Okan Geçgel

Eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye: Beyaz Saray’da verilen mesajlar

26.09.2025 01:52
Haber Detay Image

Washington'daki Beyaz Saray'da Oval Ofis'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump tarafından ağırlanması, diplomasi tarihine yalnızca bir ziyaret olarak değil, aynı zamanda Türkiye'nin geldiği noktayı gösteren tarihi bir kırılma olarak geçmiştir. Oval Ofis'te kameralara yansıyan görüntüler, verilen mesajlar ve liderler arasındaki diyaloglar, Türkiye'nin uluslararası konumunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünya siyasetindeki etkisini açıkça ortaya koymuştur.

Trump'ın Erdoğan'a Hayranlığı

Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik tavırları, aslında tek başına başlı başına bir analiz konusudur. Trump, basın toplantısında ve ikili görüşmede, Erdoğan'a duyduğu saygıyı gizlememiş; "saygı duyuyorum" ifadeleriyle birlikte, Türkiye heyetine dönerek "zekisiniz" çıkışında bulunmuştur. Bu, sıradan bir diplomatik nezaket ifadesi değildir. Trump'ın hem yüzündeki ifadelerde hem de oturuş biçiminde gözlemlenen tutum, Erdoğan'a karşı bir hayranlığı işaret etmektedir. Oval Ofis'te bir ABD başkanının, bir yabancı lidere karşı böylesine saygı ve hayranlıkla davranması, çok nadir görülen bir durumdur.

Kameralara yansıyan o anlar, Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını göstermiştir. Zira bir liderin şahsına duyulan hayranlık, yalnızca kişisel karizma ile değil, temsil ettiği devletin gücüyle de doğrudan ilişkilidir. Trump'ın Erdoğan'a gösterdiği tavır, aslında Türkiye'nin küresel anlamda ulaştığı etkinin bir yansımasıdır.

İki Kare: Ecevit–Clinton ve Erdoğan–Trump

Burada özellikle dikkat çekilmesi gereken bir husus var. Yıllar önce dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in ABD Başkanı Bill Clinton ile görüşmesi sırasında ortaya çıkan görüntüler hâlâ hafızalardadır. Clinton'ın Ecevit'e karşı tavrı, vücut dili ve bakış açısı, o dönemin Türkiye'sinin uluslararası arenadaki edilgen konumunu net bir şekilde ortaya koyuyordu. Ecevit'in mahcup, edilgen görüntüsü; Clinton'ın ise tepeden bakan ve yönlendiren bir lider tavrı, "Eski Türkiye"nin fotoğrafıydı.

Bugün ise tablo bambaşkadır. Erdoğan'ın Beyaz Saray ziyaretinde Trump'ın koltuğunu kavrayarak adeta heyecanını gizleyememesi, Erdoğan'a karşı hayranlığını bakışlarında ve tavırlarında açıkça göstermesi, yeni Türkiye'nin manzarasıdır. Bu iki kare yan yana konulduğunda, Türkiye'nin geçirdiği büyük dönüşüm tüm açıklığıyla görülmektedir.

Erdoğan'ın Amerika'daki Duruşu ve Gazze Çıkışı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyaretindeki en önemli unsurlardan biri de yalnızca Trump ile görüşmesi değil; aynı zamanda dünya gündemini ilgilendiren konularda verdiği net mesajlardır. Erdoğan'ın özellikle Gazze konusundaki çıkışı, yalnızca Türkiye'nin değil, insanlığın vicdanını dile getiren bir tutum olmuştur.

Erdoğan, ABD'de yaptığı konuşmalarında ve liderlerle yaptığı ikili görüşmelerde, Türkiye'nin bölgesel ve küresel meselelerdeki duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Bu, diplomasi literatüründe "söz sahibi olma" halidir. Türkiye'nin, Gazze'den Suriye'ye, Doğu Akdeniz'den Karadeniz'e kadar birçok alanda hem bölgesel hem de küresel bir aktör olarak sahada olduğunu dünyaya göstermesi, ziyaretin en önemli çıktılarındandır.

Türkiye'nin Dış Politikadaki Yükselişi

Türkiye, artık edilgen, yönlendirilen, dışarıdan talimat alan bir ülke değildir. Stratejik konumu, sahip olduğu diplomatik ağ ve ekonomik, siyasi, askeri gücüyle masada söz sahibi olan bir ülkedir. NATO üyesi olmasına rağmen bağımsız dış politika geliştiren, ABD'nin ve Batı'nın her istediğine boyun eğmeyen, Rusya'dan Çin'e, Afrika'dan Orta Doğu'ya kadar geniş bir diplomatik yelpazede oyun kurabilen bir Türkiye vardır artık.

Erdoğan'ın Amerika'daki duruşu, Türkiye'nin bu bağımsız dış politika çizgisinin ne kadar sağlam olduğunu göstermiştir. Oval Ofis'teki görüntülerin satır aralarında, işte bu bağımsızlık ve kararlılık vardır.

Muhalefetin Körlüğü

Ne yazık ki içeride farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Muhalefet sözcüleri, Türkiye'nin bu başarısını görmezden gelmekle kalmıyor, küçümsemek için adeta seferber oluyor. Erdoğan'ın Amerika'daki görüşmelerini, Gazze çıkışını, Trump'ın gösterdiği hayranlığı ve Türkiye'nin elde ettiği itibarı görmezden gelmek bir yana; küçültmeye, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Oysa bu yapılan, yalnızca bir iktidara karşı siyasi mücadele değildir. Türkiye'nin dış politikadaki kazanımlarını küçümsemek, ülkenin uluslararası itibarını hiçe saymak, aslında bu ülkeye ihanettir. Çünkü mesele artık şahıs ya da parti meselesi değil; devletin ve milletin onur meselesidir.

Eski Türkiye Yok, Yeni Türkiye Var

Bütün bu tabloya bakıldığında görülüyor ki Türkiye artık eski Türkiye değildir. Artık başkalarının yönlendirdiği, edilgen, küçük görülen bir ülke değil; kendi ağırlığını hissettiren, stratejik konumuyla masada vazgeçilmez hale gelen bir ülkedir.

Oval Ofis'teki o sahneler, Gazze konusundaki net duruş, yapılan ikili görüşmelerde verilen mesajlar, Türkiye'nin uluslararası arenada ulaştığı noktayı açıkça ortaya koymuştur. Bu ziyaret tarihe yalnızca bir diplomatik temas olarak değil, aynı zamanda "Yeni Türkiye'nin gücünün ilanı" olarak geçmiştir.

Kısacası, bugün verilen mesaj nettir:

Türkiye artık edilgen değil, etken bir ülkedir.

Türkiye artık sözü dinlenen bir ülkedir.

Türkiye artık yeni Türkiye'dir.

Kalın Sağlıcakla…

Yazarın Tüm Yazıları

title