Okan Geçgel

Belçika’dan Türkiye’ye tarihi çıkarma: Sadece bir ziyaret değil, yeni bir dönemin habercisi

08.12.2025 14:14
Haber Detay Image

Uluslararası ilişkilerde bazı temaslar vardır ki yalnızca diplomatik takvimde bir satır olarak görünür; bazıları ise ülkelerin kaderine yön verecek ölçüde kritik bir dönemeçtir. Belçika'dan Türkiye'ye yapılması planlanan ve MÜSİAD Belçika'nın öncülüğünde şekillenen 2026 Mayıs ziyareti, bana göre ikinci kategoriye dâhil edilecek kadar önemli bir adım. Çünkü bu kez mesele sadece birkaç bakanın nezaket ziyareti değil; savunmadan ticarete, enerjiden lojistiğe, yatırım ortamından diplomatik dengelere kadar birçok alanı doğrudan ilgilendiren çok boyutlu bir ekonomik sefer hazırlığı.

Belçika'nın her yıl yalnızca iki ülkeye gerçekleştirdiği bu tür yüksek düzeyli ekonomik misyonlar, ülkenin dış ticaret ve uluslararası rekabet stratejisinin bir yansımasıdır. Bu misyonlara devletin tepe noktalarından temsilciler eşlik eder; yatırım ofisleri de tüm imkânlarını seferber eder. Şimdi oklar Türkiye'ye çevrildi. Üstelik bu kez, Dışişleri Bakanı Maxime Prevöt, Savunma ve Dış Ticaret Bakanı Theo Farancken, Ticaret ve Kobilerden Sorumlu Bakan Eleonore Simonet Belçika'nın uluslararası ekonomik misyonlarına liderlik eden Prenses Astrid de heyetin ön saflarında yer alacak. Ayrıca Brüksel Bölge Hükümeti Başbakanı ve Bakanlarının da katılımı beklenirken, Yaklaşık 500 iş insanının bu heyete eşlik edecek olması ise ziyaretin çapını bir kez daha gözler önüne seriyor.

MÜSİAD Belçika Başkanı Hayri Apaydın'ın verdiği bilgilere göre ziyaret, Ocak ayında resmiyet kazanacak. Bu gelişme bile, Belçika'nın Türkiye'ye ekonomik anlamda daha ciddi bir perspektiften baktığının işareti. Avrupa Birliği'nde akredite edilen tek MÜSİAD şubesi olarak MÜSİAD Belçika'nın bu süreçte üstlendiği rol, yalnızca kurumsal bir başarı değil, aynı zamanda Türkiye ile Avrupa arasındaki ekonomik köprülerin yeniden tahkim edildiğinin göstergesi.

Bu ziyareti önemli kılan unsurlardan biri, Türkiye'nin özellikle savunma sanayiindeki büyük sıçraması. Son yıllarda İHA-SİHA teknolojileri, milli sistemler, yerli savunma yazılımları ve yüksek teknoloji ürünleriyle dünya liginde büyük bir fark yaratan Türkiye, artık sadece bir pazar değil; çözüm üreten ve teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna geldi. Böyle bir tabloda Belçika Savunma Bakanı'nın Türkiye'ye gelmesi hiç de sıradan bir gelişme değil. Hatta Apaydın'ın ifadesiyle, savunma sanayi alanında bazı görüşmeler imza aşamasına kadar gelmiş durumda. Bu, iki ülkenin savunma endüstrisini birbirine bağlayabilecek büyük bir fırsat penceresi anlamına geliyor.

Ekonomik ilişkilerin mevcut seyri de dikkate değer. Türkiye ile Belçika arasındaki ticaret hacmi şu anda yaklaşık 12 milyar Euro seviyesinde. Bu hacim dengeli görünüyor; ancak Türkiye'nin ihracat gücü dikkate alındığında daha büyük hedeflerin konulması gerektiği açık. Apaydın da tam olarak buna vurgu yapıyor: "Eğer ticaret hacmini genişletir, ihracat-ithalat dengesini ülkemiz lehine geliştirebilirsek bu bizim için büyük bir başarı olur." Bu ifade, ziyaretin yalnızca sembolik değil, aynı zamanda çok somut ekonomik hesaplara dayandığını gösteriyor.

