Türkiye son günlerde yine çok konuşulan bir operasyonla gündemde. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Bayrampaşa Belediyesi'ne yönelik başlatılan soruşturma, kamuoyunda geniş yankı buldu. Suçlamalar öyle hafif değil: "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık" ve "ihaleye fesat karıştırmak" gibi devletin ve milletin parasına, yani kamu kaynaklarına doğrudan zarar veren çok ciddi suçlar söz konusu.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 45 şüpheliden 36'sının işlemleri tamamlandı. Sulh ceza hakimliği, aralarında Belediye Başkanı Hasan Mutlu'nun da bulunduğu 20 şüphelinin tutuklanmasına karar verdi. Yani mesele artık bir "iddia" olmaktan çıkmış, yargının en somut şekilde müdahale ettiği bir dosyaya dönüşmüştür.
Fakat işin ilginç yanı şu: CHP'li belediyelerin adının karıştığı her dosyada olduğu gibi, Bayrampaşa operasyonu sonrasında da "algı savaşı" hemen devreye sokuldu.
Algı Operasyonu: "AK Parti'ye Geçmezseniz Operasyon Yapılacak"
CHP'ye yakın medya organları, sosyal medyadaki troller ve kendilerini "gazeteci" diye tanıtan bir grup isim, Bayrampaşa operasyonunun hemen ardından aynı senaryoyu yaymaya başladı. İddia şuydu: Belediye Başkanı Hasan Mutlu, operasyondan bir gün önce arandı ve "AK Parti'ye geçmezseniz operasyon yapılacak" diye tehdit edildi.
Bakın, bu iddianın tek amacı vardır: Yargıyı itibarsızlaştırmak, dosyayı gölgelemek ve doğrudan iktidar partisini hedef almak. Çünkü kamuoyunda şöyle bir algı yaratılmak isteniyor: CHP'li belediyeler tertemiz, hiçbir sorun yok; asıl mesele AK Parti'nin siyasi baskısıyla yapılan operasyonlar.
Oysa mesele çok açıktır. Bayrampaşa'daki dosya, tamamen belediyedeki yolsuzluk iddialarıyla ilgilidir. Dosyada yer alan suçlamalar öylesine ağırdır ki, hakim karşısına çıkan 20 kişinin tutuklanmasına karar verilmiştir. Yargının elinde delil olmasa, bilgi olmasa, böylesine kapsamlı bir operasyon yapılabilir miydi?
Ama CHP'nin yıllardır uyguladığı bir savunma mekanizması var: Ne zaman yolsuzluk dosyaları gündeme gelse, hemen aynı ezber cümleler devreye sokuluyor. "Bizi parti değiştirmeye zorluyorlar, aslında biz masumuz."
Muhittin Böcek Örneği: Gerçeği Gösteren En Somut Delil
Aslında bu iddiaların ne kadar temelsiz olduğunun en açık örneği, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek üzerinden yaşananlardır. O dönem bazı kaynaklar tarafından, "Muhittin Böcek AK Parti'ye geçmek istedi, fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan veto etti" şeklinde haberler yayılmıştı.
Şimdi düşünelim: Eğer gerçekten AK Parti belediye başkanlarını baskıyla kendi saflarına çekmek isteseydi, en somut fırsat Muhittin Böcek olurdu. Antalya gibi kritik bir büyükşehrin belediye başkanını transfer etmek, siyaseten önemli bir kazanım sayılabilirdi. Eğer amaç sadece "belediye başkanlarını AK Parti'ye katmak" olsaydı, Muhittin Böcek çoktan kabul edilirdi.
Ama öyle olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat veto ederek Böcek'in AK Parti'ye geçişine izin vermedi. Çünkü mesele birilerini sayısal olarak AK Parti'ye katmak değil; vizyon, liyakat ve siyasi duruş meselesidir.
Dolayısıyla bugün Bayrampaşa üzerinden ortaya atılan "AK Parti'ye geçmezseniz operasyon yapılacak" iddiaları, geçmiş örneklerle de çürütülmektedir. Gerçek tam tersidir: Eğer AK Parti böyle bir niyet taşısaydı, Böcek'i kabul ederdi. Etmediğine göre, ortada CHP'nin uydurduğu bir algı operasyonundan başka bir şey yoktur.
CHP Trolleri ve "Sözde Gazeteciler"
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, sosyal medyadaki CHP trolleri ve onlara eklemlenen bazı sözde gazetecilerdir. Ne zaman bir yolsuzluk operasyonu gündeme gelse, aynı hesaplar harekete geçiyor. Gün boyu manipülatif mesajlarla toplumu etkilemeye çalışıyorlar.
