İş hayatında çalıştığım süre boyunca çok sayıda sektörde yüzlerce firmaya girdim; çalışanların eğitim düzeyi ne olursa olsun dedikodu bazen olumlu, bazen olumsuz hemen her işletmede ortak bir problem olarak karşımıza çıktı.
Toplumda dedikodu genellikle olumsuz bir davranış olarak görülür; cinsiyet ya da jenerasyon farkı gözetmeksizin bu sorun ciddi şekilde ele alınıp çözüme kavuşturulmalıdır. Dini açıdan günah, örfi açıdan da ayıplanan bu alışkanlıktan toplum olarak kurtulamıyoruz ve ne yazık ki bu davranış işletme ortamlarında da çalışma huzurunu bozucu bir davranış olarak karşımıza çıkıyor. Çalışanlar, birbirleri hakkında duydukları haberleri işyerinde yayarak çalışma barışına zarar veriyor.
Dedikodu sorunu, insanlara sorulduğunda çoğunlukla lanetlenmesine rağmen, yine de bir şekilde pek çok kişi farkında olmadan bu kötü alışkanlık tuzağına düşmektedir.
Farkındalık oluşturmak
Birçok çalışan farkında olmadan; iş arkadaşları, ekip üyeleri ve yöneticiler hakkında, iş ortamının kaldırmayacağı türden diyaloglara giriyor, bir yerde duyduğu ve bazen de dedikodu zincirinin bir halkası olarak duyduğu şeyleri sorgulamadan başkalarına aktarmaktadır. Yönetim ve özellikle bölüm yöneticilerinin bu farkındalığı sağlaması, dedikodu kültürüne sahip ekip üyelerini birebir görüşmelerle uyarması ve gerektiğinde rehberlik etmesi çalışma barışı için hayati önem taşır.
Önlemler alınmazsa, dedikodu toplumsal düzeyde dargınlıklara, şiddete ve korkuya yol açabilir. Hangi inanç olursa olsun dedikodu çoğunlukla ayıplanır; yanlış bilginin yayılmasını önlemek için toplumsal, dini ve hukuki çabalar yürütülür.
Dedikodu, toplumsal hayatta olduğu gibi işletmelerde de düşmanlık tohumları eker; stres meydana getirir, çalışanın işe severek gelmesini engeller, performansı düşürür ve motivasyonu azaltır.
Çalışanlar neden dedikoduya ihtiyaç duyar?
• Bazı personel dikkat çekmek ve öne çıkmak için dedikodu üretir. Örneğin bir çalışan, yöneticisiyle yaptığı bir görüşmenin ardından asılsız terfi/maaş beklentileri yayıp ortamda dikkat ve huzursuzluk yaratabilir.
• Gerçeğin rahatça söylenemediği baskıcı ortamlarda çalışanlar informel iletişim ve dedikoduya yönelebilir. Şeffaf yönetim, düzenli birebir görüşmeler ve açık toplantı kültürü dedikodunun yayılmasını zorlaştırır.
• Nadir durumlarda yöneticiler, kurum içi dinamikleri gözlemlemek amacıyla bilerek dedikodu ortamı oluşturabilir; fakat bu yöntem etik ve sağlıklı değildir.
• Kıskançlık nedeniyle bazı çalışanlar, rakip gördükleri kişinin itibarını zedelemek için yanlış bilgi üretip yayarlar.
• Bazı kişiler sosyal tatmin için laf taşıyıp grupla ön plana çıkma eğilimindedir.
• Bazen yemek saatleri, çay molalarında bir sanat gibi dedikodu icra eden, laf taşıyan ve duyduğunu magazinsel hale getirip anlatarak ön plana çıkan çalışanları hayretle dinler veya duyarız.
Dedikodunun zararları
• Personeller arasında çatışma ve güven kaybı oluşturur.
• Çalışanların moral ve motivasyonunu düşürür.
• Güven ortamının oluşmasını engeller.
• İşletme için değerli, yüksek performanslı çalışanların işten ayrılmasına yol açabilir.
Dedikodu önlenebilir mi?
Bir işletmede dedikodu tamamen yok edilebilir mi bilemiyorum, fakat azaltılabileceğine ve sağlıklı olmayan iletişimlerle mücadele edildiğine çoğu zaman şahit oldum.
1. İşletme ve çalışanlarla ilgili gerçekleşen veya gerçekleşmesi düşünülen olayların kurum geneline yönetim tarafından şeffaf bir şekilde duyurularak dedikodu ortamının engellenmesi sağlanır. Bilginin doğru kaynaktan zamanında iletilmesi, söylentilere zemin hazırlayan belirsizlikleri ortadan kaldırır.
2. Tüm faaliyetlerin değerlendirildiği, personelin görüş ve önerilerini sunabildiği ve sonuçların raporlandığı bir toplantı yönetim sisteminin kurgulanması da laf taşıma ortamını ortadan kaldıracaktır.
3. İyi işleyen bir öneri sisteminin kurgulanması da herkes kendini ifade edebildiği için laf taşımayı engelleyecektir.
4. Yönetimin çalışanlarla birlikte oluşturacağı güven ortamı da dedikoduyu azaltacaktır.
5. Ortaklar, aile bireyleri, üst yönetimin iyi örnek oluşturduğu kurumlarda da laf taşıma olmayacak veya yaşanması durumunda kısa sürede ortadan kaldırılacaktır. Yöneticiler örnek olmalıdır.
6. Personelini kaynaştıran ve onların dostluklarını da geliştiren işyerlerinde de dedikodu azalacaktır.
7. Önemli olan görmemezlikten gelmemek, sorunların kök nedenlerine inip çözerek yola devam etmektir. Sivrisinekle mücadele yerine, bataklığı kurutmak gerekecektir.
Kişiler, kendilerine ulaşan haberlere hemen inanıp hareket etmemeli; önce araştırmalı, sorgulamalı ve mümkünse ilgili kişilerle doğrudan yüzleşmelidir. Dedikoduyu bir film izler gibi tüketmemek gerekir. Aksi halde halk arasındaki ünlü söz gibi bir durumla karşılaşabiliriz: "Aşağı mahallede bir yalan uydurdum, yukarı mahallede kendim inandım." Dedikodu tespit edildiğinde derhal müdahale edilip ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde dinleyenler de dedikodu yapanlar kadar bu kötü hasletten sorumludur.









