CHP, İmralı ziyaretini yeniden siyasetin merkezine taşıyarak başka bir gerçeği perdenin arkasına itmeye çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde AK Parti, MHP ve DEM Parti'den oluşan bir heyetin İmralı'ya giderek terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirmesi, Türkiye'de uzun yıllardır tartışılan çözüm sürecini yeniden gündeme getirdi. Aslında bu Türkiye'nin ilk kez karşılaştığı bir durum değil. Yakın geçmişte hatırlanacağı üzere Öcalan bir çağrı yapmış, örgüte silah bırakması yönünde mesaj göndermişti. Örgüt de bu çağrıdan sonra sembolik de olsa silahları yaktığını duyurmuş, çatışmasızlık ortamının kalıcı hale gelmesi için TBMM'de bir komisyon kurulmuştu. O günlerde bütün partilerden temsilci istenmiş, sadece İYİ Parti bu komisyona katılmamıştı. Bugün gerçekleşen ziyaret, o günlerin devamı niteliğinde bir girişimdir. Bu heyette AK Parti ve MHP'nin bulunması şaşırtıcı değil, DEM Parti'nin orada yer alması da sürecin doğal siyasi muhatabı olarak görüldüğü için normal karşılanabilir. Ancak burada en dikkat çeken detay CHP'nin bu heyete katılmaması değil, bu gelişmeyi kullanma biçimidir.
CHP, ziyaret üzerinden Türkiye'ye bir mesaj vermeye çalışıyor: "Biz bu işin içinde değiliz." Peki neden şimdi böyle bir tutum? Cevabı aslında çok basit. Çünkü CHP, İstanbul ve Ankara yerel seçimlerinin hangi oylarla kazanıldığını topluma unutturmak istiyor. Bunu toplum bilmiyormuş gibi davranmak, siyaseti ciddiye almamakla eşdeğerdir. Bu iki büyük şehir sadece CHP seçmeninin oylarıyla değil, DEM Parti seçmeninin açık desteğiyle kazanıldı. Bu destek o gün inkâr edilmedi, hatta bizzat bazı CHP'li siyasetçiler tarafından kabul edildi. Fakat bugün Türkiye çözüm, barış ve terörün tamamen etkisiz hale getirilmesi için yeni adımlar atmaya çalışırken CHP'nin bir anda geri çekilmesi, siyasi bir hafıza silme operasyonudur.
Eğer CHP bugün ilkeli, tutarlı ve ahlaki bir siyaset yürüttüğünü söylüyorsa o zaman sormak gerekir: Madem bugün bu sürece karşısınız, neden seçim dönemlerinde DEM Parti ile aynı çizgide yürüdünüz? Neden onların desteğini aldınız? Şimdi kalkıp iktidarı eleştirmek, geçmişin üzerini örtmek için yapılmış bir siyasi manevradır. Daha dün Selahattin Demirtaş için özgürlük isteyenler kimlerdi? Onun "siyasi tutuklu" olduğunu söyleyenler kimlerdi? Bugün bambaşka bir pozisyona savrulanlar da onlardı. Bu yüzden şu anda CHP'nin karşımıza ortaya koyduğu tavır, geçmiş ortaklıkları inkâr etmeye çalışan bir siyasi refleksin ürünüdür.
Türkiye yıllardır terörle mücadelede büyük bir bedel ödedi. Yüzlerce şehit verdi, milyonlarca insanı etkileyen yaralar açıldı. Eğer bugün bu meseleyi çözmek için yeni bir sayfa açılıyorsa buna karşı çıkmanın hiçbir siyasi, milli veya insani gerekçesi olamaz. Bu ülkenin ihtiyacı gösterişe değil samimi bir iradeye sahip olmaktır. CHP'nin ise yaptığı, kendi tabanını rahatlatmak, geçmiş işbirliklerini görünmez kılmak ve yerel seçimlerdeki kazanımların kaynağını unutturmak için sürekli gündem değiştirmektir. Bu milletin hafızası sandıkları getiren oyların kimlerden geldiğini açık şekilde hatırlıyor. Bugün CHP bu gerçeği perdelemeye çalışsa da toplumun gözü bundan kaçmaz.
Türkiye terör konusuna noktayı koymak için adım atıyorsa bunun önü kesilmemelidir. Kim bu süreci baltalamaya kalkıyorsa, kim meseleyi seçim malzemesine çevirmeye uğraşıyorsa yanlış yoldadır. Çünkü artık bu millet ne eski oyunlara inanır ne de eski senaryolara kanar. Siyasetin görevi ülkeyi yarınlara taşımaksa, terörsüz bir Türkiye için atılacak her adımın desteklenmesi bir zorunluluktur. CHP'nin yapması gereken ise geçmişten kaçmak değil, unutulmaya çalışılan gerçeklerle yüzleşmektir. Bu ülke artık perdeleme siyasetinden değil, çözümden yana tavır bekliyor.
Kalın Sağlıcakla…