Türkiye, uzun yıllar boyunca AB ile ilişkilerinde siyasi tartışmaların gölgesinde kalmış olsa da özellikle ekonomik dinamizmi sayesinde Avrupa ülkelerinin stratejik radarından hiç çıkmadı. Belçika gibi bünyesinde dev lojistik merkezleri, Avrupa'nın kalbi olan Brüksel'i, NATO'nun merkezini ve AB kurumlarını barındıran bir ülkenin Türkiye'ye böyle bir ziyaret planlaması, Avrupa'nın Türkiye'ye bakışındaki dönüşümün sessiz ama güçlü bir göstergesi. Bir zamanlar "aday ülke" söylemleri etrafında sıkışan ilişkilerin, bugün ekonomik iş birliği ve stratejik ortaklık düzeyinde yeniden ele alınması anlamlıdır.

Bu ziyaret aynı zamanda Belçika'daki Türk iş insanları için de tarihi bir fırsat anlamına geliyor. MÜSİAD Belçika'nın bünyesinde bulunan, yıllardır Avrupa ekonomisinin çarklarına katkı sunan yüzlerce girişimci, Türkiye ile Belçika arasında köprü görevi gören en önemli aktörlerin başında geliyor. Bu heyetin Türkiye'ye gidişi, o köprünün daha da güçlendirilmesi demek. Başka bir ifadeyle, Avrupa'da yaşayan Türk iş dünyası için yeni bir "Altın Çağ"ın kapılarını aralama potansiyeline sahip.

Elbette bu tür büyük ekonomik misyonların her biri belirli riskler ve soru işaretleri de barındırır. Özellikle savunma sanayii gibi hassas bir alanda atılacak adımlar uluslararası dengeler açısından dikkatle yönetilmelidir. Ancak burada önemli olan, Türkiye'nin artık küresel arenada masanın etrafında oturanlardan biri olduğunu gösterebilmesidir. Bu misyon gerçekleşirse, Türkiye yalnızca yatırım alan bir ülke değil, aynı zamanda Avrupa'ya yatırım ve teknoloji ihraç eden güçlü bir ortak konumunu pekiştirecektir.

Bütün bu gelişmeler ışığında 2026 Mayıs ziyareti, yalnızca bir ekonomik çıkarma değil; Türkiye ile Belçika arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Bu ziyaret; savunma, enerji, sanayi, teknoloji, lojistik ve yatırım gibi kritik sektörlerde uzun yıllar sürecek yeni ortaklıkların fitilini ateşleyebilir. Özellikle prenseslik düzeyinde temsil edilen diplomatik misyonlar, ülkeler arasındaki ilişkilerin siyasi olduğu kadar toplumsal ve kültürel boyutlarını da güçlendirir.

Sonuç olarak, Belçika'dan Türkiye'ye planlanan bu dev heyet ziyareti, doğru okunması gereken bir işarettir. Bu, yalnızca bir ziyaret değil; Türkiye'nin bölgesel güç olarak yükselişinin, Avrupa'nın ise bu yükselişi dikkate almak zorunda olduğunun açık bir kanıtıdır. Eğer bu süreç doğru yönetilirse, Türk iş dünyası için yeni kapılar açılacak, Türkiye-Belçika ilişkileri ise uzun yıllardır olmadığı kadar büyük bir ivme kazanacaktır. Şimdi gözler Ocak ayına çevrilmiş durumda. Bu dev ekonomik sefer resmen ilan edildiğinde, hem Türkiye hem Belçika açısından yeni bir ekonomik hikâyenin ilk sayfası yazılmaya başlanacak.

Kalın Sağlıcakla….

Yazarın Tüm Yazıları

title