genetik yatkınlık ya da kilo değişimleri sonucunda bu bölgede sarkma, hacim fazlası ya da cilt gevşemesi meydana gelebiliyor. Peki bu sorunlara çözüm ararken her zaman büyük operasyonlara mı ihtiyaç duyuluyor? Aslında hayır.

Gıdı estetiğinde son yıllarda ön plana çıkan kavram: Minimal müdahale

Minimal müdahalelerle gerçekleştirilen gıdı estetikleri, doğal görünüme zarar vermeden yüz alt hattını yeniden şekillendirmeyi amaçlar. Bu noktada amaç, yüz ifadesini değiştirmek değil, zaten var olan anatomik yapıyı daha net, genç ve dinamik göstermek.

Örneğin, bazı hastalarda sadece fazla yağ dokusunun alınması bile çene hattını belirginleştirmek ve boyun bölgesini daha ince göstermek için yeterli olabilir. Bazen de yalnızca cilt altı dokulara uygulanan enerji bazlı sistemlerle (örneğin radyofrekans veya ultrason teknolojileri) sıkılaşma sağlanabilir.

Bu yaklaşımların ortak noktası, hastayı günlük yaşamdan uzun süre alıkoymadan, yüz bütünlüğünü koruyarak sonuç vermeleridir.

Küçük dokunuşlar, büyük değişim yaratabilir

Estetik cerrahide büyük değişimler her zaman fark edilmez. Özellikle gıdı bölgesine yapılan küçük müdahaleler, kişinin yüzüne doğrudan yansımayan ama "daha fit görünüyorsun", "dinç duruyorsun" gibi geri bildirimlerle kendini belli eder. Bu da psikolojik olarak olumlu bir dönüşümün kapısını aralar.

Hastalarım arasında gıdı bölgesiyle ilgili en çok dile getirilen şikâyetlerden biri, fotoğraflarda çene hattının silik görünmesidir. Sosyal medyada sürekli yüzümüzle karşı karşıya kaldığımız bir çağda, bu durum kişide özgüven kaybına neden olabiliyor. Oysa küçük bir müdahale, kişinin kendiyle olan ilişkisini yeniden tanımlayabiliyor.

Her yüze aynı müdahale uygun değildir!

Minimal müdahale kavramı kulağa basit gelse de, her yüz için çözüm farklıdır. Gıdı estetiğinde başarı, doğru hasta seçimi ve kişisel anatomiye göre planlama yapılmasına bağlıdır. Genç yaştaki bir bireyde yalnızca lipoliz işlemi yeterli olabilirken, daha ileri yaşta biri için cilt sıkılaştırma destekli kombinasyon tedavileri tercih edilebilir.

Burada kritik olan, cerrahın yüz oranlarını doğru analiz etmesi ve hastanın doğal yapısını bozmadan en uygun yaklaşımı önermesidir.

Estetik cerrahi büyük dönüşümler yaratmak zorunda değildir. Gıdı estetiğinde minimal müdahalelerin etkisi, bu anlayışın en sade ve en etkili örneklerinden biridir. Küçük dokunuşlarla yüz alt hattında sağlanan denge, kişinin genel görünümünü daha genç, daha zarif ve daha sağlıklı bir forma taşıyabilir. Önemli olan, müdahaleyi değil, ihtiyacı merkeze almaktır.

Yazarın Tüm Yazıları

title