Hangi bilgiye dayanıyorlar? Hiçbirine. Ellerinde belge var mı? Yok. Kaynak ne? "Duyduk", "öyle söylendi", "iddia ediliyor." Ama bu boş cümlelerle bir koca algı inşa edilmeye çalışılıyor. İşin daha da vahim tarafı, bazı medya organlarının da bu söylemleri manşetlere taşıyarak meşrulaştırmaya çalışmasıdır.
Ama şunu unutmamak gerekir: Sosyal medya ne kadar çalkalanırsa çalkalansın, gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkar.
Yargının Ciddiyeti ve Delil Gerçeği
Türkiye'de bir savcının, bir hakimin elinde somut bilgi ve belgeler olmadan bu denli büyük bir operasyon başlatması mümkün değildir. Hele ki bir belediye başkanını ve beraberinde onlarca kişiyi tutuklamak, ciddi deliller olmadan yapılamaz.
Dolayısıyla Bayrampaşa'daki operasyon, öyle sosyal medya dedikodularıyla gölgelenebilecek bir dosya değildir. Yargı, elindeki delillerle hareket etmiştir ve sürecin sonunda gerçek tablo tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır.
CHP'nin yaptığı ise sadece zamana oynamak, algıyı yönetmek ve kendi tabanını konsolide etmektir. Çünkü ortada bir gerçek var: CHP'li belediyeler, yolsuzluk iddialarıyla sık sık gündeme geliyor.
Asıl Hedef AK Parti'dir
Bayrampaşa operasyonunda da görüldüğü gibi, CHP'nin bütün çabası aslında AK Parti'yi hedef almaktır. Çünkü yolsuzluk tartışmasının merkezinde CHP'li belediyeler yer aldığında, bu durumun siyasi bedeli ağır olur. İşte o bedeli ödememek için CHP hemen senaryoyu değiştiriyor ve meseleyi AK Parti'ye bağlamaya çalışıyor.
"Bizi AK Parti'ye geçmeye zorladılar" cümlesi, aslında CHP'nin içine düştüğü çaresizliğin ifadesidir. Çünkü yolsuzluğun varlığını inkâr edemiyorlar, bu yüzden suçu başkasına atma refleksiyle hareket ediyorlar.
Yolsuzluğu Aklama Çabaları
Bir belediyede yolsuzluk iddiaları gündeme geldiğinde yapılması gereken çok basittir: İddiaları ciddiye almak, varsa sorumluları yargı önüne çıkarmak, belediye yönetimini şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklama yapmaya zorlamak.
Ama CHP'li belediyelerde bu asla olmuyor. İlk refleks her zaman aynı: "Operasyon siyasidir, aslında biz tertemiziz, iktidar bizi hedef alıyor."
Vatandaş ise artık bu söylemlere inanmıyor. Çünkü herkes kendi yaşadığı şehirde belediyelerin kaynakları nasıl kullandığını, hangi ihalelerin kimlere verildiğini, hangi kadrolaşmaların yapıldığını görüyor. Göz göre göre yapılan yanlışları algı oyunlarıyla gizlemek mümkün değil.
Sonuç: Türkiye'nin İhtiyacı Şeffaflık ve Adalet
Bayrampaşa operasyonu, Türkiye'de belediyeciliğin geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. Kamu kaynaklarının kimlerin cebine, hangi çıkar çevrelerine aktarıldığına dair çok ciddi bir tablo vardır ortada. Yargı, üzerine düşeni yapmıştır.
Ama CHP, trolleri, medyası ve sözde gazetecileriyle meseleyi başka yere çekmeye çalışmaktadır. Yolsuzluğu aklamak için türlü masallar üretilmekte, algı savaşlarıyla gerçekler gölgelenmeye çalışılmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; yargı elinde delil olmadan kimseyi tutuklamaz, elinde bilgi olmadan da operasyon yapmaz.
Bugün Türkiye'nin en büyük ihtiyacı, belediyelerin şeffaf ve dürüst bir şekilde yönetilmesidir. Kamu kaynaklarının kimsenin şahsi menfaatine değil, milletin hizmetine harcanmasıdır. Yargının da hiçbir baskıya boyun eğmeden görevini yapmaya devam etmesidir.
Bayrampaşa dosyası da er ya da geç tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak, kim suçluysa adalet önünde hesabını verecektir. CHP'nin masalları ise bir kez daha boşa çıkacaktır.
Kalın Sağlıcakla…









