Eğitimde kalite düştü diyorlar. Onu da geçtim eğitim alanla almayanın farkını yitirdik iki grup birbirinden ayrılamıyor artık. Neredeyse hepimizin eğitimi diplomasıyla birlikte hükmünü ve gerçekliğini yitirdi desek yeridir.
En tepeden en aşağıya herkesin diplomasını ve eğitimini tartışır olduk. Bu da yetmezmiş gibi ortaya çıkan bu durumun sorumluları her zaman ki gibi paçayı kurtardı.
Faturası bize, biz eğitimlilere kaldı.
Şimdi de Fransa'dan bir gazetenin Le Monde gazetesinin haberi suyumuzu daha da bulandırıp umudumuzu yerlerde süründürecek hallere düşürdü.
Haberin aktardığı analizlere göre eğitim kalitesindeki kalite kaybı ve genç işsizliğin artışı, ciddi bir olası risk olarak değerlendiriliyor.
Bir taraftan Milli Eğitim Bakanlığı, üniversite öncesi eğitimin kısaltılmasına dönük çalışmalara başlatırken diğer taraftan Yüksek Öğretim Kurumu da kendi alanında yapısal reformalar yapmaya hazırlanıyor. YÖK Başkanı bir ay önce yaptığı bir açıklamada bazı lisans programlarını 4 yıldan 3 yıla düşürebileceklerini söylemişti.
Elbette ki bu iki durum, uzmanlarca tartışılmaya ve eğitimde kalitenin düşebileceğine dair endişelere yol açtı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) yaşanan gelişmeleri; gençliğin tamamını kaybetme riski diye tanımlasa da OECD dış güçler tanımında yer aldığı için, bizim tarafta pek ciddiye alınmıyor.
Le Monde adlı gazetenin paylaştığı kimi analiz ve detaylar var ki bizi 'gençlik nereye gidiyor' kilişesini dillendirmekten, gençliği nereye itiyoruz demeye vardırdı.
Mesela 18-24 yaş aralığındaki gençlerden ne kadarı hem okumuyor hem de çalışmıyor biliyor musunuz? Yüzde 32.
Genç kadınların yüzde 42'si ise kariyer yapma şansının çok uzağına düşmüş.
Peki bu duruma nasıl geldik dersiniz? Kamu kurumlarının eğitim harcamalarına ayırdığı bütçe daha önce yüzde 12,9 iken, şimdilerde yüzde 10'a gerilemiş.
Öğrenci başına yapılan harcamalar OECD ülkelerinde ortalama 12 bin ile 18 bin Euro arasındayken bizde bu rakam 9 bin.
Bir de çocuk işçi başlıklı rapor var ki 1 milyondan fazla çocuk işçi çalıştırıyormuşuz ve maalesef ki henüz kapatamadığımız 2025 yılında 65 çocuk işçiyi iş kazalarına kurban vermişiz.
Dünya da bir tek ülke söyleyin ki üniversiteli, yani kalifiye işsiz oranı genel işsiz oranından fazla olsun. Bildiniz değil mi?
Buna ne diyelim? İntihar mı cinayet mi?









