Okan Geçgel

İsrail’in barbarlığına sessiz kalmak insanlığa ihanettir

02.10.2025 09:24
Haber Detay Image

Dünya bir kez daha İsrail'in hukuk tanımaz barbarlığına tanıklık etti. Uluslararası sularda #SumudFilosu'na yönelik saldırı, yalnızca Gazze halkına yapılmış bir müdahale değildir. Bu saldırı, insanlığın ortak değerlerine, vicdanına ve onuruna yönelmiş bir darbedir. Bugün yaşananlar, sadece bir gemiye yapılan hukuksuz saldırı değil; yıllardır süren işgal ve zulüm zincirinin yeni bir halkasıdır. İsrail, bir kez daha tüm dünyanın gözü önünde uluslararası hukuku, insan haklarını ve insani değerleri ayaklar altına almıştır.

Uluslararası hukuk, denizlerdeki güvenliği ve barışı sağlamak için açık kurallar koymuştur. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre uluslararası sularda sivil gemilere yapılan her türlü saldırı korsanlık olarak tanımlanmaktadır. İsrail'in #SumudFilosu'na yönelik müdahalesi, tam da bu tanıma uyan bir korsanlık eylemidir. Üstelik bu korsanlığı işleyen sıradan bir çete değil, kendisini "devlet" olarak tanımlayan bir yapıdır. Bu durum, ortada sadece bir hukuksuzluk değil, devlet eliyle işlenmiş açık bir terör eylemi bulunduğunu göstermektedir. İsrail, hiçbir insani kaygı taşımadan, tamamen barbarca bir yöntemle, insani yardım taşıyan bir filoya saldırmış ve dünyanın gözü önünde bir suç işlemiştir.

Elbette bu yaşanan bir ilk değildir. İsrail'in tarihi, kan ve zulümle doludur. 1948'deki Nakba'dan bu yana Filistin halkı, işgal, katliam, sürgün ve kuşatma politikalarıyla ezilmeye çalışılmaktadır. Deir Yasin'deki katliamdan Sabra ve Şatilla'ya, Gazze'deki bombardımanlardan Mavi Marmara saldırısına kadar her olay, İsrail'in sistematik bir terör politikası yürüttüğünün açık göstergesidir. Bugün #SumudFilosu'na yapılan saldırı da aynı zihniyetin, aynı kanlı sicilin devamıdır. İsrail, varlığını sürdürmek için daima masum kanına ihtiyaç duymuş, her fırsatta sivilleri hedef almış ve bu saldırganlığını meşrulaştırmak için "güvenlik" yalanına sığınmıştır.

Asıl trajedi ise dünyanın bu barbarlığa karşı sessizliğidir. Batı dünyası, insan hakları, demokrasi ve özgürlük üzerine nutuklar atarken, İsrail söz konusu olduğunda kör, sağır ve dilsiz kesilmektedir. Ukrayna'da uluslararası hukuku savunan, Rusya'ya yaptırımlar uygulayan devletler, Gazze'de akan kan karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranmaktadır. Çocukların üzerine yağan bombaları görmezden gelenler, hastanelerin yıkılmasını, okulların yerle bir edilmesini meşru müdafaa diye pazarlamaktadır. Bu ikiyüzlü tavır, Batı'nın insan haklarını evrensel bir değer olarak değil, kendi çıkarlarını korumak için kullandığının en net göstergesidir.

Bugün gelinen noktada, İsrail'in saldırısı sadece Gazze'ye yönelik değildir. Bu saldırı, insanlığın ortak vicdanına yönelmiştir. Çünkü #SumudFilosu silah taşımıyordu, bomba taşımıyordu; Gazze'de kuşatma altında yaşam mücadelesi veren insanlara nefes olacak ilaçları, gıdayı, tıbbi malzemeleri taşıyordu. Yani aslında bu saldırı, doğrudan insana, insanlığa, merhamete ve dayanışmaya yapılmış bir saldırıdır. İsrail, bu gemiye saldırarak yalnızca Gazze halkını değil, bütün insanlığı hedef almıştır.

Bu noktada Türkiye'ye ve İslam dünyasına büyük bir sorumluluk düşmektedir. Birleşmiş Milletler'in İsrail karşısında etkisiz kaldığı, Amerika'nın her defasında veto mekanizmasını işleterek İsrail'i koruduğu bir düzende, gerçek bir irade göstermek zorunludur. Kınama açıklamalarıyla yetinmek, bu barbarlığı durdurmaya yetmez. Daha cesur diplomatik adımlar, daha etkili uluslararası girişimler ve daha kararlı bir direniş hattı oluşturulmadan İsrail'in saldırıları durmayacaktır. Filistin davası, sadece sözle değil, somut adımlarla desteklenmek zorundadır.

İsrail'in bu saldırısıyla bir kez daha kanıtladığı şey, aslında bir devlet değil, uluslararası bir suç örgütü gibi hareket ettiğidir. Bu suç örgütü, Batı'dan aldığı askeri ve siyasi destek sayesinde yıllardır hesap vermekten kaçmaktadır. Ancak bu suçların hesabı er ya da geç sorulacaktır. Tarih, zalimleri de, zalimlere sessiz kalanları da affetmeyecek ve kayda geçecektir. Bugün Gazze'de susturulan her çocuğun sesi, yarın insanlığın kulaklarında çınlamaya devam edecektir.

Artık dolaylı ifadeler kullanmaya gerek yoktur. Açıkça söylemek gerekir: İsrail bir terör devletidir. Bu terör devleti, uluslararası hukuku hiçe saymakta, sivilleri hedef almakta, insanlığı yok saymaktadır. Ona karşı çıkmak yalnızca Filistinlilerin değil, bütün insanlığın ortak görevidir. İsrail'in barbarlığına karşı durmak, sadece siyasi bir tavır değil, ahlaki bir zorunluluktur.

Bugün Gazze, insanlığın vicdanının test edildiği yerdir. Gazze'ye sırtını dönen, aslında kendi insanlığından vazgeçmektedir. Dünya eğer gerçekten özgürlükten, barıştan ve insan haklarından yana olduğunu iddia ediyorsa, İsrail'in bu barbarlığını durdurmak zorundadır. Çünkü sessizlik, zulme ortaklıktır. Sessiz kalan her ülke, her kurum, her kişi, bu suçların bir parçası haline gelmektedir.

Sonuç olarak, #SumudFilosu'na yapılan saldırı yalnızca bir filoya değil, insanlığın onuruna yapılmıştır. Bu saldırıyı lanetlemek, İsrail'in barbarlığını teşhir etmek ve Filistin'in özgürlüğü için haykırmak artık sadece Filistinlilerin değil, bütün insanlığın sorumluluğudur. İsrail'e karşı çıkmak, adaletin yanında saf tutmak demektir. Bugün bu barbarlığa karşı duramayanlar, yarın kendi değerlerinin çöküşünü izlemek zorunda kalacaktır. İsrail bir terör devletidir ve bu gerçeği haykırmak, susmamak, direnişi yükseltmek herkesin görevidir. Gazze'nin çığlığı, insanlığın çığlığıdır.

Kalın Sağlıcakla…

#ÖzgürFilistin

Yazarın Tüm Yazıları

title