Balkanların kalbinde, savaşın yıkıntıları arasında bir umut ışığıydı o… Bostan'ın bilge lideri, bağımsızlığın ve insan onurunun sembolü Aliya İzzetbegoviç. Onun vefatının üzerinden 22 yıl geçti, ancak düşünceleri, mücadelesi ve bıraktığı ahlaki miras hâlâ dimdik ayakta duruyor. Rabbim mekânını cennet eylesin.
Aliya, yalnızca bir devlet adamı değildi. O, inancıyla, bilgeliğiyle, sabrıyla, ve insanlık onuruna duyduğu sonsuz saygıyla bir medeniyet rehberiydi. Gençliğinden itibaren hem İslam dünyasına hem de Batı'ya dair derin bir entelektüel birikime sahipti. "Doğu ile Batı Arasında İslam" adlı eseri, bugün bile çağının ötesinde bir vizyonun ürünü olarak okunmaya devam ediyor. O eser, sadece bir düşünce kitabı değil; insanın varoluşunu, özgürlüğünü, imanını ve adalet arayışını anlamlandıran bir yol haritasıydı.
İzzetbegoviç, savaşın ortasında bile barışın savunucusu oldu. Zulme karşı direnirken bile düşmanına nefretle değil, adaletle yaklaşmayı bildi. Onun liderliği, sadece askeri bir direnişin değil, ahlaki bir direnişin de adıdır. Bosna halkını "kinle değil, onurla" ayağa kaldırdı. "Biz düşmanlarımıza benzememeliyiz" diyerek, tarihe geçecek bir insanlık dersi verdi.
Bağımsız Bosna için verdiği mücadele, aslında insanlığın özgürlük mücadelesiydi. Çünkü Aliya'ya göre, "İnsanı köleleştiren her şey, Yaradan'a başkaldırıdır." Bu düşünce, onun hem siyasetinde hem de yaşamında yol gösterici oldu. İslam davasını sadece bir ideoloji olarak değil, bir yaşam biçimi olarak benimsedi. Her adımında tevazu, her sözünde hikmet vardı.
Savaş bittiğinde, yıkılmış şehirlerin, harap olmuş köylerin ortasında bile o, intikam değil, umut ekti. "Biz savaşı öldürmek için yaptık, insanları öldürmek için değil" diyerek, bütün dünyaya medeniyet dersi verdi. Çünkü onun mücadelesi toprak için değil, insanlık onuru içindi.
Aliya İzzetbegoviç, Bosna'nın sadece Cumhurbaşkanı değil, vicdanıydı. O, ümmetin unuttuğu değerleri hatırlatan bir bilgeydi. Bugün Bosna'da özgürce ezan okunuyorsa, orada bir zamanlar İzzetbegoviç'in dik duruşu, inancı ve teslimiyeti vardır.
22 yıl sonra bile onun sesi hâlâ duyuluyor:
"Allah'a inanıyorsanız asla umutsuzluğa düşmeyin."
İşte bu söz, sadece Bosna halkına değil, bütün mazlum coğrafyalara ilham olmaya devam ediyor. Bugün dünyada adaletin, özgürlüğün ve inancın yeniden anlam kazandığı her yerde, Aliya'nın ruhu dolaşıyor.
O bir liderdi ama aynı zamanda bir baba, bir öğretmen ve bir mücahitti. Ardında ne servet, ne şatafat, ne de makam bıraktı. Yalnızca duru bir iman, tertemiz bir ahlak ve sarsılmaz bir adalet anlayışı bıraktı.
Rabbim, Bosna'nın bilge lideri Aliya İzzetbegoviç'e rahmet eylesin. Onun bıraktığı miras, her çağda zulme karşı duran, hakkı savunan ve imanla yaşayan tüm insanlara ışık olmaya devam edecektir.
Kalın Sağlıcakla….









